Connect with us

Genel

DS AUTOMOBILES VE PENSKE AUTOSPORT, DS E-TENSE FE23 GEN3’Ü TANITTI FORMULA E’DE İKİ ÇİFTE ŞAMPİYONLUĞU BULUNAN DS AUTOMOBILES, YENİ ARACIYLA 2023’ÜN EN GÜÇLÜ ŞAMPİYON ADAYI

DS PENSKE, DS E-TENSE FE23 aracını, Valencia’da (İspanya) gerçekleştirilen ABB FIA Formula E Dünya Şampiyonası dokuzuncu sezon resmi testi öncesinde tanıttı. Tanıtım sonrasında sezon öncesi testler de, tüm takımların katılımıyla Valencia’da yapıldı. Daha hafif, daha verimli ve daha güçlü olan üçüncü nesil %100 elektrikli yarış otomobil, DS Automobiles’in yarış bölümü DS Performance tarafından geliştirildi. DS E-TENSE FE23’ün direksiyonuna şu anki dünya şampiyonu Stoffel Vandoorne ve elektrik kategorisindeki tek çifte şampiyon Jean-Eric Vergne geçiyor. Dokuzuncu sezonun ilk yarışı 14 Ocak’ta Meksika’da yapılacak.

 

DS Automobiles, ABB FIA Formula E Dünya Şampiyonası’nda kendi tarihi açısından önemli bir kilometre taşına daha imza atıyor. 2019 ve 2020 yıllarında ardı ardına hem Pilotlar hem Takımlar Şampiyonluğu’nu iki defa elde etmesinin yanı sıra, 10 galibiyet, 15 pole pozisyonu ve 28 podyum gibi bir dizi benzersiz rekor kıran, inanılmaz derecede başarılı ikinci neslin arkasından gelen Stellantis destekli ekip, 2022-2023’teki dokuzuncu sezon mücadelesinde kullanacağı DS E-TENSE FE23’ü resmen tanıttı. Siyah ve altın rengi boyasıyla hemen fark edilen üçüncü nesil, %100 elektrikli otomobil, DS Automobiles’in değerlerini kusursuzca yansıtıyor ve en son teknolojinin kanıtı olarak öne çıkıyor. FE23’te, selefine kıyasla bir dizi önemli değişikliğe yer veriliyor. Üçüncü nesil araçlar, 280 km/sa maksimum hıza ve aynı zamanda ikinci nesil araçtan 60 kg daha düşük ağırlığı sayesinde Formula E Dünya Şampiyonası’nda şimdiye kadar görülen en hızlı araç olma özelliği taşıyor. Ancak büyük önem taşıyan verimlilik konusunda da hatırı sayılır gelişmeler kaydediliyor. Bir Formula E yarışındaki kullanılan enerjinin %40’ından fazlasının frenleme sırasındaki geri kazanımdan elde edilmesi bu alandaki önemi artırıyor. Bunun da ötesinde, DS E-TENSE FE23, ikinci nesil otomobildeki 250 kW’a kıyasla 350 kW güç üretmesi ve dört tekerlekten çekiş sayesinde hem daha güçlü hem de daha kıvrak. Yeni ön aktarma organları, arkaya fazladan 250 kW ekleyerek geri kazanım kapasitesini ikiye katlıyor ve toplam gücü 600 kW’a çıkarıyor. Son olarak, yeni ön aktarma organları sayesinde üçüncü nesil araç, hidrolik arka frenleri olmayan ilk Formula E aracı olarak dikkat çekiyor.

 

Sezon öncesi testler Valencia’da yapıldı

 

ABB FIA Formula E Dünya Şampiyonası’nın geleneksel sezon öncesi testleri, İspanya’nın Valencia kentindeki ünlü Ricardo Tormo pistinde gerçekleştirildi. Yedi zamanlı seans boyunca, dokuzuncu sezon için katılan 11 takım, tamamen elektrikli, üçüncü nesil yarış araçlarında ilk kez kafa kafaya mücadele etti. DS PENSKE ekibi, bu zorlu ilk sınavdan, DS E-TENSE FE23’ün direksiyonundaki Stoffel Vandoorne ve Jean-Eric Vergne sayesinde güçlü performanslarla çıktı. Biri Formula E’nin son şampiyonu, diğeri iki şampiyonluk sahibi olan pilotlar, zorlu rekabete rağmen, DS Performance tarafından geliştirilen yeni yarış aracını zaman çizelgelerinin en tepesine yerleştirmeyi başardı. Bu sonuçlar, 14 Ocak 2023’te Meksika’da gerçekleşecek dokuzuncu sezonun ilk yarışı öncesinde DS Automobiles ve ortağı PENSKE AUTOSPORT için oldukça cesaret verici oldu.

 

DS Automobiles 2024’te tamamen elektrikli oluyor

 

DS Automobiles’in yarış bölümü DS Performance tarafından geliştirilen DS E-TENSE FE 23, DS PENSKE ekibinin ve pilotlarının, yani son Formula E dünya şampiyonu Stoffel Vandoorne ile Formula E tarihinde birden fazla şampiyonluk kazanan tek pilot Jean-Eric Vergne’in favori silahı olacak. PENSKE AUTOSPORT ile kurduğu yeni işbirliğinden güç alan DS Automobiles, araştırma ve geliştirme çalışmalarına hız kazandırmasında temel faktör olmaya devam eden, tamamen elektrikli şampiyonada yeni rekorların yanı sıra daha fazla zafer ve unvan elde etme kararlılığını sürdürüyor. Bu kararlılık, 2024’ten itibaren yeni otomobillerinin tümü %100 elektrikli olacak DS Automobiles için her zamankinden daha da önemli.

 

Yeni kurallara uygun bir altyapı

 

Formula E’nin dokuzuncu sezonu, yenilikçi üçüncü nesil araç, başlangıç çizgisindeki 11 takım ve yenilenen spor yönetmelikleriyle 2014’te ilk kez verilen starttan bu yana en rekabetçi sezonlardan biri olmayı vaat ediyor. Yarış mesafeleri artık zamandan çok tur sayısına göre belirlenirken, takımlar pit stoplar sırasında Atak Modları’nı hızlıca şarj edebiliyorlar.

 

DS E-TENSE FE23 Gen3’ün temel özellikleri:

 

Performans ve verimlilik:

 

  • DS Performance tarafından geliştirilen güç aktarma organı.
  • Maksimum güç: 350 kW (476 d/dk.)
  • Maksimum hız: 280 km/sa (Cadde pistleri için optimize edildi)
  • Frenler: Yeni ön aktarma organları, arkada üretilen 350 kW’a 250 kW ekliyor. Dört tekerleğin hepsinde elektrikli fren sistemi (Brake-by-wire).
  • Frenleme sırasında enerji geri kazanımı: 600 kW
  • Bir yarış sırasında kullanılan enerjinin yüzde 40’ı frenleme sırasındaki geri kazanımdan geliyor.

Sürdürülebilirlik:

 

  • Tedarikçiye göre, üçüncü nesil batarya, şimdiye kadarki en gelişmiş ve dayanıklı bataryalar arasında yer alıyor. Çevreye duyarlı kaynaklardan elde edilmiş minerallerle üretilen bataryanın hücreleri, kullanım ömürlerinin sonunda yeniden kullanılacak ve geri dönüştürülecek.
  • Otomobilin karoserinde ilk kez keten ve geri dönüştürülmüş karbon fiber kullanılacak. Üretilen yeni karbon fiberin toplam miktarını azaltmak için karbon fiber ikinci nesil araçlardan geri dönüştürülecek.
  • Üçüncü neslin karbon ayak izi, alınan enerji tasarrufu önlemlerinin yanı sıra genel çevresel etkiyi belgelemek için tasarım aşamasından itibaren ölçülüyor. Tüm kaçınılmaz emisyonlar, Formula E’nin net sıfır karbon taahhüdünün bir parçası olarak dengelenecek.

 

DS Automobiles CEO’su Béatrice Foucher: “Yenilik rekabetten doğar! DS Automobiles kurulduğundan beri elektrik enerjisine geçişi küresel stratejimizin merkezine yerleştirdik. Kategorimizdeki ilk üst sınıf üretici olarak Formula E’deki başarılarımız ve ikinci nesil otomobille elde ettiğimiz sayısız rekor, teknolojik bilgi birikimimizi ve itibarımızı artırdı. Bugün, tanınan bir ekip, olağanüstü pilotlar ve net bir hedefle yeni bir sayfa açıyoruz: 2024’ten itibaren sadece elektrikli yeni modellerimizin lansmanına eşlik edecek unvanlar kazanmaya devam edeceğiz.”

 

DS Performance Direktörü Eugenio Franzetti: “DS E-TENSE FE23’ün geliştirilmesi için yürüttüğümüz çok yoğun çalışmaların ardından, Valencia testleri nihayet gerçekleştirildi. Orada hepimiz bir araya geldik ve rakiplerimizin performansı hakkında fikir edinme fırsatı bulduk. Bize çok olumlu işaretler veren ama aynı zamanda rekabet seviyesinin son derece yüksek olacağını ve dokuzuncu sezonun çok yakın mücadelelere sahne olacağını gösteren yoğun bir hafta sonuydu.”

 

DS PENSKE’nin Sahibi ve Takım Sorumlusu Jay Penske: “Bu sezon takım için dönüm noktası olacak. Yeni nesil bir yarış aracı, yeni bir aktarma organı ve yıllardır hayran olduğumuz bir üreticiyle tarihi bir iş birliği. Dokuzuncu sezon için daha heyecanlı olamazdık! Stoffel ve Vergne’nin serideki en güçlü ve en deneyimli pilotlar olduğu düşünülürse, sezon için beklentilerimizin inanılmaz derecede güçlü olması gerektiğine inanıyoruz. Bu sezon alacağımız olağanüstü sonuçları ve DS ve Stellantis ile Ocak 2023’te Mexico City’de başlayacak yolculuğumuzu sabırsızlıkla bekliyorum.”

 

Son Formula E Dünya Şampiyonu Stoffel Vandoorne: “Sezon öncesi testler için tekrar Valencia’ya gelmek gerçekten heyecan vericiydi! Seanslar bizim için son derece olumlu geçti. Yeni aracımız hakkında çok şey öğrendik. Meksika’da sezonun ilk yarışında mücadeleye çıkmadan önce sağlam bir temel oluşturmuş olduk.”

 

2018 ve 2019 Formula E şampiyonu Jean-Éric Vergne: “Her şey çok güzel geçti! Araçtan ve takımla yapılan tüm çalışmalardan memnunum. Bu test günleri, verileri analiz etmek ve nasıl geliştirebileceğimizi belirlemek için çok önemli. Tabii ki çalışmaya devam etmemiz gerekiyor ama burada performansımız çok iyi olduğu için kendime güveniyorum.”

 

DS Automobiles’in Formula E’ye girmesinden beri elde edilen önemli başarılar:

  • 89 yarış
  • 4 şampiyonluk
  • 15 zafer
  • 44 podyum
  • 22 pol pozisyonu

 

DS AUTOMOBILES hakkında

Avant-garde ruhuyla 1955 DS’in olağanüstü mirasına dayanan ve 2014 yılında kurulan DS Automobiles, Fransız lüks bilgi birikimini otomotiv endüstrisine uygulamayı hedefliyor. Kişiliğini dışa vurmayı amaçlayan ve en son teknolojiler konusunda istekli olan müşteriler için tasarlanan ikinci nesil DS modelleri, zarafet ve ileri teknolojiyi bir araya getiriyor. DS markası; Yeni DS 3, Yeni DS 7, DS 4 ve DS 9 ile küresel bir ürün yelpazesini piyasaya sürüyor. 2019 ve 2020’de çifte Formula E Şampiyonluğu başarılarına sahip olan DS Automobiles, tüm modellerini elektrikli versiyonda sunarak elektrifikasyonun en ileri noktasında yer alıyor. E-TENSE etiketi altında DS Automobiles, hem %100 elektrikli hem de şarj edilebilir hibriti 360 beygir gücüne kadar 4×4 teknolojisiyle sunuyor. DS Automobiles, müşterileri için benzersiz marka deneyimine yönelik özel hizmet programı olan “ONLY YOU, DS Deneyimi” programını yarattı. 40 ülkede bulunan DS markası, dünya genelinde 400 DS satış noktasından oluşan ve sürekli gelişen özel bir dağıtım ağı oluşturdu.

 

Continue Reading
Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Genel

Hyundai Hidrojen Yakıt Hücresi İçin Kore’de Yeni Bir Tesis Kuruyor

Hyundai, Güney Kore’nin Ulsan kentinde yeni hidrojen yakıt hücresi üretim tesisinin temel atma törenini düzenledi. Bu adım, ülkeyi enerji dönüşümünde küresel bir lider haline getirme hedefinin önemli bir parçası olarak görülüyor.

Yeni tesis, daha önce içten yanmalı motor şanzımanı üreten fabrikanın bulunduğu 43.000 metrekarelik alanda kurulacak. Bu seçim, Hyundai’nin geleceğin mobilitesine geçişini sembolik biçimde temsil ediyor. 2027’de tamamlanması planlanan tesis, kimyasal işleme ve montaj operasyonlarını entegre ederek yılda 30.000 yakıt hücresi ünitesi üretecek. Tesis, Hyundai Motor Grup’un “Hydrogen for Humanity (İnsanlık İçin Hidrojen)” anlamına gelen HTWO markası altında faaliyet gösterecek.

Yaklaşık 675 milyon dolarlık yatırım değerine sahip tesis, binek otomobiller, ticari kamyonlar, otobüsler, iş makineleri ve deniz taşıtları gibi çeşitli mobilite uygulamaları için yeni nesil hidrojen yakıt hücreleri ve elektrolizörler üretecek.

Temel Teknolojilerde İlerleme

Tesis, iki temel ürün aracılığıyla Hyundai Motor Grup’u küresel hidrojen teknolojisinde ön safa taşımayı hedefliyor:

  • Yeni nesil hidrojen yakıt hücresi: Hyundai, mevcut modellere kıyasla daha yüksek güç çıkışı ve dayanıklılık sunarken, maliyet rekabetçiliğiyle küresel pazarda liderlik hedefliyor. Yakıt hücreleri, hidrojen ve oksijen arasındaki elektrokimyasal reaksiyonlarla elektrik üreten sistemlerdir ve araçlarda jeneratör görevi görür.
  • PEM elektrolizörler: Kore’de ilk kez üretilecek yüksek verimli polimer elektrolit membran (PEM) elektrolizörleri, sudan karbon emisyonu olmadan yüksek saflıkta hidrojen üretebilen sistemlerdir. Bu teknoloji, küresel net sıfır hedeflerine ulaşmada kritik bir rol oynayacak. Hyundai, yaklaşık 30 yıllık yakıt hücresi geliştirme tecrübesi sayesinde elektrolizör bileşenlerinde %90 oranında yerelleştirme sağlamıştır.

Şirket, elektrolizör yığını geliştirmiş ve 2025 Şubat ayında tamamlanan 1 MW’lık konteyner tipi bir sistem şu anda günde 300 kg’dan fazla yüksek saflıkta hidrojen üretmektedir. Ayrıca Jeju Adası’nda 5 MW sınıfı büyük ölçekli bir proje geliştirilmekte olup, tam kapsamlı bir yeşil hidrojen ekosistemi kurmayı hedeflemektedir.

Gelişmiş Üretim Platformu

Hyundai, Ulsan’daki yeni hidrojen yakıt hücresi üretim tesisini, insan odaklı üretim uzmanlığından elde ettiği birikimle geliştirilmiş ileri bir üretim platformu olarak işletmeyi planlıyor.

Tesis, iş gücü yükünü azaltmak ve operasyonel verimliliği artırmak için robotik teknolojilerden yoğun şekilde yararlanacak. Ayrıca gelişmiş izleme sistemleriyle en küçük güvenlik riskleri bile tespit edilerek çalışanların güvenliği ön planda tutulacak.

Hidrojen Ekosistemini Genişletmek

Üretilen yakıt hücreleri, binek otomobillerden ağır ticari kamyonlara, otobüslerden iş makinelerine ve deniz araçlarına kadar çok çeşitli uygulamalara göre optimize edilecek.

Hyundai Motor Grup, yakıt hücrelerinin ötesinde hidrojen değer zincirinin tamamını kapsayan çözümler geliştiriyor. Üretimden depolamaya, taşımadan kullanıma kadar her aşamada kamu kurumları, küresel şirketler ve araştırma kuruluşlarıyla iş birliği içinde çalışıyor.

Temel atma töreni, hükümet, yerel otoriteler ve endüstri paydaşları arasında iş birliği platformu oluşturmayı amaçlayarak hidrojen ekonomisini hızlandırmak için birleşik bir yaklaşımı güçlendirdi. Hyundai Motor, karbon nötrlüğünü destekleyecek stratejik ortaklıklarını genişletmeyi ve küresel hidrojen liderliğini pekiştirmeyi hedefliyor.

Törende katılımcılar, çok nesilli yakıt hücreleri ve elektrolizörleri, ayrıca hidrojenle çalışan yeni nesil NEXO SUV, kamyonlar, ekskavatörler, gemiler, traktörler ve forkliftler gibi birçok hidrojenli aracı yakından inceleme fırsatı buldu. Yeni tesisin, pazar büyümesine paralel olarak üretim ölçeğini artırması, küresel hidrojen ekosisteminin genişlemesine ve altyapı gelişimine önemli katkı sağlaması bekleniyor.

Törende ayrıca Hyundai Motor Grup ile Koreli otobüs üreticisi KGM Commercial arasında yakıt hücresi tedarikine ilişkin bir mutabakat zaptı imzalandı. Bu anlaşma, tesisin Kore’nin hidrojen ekosisteminin gelişiminde oynayacağı kritik rolü bir kez daha vurguladı.

Continue Reading

Genel

Şarj Sektörü Artan Elektrikli Araç Satışlarına Hızla Ayak Uydurdu!

Elektrikli araç (EV) pazarında son iki yılda yaşanan hızlı büyüme, şarj altyapısında da tarihi bir ivmeyi beraberinde getirdi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre, Ağustos 2025 itibarıyla Türkiye’de toplam 33.592 şarj soketi aktif durumda. Bunların 14.308’i DC (hızlı), 19.284’ü AC (yavaş) tipte hizmet veriyor. Aynı dönemde trafiğe kayıtlı elektrikli araç sayısı 310.668 adede ulaşarak bir önceki yıla göre %100’ün üzerinde artış kaydetti. Ovolt & Sharz.net Genel Müdürü Hakan Koca, Türkiye’nin şarj altyapısındaki hızlı gelişimini “dijital dönüşümün enerjiyle birleştiği bir dönem” olarak tanımladı.

 

Güncel elektrikli araç pazarı gelişiminin yanında, şarj sektörünün nihai konumu hakkında önemli değerlendirmelerde bulunan Ovolt & Sharz.net Genel Müdürü Hakan Koca, “Bu tablo, Türkiye’nin elektrikli araç pazarında Avrupa’nın en dinamik ülkelerinden biri haline geldiğini bizlere gösteriyor. 2024’te otomotiv pazarının yaklaşık yüzde 27’sini oluşturan hibrit ve elektrikli araçların toplam payının, 2025 sonunda yüzde 30’un üzerine çıkması bekleniyor. Yerli üretici Togg’un lokomotif etkisi, ABD’li (Tesla) ve Çinli markaların (özellikle BYD) agresif girişleri, bu büyümenin başlıca itici güçleri arasında ve bu rekabet sektöre yeni dinamikler katıyor. şeklinde konuştu.

 

Diğer yandan enerji altyapısı tarafında da dikkat çekici gelişmeler olduğunu aktaran Koca, “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın “Elektrikli Araçlar için Hızlı Şarj Altyapısı Destek Programı” kapsamında bu yıl 81 ilde 529 yeni hızlı şarj ünitesine destek sağlandı. Bu kapsamda yaklaşık 1 milyar TL’lik yatırımın 300 milyon TL’si hibe olarak açıklandı. Ayrıca YEK-G sertifikalı “yeşil şarj” noktaları sayesinde, istasyonlarda yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaşması yönünde önemli adımlar atılıyor. Yatırımcı bir şirket olarak bunu çok değerli buluyoruz.” dedi.

Hedef 2026’da Güçlü 1000 soket

Ovolt & Sharz.net Genel Müdürü Hakan Koca, Türkiye’nin şarj altyapısındaki hızlı gelişimini “dijital dönüşümün enerjiyle birleştiği bir dönem” olarak tanımladı: “Elektrikli araç ekosistemi, yalnızca araç satışlarındaki artışla değil, kullanıcı deneyimi ve güvenilir altyapı ile büyüyebilir. Biz Ovolt & Sharz.net olarak, bugün 570’in üzerinde soketle faaliyet gösteriyoruz. OPET ile stratejik iş birliğimiz sayesinde 2026’da 1000’in üzerinde güçlü (kapasitesi yüksek) sokete ulaşarak, her segment için en erişilebilir ve güvenilir şarj ağını oluşturmayı hedefliyoruz.”

 

Koca, ayrıca sektörün geleceğini belirleyecek en önemli unsurun şarj hızına erişim ve enerji verimliliği olduğunu özellikle vurguladı: “Şarj altyapısının yaygınlaşması kadar, hızlı şarj (DC) istasyonlarının adil ve verimli dağılımı da çok kritik. Kullanıcı güveni, fiyat şeffaflığı, veri paylaşımı ve sürdürülebilir enerji kullanımı bu dönüşümün bel kemiğini oluşturuyor.”

Ovolt & Sharz.net, mobil uygulama üzerinden doluluk durumu takibi, şeffaf fiyatlandırma, 7/24 teknik destek ve yenilenebilir enerjiyle çalışan şarj noktalarıyla kullanıcı deneyimini sadeleştirmeyi hedefliyor. Ayrıca Müşteri Memnuniyeti ve Güvenliği için elektrikli araç şarj deneyimini IoT tabanlı alarm sistemleri, kamera izleme ve 7/24 personeli olan OPET akaryakıt istasyonlarıyla birleştirip, uzaktan izleme ve sigorta destekli koruma altyapıları ile sektörün güvenlik standartlarını yükseltmeyi amaçlıyor.

“Şarj altyapısındaki dönüşüm tüm hayatımızı değiştirecek”

Türkiye’nin 310 bini aşan elektrikli araç parkı, önümüzdeki dönemde 500 bin sınırına yaklaşırken; şarj sektörü de artık yalnızca enerji değil, sürdürülebilir ulaşımın temel omurgası olarak konumlanıyor. Hakan Koca, “Bizim için şarj altyapısı, mobilitenin değil yaşamın dönüşümüdür. Şarj altyapısındaki dönüşüm ile tüm hayatımız yıllar içinde değişecek. Ovolt & Sharz.net bu dönüşümün güvenilir omurgası olmayı sürdürmeyi istiyor.” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.

Continue Reading

Genel

Audi A6 Sportback e-tron: Uzun Yolculukların Sessiz ve Güçlü Yol Arkadaşı

Elektrikli mobilitede yeni bir dönem başlatan Audi A6 e-tron, üstün menzili, gelişmiş sürüş teknolojileri ve konfor odaklı donanımlarıyla uzun yolculukların vazgeçilmez yol arkadaşı oluyor. Modelin Sportback kasa tipiyle gerçekleştirilen test sürüşü de bunu kanıtlar nitelikte. 1.000 kilometreden uzun bir rotada sergilediği performans, modelin elektrikli mobilitede konfor ve verimliliği bir araya getirdiğini ortaya koyuyor.

 

Audi’nin tamamen elektrikli ürün gamında, Premium Platform Electric (PPE) altyapısı üzerinde geliştirilen ikinci modeli olan A6 e-tron; uzun mesafeli yolculuklarda sunduğu sessizlik, sürüş konforu ve yüksek performansla öne çıkıyor. Aerodinamik gövde yapısı, gelişmiş batarya teknolojisi ve segment lideri menzil değerleriyle A6 e-tron, her iki gövde seçeneğiyle hem günlük kullanıma hem de uzun yolculuklara en ideal bir yanıt veriyor.

 

Gerçek Bir Uzun Yol Testi: 1.000 Kilometrelik Elektrikli Yolculuk

Audi A6 e-tron’un uzun yol performansı, Sportback versiyonunun kullanıldığı ve Danimarka’nın Kopenhag kentinden başlayarak Norveç’in Bergen şehrine uzanan 1.000 kilometrelik rotada, farklı zemin ve yükseklik koşullarında test edildi. Bu testte amaç, WLTP ölçüm standartlarının ötesine geçerek aracın gerçek sürüş koşullarındaki performansını değerlendirmekti.

 

Sürüş boyunca A6 Sportback e-tron, enerji tüketimini optimize eden termal yönetim sistemi ve adaptif enerji geri kazanım fonksiyonları gibi verimliliği artıran teknlojileri kullandı. Ayrıca, yalnızca 0,21‘lik aerodinamik sürtünme katsayısı sayesinde yüksek hızlarda hava direncini minimuma indirerek enerji verimliliğine katkı sağladı. Ortalama hava sıcaklığının 20°C civarında seyrettiği, hız sınırlarının 100–110 km/s aralığında olduğu rotada, aracın ortalama enerji tüketimi 15–16 kWh/100 km olarak ölçüldü. Bu değer, günlük sürüş şartlarında tam şarjla yaklaşık 625 ila 670 kilometrelik menzil anlamına geliyor.

 

Yolculuk sırasında şarj planlaması da rota tasarımı kadar önemliydi. 350 kW gücündeki hızlı şarj istasyonlarında yapılan kısa duraklamalarla, yalnızca 7 dakikalık bir şarjda 140 kilometre ek menzil sağlandı. Bu performans, 800 voltluk elektrik mimarisine sahip PPE platformunun sunduğu yüksek voltaj desteği sayesinde mümkün oldu.

An Audi A6 Sportback e-tron in Glacier white metallic is parked in the harbor of the Norwegian city of Bergen. Historic buildings and a fishing boat are in the immediate background.

Sınırları Zorlayan Verimlilik

Audi A6 Sportback e-tron performance, WLTP normlarına göre 754 kilometreye kadar menzil sunarak segmentinde referans bir noktaya ulaşıyor. 100 kWh kapasiteli batarya paketi ve optimize edilmiş enerji yönetim sistemi sayesinde bu menzil yalnızca laboratuvar koşullarında değil, günlük kullanımda da yüksek verimlilikle elde edilebiliyor.

 

Gerçek dünyada gerçekleştirilen 1.000 kilometrelik uzun yol testi de bu verimliliği doğruladı. WLTP standardına göre elde edilen teorik menzil değeri ile gerçek sürüş verileri karşılaştırıldığında, A6 Sportback e-tron’un hem test ortamlarında hem de gerçek yolda üst düzey enerji yönetimi sunduğu net biçimde ortaya kondu.

 

Test boyunca yalnızca iki şarj molası yeterli oldu. Her biri önceden planlanan yüksek güçlü şarj noktalarına, batarya seviyesi yüzde 10’un altına inmeden ulaşıldı ve sürüş kesintisiz bir şekilde sürdürüldü.

 

Sürüş Konforunda Yeni Bir Standart

Gelişmiş süspansiyon sistemi ve özel ön aks mimarisi sayesinde A6 Sportback e-tron, uzun mesafeli yolculuklarda bile yorgunluk hissini en aza indiriyor. Opsiyonel olarak alınabilen adaptif havalı süspansiyon, yük durumuna göre otomatik olarak ayarlanarak hem sürüş konforunu artırıyor hem de aracın aerodinamik verimliliğine katkı sağlıyor. Audi Drive Select’in “Efficiency” modunda, gövde yüksekliği 20 mm’ye kadar düşürülerek menzil daha da optimize ediliyor.

 

Geniş Yaşam Alanı ve Akıllı Saklama Çözümleri

PPE platformunun sunduğu düz zemin tasarımı, iç mekânda ferah bir yaşam alanı yaratıyor. A6 Sportback e-tron ve A6 Avant e-tron modellerinin her ikisinde de 502 litrelik arka bagaj ve 27 litrelik ön bagaj hacmi sunuluyor. Bu kapasite, yaz tatilleri, kamp yolculukları veya sportif aktiviteler için gereken tüm eşyaları kolayca taşıyacak alan sunuyor.

 

Dijital Konfor ve Etkileşimli Deneyim

Yeni nesil Audi iç mekân mimarisi, “İnsan Odaklılık” ve “Dijital Sahne” ilkeleri doğrultusunda tasarlandı. 14,5 inç OLED merkezi ekran, 11,9 inç Audi sanal kokpit ve opsiyonel 10,9 inç yolcu ekranı, sürücü ve yolculara bütünsel ve etkileşimli bir dijital deneyim sunuyor. PDLC teknolojili panoramik cam tavan ise iç mekâna hem ferahlık hem de estetik bir dokunuş katıyor.

 

Güvenlik ve Estetik Bir Arada: Aydınlatma Teknolojileri

Kişiselleştirilebilir dijital OLED arka farlar, ikinci nesil Matrix LED teknolojisi ve iletişim ışığı gibi yeniliklerle donatılan A6 Sportback e-tron, sadece şık bir görünüm sunmakla kalmıyor; aynı zamanda sürüş güvenliğine de katkı sağlıyor. Özellikle tünel geçişlerinde ve düşük görüş koşullarında sağladığı görüş desteği, güvenli sürüş deneyimine katkı sağlıyor.

Continue Reading
Reklam
Reklam
Reklam

Popüler