Connect with us

Elektrikli Otomobiller

Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar Elektrikleniyor

Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar, elektrikli mobilite stratejisiyle güçlü liderlik hedefleri belirleyerek tüm modellerini elektriklendiriyor.

Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar, stratejisinde elektrikli mobilite konusunda sağlam liderlik hedefleri belirleyerek tüm model serilerini sistematik olarak elektriklendiriyor. Firma, EQT Marco Polo1 konsepti ile, segment için birçok yenilikle donatılmış EQT’ye dayanan yeni, tamamen elektrikli ve tam teşekküllü mikro kampçı hafif ticarinin ilk örneğini kamp severlerle buluşturuyor. Seri üretim versiyonunun 2023’ün ikinci yarısında satışa sunulması beklenen Mercedes-Benz EQT (kombine güç tüketimi (WLTP): 18,99 kWh/100 km; kombine CO2 emisyonları (WLTP): 0 g/km) değerleriyle de dikkatleri üzerine çekiyor. Kendi başına bir ürün kadar yenilikçi olan Marco Polo1, T-Serisi’nin değiştirilebilirliğini, yüksek kaliteli ekipman seviyesini tamamen elektrikli bir sürüşün avantajlarıyla birleştiriyor. Firmadan yapılan açıklamaya göre; Marco Polo1, yakın gelecekte tamamen elektrikli kısa yolculuklar için pratik bir kampçı çözümünün ilk örneği olacak.

Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar Satış Müdürü Klaus Rehkugler; “Bizim için gelecek, bir hafif ticarinin büyüklüğü veya amacı ne olursa olsun elektriktir. Bu stratejik rotanın en son örneği, tamamen elektrikli tahrikli yeni EQT. Marco Polo Modülü ile, yakın gelecekte sunulacak olan tamamen elektrikli bir kamp gezisi aracı için temel bir çözümümüz var. 2023’ün ikinci yarısında, tam teşekküllü ve aynı zamanda tamamen elektrikli bir mikro kampçı ile ürün yelpazemizi daha da genişletmeyi planlıyoruz. Concept EQT Marco Polo, yaklaşmakta olan seri üretim aracına şimdiden bir bakış atıyor. Adından da anlaşılacağı gibi, Marco Polo ailemizi EQT’ye dayanan her iki ürünle de genişletiyoruz” dedi.

mercedes-benz-eqt-01.jpgTamamen elektrikli tahrikli yeni tam teşekküllü mikro kamp hafif ticari banttan çıkıyor

Concept EQT Marco Polo1, uzun dingil mesafesiyle EQT’dan ayrışıyor. Üretilecek konsept araç, şu anda hala geliştirilmekte olan, tamamen elektrikli ve tam teşekküllü Mercedes-Benz yıldızlı mikro kampçıya bir ilk bakışı niteliğinde. Concept EQT Marco Polo1‘in dış donanımında tavan yatağına sahip açılır bir tavan bulunuyor. Makaslı tasarım sayesinde, açılır tavan, araç tavanına hafif bir eğim açısıyla kolayca kaldırılabiliyor. Bu sayede Concept EQT Marco Polo1 arkada ayakta durmak için yeterli alan sunuyor. Ayrıca pop-up tavan, alışıldık kamp özgürlüğü hissi için arkada bir fermuarla tamamen veya pencere şeklinde açılabiliyor. Tavan yatağında 1,97 metreye 97 santimetre ölçülerinde bir uyku alanı da bulunduran Marco Polo1, nokta elastik disk yay sistemiyle yüksek düzeyde uyku konforu sağlıyor. Öte yandan aracın arkasında 2 metreye 1,15 metre ölçülerinde katlanabilir bir uyku alanı daha bulunuyor. İç tasarımda kullanıcı rahatlığı için tüm detayların düşünüldüğü araçta, sürücü koltuğunun arkasındaki ikinci koltuk sırasında, gömme yıkama sistemi ve aynı şekilde gömme 16 litrelik kompresörlü soğutucu da bulunuyor. Sistemin hemen üstünde doğrudan ikinci koltuğa kenetlenmiş iki tezgah günlük yiyecek ihtiyacının hazırlanması için gerekli alanı sunuyor. Aracın sol iç tarafında ise (arka kokpite bakan) bir başka koltuk bulunuyor. Ayrıca bu koltuğa entegre edilmiş yerleşik çekmece sistemi, kamp aksesuarları için yeterli depolama alanı sunuyor. Bir indüksiyon ocağı ve esnek bir çıkarılabilir gaz kartuşu ocağı ile araç içinden çıkarılabilen bir çekmece de araçta kamp severleri bekliyor. Aracın (arka kokpite doğru bakan) sağ tarafında ise, elektrikli olarak da yüksekliği ayarlanabilen katlanabilir bir masa bulunuyor.

İç mekandaki tüm mobilya ünitelerinin iki kişi tarafından 5 dakikadan daha kısa sürede kolayca çıkarılabilir şekilde tasarlandığı Marco Polo1 gerekirse günlük araç olarak da kullanılabiliyor. Araç, iki metreden az yüksekliği ile gelecekte tüm garajlara, katlı otoparklara ve oto yıkamalarına da rahatlıkla girebilecek şekilde tasarlanmış durumda. Concept EQT Marco Polo1‘nun mobilyaları sadece işlevsel olmakla kalmıyor, yeni EQT’nin yüksek kaliteli iç mekanına da mükemmel şekilde uyuyor. Elektrikli küçük hafif ticarinin oturma konseptinde koltuklar gibi mutfak, bank ve yatak odası elemanlarında da ARTICO suni deri/MICROCUT koltuk döşemesi yer alıyor. Bu arada, mobilya cephe panelleri, kontrast sağlaması için Avola kiraz ağacından yapılmakta. Ortak alanlardaki ortam aydınlatması da doğru atmosferi yaratmada baş rol oynuyor. Üst yatak alanında koyu renk bir tavan astarı ve LED aydınlatma mevcut. Toplamda, biri açılır tavan alanında, ikisi de mikro karavanın yaşam alanında olmak üzere 7 USB yuvası bulunuyor.

Konsept otomobilin temeli olarak kullanılan EQT’nin gelecekteki uzun dingil mesafeli versiyonu, siyah parlak kontrast öğelerle metalik kromit grisine boyanmış. Bu öğeler arasında ön ve arkadaki siyah boyalı krom kaplama ve özel 19 inç elmas kesim jantlar aracın trafikte ayrışmasını sağlıyor. Pop-up tavanın bej renk tonu, tente gibi aracın diğer unsurlarında da yer alıyor. Bagaj ve janttaki kırmızımsı vurgular, rengi de devreye sokuyor.

Concept EQT Marco Polo1‘daki bir diğer göz alıcı özellik ise pop-up tavandaki güneş paneli. Bu panel ve ek olarak, çıkarılabilir bir batarya ünitesi, kamp ünitesine belirli bir süre kendine yetecek miktarda enerji sağlarken aracın menzilini de koruyor. Ek pil, kullanım sırasında koltuktaki bir çekmecede saklanıyor. Şarj etmek için ise kolayca çıkarılıp, evdeki prizde ve hatta kamp alanında kolaylıkla şarj edilebiliyor. Diğer önemli noktalar arasında aracın yan tarafına takılan tente ve arka camlar için yenilikçi bir karartma sistemi yer alıyor. Bunlar tek bir düğmeye dokunarak renklendirilebiliyor.

mercedes-benz-eqt-02.jpg“Klasiklere yeni bir dönüş”: Marco Polo Modülü ile vakit kaybetmeden kamp keyfi

Mercedes-Benz, esnek bir şekilde monte edilip çıkarılabilen ve kısa bir dingil mesafesine sahip yeni EQT için sunulacak Marco Polo Modülü ile yakın gelecekte temel kamp gereksinimleri için ilk pratik çözümü sunuyor. Standart yatak ve isteğe bağlı mutfak ünitesi ile EQT hemen basit bir seyahat arkadaşı haline geliyor.

2 metreye 1,15 metre boyutlarında uyku yüzeyine sahip olan Marco Polo1, nokta elastik disk yay sistemi ve on santimetre kalınlığındaki döşekle, kenarlara kadar ergonomik yatma konforu sağlıyor. Araç içinde ek alan gerektiğinde, yatak çerçevesi öne doğru çekilerek ya da katlanarak alan açılabiliyor. Hareket halindeyken, katlanan yatak çerçevesi yük bölmesinde bulunuyor. Bu sayede arka koltuklar daha sonra kısıtlama olmaksızın kullanılabiliyor. Yüksek uyku konforu için standart donanım, pencere camları için manuel olarak takılabilir karartma elemanları ve camlar ile çerçeve arasına sıkıştırılabilen böcek korumalı bir havalandırma ızgarası içeriyor. Ayrıca standart, daha küçük eşyalar için C sütunu ve D sütunu arasında iki pencere cebi bulunuyor.

Opsiyonel olarak sunulan mutfak, 12 litrelik su deposuna sahip bir lavabo, 15 litrelik kompresörlü buzdolabı ve esnekçe çıkarılabilir gaz kartuşlu ocak barındırıyor. Ayrıca mutfak ünitesindeki çekmeceler çatal bıçak takımı, tabak takımı ve erzaklar için alan sağlıyor. Buna ek olarak, isteğe bağlı mutfak ünitesi iki kamp sandalyesi ve bir masa ile birlikte geliyor. Masa dış mekânda kullanılabilineceği gibi, bu segmentte bir ilk olarak EQT’nin içindeki orta konsola da takılabiliyor. Yatak veya mutfak ünitesine ihtiyaç duyulmuyorsa, hafifliği sayesinde birkaç kolay adımda ve kısa sürede monte edilip çıkarılabiliyor. Takıldığında, bagaj bölmesindeki bağlama halkalarına sabitlenebiliyor.

Marco Polo Modülünün tamamı şık, temiz bir tasarım ve antrasit renkte geliyor. Bu tasarım tamamen elektrikli küçük hafif ticarinin yüksek kaliteli iç mekanıyla mükemmel uyum sağlıyor. Buna ek olarak, Mercedes yıldızı ve yazısı markaya olan açık bağlılığını gösteriyor. Marco Polo Modülü, yakın zamanda doğrudan Mercedes-Benz şubelerinden ve bayilerinden sipariş edilebilecek.

[1] Elektronik olarak sınırlandırılmıştır.

mercedes-benz-eqt-05.jpgYeni Mercedes-Benz EQT: Yenilikçi kamp çözümlerinin temeli ve çok daha fazlası

Yeni EQT sadece Concept EQT Marco Polo ve Marco Polo1 Modülünün temelini oluşturmakla kalmıyor, aynı zamanda ailelerin yanı sıra açık hava aktivitelerini seven aktif insanlar ve kamp severlere, yıldız logolu markanın tamamen elektrikli dünyasına çekici bir giriş sunuyor.

Merkezi yıldızlı Siyah Panel radyatör ızgarası ve dinamik olarak tasarlanmış soğutma kapakları sayesinde yeni EQT, Mercedes-EQ ailesinin bir üyesi olarak kolayca tanınabilir. Elektrikli küçük hafif ticari, kompakt dış boyutları geniş alanla birleştiriyor. Aynı zamanda, bataryanın gövdenin altına korumalı ve yerden tasarruf sağlayan biçimde ve oldukça düşük bir ağırlık merkezine yerleştirilmesi sayesinde, yakıtlı bir T-Serisi ile iç mekanda neredeyse aynı değişebilirliği ve işlevselliği sunuyor. EQT 4.498 milimetre uzunluğu, 1.859 milimetre genişliği ve 1.819 milimetre yüksekliğiyle dikkat çekiyor. 2023’te uzun dingil mesafesine sahip bir varyantını da yollarda görmek mümkün olacak.

Tıpkı T-Serisi gibi, yeni EQT de aileler ve açık hava aktivitelerini sevenler için günlük hayatı kolay ve konforlu hale getiren birçok avantaj sunuyor. Bunlar arasında sadece 561 milimetrelik düşük yükleme eşiği bulunuyor. Bu eşik sayesinde ağır nesnelerin yüklenmesi kolaylaşıyor. Aracın her iki tarafındaki sürgülü kapıların her biri 614 milimetre genişliğinde ve 1059 milimetre yüksekliğinde bir açıklık sunuyor. Bu sayede arkaya kolay erişim sağlanırken, yükleme, bagaj kapağı da dahil olmak üzere üç taraftan esnek bir şekilde yapılabiliyor. Arka sıradaki koltukta üç çocuk koltuğu için yer bulunuyor.

Modern elektrik motoru

Piyasaya, maksimum 90 kW (122 hp) çıkışa ve 245 Newton metre torka sahip bir elektrik motoruyla çıkan Marco Polo1’da 45 kWh’lık lityum-iyon batarya, arka aksın önündeki alt gövdede çarpışmaya karşı korumalı bir konumda bulunuyor. Batarya, işte, evde veya halka açık şarj istasyonlarında, yerleşik şarj cihazı kullanılarak alternatif akım (AC) ile 22 kW’ta rahatça şarj edilebiliyor. SoC’ye (Şarj Durumu) ve yüksek voltajlı pilin sıcaklığına bağlı olarak doğru akım (DC) kullanan hızlı şarj istasyonlarında daha da hızlanmayı mümkün kılıyor. EQT, 80 kW DC şarj cihazı ile donatıldığından, yüzde 10’dan yüzde 80’e şarja 38 dakikada ulaşabiliyor. EQT, Mercedes yıldızının altında önden şarj ediliyor, bu da özellikle şehirde sıkı park durumlarında şarj yaparken pratik ve kullanışlı bir şarj imkânı sunuyor. EQT’de AC ve DC şarj için standart olarak bir CCS şarj fişi ve CCS şarj kablosu da dahil olarak geliyor.

mercedes-benz-eqt-06.jpgTüm yaşam döngüsünü kapsayan sürdürülebilir iş stratejisi

Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar, stratejisinde elektrikli mobilite konusunda sağlam liderlik hedefleri belirleyerek tüm model serilerini sistematik olarak elektriklendiriyor. Bugün itibarıyla, müşteriler, filo sahipleri ve üstyapı imalatçıları dört batarya-elektrikli model arasından seçim yapabilir durumda. Bunlar: eVito panelvan, eSprinter, eVito Tourer ve EQV. EQT ile Mercedes-Benz’in elektrikli portföyü yakında küçük hafif ticari segmentini kapsayacak şekilde genişletilecek. Yakın gelecekte, Mercedes-Benz ayrıca fabrika çıkışı eCampers eğilimini giderek daha fazla ele alacak.

Buna ek olarak, Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar, sürdürülebilir iş stratejisi “Ambition 2039” kapsamında, 2039 yılına kadar yeni özel ve ticari hafif ticari filo satışlarının tamamını karbon nötr hale getirme hedefini izliyor. Bu iddialı hedefe ulaşmak için Mercedes-Benz, 2030 yılına kadar akülü elektrikli araçların geliştirilmesine 40 milyar Euro yatırım yapacak. 2025 yılından itibaren, yeni piyasaya sürülen tüm Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar sadece elektrikli olacak. Bu amaçla, Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar, VAN.EA adında yeni, modüler ve tamamen elektrikli bir hafif ticari mimarisi geliştiriyor. Şirket, tamamen elektrikli orta ve büyük hafif ticariler için bu platformun geliştirilmesine ve üretim tesislerine yatırım yapmayı planlıyor.

Continue Reading
Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Elektrikli Otomobiller

Efsanevi Gran Turismo Hyundai IONIQ 5 N ile Elektrikleniyor

Hyundai’nin gelişmiş elektrikli otomobil teknolojisini ve üstün sürüş performansını kusursuz bir şekilde sunan IONIQ 5 N, gerçek hayatta olduğu gibi sanal dünyada da öne çıkmaya hazırlanıyor. Dünyanın en popüler araç ve yarış simülasyonu olan Gran Turismo, birbirinden etkileyici ve hızlı otomobil listesine IONIQ 5 N’i de ekledi. Kullanıcıların modellerdeki yüksek performansı sanal yarışlarda deneyimlemelerine olanak tanıyan Gran Turismo 7, zorlu pistleri, realistik sürüş dinamikleri ve üstün grafikleriyle çoğu otomobil tutkununun rüyalarını süslüyor. Hyundai ise bu heyecana ortak olarak N modellerini dijital olarak geliştirmeyi planlarken, gelecekte simülasyonda daha fazla modelle yer almayı da hedefliyor.

Hyundai’nin gelişmiş elektrifikasyon teknolojisini kullanan IONIQ 5 N, yüksek performanslı dört tekerlekten çekiş sistemine sahip. Ön ve arka motorlarıyla birlikte toplam 478 kW (650 beygir) güç ve 770 Nm maksimum tork üreten otomobilin öne çıkan özellikleri arasında N Grin Boost ve Drift Optimizer başı çekiyor. Sürüş modlarına göre maksimum performans ve sürüş zevki sunabilen otomobilde 84 kWh gibi yüksek çıkışlı bir batarya görev alıyor.

N Marka Yönetimi Grup Başkan Yardımcısı Joon Park, konuyla ilgili olarak şunları söyledi. “Hyundai N markasının ve IONIQ 5 N’in Polyphony Digital Gran Turismo’da yer almasından dolayı mutluluk duyuyoruz. IONIQ 5 N, gerçek hayatta olduğu gibi simülasyonda da mükemmel bir sürüş keyfi sunuyor. Otomobil tutkunlarının Hyundai N’in yüksek performanslı modellerini sanal dünyada da deneyimleyebilmesi son derece önemli. Biz de bu modelleri Gran Turismo için geliştirmeye ve özelleştirmeye devam edeceğiz”.

Gran Turismo Yapımcısı Kazunori Yamauchi ise “IONIQ 5 N’i Gran Turismo 7’de sunmaktan dolayı mutluluk duyuyoruz. Hyundai N markası, bu yıl motor sporlarında önemli başarılar elde etti ve bunlar arasında Nürburgring 24 Saat yarışlarındaki TCR zaferi, TCR Dünya Pilotlar Şampiyonluğu, Pikes Peak’te üst üste yeni rekorlar ve WRC Pilotlar Şampiyonluğu yer alıyor. Gran Turismo ve Hyundai’nin gelecekteki e-spor iş birliklerini de sabırsızlıkla bekliyoruz” dedi.

 

Continue Reading

Elektrikli Otomobiller

Çok Yönlü Elektrikli: Hyundai INSTER Cross

Hyundai, geçtiğimiz aylarda tanıttığı INSTER’ın yeni bir versiyonu olan INSTER Cross’u da gün yüzüne çıkardı. Yeni crossover model, çok yakında satışa sunulurken aynı zamanda hem outdoor hem de şehir içi kullanımda çok yönlü bir kullanım imkanına sahip olacak.

A ve B segmenti modelleri arasında konumlanan INSTER, geniş iç mekanı ve cömert bagaj kapasitesiyle dikkat çekerken aynı zamanda gelişmiş manevra kabiliyeti, pratiklik ve esneklik sunuyor. INSTER Cross ise normal versiyondan daha belirgin dış ve iç tasarım öğelerine sahip olacak.

INSTER Cross, maceracı karakterini vurgulamak için geniş, dikdörtgen ön ve arka tamponlarla ve ayrıca kabartmalı siyah kaplamalarla fark yaratıyor. Ön ve arka koruma kaplamalar, tamamlayıcı 17 inç alaşım jantlarla birleşerek üstün bir crossover görüntüsü sunuyor. Tavan rayları ise açık hava gezileri veya kamp etkinlikleri için standart olarak sunuluyor. Crossover versiyon, özel bir dış renk olan Mat Amazon Yeşil ve INSTER için sunulan standart beş renk (opsiyonel siyah tavan) seçeneğiyle sunulacak.

INSTER Cross’un iç mekanı da son derece iddialı. INSTER ile benzer şekilde bir düzen sunan otomobil, kendinden daha üst segmentlerdeki modellerde yaygın olarak karşımıza çıkan özellikleri de sunacak. INSTER Cross, 360 kilometreye varan bir menzilin yanı sıra, yaklaşık 30 dakikada yüzde 10 ila yüzde 80 oranında şarj edilebiliyor. INSTER Cross ayrıca, Otoyol Sürüş Asistanı, Akıllı Hız Kontrolü ve İleri Çarpışma Önleme Asistanı 1.5 dahil olmak üzere segment lideri güvenlik donanımlarına da sahip. INSTER Cross’un üretimine bu yılın sonlarına doğru Hyundai’nin Kore’deki üretim tesisinde başlaması planlanıyor.

Continue Reading

Elektrikli Otomobiller

EY-Parthenon, Batarya Enerji Depolama Sistemleri’nin (BESS) geleceğine ilişkin raporu yayımladı

EY (Ernst & Young) çatısı altında yer alan ve 120 ülkede 9.000’den fazla danışmanı bünyesinde barındıran EY-Parthenon (EYP) strateji danışmanlığı ekibinin Batarya Enerji Depolama Sistemleri’ne (BESS) yönelik hazırladığı rapor, tekil bir varlık olarak Batarya Enerji Depolama Sistemleri’nin ticari uygulanabilirliğini ve mevcut piyasa koşullarında gelir potansiyeli sunan temel iş modellerini ele alıyor. Aynı zamanda Batarya Enerji Depolama Sistemleri yatırımlarının ticari yönünü belirlemek için büyümeyi sağlayan itici güçlerini, teknoloji eğilimlerini, pazar düzenlemelerini, mevcut iş modellerini ve yatırım yaparken gelecek vaat eden bölgeleri analizlerle ortaya koyuyor. 

Batarya Enerji Depolama Sistemleri küresel yerleşik kapasitesinin 2030 yılına kadar 160 GWh’den 1.800 GWh’ye çıkması, yani 10 kat büyümesi bekleniyor. Güçlü gelir potansiyeli sunan ve mevcut gelirlerin %90’ından fazlasını oluşturan enerji arbitrajı, yardımcı hizmetler ve kapasite mekanizmaları üç iş modeli olarak ortaya çıkıyor. Son maliyet artışlarına rağmen, sistem maliyetinin 2030 yılına kadar kilit pazarlarda %15-20 oranında düşmesi bekleniyor. Rapor, bağımsız Batarya Enerji Depolama Sistemleri pazarının çekiciliğinin, özellikle ABD, İngiltere, İtalya, Almanya, İspanya ve Avustralya gibi ülkelerde artacağını öngörüyor. Başta Avrupa olmak üzere birçok ülkede  düzenleyici reformlar ile yatırım ortamı iyileşiyor, riskler azalıyor ve gelirler artıyor.

EY-Parthenon’un Batarya Enerji Depolama Sistemleri (BESS) üzerine hazırladığı rapor, “Batarya Enerji Depolama Sistemleri’ne tekil varlık olarak yatırım yapmanın zamanı geldi mi?” ve “Gelişen piyasa mekanizmaları, Batarya Enerji Depolama Sistemleri operatörleri ve yatırımcılar için daha kârlı ticari sonuçları nasıl mümkün kılıyor?” sorularını ele alıyor. Bu sorular ışığında tekil bir varlık olarak Batarya Enerji Depolama Sistemleri’nin, kilit pazarlardaki ticari uygulanabilirliğini iyileştiren ve mevcut piyasa koşullarında yatırımcılar için kredi açısından olumlu bir fırsat yaratan stratejik kaldıraçları açıklıyor.

BESS’in küresel pazardaki durumunu, yarınını ve geleceğini 5 trend şekillendiriyor

Batarya Enerji Depolama Sistemleri, enerji dönüşümünü hızlandırmak için önemli bir araç olarak öne çıkıyor. Günümüzdeki beş temel trend, Batarya Enerji Depolama Sistemleri’nin küresel pazardaki mevcut durumunu, bir sonraki adımını ve geleceğini şekillendiriyor.

Batarya Enerji Depolama Sistemleri talebinin önümüzdeki yıllarda hızla artması bekleniyor. Küresel pazardaki birleşme ve satın alma işlemlerinin, 2020 yılından bu yana elektrik dağıtıcılarının ve enerji oyuncularının artan yatırımlarının etkisiyle, 24,4 milyar dolara ulaştığı görülüyor. Buna ek olarak düzenleyici destek, sübvansiyonlar, teşvikler ve temiz enerji hedefleriyle yönlendirilen depolama sistemleri üretim kapasitesinin 2030 yılına kadar küresel olarak yılda 4 kat büyüyerek 421 GWh’ye ve yerleşik kapasitenin ise 1,800 GWh’ye çıkacağı ve %70’den fazlasının şebeke ölçeğinde olacağı tahmin ediliyor. Maliyet tasarrufu, yatırım erteleme ve fiyat arbitrajı gibi avantajlı iş modellerinin de yakın gelecekte birçok ülkede ortaya çıkması bekleniyor.

Aynı zamanda batarya depolama, enerji geçişindeki hızlanma için önemli bir kolaylaştırıcı olarak görülüyor. Artan kısıtlama, sınırlı ara bağlantılar, artan çatı güneş enerjisi kapasitesi ve elektrikli araç (EV) kullanımı, daha uzun süreli batarya depolama teknolojilerine olan ihtiyacı artırıyor. Hâlihazırda kullanılan lityum-iyon teknolojisi yanı sıra, maliyet ekonomisi ve enerji yoğunluğu arttıkça vanadyum akışı, katı hal ve sodyum iyon gibi yenilikçi batarya kimyası teknolojileri de ticari olgunluğa ulaşmaya devam ediyor.

Türkiye getiri potansiyeline sahip pazar

Batarya Enerji Depolama Sistemleri büyümesinin iyileşen ekonomik fizibilite, güçlü politika, regülatif düzenlemeler ve çeşitli devlet teşvikleriyle desteklendiği ABD, İngiltere, İtalya, Almanya, İspanya ve Avustralya gibi olgun pazarlara kıyasla Türkiye, son gelişmelere rağmen, düşük-orta olgunluk seviyesinde değerlendiriliyor ve buna paralel bir getiri potansiyeline sahip pazar olarak öne çıkıyor. Bu doğrultuda, Türkiye Batarya Enerji Depolama Sistemleri pazarının gelecekte büyümesi için üç alandaki gelişmeler olumlu adımlar olarak görülüyor.

Türkiye’de yenilenebilir kapasitenin artması büyümeyi hızlandırıyor

Türkiye’nin Ulusal Enerji Planı’na göre, 2030 yılına kadar kurulu gücün %61’inden fazlası 91 GW kapasiteyle yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşacak. Aynı zamanda 2035 yılına kadar kurulu BESS kapasitesi de 15 GW’ye ulaşacak. Kurulu güçte hidro-elektrik harici yenilenebilir enerji kaynaklarının %90’ından fazlasını oluşturması beklenen rüzgar ve güneş enerjisi, BESS endüstrisine olan talebi olumlu yönde etkileyecek.

Türkiye’de çok fazla başvuru ve onaylanmış ön lisans bulunuyor 

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na (EPDK) göre, Aralık 2023 itibarıyla tahmini 280 milyar dolar yatırım potansiyeline denk gelen toplam 260 GW kapasiteye sahip yenilenebilir enerji santrali için 5.968 adet Batarya Enerji Depolama Sistemleri başvurusu alındı. Ayrıca, Türkiye’de onaylanan ön lisansların toplam kapasitesi Eylül 2024 itibarıyla 658 başvuruyla 34 GWh’ye ulaştı. Ülkede kurulu ilk depolamalı kapasitelerin 2025 yılının son çeyreğinde tamamlanması bekleniyor.

Yerel üretim kapasiteleri artıyor

Türk üreticiler ve girişimciler, başta Ankara, İstanbul, Antalya ve Kocaeli dahil olmak üzere birçok ilde 1 GWh’nin üzerindeki kapasitelerle Batarya Enerji Depolama Sistemleri yatırım planlarını hâlihazırda açıkladı. Batarya hücresi montaj operasyonlarından işe başlayan sektör oyuncularının çoğunun, küresel şirketlerle gerçekleştirdikleri iş birlikleri sayesinde veya tek başlarına hücre üretimine genişleme planları bulunuyor. Ayrıca, gelişmekte olan yerel Batarya Enerji Depolama Sistemleri üreticilerini korumak amacıyla Ocak 2024’ten beri Uzakdoğu ülkelerinden ithal edilen prizmatik LFP bataryalar için Türkiye’de %30 ek gümrük vergisi uygulanıyor. Talebin büyümesine bağlı olarak ilave kapasite artışları, farklı coğrafyalara ve ülkelere satışlar ile yurtdışı üretim yatırımlar da yerel oyuncuların gelecek büyüme planları arasında bulunuyor.

Büyüme potansiyelini yedi stratejik kaldıraç belirliyor

EY-Parthenon’ın hazırladığı rapor, Türkiye dahil olmak üzere küresel pazarların çoğunda tekil bir varlık olarak Batarya Enerji Depolama Sistemleri’nin gelecekteki büyüme potansiyelini yedi stratejik kaldıracın belirleyeceğini ortaya koyuyor. Rapor, gelir modellerinin netleştirilmesi, düzenleyici mekanizmalar ve teşviklerin varlığı, yatırım maliyetinin azaltılması, altyapı esnekliği için doğru yerlerin bulunması ve yeni batarya teknolojilerinin izlenmesi gibi temel gelişmelerin gelecekte çok önemli olacağını belirtiyor.  

  • Batarya Enerji Depolama Sistemleri yatırımcılarının, batarya sistemi gelirleriyle gaz fiyatları arasında artan bir korelasyon olduğu için emtia fiyatlarındaki oynaklığı yatırım analizlerine dahil etmeleri gerekiyor.
  • Mevcut kapasite piyasası mekanizmaları ve güvenilirlik endişeleri, BESS potansiyelini en üst düzeye çıkarmıyor, bu nedenle piyasayı daha etkili hale getirmek için ek reformlar gerekiyor.
  • Yüksek sermaye harcaması, batarya hücresi fiyatlarındaki dalgalanmalara karşı önemli yatırım duyarlılığını gösteren analizlerle projelerin karakterize edilmesine imkân tanıyor.
  • En uygun konumun belirlenmesi, şebeke tıkanıklığının ve yenilenebilir santral konsantrasyonunun daha yüksek olduğu alanlara daha yakın konumlanarak kâr marjlarının artırılmasını sağlıyor.
  • Şebeke ara bağlantı gecikmelerine yol açan, düzenleyici çerçeve eksikliğinin izin prosedürleri uzun süredir devam ediyor.
  • Avrupa batarya hücresi kapasitesinin yaklaşık %70’i, Çin’e artan bağımlılık ve lityumun fiyat oynaklığı nedeniyle risk altında bulunuyor, bu yüzden büyümenin de büyük ölçüde sağlam tedarik zincirine bağlı olması bekleniyor.
  • Vanadyum akışı gelecekte Li-ion ile rekabet edecek ve yatırım için daha iyi bir iş koşulları sağlayacak. Hidrojen depolama daha uygun maliyetli hale geldikçe de yeni bir alternatif olabilir.

 

EY Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı ve Sektörler Lideri Ateş Konca, “EY Parthenon analizi BESS’in kârlılığa ulaşması için küresel pazarlarda ölçeklenebilirliğine ve belirli stratejik kaldıraçların uygulanması gerektiğine dikkat çekiyor. Bunlar arasında gelir kesinliğinin artırılması, daha iyi bir konum stratejisi, etkili düzenleyici mekanizmalar, ölçeklendirme bağlantıları, tedarik zincirinin güçlendirilmesi ve yeni rakip teknolojilerin izlenmesi yer alıyor. Bu kaldıraçlar, BESS’in çeşitli pazarlardaki tam potansiyelini gerçekleştirmesi için önem taşıyor. Çünkü BESS’i sürdürülebilir enerji geleceğine giden yolda uygulanabilir bir ticari çözüm haline getirmek için dahil olan tüm paydaşların katılım göstermesi, yatırım ve iş birliği yapması gerekiyor. Tüm bunlarla birlikte BESS’in bağımsız bir varlık olarak geleceği her zamankinden daha umut verici görünüyor” dedi.

EY-Parthenon Türkiye Şirket Ortağı Cem Çamlı, “Batarya Enerji Depolama Sistemleri (BESS), her geçen gün yeşil enerji dönüşümünde kilit bir rol oynuyor ve ana kolaylaştırıcı araçlar arasında yer almaya hazırlanıyor. Sektörde yer alan birçok oyuncu, stratejik satın almalar ve ortaklıklarla sistem sağlayıcılarından operatörlerine ve entegratörlerine kadar değer zinciri boyunca BESS pazarına yatırım yapıyor. Diğer yandan mevcut regülasyonlar ve gelir modellerinde yeni gelişmeler devam ederken, BESS hizmetlerinde iş modellerinin çeşitlenmesi ile stratejik bir değişime de tanık oluyoruz. Stratejik kaldıraçlar, BESS’in uygulanabilir bir iş planı ile daha da yaygınlaşması için kritik hale geliyor” dedi.

Continue Reading

Popüler