Connect with us

Elektrikli Otomobiller

Toyota, Türkiye’de Tam Hibrit Liderliğini Pekiştirdi, Son Çeyrekte Hedeflerini Büyüttü

Toyota, 2023 yılında tam hibrit araçlardaki liderliğini artırarak pekiştirdi. İlk 7 ayda Türkiye’de tam hibrit satışlarının yaklaşık yüzde 80’ine hitap eden Toyota’nın sattığı 10 araçtan 4’ü hibrit oldu.

Toyota markasının hibrit araçlarına olan yoğun ilgiden söz eden Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş. CEO’su Ali Haydar Bozkurt, Toyota’nın 2023’ün ilk 7 ayındaki satış performansını ve yıl sonu öngörülerini de paylaştı. Hibrit teknolojisinin perakende ve filo müşterileri tarafından çok fazla talep gördüğünü belirten Bozkurt, “Toyota olarak sahip olduğumuz tam hibrit teknolojisi bize büyük avantajlar sağlıyor. Hem bireysel müşteriler hem de kurumsal şirketler, daha düşük yakıt maliyetleri ve karbon ayak izi sayesinde tam hibrit araçları giderek daha fazla tercih ediyorlar. 2023 yılında ilk 7 ayda tam hibrit pazarını, yaklaşık yüzde 80 pay ile domine etmeye devam ettik. Bununla birlikte hibrit araçlarda yaşadığımız bulunurluk sorunlarına karşın, ilk 7 ayda toplam satışlarımızın yüzde 40’ını hibrit modellerimiz oluşturdu. Müşterilerimiz tam hibrit ve hafif hibrit arasındaki farkı çok iyi biliyorlar. Toyota’nın da her binek modelinin tam hibrit modelinin olması, her müşterinin ulaşabileceği çevreci bir modeli tercih etmesine imkan tanıyor” dedi.

Toyota Turkiye Pazarlama ve Satis A.S. CEO'su Ali Haydar Bozkurt

Toyota Turkiye Pazarlama ve Satis A.S. CEO’su Ali Haydar Bozkurt

“Toyota olarak son çeyrekte atak yapacağız”

Toyota’nın ilk 7 aylık satışlarını değerlendiren Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş. CEO’su Ali Haydar Bozkurt, 2023’ün son bölümünde daha fazla aracın gelmesiyle birlikte satış adetlerinin de artacağını ifade ederek, “2023’ün ilk 7 ayında 28 bin adedin üzerine çıkan bir satış rakamı elde ettik. Bulunurluk sorunu nedeniyle potansiyelimizin oldukça altında kalan bir satış performansımız vardı ve adetlerimizi bulunurluk belirledi. Ancak yılın son çeyreğinde bulunurluk sorununu azalmasıyla atağa kalkacağımızı belirtebiliriz. Bu doğrultuda, tedarikte ve lojistikte herhangi bir sorun yaşanmaması halinde, 50 bin adetleri geçeceğimizi öngörüyoruz. Eğer tedarik konusunda sorun yaşamasaydık, sadece Corolla Sedan Hybrid modelinden 40 bin ve Corolla Cross Hybrid modelinden en az 30 bin satış gerçekleştirecek potansiyelimiz vardı. Sadece bu iki hibrit modelden 70 bin adet otomobil satışı gerçekleştirebilirdik ve bu yılı 100 bin adetle kapatacak bir potansiyele sahiptik. Araç bulabildiğimiz aylarda yüzde 10-12 pazar payı yakalıyoruz. Her zaman altını çizdiğimiz gibi Toyota’nın Türkiye’de yüzde 10 pazar payı potansiyeli var. 2024’te ise bulunurluk sorununun ortadan kalkmasını ve üretim temposunun normal seviyelere ulaşacağını da öngörüyoruz” dedi

“Toplam pazar 1 milyona ulaşma yolunda”

2023 Türkiye otomotiv pazarını da değerlendiren Bozkurt, “2023 Türkiye otomotiv pazarının binek otomobil ve ticari araçların toplamıyla 1 milyon civarında bir yerde kapanacağını öngörüyoruz. Geçmişte 1 milyona yaklaşmış ama hiç 1 milyona ulaşamamıştık. Yıl sonunda 1 milyon adetleri geçebiliriz, ancak kalan dört ayın çok kritik dönem olduğunu da belirtmeliyiz. Filo ve perakende pazarında talep henüz tam anlamıyla karşılanamadı. Son dönemde araç bulunurluğunda da artış gözlemliyoruz. Bu unsurlar pazarın büyümesini desteklese de, yüksek talebin satışa dönmesi için krediye ulaşım sorununun çözülmesi gerek. Şu anda herkes krediye ulaşamıyor. Filo firmaları ve kısa-uzun dönem kiralama firmaları da kredi konusunda sorunlar yaşıyor. Bununla birlikte pazarın büyümesinin önüne geçen diğer faktörler olarak, artan araç fiyatların yanı sıra güncellenmeyen matrahlarla 1.6 litre motor hacmine sahip araçların tamamının yüzde 80’lik vergi dilimine girmesi gösterilebilir. Bununla birlikte engelli müşterilerin araçlara erişememesi de pazarı etkileyen önemli bir faktör. Engelli vatandaşların, mevcut baremlere göre ulaşabileceği model sayısında ciddi bir azalma oldu. Tüm bunlar bir araya geldiğinde pazarın daha yavaş seyretmesine yol açıyor. Genel fotoğrafa bakıldığında ise tedarikte, ekonomide ve lojistikte bir sorun olmazsa pazar 1 milyon adetlere ulaşacaktır” dedi.

“Elektrikliye geçiş sürecinde hibrit ve plug-in hibrit’lere önemli rol düşüyor”

Çevreci ve yenilikçi teknolojileriyle öne çıkan Toyota’nın elektrifikasyona yaklaşımından söz eden Bozkurt, “Elektrifikasyon, Toyota markası adına sadece bataryalı elektrikli araçları ifade etmiyor. Bunun içerisine tam hibrit, plug-in hibrit, bataryalı elektrikliler ve hidrojenli araçlar da giriyor. Elektrikli araçlarla ilgili yıllardır ifade ettiğim gibi teknolojik bir devrim olmazsa, şu anki gelişim temposuyla bu tür araçların pazarı domine etmesi 2035 yıllarına kadar sürecektir. Pazarı domine etmesi için, araç parkında adetlerin yüzde 20-25’leri ifade etmesi gerekiyor. Elektriklide bu hacimlere gelinmesi 2035 yılını bulacaktır. Bildiğiniz gibi Toyota da, farklı teknolojilerle birlikte elektrikli araçlar konusunda da ciddi çalışmalar yapıyor. Toyota’nın yaptığı son açıklamaya göre 2026’da 1000 kilometre menzile sahip elektrikli araçlar sunacak. Bunun 10 dakikada şarj edilebilmesinin mümkün olduğu ifade ediliyor. Böylesi teknolojik gelişmeler ise, elektrikli araçların daha hızlı benimsenmesini sağlayacaktır. Toyota’nın yaptığı açıklamada dikkat çeken bir diğer konu ise, 2030 yılında batarya maliyetini yüzde 50 düşürme hedefiydi. Elektrikli araçların şu anda en büyük maliyeti bataryalarından geliyor ve bataryaların maliyetlerinin düşmesi, insanların bu tür araçları satın almasını kolaylaştıracaktır. Bunun devrim niteliğinde bir gelişme olduğunu ifade edebiliriz. Elektrikliye geçişler her ülkede aynı hızda gerçekleşmiyor. Elektrikliye geçiş sürecinde hibrit ve plug-in hibrit’lere önemli rol düşüyor. Toyota bu işi en sağlıklı şekilde yönetmeyi amaçlıyor. Çünkü her ülke ve bölgenin ihtiyaçlarına yönelik ürünler geliştiriyor ve bunu pazara doğru zamanda sunuyor” diye konuştu.

 

Continue Reading
Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Elektrikli Otomobiller

Efsanevi Gran Turismo Hyundai IONIQ 5 N ile Elektrikleniyor

Hyundai’nin gelişmiş elektrikli otomobil teknolojisini ve üstün sürüş performansını kusursuz bir şekilde sunan IONIQ 5 N, gerçek hayatta olduğu gibi sanal dünyada da öne çıkmaya hazırlanıyor. Dünyanın en popüler araç ve yarış simülasyonu olan Gran Turismo, birbirinden etkileyici ve hızlı otomobil listesine IONIQ 5 N’i de ekledi. Kullanıcıların modellerdeki yüksek performansı sanal yarışlarda deneyimlemelerine olanak tanıyan Gran Turismo 7, zorlu pistleri, realistik sürüş dinamikleri ve üstün grafikleriyle çoğu otomobil tutkununun rüyalarını süslüyor. Hyundai ise bu heyecana ortak olarak N modellerini dijital olarak geliştirmeyi planlarken, gelecekte simülasyonda daha fazla modelle yer almayı da hedefliyor.

Hyundai’nin gelişmiş elektrifikasyon teknolojisini kullanan IONIQ 5 N, yüksek performanslı dört tekerlekten çekiş sistemine sahip. Ön ve arka motorlarıyla birlikte toplam 478 kW (650 beygir) güç ve 770 Nm maksimum tork üreten otomobilin öne çıkan özellikleri arasında N Grin Boost ve Drift Optimizer başı çekiyor. Sürüş modlarına göre maksimum performans ve sürüş zevki sunabilen otomobilde 84 kWh gibi yüksek çıkışlı bir batarya görev alıyor.

N Marka Yönetimi Grup Başkan Yardımcısı Joon Park, konuyla ilgili olarak şunları söyledi. “Hyundai N markasının ve IONIQ 5 N’in Polyphony Digital Gran Turismo’da yer almasından dolayı mutluluk duyuyoruz. IONIQ 5 N, gerçek hayatta olduğu gibi simülasyonda da mükemmel bir sürüş keyfi sunuyor. Otomobil tutkunlarının Hyundai N’in yüksek performanslı modellerini sanal dünyada da deneyimleyebilmesi son derece önemli. Biz de bu modelleri Gran Turismo için geliştirmeye ve özelleştirmeye devam edeceğiz”.

Gran Turismo Yapımcısı Kazunori Yamauchi ise “IONIQ 5 N’i Gran Turismo 7’de sunmaktan dolayı mutluluk duyuyoruz. Hyundai N markası, bu yıl motor sporlarında önemli başarılar elde etti ve bunlar arasında Nürburgring 24 Saat yarışlarındaki TCR zaferi, TCR Dünya Pilotlar Şampiyonluğu, Pikes Peak’te üst üste yeni rekorlar ve WRC Pilotlar Şampiyonluğu yer alıyor. Gran Turismo ve Hyundai’nin gelecekteki e-spor iş birliklerini de sabırsızlıkla bekliyoruz” dedi.

 

Continue Reading

Elektrikli Otomobiller

Çok Yönlü Elektrikli: Hyundai INSTER Cross

Hyundai, geçtiğimiz aylarda tanıttığı INSTER’ın yeni bir versiyonu olan INSTER Cross’u da gün yüzüne çıkardı. Yeni crossover model, çok yakında satışa sunulurken aynı zamanda hem outdoor hem de şehir içi kullanımda çok yönlü bir kullanım imkanına sahip olacak.

A ve B segmenti modelleri arasında konumlanan INSTER, geniş iç mekanı ve cömert bagaj kapasitesiyle dikkat çekerken aynı zamanda gelişmiş manevra kabiliyeti, pratiklik ve esneklik sunuyor. INSTER Cross ise normal versiyondan daha belirgin dış ve iç tasarım öğelerine sahip olacak.

INSTER Cross, maceracı karakterini vurgulamak için geniş, dikdörtgen ön ve arka tamponlarla ve ayrıca kabartmalı siyah kaplamalarla fark yaratıyor. Ön ve arka koruma kaplamalar, tamamlayıcı 17 inç alaşım jantlarla birleşerek üstün bir crossover görüntüsü sunuyor. Tavan rayları ise açık hava gezileri veya kamp etkinlikleri için standart olarak sunuluyor. Crossover versiyon, özel bir dış renk olan Mat Amazon Yeşil ve INSTER için sunulan standart beş renk (opsiyonel siyah tavan) seçeneğiyle sunulacak.

INSTER Cross’un iç mekanı da son derece iddialı. INSTER ile benzer şekilde bir düzen sunan otomobil, kendinden daha üst segmentlerdeki modellerde yaygın olarak karşımıza çıkan özellikleri de sunacak. INSTER Cross, 360 kilometreye varan bir menzilin yanı sıra, yaklaşık 30 dakikada yüzde 10 ila yüzde 80 oranında şarj edilebiliyor. INSTER Cross ayrıca, Otoyol Sürüş Asistanı, Akıllı Hız Kontrolü ve İleri Çarpışma Önleme Asistanı 1.5 dahil olmak üzere segment lideri güvenlik donanımlarına da sahip. INSTER Cross’un üretimine bu yılın sonlarına doğru Hyundai’nin Kore’deki üretim tesisinde başlaması planlanıyor.

Continue Reading

Elektrikli Otomobiller

EY-Parthenon, Batarya Enerji Depolama Sistemleri’nin (BESS) geleceğine ilişkin raporu yayımladı

EY (Ernst & Young) çatısı altında yer alan ve 120 ülkede 9.000’den fazla danışmanı bünyesinde barındıran EY-Parthenon (EYP) strateji danışmanlığı ekibinin Batarya Enerji Depolama Sistemleri’ne (BESS) yönelik hazırladığı rapor, tekil bir varlık olarak Batarya Enerji Depolama Sistemleri’nin ticari uygulanabilirliğini ve mevcut piyasa koşullarında gelir potansiyeli sunan temel iş modellerini ele alıyor. Aynı zamanda Batarya Enerji Depolama Sistemleri yatırımlarının ticari yönünü belirlemek için büyümeyi sağlayan itici güçlerini, teknoloji eğilimlerini, pazar düzenlemelerini, mevcut iş modellerini ve yatırım yaparken gelecek vaat eden bölgeleri analizlerle ortaya koyuyor. 

Batarya Enerji Depolama Sistemleri küresel yerleşik kapasitesinin 2030 yılına kadar 160 GWh’den 1.800 GWh’ye çıkması, yani 10 kat büyümesi bekleniyor. Güçlü gelir potansiyeli sunan ve mevcut gelirlerin %90’ından fazlasını oluşturan enerji arbitrajı, yardımcı hizmetler ve kapasite mekanizmaları üç iş modeli olarak ortaya çıkıyor. Son maliyet artışlarına rağmen, sistem maliyetinin 2030 yılına kadar kilit pazarlarda %15-20 oranında düşmesi bekleniyor. Rapor, bağımsız Batarya Enerji Depolama Sistemleri pazarının çekiciliğinin, özellikle ABD, İngiltere, İtalya, Almanya, İspanya ve Avustralya gibi ülkelerde artacağını öngörüyor. Başta Avrupa olmak üzere birçok ülkede  düzenleyici reformlar ile yatırım ortamı iyileşiyor, riskler azalıyor ve gelirler artıyor.

EY-Parthenon’un Batarya Enerji Depolama Sistemleri (BESS) üzerine hazırladığı rapor, “Batarya Enerji Depolama Sistemleri’ne tekil varlık olarak yatırım yapmanın zamanı geldi mi?” ve “Gelişen piyasa mekanizmaları, Batarya Enerji Depolama Sistemleri operatörleri ve yatırımcılar için daha kârlı ticari sonuçları nasıl mümkün kılıyor?” sorularını ele alıyor. Bu sorular ışığında tekil bir varlık olarak Batarya Enerji Depolama Sistemleri’nin, kilit pazarlardaki ticari uygulanabilirliğini iyileştiren ve mevcut piyasa koşullarında yatırımcılar için kredi açısından olumlu bir fırsat yaratan stratejik kaldıraçları açıklıyor.

BESS’in küresel pazardaki durumunu, yarınını ve geleceğini 5 trend şekillendiriyor

Batarya Enerji Depolama Sistemleri, enerji dönüşümünü hızlandırmak için önemli bir araç olarak öne çıkıyor. Günümüzdeki beş temel trend, Batarya Enerji Depolama Sistemleri’nin küresel pazardaki mevcut durumunu, bir sonraki adımını ve geleceğini şekillendiriyor.

Batarya Enerji Depolama Sistemleri talebinin önümüzdeki yıllarda hızla artması bekleniyor. Küresel pazardaki birleşme ve satın alma işlemlerinin, 2020 yılından bu yana elektrik dağıtıcılarının ve enerji oyuncularının artan yatırımlarının etkisiyle, 24,4 milyar dolara ulaştığı görülüyor. Buna ek olarak düzenleyici destek, sübvansiyonlar, teşvikler ve temiz enerji hedefleriyle yönlendirilen depolama sistemleri üretim kapasitesinin 2030 yılına kadar küresel olarak yılda 4 kat büyüyerek 421 GWh’ye ve yerleşik kapasitenin ise 1,800 GWh’ye çıkacağı ve %70’den fazlasının şebeke ölçeğinde olacağı tahmin ediliyor. Maliyet tasarrufu, yatırım erteleme ve fiyat arbitrajı gibi avantajlı iş modellerinin de yakın gelecekte birçok ülkede ortaya çıkması bekleniyor.

Aynı zamanda batarya depolama, enerji geçişindeki hızlanma için önemli bir kolaylaştırıcı olarak görülüyor. Artan kısıtlama, sınırlı ara bağlantılar, artan çatı güneş enerjisi kapasitesi ve elektrikli araç (EV) kullanımı, daha uzun süreli batarya depolama teknolojilerine olan ihtiyacı artırıyor. Hâlihazırda kullanılan lityum-iyon teknolojisi yanı sıra, maliyet ekonomisi ve enerji yoğunluğu arttıkça vanadyum akışı, katı hal ve sodyum iyon gibi yenilikçi batarya kimyası teknolojileri de ticari olgunluğa ulaşmaya devam ediyor.

Türkiye getiri potansiyeline sahip pazar

Batarya Enerji Depolama Sistemleri büyümesinin iyileşen ekonomik fizibilite, güçlü politika, regülatif düzenlemeler ve çeşitli devlet teşvikleriyle desteklendiği ABD, İngiltere, İtalya, Almanya, İspanya ve Avustralya gibi olgun pazarlara kıyasla Türkiye, son gelişmelere rağmen, düşük-orta olgunluk seviyesinde değerlendiriliyor ve buna paralel bir getiri potansiyeline sahip pazar olarak öne çıkıyor. Bu doğrultuda, Türkiye Batarya Enerji Depolama Sistemleri pazarının gelecekte büyümesi için üç alandaki gelişmeler olumlu adımlar olarak görülüyor.

Türkiye’de yenilenebilir kapasitenin artması büyümeyi hızlandırıyor

Türkiye’nin Ulusal Enerji Planı’na göre, 2030 yılına kadar kurulu gücün %61’inden fazlası 91 GW kapasiteyle yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşacak. Aynı zamanda 2035 yılına kadar kurulu BESS kapasitesi de 15 GW’ye ulaşacak. Kurulu güçte hidro-elektrik harici yenilenebilir enerji kaynaklarının %90’ından fazlasını oluşturması beklenen rüzgar ve güneş enerjisi, BESS endüstrisine olan talebi olumlu yönde etkileyecek.

Türkiye’de çok fazla başvuru ve onaylanmış ön lisans bulunuyor 

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na (EPDK) göre, Aralık 2023 itibarıyla tahmini 280 milyar dolar yatırım potansiyeline denk gelen toplam 260 GW kapasiteye sahip yenilenebilir enerji santrali için 5.968 adet Batarya Enerji Depolama Sistemleri başvurusu alındı. Ayrıca, Türkiye’de onaylanan ön lisansların toplam kapasitesi Eylül 2024 itibarıyla 658 başvuruyla 34 GWh’ye ulaştı. Ülkede kurulu ilk depolamalı kapasitelerin 2025 yılının son çeyreğinde tamamlanması bekleniyor.

Yerel üretim kapasiteleri artıyor

Türk üreticiler ve girişimciler, başta Ankara, İstanbul, Antalya ve Kocaeli dahil olmak üzere birçok ilde 1 GWh’nin üzerindeki kapasitelerle Batarya Enerji Depolama Sistemleri yatırım planlarını hâlihazırda açıkladı. Batarya hücresi montaj operasyonlarından işe başlayan sektör oyuncularının çoğunun, küresel şirketlerle gerçekleştirdikleri iş birlikleri sayesinde veya tek başlarına hücre üretimine genişleme planları bulunuyor. Ayrıca, gelişmekte olan yerel Batarya Enerji Depolama Sistemleri üreticilerini korumak amacıyla Ocak 2024’ten beri Uzakdoğu ülkelerinden ithal edilen prizmatik LFP bataryalar için Türkiye’de %30 ek gümrük vergisi uygulanıyor. Talebin büyümesine bağlı olarak ilave kapasite artışları, farklı coğrafyalara ve ülkelere satışlar ile yurtdışı üretim yatırımlar da yerel oyuncuların gelecek büyüme planları arasında bulunuyor.

Büyüme potansiyelini yedi stratejik kaldıraç belirliyor

EY-Parthenon’ın hazırladığı rapor, Türkiye dahil olmak üzere küresel pazarların çoğunda tekil bir varlık olarak Batarya Enerji Depolama Sistemleri’nin gelecekteki büyüme potansiyelini yedi stratejik kaldıracın belirleyeceğini ortaya koyuyor. Rapor, gelir modellerinin netleştirilmesi, düzenleyici mekanizmalar ve teşviklerin varlığı, yatırım maliyetinin azaltılması, altyapı esnekliği için doğru yerlerin bulunması ve yeni batarya teknolojilerinin izlenmesi gibi temel gelişmelerin gelecekte çok önemli olacağını belirtiyor.  

  • Batarya Enerji Depolama Sistemleri yatırımcılarının, batarya sistemi gelirleriyle gaz fiyatları arasında artan bir korelasyon olduğu için emtia fiyatlarındaki oynaklığı yatırım analizlerine dahil etmeleri gerekiyor.
  • Mevcut kapasite piyasası mekanizmaları ve güvenilirlik endişeleri, BESS potansiyelini en üst düzeye çıkarmıyor, bu nedenle piyasayı daha etkili hale getirmek için ek reformlar gerekiyor.
  • Yüksek sermaye harcaması, batarya hücresi fiyatlarındaki dalgalanmalara karşı önemli yatırım duyarlılığını gösteren analizlerle projelerin karakterize edilmesine imkân tanıyor.
  • En uygun konumun belirlenmesi, şebeke tıkanıklığının ve yenilenebilir santral konsantrasyonunun daha yüksek olduğu alanlara daha yakın konumlanarak kâr marjlarının artırılmasını sağlıyor.
  • Şebeke ara bağlantı gecikmelerine yol açan, düzenleyici çerçeve eksikliğinin izin prosedürleri uzun süredir devam ediyor.
  • Avrupa batarya hücresi kapasitesinin yaklaşık %70’i, Çin’e artan bağımlılık ve lityumun fiyat oynaklığı nedeniyle risk altında bulunuyor, bu yüzden büyümenin de büyük ölçüde sağlam tedarik zincirine bağlı olması bekleniyor.
  • Vanadyum akışı gelecekte Li-ion ile rekabet edecek ve yatırım için daha iyi bir iş koşulları sağlayacak. Hidrojen depolama daha uygun maliyetli hale geldikçe de yeni bir alternatif olabilir.

 

EY Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı ve Sektörler Lideri Ateş Konca, “EY Parthenon analizi BESS’in kârlılığa ulaşması için küresel pazarlarda ölçeklenebilirliğine ve belirli stratejik kaldıraçların uygulanması gerektiğine dikkat çekiyor. Bunlar arasında gelir kesinliğinin artırılması, daha iyi bir konum stratejisi, etkili düzenleyici mekanizmalar, ölçeklendirme bağlantıları, tedarik zincirinin güçlendirilmesi ve yeni rakip teknolojilerin izlenmesi yer alıyor. Bu kaldıraçlar, BESS’in çeşitli pazarlardaki tam potansiyelini gerçekleştirmesi için önem taşıyor. Çünkü BESS’i sürdürülebilir enerji geleceğine giden yolda uygulanabilir bir ticari çözüm haline getirmek için dahil olan tüm paydaşların katılım göstermesi, yatırım ve iş birliği yapması gerekiyor. Tüm bunlarla birlikte BESS’in bağımsız bir varlık olarak geleceği her zamankinden daha umut verici görünüyor” dedi.

EY-Parthenon Türkiye Şirket Ortağı Cem Çamlı, “Batarya Enerji Depolama Sistemleri (BESS), her geçen gün yeşil enerji dönüşümünde kilit bir rol oynuyor ve ana kolaylaştırıcı araçlar arasında yer almaya hazırlanıyor. Sektörde yer alan birçok oyuncu, stratejik satın almalar ve ortaklıklarla sistem sağlayıcılarından operatörlerine ve entegratörlerine kadar değer zinciri boyunca BESS pazarına yatırım yapıyor. Diğer yandan mevcut regülasyonlar ve gelir modellerinde yeni gelişmeler devam ederken, BESS hizmetlerinde iş modellerinin çeşitlenmesi ile stratejik bir değişime de tanık oluyoruz. Stratejik kaldıraçlar, BESS’in uygulanabilir bir iş planı ile daha da yaygınlaşması için kritik hale geliyor” dedi.

Continue Reading
Reklam
Reklam
Reklam

Popüler