Genel
Çin’den Sonra En Çok Büyüyen Pazar Türkiye


Dünyanın önde gelen motor yağı üreticilerinden Castrol, Türkiye’de atağa kalktı. Pandemi sonrasında elde ettiği büyüme ile 2021’nin ilk yarısında Türkiye’de çok dereceli motor yağı pazar payını yüzde 31’e çıkaran Castrol, Çin’den sonra en fazla büyüyen ülke oldu.
Castrol’ün Türkiye, Ukrayna ve Orta Asya Direktörü Ayhan Köksal, “Castrol’ün dünyada en iyi performansı gösteren ülkelerinden birisiyiz. Sıvı mühendisliğinde çok iyiyiz. Castrol’ün Avrupa’daki sekiz üretim tesisinden biri olan Gemlik’teki fabrikamızdan 24 ülkeye ihracat yapıyoruz. Gelecek beş yılda Gemlik fabrikamızı 30 milyon dolarlık yatırımla büyüteceğiz” dedi.
Dünyanın en çok bilinen madeni yağ markası Castrol’ün Türkiye, Ukrayna ve Orta Asya Direktörü Ayhan Köksal ile Pazarlama Direktörü Nilay Tatlısöz, sektörde ve Castrol dünyasında pandemi sonrası dönemi değerlendirdi. Çevrim içi düzenlenen basın toplantısında pandemi gölgesinde geçen 2020 ve küresel toparlanma yılı 2021’i değerlendiren Ayhan Köksal, sektörle ilgili bilgi verdi.


Türkiye, Ukrayna ve Orta Asya Direktörü Ayhan Köksal ile Pazarlama Direktörü Nilay Tatlısöz
Otomotiv sektörünün potansiyeline paralel olarak madeni yağ sektörünün de büyüdüğünü belirten Köksal, “Küresel ölçekte madeni yağ pazarındaki büyümeyi endüstriyel gelişim de destekliyor. Türkiye’de ekonominin lokomotiflerinden otomotiv sektörü dünyadaki tüm olumsuz gelişmelere rağmen büyümeye devam ediyor. Madeni yağ sektörü bu büyümeden doğru orantılı etkileniyor. Sektör Türkiye’de son iki-üç senede yüzde 6–7 oranında, geçen yıl ise pandemiye rağmen yüzde 9 büyüme gösterdi. Bu yılın ilk 6 ayında pazarın yüzde 30’un üzerinde büyüdüğünü görüyoruz. Yılın kalan bölümünde büyümenin biraz daha dengeleneceğini ve sektörün 2021’i de büyüme ile kapatacağını öngörüyoruz” dedi.
Castrol dünyasında performansımızla öne çıkıyoruz


“Türkiye’de Castrol olarak kazanan taraftayız. Pandemiden çok şey öğrendik. Dönemin en önemli ihtiyacı empatiydi. Sadece çalışanlarımıza değil tüm paydaşlarımıza, iş ortaklarımıza ve müşterilerimize bu yaklaşım ile maddi ve manevi birçok destek sağladık. Onların işlerini, çalışanlarını ve kendilerini koruyabilmeleri adına cesur adımlar attık. Bu sayede 2020 yılında Castrol dünyasında hacimsel büyüme elde eden tek ülke olduk. Çift dereceli motor yağlarında pazar payımızı ilk 6 ayda yüzde 3’ün üzerinde büyüterek yüzde 31’e taşıdık. Yine hem binek araç hem ağır vasıta hem de endüstriyel yağlar segmentlerinde pazar payımızı eş zamanlı artırarak liderliğimizi sürdürüyoruz. Bu büyüme ile Castrol’ün dünyada performansıyla öne çıkan ülkelerinden biri durumundayız. Türkiye, Çin‘den sonra en çok büyüyen ikinci pazar. Ayrıca dünyadaki en büyük beşinci pazarız.”
Gemlik’e 30 milyon dolar yatırım
Castrol’ün Avrupa’daki 8 üretim tesisinden biri olan Gemlik fabrikasında yılda yaklaşık 90 milyon litre madeni yağ ürettiklerini ifade eden Köksal, “İşimiz sıvı mühendisliği. 120 yılı aşkın süredir dünyanın hareket etmesine katkı sağlıyoruz. Castrol’ün dünyadaki inovasyon ve fikir üretim merkezlerinden biriyiz. Gemlik, Avrupa tesisleri arasında hem lokasyon hem kapasite artırımı uygunluğu hem de üretim maliyetlerimizin rekabetçi olması sebebi ile yatırımları artırmaya karar verdiğimiz bir tesis. Gelecek 5 yıl içinde fabrikaya toplam 30 milyon dolar yatırım yapmayı planlıyoruz. Böylece kapasiteyi artıracağız. Bunun 10 milyon dolarlık bölümünü 2021 ve 2022 yılı içerisinde tamamlıyoruz. Bu sayede artan ihracatımızı daha da ileriye taşıyarak Gemlik tesisimizi büyüteceğiz. Bu sene ihracat yaptığımız ülkelerin arasına İspanya, Katar, Afganistan ve Litvanya’yı da ilave ederek toplam 24 ülkeye ihracat yapmaya başladık. Bölgemizin madeni yağ üssüyüz. Castrol Türkiye’yi Castrol dünyasında eşsiz bir örnek ve büyük bir güç haline getirdik. Türkiye, Castrol dünyasında üretim, ihracat ve insan kaynağı alanlarında gelişmekte olan birçok ülkenin önüne geçerek Çin’den sonra en stratejik ikinci pazar konumunda” diye konuştu.
Madeni yağdan bakım markasına
Castrol Türkiye, Ukrayna ve Orta Asya Direktörü Ayhan Köksal ayrıca Castrol’ün gelecek vizyonundan da bahsetti. Castrol olarak, dünyadaki dönüşümün farkında olduklarını ve bu anlayışla geleceğe hazırlandıklarını belirten Köksal, sektördeki iki büyük dönüşüme stratejik öncelik verdiklerini söyledi. İçten yanmalı motorların pazarının 2040’a kadar büyümeye devam edeceğini ve bp’nin her yıl hazırladığı Enerji Görünümü Raporu’nun da bunu gösterdiğini vurgulayan Köksal, bu büyümenin özellikle endüstriyel ve ağır vasıtalar nedeniyle olacağını belirtti. “bp Enerji Görünümü Raporu’na göre 2050 yılında tüm dünyada satılan araçların yüzde 80-85’i elektrikli araçlardan oluşacak. Yine aynı raporda içten yanmalı motorlara sahip araç sayısının 2040 yılına kadar artmaya devam edeceği de öngörülüyor. Diğer yandan elektrikli araçlara olan talep de hızlı bir şekilde artacak. Elektrikli araçların artması, e-sıvılara olan ihtiyacı artıracak. Bunun sonucunda da soğutma sıvıları hacim olarak artışa geçecek” diyen Köksal, bu dönüşüme hazırlandıklarını kaydetti.
Köksal, “Bu gelişmeler ışığında ilerleyerek dijital mobilite çözümleriyle Castrol markasını bir sıvı markasının ötesinde bir bakım markasına dönüştürmek istiyoruz. Bu amaçla tüm müşterilerimiz ve partnerlerimiz ile birlikte büyüyebileceğimiz iş modelleri üzerinde çalışıyoruz. Bizim amacımız bir aracın bakıma ihtiyacı olduğu andan servisten geri alındığı ana kadar tüm ihtiyaçlarını giderecek bir ekosistem oluşturmak. Bakımı sahiplenen bir marka olarak yakında Castrol’ü bu alanlarda çok daha sık göreceğiz. Ayrıca elektrikli araçlara dönüşümde de ihtiyaç olan sıvı teknolojilerini ve bu araçların sorunlarını çözecek önerileri, yine uzun yıllardır yüksek bütçeli yatırımlarla geliştiriyoruz” diye konuştu.
Marka Sağlığı Araştırması’na göre bu sene de ustaların yüzde 90’ının bir numaralı tercihi Castrol
Castrol Türkiye, Ukrayna ve Orta Asya Pazarlama Direktörü Nilay Tatlısöz, Türkiye’de 65 yıldan fazladır faaliyet gösteren bir marka olarak tüm paydaşların, endüstriden otomotive tüm müşterilerin ihtiyaçlarını en iyi şekilde gözlemleyerek ve geliştirdikleri teknolojik yenilikleri ortaya koyarak yağın ötesinde hizmet vermeyi hedeflediklerini ve bunun da karşılığını gördüklerini belirtti.


Genel
Hyundai Hidrojen Yakıt Hücresi İçin Kore’de Yeni Bir Tesis Kuruyor


Hyundai, Güney Kore’nin Ulsan kentinde yeni hidrojen yakıt hücresi üretim tesisinin temel atma törenini düzenledi. Bu adım, ülkeyi enerji dönüşümünde küresel bir lider haline getirme hedefinin önemli bir parçası olarak görülüyor.
Yeni tesis, daha önce içten yanmalı motor şanzımanı üreten fabrikanın bulunduğu 43.000 metrekarelik alanda kurulacak. Bu seçim, Hyundai’nin geleceğin mobilitesine geçişini sembolik biçimde temsil ediyor. 2027’de tamamlanması planlanan tesis, kimyasal işleme ve montaj operasyonlarını entegre ederek yılda 30.000 yakıt hücresi ünitesi üretecek. Tesis, Hyundai Motor Grup’un “Hydrogen for Humanity (İnsanlık İçin Hidrojen)” anlamına gelen HTWO markası altında faaliyet gösterecek.
Yaklaşık 675 milyon dolarlık yatırım değerine sahip tesis, binek otomobiller, ticari kamyonlar, otobüsler, iş makineleri ve deniz taşıtları gibi çeşitli mobilite uygulamaları için yeni nesil hidrojen yakıt hücreleri ve elektrolizörler üretecek.
Temel Teknolojilerde İlerleme
Tesis, iki temel ürün aracılığıyla Hyundai Motor Grup’u küresel hidrojen teknolojisinde ön safa taşımayı hedefliyor:
- Yeni nesil hidrojen yakıt hücresi: Hyundai, mevcut modellere kıyasla daha yüksek güç çıkışı ve dayanıklılık sunarken, maliyet rekabetçiliğiyle küresel pazarda liderlik hedefliyor. Yakıt hücreleri, hidrojen ve oksijen arasındaki elektrokimyasal reaksiyonlarla elektrik üreten sistemlerdir ve araçlarda jeneratör görevi görür.
- PEM elektrolizörler: Kore’de ilk kez üretilecek yüksek verimli polimer elektrolit membran (PEM) elektrolizörleri, sudan karbon emisyonu olmadan yüksek saflıkta hidrojen üretebilen sistemlerdir. Bu teknoloji, küresel net sıfır hedeflerine ulaşmada kritik bir rol oynayacak. Hyundai, yaklaşık 30 yıllık yakıt hücresi geliştirme tecrübesi sayesinde elektrolizör bileşenlerinde %90 oranında yerelleştirme sağlamıştır.
Şirket, elektrolizör yığını geliştirmiş ve 2025 Şubat ayında tamamlanan 1 MW’lık konteyner tipi bir sistem şu anda günde 300 kg’dan fazla yüksek saflıkta hidrojen üretmektedir. Ayrıca Jeju Adası’nda 5 MW sınıfı büyük ölçekli bir proje geliştirilmekte olup, tam kapsamlı bir yeşil hidrojen ekosistemi kurmayı hedeflemektedir.
Gelişmiş Üretim Platformu
Hyundai, Ulsan’daki yeni hidrojen yakıt hücresi üretim tesisini, insan odaklı üretim uzmanlığından elde ettiği birikimle geliştirilmiş ileri bir üretim platformu olarak işletmeyi planlıyor.
Tesis, iş gücü yükünü azaltmak ve operasyonel verimliliği artırmak için robotik teknolojilerden yoğun şekilde yararlanacak. Ayrıca gelişmiş izleme sistemleriyle en küçük güvenlik riskleri bile tespit edilerek çalışanların güvenliği ön planda tutulacak.
Hidrojen Ekosistemini Genişletmek
Üretilen yakıt hücreleri, binek otomobillerden ağır ticari kamyonlara, otobüslerden iş makinelerine ve deniz araçlarına kadar çok çeşitli uygulamalara göre optimize edilecek.
Hyundai Motor Grup, yakıt hücrelerinin ötesinde hidrojen değer zincirinin tamamını kapsayan çözümler geliştiriyor. Üretimden depolamaya, taşımadan kullanıma kadar her aşamada kamu kurumları, küresel şirketler ve araştırma kuruluşlarıyla iş birliği içinde çalışıyor.
Temel atma töreni, hükümet, yerel otoriteler ve endüstri paydaşları arasında iş birliği platformu oluşturmayı amaçlayarak hidrojen ekonomisini hızlandırmak için birleşik bir yaklaşımı güçlendirdi. Hyundai Motor, karbon nötrlüğünü destekleyecek stratejik ortaklıklarını genişletmeyi ve küresel hidrojen liderliğini pekiştirmeyi hedefliyor.
Törende katılımcılar, çok nesilli yakıt hücreleri ve elektrolizörleri, ayrıca hidrojenle çalışan yeni nesil NEXO SUV, kamyonlar, ekskavatörler, gemiler, traktörler ve forkliftler gibi birçok hidrojenli aracı yakından inceleme fırsatı buldu. Yeni tesisin, pazar büyümesine paralel olarak üretim ölçeğini artırması, küresel hidrojen ekosisteminin genişlemesine ve altyapı gelişimine önemli katkı sağlaması bekleniyor.
Törende ayrıca Hyundai Motor Grup ile Koreli otobüs üreticisi KGM Commercial arasında yakıt hücresi tedarikine ilişkin bir mutabakat zaptı imzalandı. Bu anlaşma, tesisin Kore’nin hidrojen ekosisteminin gelişiminde oynayacağı kritik rolü bir kez daha vurguladı.
Genel
Şarj Sektörü Artan Elektrikli Araç Satışlarına Hızla Ayak Uydurdu!


Elektrikli araç (EV) pazarında son iki yılda yaşanan hızlı büyüme, şarj altyapısında da tarihi bir ivmeyi beraberinde getirdi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre, Ağustos 2025 itibarıyla Türkiye’de toplam 33.592 şarj soketi aktif durumda. Bunların 14.308’i DC (hızlı), 19.284’ü AC (yavaş) tipte hizmet veriyor. Aynı dönemde trafiğe kayıtlı elektrikli araç sayısı 310.668 adede ulaşarak bir önceki yıla göre %100’ün üzerinde artış kaydetti. Ovolt & Sharz.net Genel Müdürü Hakan Koca, Türkiye’nin şarj altyapısındaki hızlı gelişimini “dijital dönüşümün enerjiyle birleştiği bir dönem” olarak tanımladı.
Güncel elektrikli araç pazarı gelişiminin yanında, şarj sektörünün nihai konumu hakkında önemli değerlendirmelerde bulunan Ovolt & Sharz.net Genel Müdürü Hakan Koca, “Bu tablo, Türkiye’nin elektrikli araç pazarında Avrupa’nın en dinamik ülkelerinden biri haline geldiğini bizlere gösteriyor. 2024’te otomotiv pazarının yaklaşık yüzde 27’sini oluşturan hibrit ve elektrikli araçların toplam payının, 2025 sonunda yüzde 30’un üzerine çıkması bekleniyor. Yerli üretici Togg’un lokomotif etkisi, ABD’li (Tesla) ve Çinli markaların (özellikle BYD) agresif girişleri, bu büyümenin başlıca itici güçleri arasında ve bu rekabet sektöre yeni dinamikler katıyor.” şeklinde konuştu.
Diğer yandan enerji altyapısı tarafında da dikkat çekici gelişmeler olduğunu aktaran Koca, “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın “Elektrikli Araçlar için Hızlı Şarj Altyapısı Destek Programı” kapsamında bu yıl 81 ilde 529 yeni hızlı şarj ünitesine destek sağlandı. Bu kapsamda yaklaşık 1 milyar TL’lik yatırımın 300 milyon TL’si hibe olarak açıklandı. Ayrıca YEK-G sertifikalı “yeşil şarj” noktaları sayesinde, istasyonlarda yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaşması yönünde önemli adımlar atılıyor. Yatırımcı bir şirket olarak bunu çok değerli buluyoruz.” dedi.
Hedef 2026’da Güçlü 1000 soket
Ovolt & Sharz.net Genel Müdürü Hakan Koca, Türkiye’nin şarj altyapısındaki hızlı gelişimini “dijital dönüşümün enerjiyle birleştiği bir dönem” olarak tanımladı: “Elektrikli araç ekosistemi, yalnızca araç satışlarındaki artışla değil, kullanıcı deneyimi ve güvenilir altyapı ile büyüyebilir. Biz Ovolt & Sharz.net olarak, bugün 570’in üzerinde soketle faaliyet gösteriyoruz. OPET ile stratejik iş birliğimiz sayesinde 2026’da 1000’in üzerinde güçlü (kapasitesi yüksek) sokete ulaşarak, her segment için en erişilebilir ve güvenilir şarj ağını oluşturmayı hedefliyoruz.”
Koca, ayrıca sektörün geleceğini belirleyecek en önemli unsurun şarj hızına erişim ve enerji verimliliği olduğunu özellikle vurguladı: “Şarj altyapısının yaygınlaşması kadar, hızlı şarj (DC) istasyonlarının adil ve verimli dağılımı da çok kritik. Kullanıcı güveni, fiyat şeffaflığı, veri paylaşımı ve sürdürülebilir enerji kullanımı bu dönüşümün bel kemiğini oluşturuyor.”
Ovolt & Sharz.net, mobil uygulama üzerinden doluluk durumu takibi, şeffaf fiyatlandırma, 7/24 teknik destek ve yenilenebilir enerjiyle çalışan şarj noktalarıyla kullanıcı deneyimini sadeleştirmeyi hedefliyor. Ayrıca Müşteri Memnuniyeti ve Güvenliği için elektrikli araç şarj deneyimini IoT tabanlı alarm sistemleri, kamera izleme ve 7/24 personeli olan OPET akaryakıt istasyonlarıyla birleştirip, uzaktan izleme ve sigorta destekli koruma altyapıları ile sektörün güvenlik standartlarını yükseltmeyi amaçlıyor.
“Şarj altyapısındaki dönüşüm tüm hayatımızı değiştirecek”
Türkiye’nin 310 bini aşan elektrikli araç parkı, önümüzdeki dönemde 500 bin sınırına yaklaşırken; şarj sektörü de artık yalnızca enerji değil, sürdürülebilir ulaşımın temel omurgası olarak konumlanıyor. Hakan Koca, “Bizim için şarj altyapısı, mobilitenin değil yaşamın dönüşümüdür. Şarj altyapısındaki dönüşüm ile tüm hayatımız yıllar içinde değişecek. Ovolt & Sharz.net bu dönüşümün güvenilir omurgası olmayı sürdürmeyi istiyor.” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.
Genel
Audi A6 Sportback e-tron: Uzun Yolculukların Sessiz ve Güçlü Yol Arkadaşı


Elektrikli mobilitede yeni bir dönem başlatan Audi A6 e-tron, üstün menzili, gelişmiş sürüş teknolojileri ve konfor odaklı donanımlarıyla uzun yolculukların vazgeçilmez yol arkadaşı oluyor. Modelin Sportback kasa tipiyle gerçekleştirilen test sürüşü de bunu kanıtlar nitelikte. 1.000 kilometreden uzun bir rotada sergilediği performans, modelin elektrikli mobilitede konfor ve verimliliği bir araya getirdiğini ortaya koyuyor.
Audi’nin tamamen elektrikli ürün gamında, Premium Platform Electric (PPE) altyapısı üzerinde geliştirilen ikinci modeli olan A6 e-tron; uzun mesafeli yolculuklarda sunduğu sessizlik, sürüş konforu ve yüksek performansla öne çıkıyor. Aerodinamik gövde yapısı, gelişmiş batarya teknolojisi ve segment lideri menzil değerleriyle A6 e-tron, her iki gövde seçeneğiyle hem günlük kullanıma hem de uzun yolculuklara en ideal bir yanıt veriyor.
Gerçek Bir Uzun Yol Testi: 1.000 Kilometrelik Elektrikli Yolculuk
Audi A6 e-tron’un uzun yol performansı, Sportback versiyonunun kullanıldığı ve Danimarka’nın Kopenhag kentinden başlayarak Norveç’in Bergen şehrine uzanan 1.000 kilometrelik rotada, farklı zemin ve yükseklik koşullarında test edildi. Bu testte amaç, WLTP ölçüm standartlarının ötesine geçerek aracın gerçek sürüş koşullarındaki performansını değerlendirmekti.
Sürüş boyunca A6 Sportback e-tron, enerji tüketimini optimize eden termal yönetim sistemi ve adaptif enerji geri kazanım fonksiyonları gibi verimliliği artıran teknlojileri kullandı. Ayrıca, yalnızca 0,21‘lik aerodinamik sürtünme katsayısı sayesinde yüksek hızlarda hava direncini minimuma indirerek enerji verimliliğine katkı sağladı. Ortalama hava sıcaklığının 20°C civarında seyrettiği, hız sınırlarının 100–110 km/s aralığında olduğu rotada, aracın ortalama enerji tüketimi 15–16 kWh/100 km olarak ölçüldü. Bu değer, günlük sürüş şartlarında tam şarjla yaklaşık 625 ila 670 kilometrelik menzil anlamına geliyor.
Yolculuk sırasında şarj planlaması da rota tasarımı kadar önemliydi. 350 kW gücündeki hızlı şarj istasyonlarında yapılan kısa duraklamalarla, yalnızca 7 dakikalık bir şarjda 140 kilometre ek menzil sağlandı. Bu performans, 800 voltluk elektrik mimarisine sahip PPE platformunun sunduğu yüksek voltaj desteği sayesinde mümkün oldu.


An Audi A6 Sportback e-tron in Glacier white metallic is parked in the harbor of the Norwegian city of Bergen. Historic buildings and a fishing boat are in the immediate background.
Sınırları Zorlayan Verimlilik
Audi A6 Sportback e-tron performance, WLTP normlarına göre 754 kilometreye kadar menzil sunarak segmentinde referans bir noktaya ulaşıyor. 100 kWh kapasiteli batarya paketi ve optimize edilmiş enerji yönetim sistemi sayesinde bu menzil yalnızca laboratuvar koşullarında değil, günlük kullanımda da yüksek verimlilikle elde edilebiliyor.
Gerçek dünyada gerçekleştirilen 1.000 kilometrelik uzun yol testi de bu verimliliği doğruladı. WLTP standardına göre elde edilen teorik menzil değeri ile gerçek sürüş verileri karşılaştırıldığında, A6 Sportback e-tron’un hem test ortamlarında hem de gerçek yolda üst düzey enerji yönetimi sunduğu net biçimde ortaya kondu.
Test boyunca yalnızca iki şarj molası yeterli oldu. Her biri önceden planlanan yüksek güçlü şarj noktalarına, batarya seviyesi yüzde 10’un altına inmeden ulaşıldı ve sürüş kesintisiz bir şekilde sürdürüldü.
Sürüş Konforunda Yeni Bir Standart
Gelişmiş süspansiyon sistemi ve özel ön aks mimarisi sayesinde A6 Sportback e-tron, uzun mesafeli yolculuklarda bile yorgunluk hissini en aza indiriyor. Opsiyonel olarak alınabilen adaptif havalı süspansiyon, yük durumuna göre otomatik olarak ayarlanarak hem sürüş konforunu artırıyor hem de aracın aerodinamik verimliliğine katkı sağlıyor. Audi Drive Select’in “Efficiency” modunda, gövde yüksekliği 20 mm’ye kadar düşürülerek menzil daha da optimize ediliyor.
Geniş Yaşam Alanı ve Akıllı Saklama Çözümleri
PPE platformunun sunduğu düz zemin tasarımı, iç mekânda ferah bir yaşam alanı yaratıyor. A6 Sportback e-tron ve A6 Avant e-tron modellerinin her ikisinde de 502 litrelik arka bagaj ve 27 litrelik ön bagaj hacmi sunuluyor. Bu kapasite, yaz tatilleri, kamp yolculukları veya sportif aktiviteler için gereken tüm eşyaları kolayca taşıyacak alan sunuyor.
Dijital Konfor ve Etkileşimli Deneyim
Yeni nesil Audi iç mekân mimarisi, “İnsan Odaklılık” ve “Dijital Sahne” ilkeleri doğrultusunda tasarlandı. 14,5 inç OLED merkezi ekran, 11,9 inç Audi sanal kokpit ve opsiyonel 10,9 inç yolcu ekranı, sürücü ve yolculara bütünsel ve etkileşimli bir dijital deneyim sunuyor. PDLC teknolojili panoramik cam tavan ise iç mekâna hem ferahlık hem de estetik bir dokunuş katıyor.
Güvenlik ve Estetik Bir Arada: Aydınlatma Teknolojileri
Kişiselleştirilebilir dijital OLED arka farlar, ikinci nesil Matrix LED teknolojisi ve iletişim ışığı gibi yeniliklerle donatılan A6 Sportback e-tron, sadece şık bir görünüm sunmakla kalmıyor; aynı zamanda sürüş güvenliğine de katkı sağlıyor. Özellikle tünel geçişlerinde ve düşük görüş koşullarında sağladığı görüş desteği, güvenli sürüş deneyimine katkı sağlıyor.
-





Şarj Sektörü3 ay önceWATT, 500’üncü şarj lokasyonunu açtı
-



Yeni Modeller3 ay önceElektrikli Lüksün Yeni Temsilcisi: Mercedes-Benz Yeni GLC
-



Otomotiv Sektörü3 ay önceHyundai Motor Türkiye’den Gençlik Kampı
-



Elektrikli Otomobiller3 ay önceYeni BMW iX3 ve MINI JCW , IAA Mobility 2025’te Tanıtılacak
-



Otomobil3 ay önceHyundai Motor Türkiye’de Yeni Dönem: Online Satış Sistemi Başlıyor
-



Yeni Modeller3 ay önceHyundai’nin Beklenen Modeli i30 Türkiye’de Yeniden Satışta
-



Elektrikli Araçlar3 ay önceHyundai, IAA Mobility 2025 Öncesinde Concept THREE’nin İlk Çizimini Paylaştı
-





Şarj Sektörü3 ay önceTürkiye Elektrikli Araç Şarj Altyapısı Hızla Büyüyor: Sayı 33 Bini Aştı








