Şarj Sektörü
EŞARJ VE STELLANTIS’ DEN TÜRKİYE ŞARJ İSTASYON AĞINA 200 İSTASYONLUK KATKI


Enerjisa Enerji’nin yüzde 94 oranında çoğunluk hisselerine sahip olduğu Eşarj, Dünya’nın en önde gelen otomobil üreticilerinden ve mobilite sağlayıcılarından biri olan Stellantis ile Türkiye’deki elektrikli araç şarj istasyon ağını genişletiyor. Sektörde öncü olan anlaşmaya göre Eşarj 200’den fazla istasyonluk bir ortaklıkla Türkiye’de yer alan Stellantis bayilerine hizmet verecek.
Türkiye’nin ilk ve en hızlı şarj istasyonu şirketi olan Eşarj, Türkiye’de elektrikli araç kullanımının yaygınlaşması ve hızlı şarj istasyonu yatırımını teşvik etmek amacıyla iş birliklerine devam ediyor. Dünyanın en önde gelen otomobil üreticilerinden ve mobilite sağlayıcılarından biri olan Stellantis ile bir iş birliği anlaşması imzalayan Eşarj, 200’den fazla istasyonu kapsayan iş birliği ile Türkiye’nin 43 ilinde bulunan Peugeot, Citroën, Opel, DS markalarına ait otomotiv bayilerinin yanı sıra Stellantis çatısı altında yer alan ve her marka araca bakım – onarım hizmeti sunan Eurorepar Car Service noktalarında hizmet verecek.
Eşarj ve Stellantis Türkiye iş birliğinde kurulacak tüm istasyonlar Yüksek Hızlı (DC) olacak. İş birliği sayesinde öncelikle otoparklara kurulum yapılacak ve sonrasında Stellantis’in diğer işletmelerinde kurulum sağlanacak. Bu ortaklıkla beraber müşterileri için özel olarak hazırlanmış çözümler sunan Eşarj ve Stellantis müşterileri için erişilebilir ve kamuya açık bir şarj ağı oluşturulması planlanıyor.
Eşarj Yönetim Kurulu Başkanı ve Enerjisa Enerji CEO’su Murat Pınar: “Gün geçtikçe elektrikli araçlar ve şarj istasyonları konusunda yatırımcıların ve kullanıcıların ilgi seviyesi de yükseliyor. Elektrikli araçların kullanımının artması için daha yaygın ve hızlı bir şarj istasyonu ağına ihtiyacımız var. Biz de bu amaçla Eşarj markamızla öncü ve stratejik iş birlikleri oluşturmak için çalışıyoruz. Türkiye’nin ilk ve en hızlı elektrikli araçlar şarj istasyonuyla Eşarj, ülkemizin geleceğine duyduğumuz güvenin bir karşılığı olarak ortaya koyduğumuz en değerli yatırımlarımızdan biri. Stellantis gibi dünyanın en önde gelen otomobil üreticilerinden biri ile bu ortaklığı gerçekleştirerek sektörümüzde çarpan etkisi yaratacağımızı düşünüyoruz” dedi.
Stellantis Türkiye Ülke Başkanı Olivier Cornuaille ise Stellantis’in misyonunun güvenli, keyifli ve sürdürülebilir mobilite sunmak olduğunu vurgulayarak, “Mobilitenin geleceğinde elektrifikasyonun dönüştürücü etkisi olacak ve Stellantis olarak sektörün elektrifikasyon aksında yeni mobilite açılımına ve buradaki bu radikal dönüşüme öncülük ediyoruz. Grup olarak, 2022’nin ilk 6 ayında globalde 246 bin adet elektrikli araç satışı gerçekleştirdik. 2022 Ekim ayına kadar 4 yeni elektrikli modeli pazara sunmayı, 2025 yılında ise ürün gamımızda 25’in üzerinde elektrikli modeli yollara çıkartmayı hedefliyoruz. Türkiye yollarında elektrikli araç modellerimizi müşterilerimizle buluşturuyoruz.
Elbette bu modelleri pazara sunarken elektrikli otomobil teknolojisinin yanı sıra tüketicinin kullanım ve müşteri tecrübesi odağını da altyapı stratejilerine paydaş olma anlamında önemli bir başlık olarak takip ediyoruz. Bunların yanı sıra devlet desteği ile hayata geçirilen, Türkiye’nin elektrikli otomobil girişimini de heyecan verici bir gelişme olarak gururla izliyoruz ve yaptığımız her altyapı yatırımının bu bağlamda, lokal başarının da paydaş ve destekçisi olacak olması da ayrıca bizim adımıza oldukça önemli. Hızlı şarj istasyonlarına elektrikli araç kullanıcılarının erişimini kolaylaştırmak için Eşarj ile birlikte proje geliştiriyoruz. 2020 yılından bu yana Eşarj ile birlikte, “evde şarj” sistemlerini sunarak müşterilerimizin memnuniyetini üst seviyeye çıkartıyoruz. Buna ek olarak yeni meydan okumamız ise “yolda şarj” olacak. Bu proje ile marka bağımsız, tüm elektrikli araç kullanıcılarının yararlanabileceği, halka açık DC şarj istasyonlarının kurulmasına katkıda bulunacağız” dedi.
Şarj Sektörü
Şarj İstasyonları Türkiye’yi Aydınlatıyor: Elektrik Üretimimiz Bu Akıma Hazır mı?


Türkiye’nin dört bir yanında elektrikli araç şarj istasyonları mantar gibi bitiyor. Büyük şehirlerin caddelerinden otoyol dinlenme tesislerine kadar her yerde karşımıza çıkan bu istasyonlar, elektrikli araç sahipleri için büyük kolaylık sağlıyor. Ancak bu hızla artan şarj altyapısı, beraberinde önemli bir soruyu da getiriyor: Türkiye’nin mevcut elektrik üretim kapasitesi, bu “elektrikli akımı” karşılamaya hazır mı?
Elektrikli Araçların Yükselişi ve Şarj İhtiyacı
Elektrikli araçlar, çevre dostu olmaları ve düşük işletme maliyetleri sayesinde tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de giderek daha fazla tercih ediliyor. Devlet teşvikleri, artan benzin fiyatları ve teknolojik gelişmeler bu dönüşümü hızlandırıyor. Doğal olarak, elektrikli araç sayısı arttıkça, bu araçları besleyecek şarj istasyonlarına olan ihtiyaç da katlanarak büyüyor. Şarj istasyonları ağı genişledikçe, elektrikli araç sahipleri de menzil kaygısı yaşamadan daha uzun yolculuklara çıkabiliyor, bu da elektrikli araç kullanımını daha cazip hale getiriyor.
Elektrik Üretimine Etkisi: Talep Artışı ve Zorluklar
Şarj istasyonlarının yaygınlaşması, elbette elektrik şebekesi üzerindeki talebi de artırıyor. Her ne kadar tekil bir elektrikli aracın şarjı, evdeki birçok elektrikli cihaza kıyasla anlık olarak daha yüksek güç çekse de, toplamda binlerce aracın aynı anda veya benzer zaman dilimlerinde şarj edilmesi, şebekede önemli bir yük oluşturabilir.
Peki, bu durum Türkiye’nin elektrik üretimi için ne anlama geliyor?
- Pik Talep Yönetimi: Elektrikli araçlar genellikle akşam saatlerinde, yani konutların da yoğun elektrik tükettiği dönemlerde şarj ediliyor. Bu durum, şebekedeki pik talep eğrisini daha da yükseltebilir. Bu pik talepleri karşılamak, enerji üretim tesisleri için bir zorluk teşkil edebilir ve ek kapasite yatırımlarını gerektirebilir.
- Altyapı Güçlendirme İhtiyacı: Yalnızca üretim değil, aynı zamanda iletim ve dağıtım altyapısının da bu artan talebe uyum sağlaması gerekiyor. Mevcut elektrik hatları ve trafoların, özellikle yoğun şarj istasyonu bölgelerinde, bu ek yükü kaldırabilecek kapasitede olması şart. Aksi takdirde, bölgesel kesintiler veya voltaj düşüşleri yaşanabilir.
- Enerji Kaynaklarının Çeşitliliği: Türkiye’nin elektrik üretiminde kömür ve doğal gaz gibi fosil yakıtların payı hala yüksek. Elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla bu kaynaklara olan bağımlılık daha da artabilir. Bu da hem çevresel sürdürülebilirlik hem de enerji güvenliği açısından riskler barındırır. Bu nedenle, elektrikli araçların karbon ayak izini gerçekten azaltabilmek için yenilenebilir enerji kaynaklarından (güneş, rüzgar, hidroelektrik) elektrik üretimine daha fazla ağırlık verilmesi kritik önem taşıyor.
Çözüm Yolları ve Gelecek Vizyonu
Türkiye, bu potansiyel zorlukların farkında ve çeşitli stratejiler geliştiriyor.
- Yenilenebilir Enerji Yatırımları: Güneş ve rüzgar enerjisi santrallerine yapılan yatırımlar hız kesmeden devam ediyor. Bu sayede, elektrikli araçların şarj edildiği elektriğin daha büyük bir kısmı temiz kaynaklardan sağlanabilecek.
- Akıllı Şebeke Çözümleri: Akıllı şebeke (smart grid) teknolojileri, elektrik talebini daha etkin bir şekilde yönetmek için büyük bir potansiyele sahip. Bu sistemler, şarj sürelerini optimize ederek, şebeke üzerindeki yükü dengeleyebilir ve enerji verimliliğini artırabilir. Örneğin, araçların elektrik talebinin düşük olduğu saatlerde şarj edilmesi teşvik edilebilir.
- Batarya Depolama Sistemleri: Büyük ölçekli batarya depolama sistemleri, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen fazla elektriği depolayarak, pik saatlerde şebekeye geri verebilir. Bu, hem elektrik arz güvenliğini artırır hem de şebeke dalgalanmalarını azaltır.
- Teşvikler ve Farkındalık: Elektrikli araç şarjını pik saatler dışında yapmaya teşvik eden tarifeler ve bilinçlendirme kampanyaları da önemli rol oynayabilir.
Türkiye’deki şarj istasyonlarının hızla artması, elektrikli araç devriminin ne kadar gerçek olduğunu gösteriyor. Ancak bu devrimin sürdürülebilir olması için, elektrik üretim ve dağıtım altyapımızın bu artan talebe tam anlamıyla hazır olması gerekiyor. Yenilenebilir enerjiye yatırım, akıllı şebeke teknolojileri ve bilinçli tüketim alışkanlıkları, Türkiye’nin elektrikli geleceğini aydınlatacak temel taşlar olacaktır.
Şarj Sektörü
WAT Mobilite, Sürdürülebilir Enerji Yolculuğuna YEK-G Sertifikasıyla Güç Kattı


WAT Mobilite, 1 Mart 2025 itibarıyla geçerli YEK-G sertifikasını aldı. Sertifika, şirketin şarj istasyonlarında kullanılan enerji kadar yenilenebilir üretimi desteklediğini resmi olarak tescilledi. Bu gelişme, şirketin karbon ayak izini dengelemesine ve sürdürülebilirlik vizyonunu güçlendirmesine katkı sağlıyor. Türkiye genelinde 400’den fazla lokasyonda hizmet veren WAT, çevre dostu enerji kullanımıyla sektörde fark yaratıyor.
Koç Topluluğu şirketlerinden WAT Mobilite, elektrikli araç şarj altyapısında sürdürülebilirliği önceliklendirerek önemli bir adım attı. Şirket, 1 Mart 2025 itibarıyla geçerli YEK-G (Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti Sistemi) sertifikasını aldı. Bu sertifika, Türkiye genelindeki tüm şarj istasyonlarında tüketilen enerjinin tamamına denk gelen miktarın yenilenebilir kaynaklardan karşılandığını resmi olarak belgeliyor. Bu adım, WAT Mobilite’nin karbon ayak izini dengelemesine ve çevresel taahhütlerini güçlendirmesine katkı sağladı.
YEK-G, Enerji Piyasaları İşletme A.Ş. (EPİAŞ) tarafından yürütülen ve tüketilen elektriğin miktarına denk gelen yenilenebilir enerji üretiminin belgelendiği resmi bir sistem olarak işlev görüyor. Şarj istasyonlarında kullanılan elektriğin şebeke üzerindeki kaynağını doğrudan değiştirmese de, bu sistem şirketlerin aynı miktarda yenilenebilir enerji üretimini desteklemesini sağlayarak karbon emisyonlarının dengelenmesine katkıda bulunuyor. WAT
Mobilite, bu sistem kapsamında edindiği YEK-G sertifikaları ile, şarj ağı genelinde tükettiği enerji kadar yenilenebilir kaynak kullanımını teşvik ediyor.
Sürdürülebilirlik vizyonunu iş yapış şeklinin merkezine yerleştiren WAT Mobilite, Türkiye genelinde 59 şehirde, 400’ün üzerinde lokasyonda ve 1000’den fazla şarj bağlantı noktasına ulaşan altyapısıyla, sektörde güçlü bir konuma sahip. Kullanıcı dostu mobil uygulamasıyla en yakın istasyonun bulunmasını ve hızlı ödeme işlemlerini kolaylaştıran WAT Mobilite, çevreye duyarlı yatırımlarıyla Türkiye’nin elektrikli araç ekosistemine yön vermeye devam ediyor.
WAT Mobilite’nin YEK-G sistemiyle attığı bu adım, sadece teknik bir belge değil; aynı zamanda şirketin çevresel sorumluluğunu sahiplenen yaklaşımının güçlü bir göstergesi oldu. Şirket, şeffaf ve sürdürülebilir enerji politikalarıyla hem kullanıcılarının hem de toplumun geleceğine katkı sunmayı sürdürüyor.
Şarj Sektörü
Şarj İstasyonlarındaki Park Sorununu Çözecek Düzenleme Yolda!


Halka açık otoparklarda bulunan şarj noktaları çoğu zaman elektrikli olmayan araçlar tarafından park amacıyla işgal ediliyor. Bu durum hem elektrikli araç sürücülerinin hem de şarj ağı operatörlerinin mağduriyetine yol açıyor.
Üçay Mühendisik CEO’su ve İcra Kurulu Başkanı Turan Şakacı, halka açık otoparklarda bulunan şarj noktası işgallerinin önüne geçmek amacıyla yürütülen çalışmalara dikkat çekti.
Elektrikli araçlara talep artıyor. Kullanıcılarına; sessiz, ekonomik ve çevreci sürüş deneyimi yaşatan elektrikli araçların şarj ağı da hızla yaygınlaşıyor. Şarj ağı yaygınlaşsa da amacı dışında kullanılan şarj istasyonları nedeniyle elektrikli otomobil sahipleri mağduriyet yaşayabiliyor. Çünkü şarj istasyonları çoğu zaman içten yanmalı motorlu araçlar tarafından park amacıyla kullanılıyor. Bu durum aynı zamanda şarj ağı operatörleri tarafından yapılan yatırımların verimsizleşmesi anlamına da geliyor.
Üçay Mühendisik CEO’su ve İcra Kurulu Başkanı Turan Şakacı, halka açık otoparklarda bulunan şarj noktası işgallerinin önüne geçmek amacıyla yürütülen çalışmalara dikkat çekti:
Ankara Büyükşehir Belediyesi, cezai yaptırım getirdi
“Elektrikli otomobil sahiplerinin ve şarj ağı operatörlerinin şarj istasyonlarındaki harici park durumları nedeniyle yaşadıkları mağduriyeti önlemek amacıyla EV şarj istasyonları için caydırıcı düzenlemeler yapmak gerekiyor. Yerel yönetimler bu konuda çözümler geliştirse de yeterli ve tüm kamuya açık alanları kapsayıcı olmuyor. Örneğin Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin mülkiyeti belediyeye ait olan 65 adet şarj istasyona cezai yaptırım getirmesi, Ankara’da yaşanan mağduriyeti tamamen çözmese de farkındalık oluşturması açısından büyük önem taşıyor.
“Komisyon çalışmaları başlatıldı”
Yakın zaman önce bu konunun yasal düzenlemelerle halka açık tüm otoparkları kapsayacak şekilde ele alınması konusunda da önemli bir adım atıldı. Konunun 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu kapsamına alınması için komisyon çalışmaları başlatıldı. Bu kapsamda bizim ve bizim gibi şarj operatörlüğü hizmeti veren firmaların görüşleri de alındı. Elektrikli otomobil sahiplerinin ve şarj ağı operatörlerinin sorununu büyük ölçüde çözecek olan bu düzenlemenin en kısa zamanda yasalaşmasını bekliyoruz” dedi.
-
Elektrikli Araçlar3 ay önce
Fiat Grande Panda, ‘Yılın En İyi Şehir Otomobili’ Seçildi
-
Şarj Sektörü3 ay önce
Elektrikli Araç Şarj Altyapısı Hızlanıyor
-
Otomotiv2 ay önce
Renault’un Yeni Oyuncusu: BOREAL
-
Elektrikli Otomobiller2 ay önce
Yılın Elektrikli Otomobiline Geri Sayım: “Hyundai INSTER”
-
Elektrikli Otomobiller2 ay önce
Elektrikli araç sayısındaki artışın fosil yakıt tüketimini yüzde 40 azaltması bekleniyor
-
Elektrikli Araçlar2 ay önce
InMotion yeni tek tekerlekli e-scooter geliştirdi
-
Elektrikli Araçlar2 ay önce
Continental’in En Sürdürülebilir Otomobil Lastiği “auto motor und sport” Lastik Testinde Zirvede!
-
Automotive2 ay önce
T10X’te avantajlı fırsatlar mayıs ayında da sürüyor