Son yıllarda ürün geliştirmeden üretime, tedarik zincirlerinden müşteri deneyimine kadar her alanda otomotiv ve teknoloji sektörlerinin iç içe geçmesi nedeniyle köklü değişiklikler yaşanıyor. KPMG’nin Küresel Otomotiv Yöneticileri Anketi’nin 23.’sü de büyük değişimlerin yaşandığı çok önemli bir zamana denk geliyor. “Otomotiv liderleri büyük fırsatları yakalamaya hazırlanıyor. Peki, doğru yolu seçecekler mi?” ana teması altında yayımlanan son araştırma, Türkiye’nin de içinde yer aldığı 30 ülkeden 915 otomotiv yöneticisinin katılımımı ile gerçekleştirildi.
Ankete katılan otomotiv yöneticilerinin uzun vadeli, kârlı büyüme beklentileri 2021’e kıyasla daha iyimser oldu. Katılımcıların yüzde 83’ü, 2021’deki yüzde 53’lük orana kıyasla önümüzdeki beş yıl içinde daha yüksek kâr elde edeceklerinden emin. Bununla birlikte yöneticiler, küresel ekonominin karşı karşıya olduğu rüzgârlar göz önüne alındığında, yakın vadeli sonuçlar konusunda ise daha temkinli bir duruş ortaya koyuyor. Engeller arasında yetenek açığı, belirsiz malzeme ve bileşen tedariki, sorunlu jeopolitik tablo ve zorlu makroekonomik koşullar yer alıyor. Ankete katılanların yüzde 76’sı enflasyonun ve yüksek faiz oranlarının 2023’te işlerini olumsuz etkileyeceğinden endişe ederken endişe etmeyenlerin oranı yalnızca yüzde 14.
“Yeni araçlar üretmek için yarım trilyon dolardan fazla yatırım yapılıyor”
Raporu değerlendiren KPMG Türkiye Otomotiv Sektör Lideri Hakan Ölekli, otomotiv sektöründe heyecan verici geleceğin artık teorik olmaktan çıkıp yavaş yavaş gerçeğe dönüştüğüne dikkat çekerek şunları söyledi: “Gelişmiş tesislerde göz kamaştırıcı yeni araçlar üretmek için yarım trilyon dolardan fazla yatırım yapılıyor. Elektrikli batarya tesislerine, yarı iletkenlere, otonom sistemlere, yazılıma ve elektroniğe yatırımlar yapılıyor. Milyarlarca dolar yatırımın yapıldığı bu sektörde bazı yollar otomobil şirketlerini hedeflerine götürürken bazı yollar da şirketleri hedeflerinden saptırarak başarısızlığa götürebilir. Anketimizin ortaya çıkarttığı bulgular, yöneticilerin şirketlerini geleceği taşıyacak yolları belirlemelerini sağlayacak bazı stratejik yanıtları bulmalarına yardımcı oluyor. ‘Tek başımıza mı üretmeliyiz yoksa ortaklık mı kurmalıyız, ekosistemlerimiz arasında sermayeyi nasıl dağıtmalıyız, müşteri deneyimini nasıl yeniden tasarlamalıyız, otonom sistemler stratejimizi nasıl belirlemeliyiz?’ gibi rekabet sertleştikçe artan bu ve diğer soruların yanıtlanması gün geçtikçe daha da önemli hale geliyor. Özetle günümüzde stratejik esneklik hiç bu kadar önemli olmamıştı. Yani evet, bazı yollar başarıya götürürken bazıları da başarısızlıkla sonuçlanacaktır. Bu anketimiz şirketlerini başarıya ulaştırmak isteyen yöneticiler için bir referans kaynak olacak.”
Her 10 yöneticiden 8’i elektrikli araçların daha da yaygınlaşacağını düşünüyor
KPMG’nin Küresel Otomotiv Yöneticileri Anketi’ne göre 2030’da küresel elektrikli araç (EV) satışlarına ilişkin beklentiler artık daha gerçekçi hale geliyor. 2021 yılında yöneticiler, elektrikli araçların 2030 yılına kadar pazarın yüzde 20 ila yüzde 70’ini oluşturacağını öngörmüştü. Şimdi ise yöneticiler, batarya gücüne geçişin önünde duran zorluklar konusunda daha temkinli bir bakış açısına sahipler. Yöneticilerin bu yılki tahminleri elektrikli araçların, 2030 yılına kadar pazarın en fazla yaklaşık yüzde 40’unu oluşturacağı yönünde. Yöneticiler özellikle Hindistan (zayıf altyapı), Brezilya (biyoyakıt alternatifleri) ve Japonya’daki (hibrid ve batarya dışındaki enerji kaynaklarına odaklanma) elektrikli araç satışlarındaki büyümeye ilişkin beklentilerini de büyük ölçüde azaltmış durumda.
Bununla birlikte, elektrikli araçların devlet yardımı olmadan içten yanmalı motorlu (ICE) araçlar ile eşit maliyete ulaşacağına dair daha fazla güven de söz konusu. Katılımcıların yüzde 82’si önümüzdeki 10 yıl içinde elektrikli araçların sübvansiyon olmadan yaygın bir şekilde benimsenebileceğine inanıyor. Yüzde 21’i ise, 2021’deki oranın üç katı, hükümetlerin elektrikli araçlar için doğrudan tüketici sübvansiyonu sağlaması gerektiğini düşünmüyor. Birçok yönetici, Apple’ın otomobil pazarına gireceğini ve 2030 yılına kadar elektrikli araç pazarındaki liderlerden biri olacağını belirtiyor. Yöneticiler Tesla’nın ise elektrikli araç pazarında lider olarak kalmasını bekliyor. Yöneticilerin 2030 yılında elektrikli araç pazarında lider olacağını tahmin ettiği ilk 10 otomobil markası sırasıyla şu şekilde: Tesla, Audi, BMW, Apple, Ford, Honda, BYD, Hyundai, Mercedes-Benz ve Toyota.
160 yeni elektrikli araç yolda
Araştırmaya göre otomobil üreticileri elektrikli araç programlarına 500 milyar dolardan fazla yatırım yaptı ve önümüzdeki dört yıl içinde küresel pazara 160 yeni elektrikli araç modeli gelecek. Ayrıca 50’den fazla yeni üretici de pazar payı için yarışıyor. Son birkaç yıl içinde Rivian, Lucid, BYD, Xpeng, Nio, Fisker ve Vinfast gibi yeni şirketler de ortaya çıktı. Yöneticiler, pazara yeni modellerin girişi ve teknolojilerin çoğalmasıyla birlikte, önümüzdeki beş yıl içinde tüketicilerin satın alma kararlarının performans ve marka imajına odaklanacağına inanıyor. Veri gizliliği ve güvenliği de satın alma kararlarında kilit faktörler olacak.
Otomobil müşterilerinin giderek daha fazla online alışveriş yapması ve üreticilerin doğrudan tüketicilere ve bayiler aracılığıyla online satış yapmaları için fırsatlar yaratması da bekleniyor. Ankete göre geleneksel e-ticaret oyuncuları da otomobil alıcıları için rekabet edecek. Ayrıca otomobil yöneticileri satış sonrası gelirler konusunda da oldukça iyimser. Katılımcıların yüzde 62’si tüketicilerin elektrikli araç şarjı, araç bakım analizi, gelişmiş sürücü yardımı ve diğer kablosuz güncellemeler gibi yazılım hizmetleri için aylık abonelik ücreti ödemeye istekli olacağından oldukça emin. Yöneticiler, ayrıca otomobil üreticilerinin sigorta pazarını önemli bir büyüme fırsatı olarak görmeye devam ettiklerini, ancak odak noktalarını sigortacılara karşı rekabet etmekten onlarla ortaklık kurmaya veya onlara veri satmaya kaydırdıklarını da düşünüyor.
Yöneticiler tedariklerini ülke içine kaydırmaya odaklanıyor
Yöneticiler, özellikle yarı iletkenler olmak üzere emtia ve bileşenlerin yanı sıra yakıt verimliliğini artırmak ve batarya menzilini uzatmak için çok önemli olan manyetik çelik gibi metallerin tedariki konusunda oldukça endişeli. Yöneticiler tedarik zincirlerindeki kırılganlığa karşı önlem olarak sadece bir ya da iki ülkeye bağımlılıklarını azaltmak amacıyla tedariklerini yakın ülkelere veya ülke içine kaydırmaya odaklanıyor. Örneğin sadece ABD’de otomobil aküsü üretmek için 15 fabrikaya 40 milyar dolardan fazla yatırım yapıldı.
Huawei ve Waymo, Tesla ile birlikte otonom araç çözümlerinde ilk üçte
Ankete göre otomobil üreticileri; makine öğrenimi, gelişmiş robotik ve 3B baskı gibi Endüstri 4.0 teknolojilerini uygulama becerileri konusunda kendilerine çok güveniyor. Yeni güç aktarım teknolojilerine yapılan yatırımlar hayati önem taşımaya devam ediyor, ancak yöneticiler aynı zamanda otomobillerin elektronik sistemlerini etkinleştirmek için gelişmiş bilgi işleme de önem veriyor. Aracın ağırlığını azaltacak, benzin verimliliğini ve batarya menzilini artıracak teknolojilere odaklanıyorlar. Yöneticilere “hangi şirketin otonom araç çözümlerinde lider olacağı” sorusu yöneltildiğinde ilk sırada yüzde 53 ile Tesla yer alıyor. Bunu yüzde 9 ile Huawei ve yüzde 7 ile Waymo (Google) takip ediyor. İlk on içerisinde bulunan diğer şirketler ise sırasıyla Argo Al (Ford ve VW), Motional (Hyundai ve Aptiv), Woven Planet (Toyota), Cruise (GM ve Honda), Mobileye, Aurora ve AutoX.