Connect with us

Genel

Lexus’un ‘Doğuştan Lüks’ Yeni LM Modeli Türkiye’de

Premium otomobil üreticisi Lexus, markanın tamamen yeni bir segmente girmesini sağlayan lüks minivan modeli LM’i Türkiye’de satışa sundu. Özel jet uçaklarındaki konforu LM’e taşıyan Lexus, bu modelle birlikte markanın ve lüksün zirvesini sunuyor. Lexus’un “doğuştan lüks” yeni LM modelinin 4 kişilik VIP versiyonu, 10.900.000 TL ile Türkiye pazarına giriş yaparken LM’in 7 kişilik versiyonu ise 8.900.000 TL ile satışa sunuldu.

Lexus’un yeni NX ile başlattığı, RX ve RZ ile devam eden yeni döneminin dördüncü modeli olan LM, markanın yeni tasarım dilini, platformunu, güç ünitelerini ve yenilikçi teknolojilerini kullanıyor.Markanın LS Sedan, LC Coupe gibi amiral gemisi modellerinde kullandığı isimlendirmeye uygun olacak şekilde LM, yani Luxury Mover modeli, markanın sunduğu konfor seviyesini en üst düzeye taşıyor. 4 kişilik VIP ve 7 kişilik versiyonlara sahip LM, yolcuları adına maksimum oranda konfor sunarken şoförlü veya bireysel kullanımlar için de eşsiz bir seçenek olarak öne çıkıyor.Lexus, LM modelinin tüm versiyonlarında 2.5 litrelik benzinli motoru elektrikli motorla kombine eden Kendi Kendini Şarj Eden Hibrit sistemini kullanıyor. LM 350h, yeni NX 350h ve RX 350h modellerinde de yer alan aynı sistemle donatıldı. 250 HP güç üreten LM 350h, 239 Nm tork değerine sahip. 7 koltuklu ve 4 koltuklu LM modelleri, E-Four elektronik dört tekerlekten çekiş özelliğiyle de dikkat çekiyor. E-Four sistemi, ön/arka gücü dağılımını 100:0 oranından 20:80 oranına kadar değiştirerek her koşulda ideal çekişin ve güvenli yol tutuşun elde edilmesini sağlıyor.

Omotenashi felsefesiyle tasarlanan lüks yaşam alanı

Tamamen yeni LM ile Lexus’un hedefi, bir salon kadar konforlu ve mobil bir ofisin tüm rahatlığına sahip birinci sınıf bir yaşam alanı yaratmaktı. Bu özellikleriyle doğuştan lüks bir araç olarak tasarlanan LM, hiçbir araçta bulunmayan üst düzey konforuyla araç içindekilerin her koşulda kendilerini rahat hissetmelerini sağlayacak ortamı sunuyor.

Lexus, LM konseptini geliştirirken özel jet üreticileri ve varlıklı müşterilerle birlikte kapsamlı çalışmalar yaptı. Böylece LM, müşterilerine kişiselleştirilmiş lüks özellikleri ile en yüksek standartları sunan bir model haline geldi.Yeni LM de, markanın tüm modelleri gibi Omotenashi misafirperverlik felsefesiyle tasarlandı. LM’in tüm detayları, Takumi ustaları tarafından kusursuzlaştırıldı. Bu sayede araç, içerisindekilerin her an kendilerini evinde gibi hissedecekleri şekilde geliştirildi. Aynı zamanda mobil ofis olmanın tüm ihtiyaçlarını karşılayacak özelliklerle tasarlanan LM, her şartta en yüksek konforu sağlıyor. Koltuklar mükemmel desteği ve konforu sunarken araç içerisindeki sıcaklık, hava kalitesi, atmosfer ve aydınlatma da her zaman hassasiyetle kontrol edilebiliyor.

Lüks yolculukların zirve noktası: Yeni LM

Lexus’ta konfor, teknoloji ve lüksün zirvesini temsil eden LM, 7 koltuklu ve 4 koltuklu olmak üzere iki versiyon ile sunuluyor. Yedi koltuklu modelde, orta sırada yer alan VIP koltuklarla birlikte ek olarak üçüncü sıra koltuklar yer alıyor. Daha fazla bagaj alanı gerektiğinde ise, üçüncü sıra koltuklar katlanabiliyor.

LM ürün gamının en üstünde yer alan 4 koltuklu versiyon, her yolculuğu son derece konforlu ve keyifli hale getirecek zengin özellikleriyle donatılan iki adet çok fonksiyonlu VIP arka koltuğuyla öne çıkıyor. Bu lüksü yansıtan özellikler arasında 48 inç HD geniş ekran, ön ve arka kabini ayıran ses geçirmeyen separatör, VIP koltuklar, 14 litrelik buzdolabı, iki cam tavan, Mark Levinson 3D Surround Sound Ses Sistemi ve daha sofistike Lexus Climate Concierge bulunuyor. Bununla birlikte 7 kişilik modelde ise, ön konsoldan bağımsız olarak çalıştırılabilen 14 inçlik arka multimedya ekranı da yer alıyor.

Yeni LM modeli için mükemmel sessizlik en önemli öncelikti. Geliştirme ekibi, sessizlik konusunda çığır açan bir model olan orijinal Lexus LS’ten ilham aldılar. Lexus’un hedefi yalıtımlı odaklardaki gibi mutlak sessizlik yerine doğal ve huzur veren, tüm duyulara hitap eden bir ortam elde etmekti. Bu amaçla aracın gövdesinde geliştirmeler yapıldı ve kabinde düşük frekanslı gürültüleri azaltan Aktif Gürültü Kontrolü’ne yer verildi. Ayrıca 4 koltuklu LM’de ses emici olmayan beş katmanlı tavan döşemesi kullanıldı ve bu sayede sohbet etmek daha kolay hale getirildi. Ekranın üzerinde yer alan ses geçirmeyen separatör ise, tamamen açılabiliyor, kapatılabiliyor veya karartılabiliyor.

LM’in yaşam alanı yeni nesil kabin ambiyansı aydınlatma sistemine de sahip. Mobil ofis gibi çalışma alanına dönüşebilen LM, 4 koltuklu modelde beş farklı temanın yanı sıra 14 farklı renk tonuyla farklı kabin ambiyanslarıyla aydınlatılabiliyor.

Yüksek konfor için tasarlanmış VIP koltuklar

Lexus LM modelinde, koltukların tasarımı ve özellikleri araç içi deneyimin merkezini oluşturuyor. Tipik minivanlardan farklı olarak ideal oturma pozisyonuna sahip VIP arka koltuklar, rahatsız edici düşük frekanslı titreşimleri azaltmak için baş salınımını önleyecek şekilde geliştirildi. Vücudu ideal oturma pozisyonu için destekleyecek tasarıma sahip koltuklar, her yol koşulunda yolcuların yorulmadan seyahat etmelerini sağlıyor.

Yastık benzeri başlıkların genişletilmiş derinliği, sırtın üst kısmından destek sağlayarak vücut merkezinin sabit kalmasına yardımcı oluyor. Uzayan ve ayarlanabilen alt bacak destekleri ise, konforu artırıyor. 4 koltuklu LM’de, her iki arka koltuk da özel uçaklardaki koltuklar gibi yatay olacak şekilde yatırılabiliyor.

Elektrikli olarak ayarlanabilen koltuklar, ısıtma ve havalandırma özelliklerinin yanı sıra minderler ve koltuk arkalığı, uyluklara, sırta ve omuzlara farklı programlarla masaj yapmak için entegre hava keselerine sahip.

Akıllı telefon tarzı kontrol paneli, 48 inç geniş ekran ve özel klima sistemi

Lexus LM’in lüksünü tamamlayan özellikler arasında arka koltuklara entegre ve bağımsız olarak kullanılabilen kontrol paneli, 48 inç geniş ekran, Lexus Climate Concierge, 14 litrelik buzdolabı, saklama alanları ve kol dayama yerine entegre çıkarılabilir masalar, ses sistemi ve ambiyans aydınlatması gibi unsurlar dikkat çekiyor.

Dört koltuklu LM’de, kabin bölmesinin alt kısmında, görüntüleme için optimum açıda konumlandırılmış 48 inç geniş ekran HD ekran yer alıyor. Bu ekran ihtiyaca göre tam ekran veya bağımsız içerek gösteren iki ayrı ekran olarak kullanılabiliyor. Kullanıcılar içeriği doğrudan akıllı telefonlarından veya tabletlerinden yansıtabiliyor. Bununla birlikte iki HDMI bağlantı noktası üzerinden ekrana da bağlanmak mümkün. Sistem eğlence veya online iş toplantıları için ideal ortamı sağlıyor. Yedi koltuklu modelde, ön konsoldakinden bağımsız olarak çalıştırılabilen 14 inçlik bir arka multimedya ekranı bulunuyor. Özel olarak geliştirilen Mark Levinson 3D Surround Sound Ses Sistemi dört koltuklu modelde 23 hoparlöre ve yedi koltuklu modelde 21 hoparlöre sahip.

Ayrıca arka kabinde kapı kumandaları, küçük eşyalar için saklama alanı ve sıcaklık izleme sensörleri içeren şık bir baş üstü konsol da bulunuyor. Ortada konumlandırılması sayesinde baş mesafesi de artırılıyor. Ekranın altında ortada konumlandırılan 14 litrelik buzdolabı ise, serinletici içeceklerin her an ulaşılabilir olmasını sağlıyor.

Kişiye özel kabin içi hizmet: Lexus Climate Concierge

Lexus yeni LM modeli için Lexus Climate Concierge sistemini geliştirerek özelliklerini ve işlevselliğini klimanın ötesine taşıdı. Böylece kabin ortamının daha kapsamlı şekilde ayarlanmasını sağlandı. Klima, arka kabin aydınlatması, pencere güneşlikleri ve koltuk yatırma pozisyonu için kişisel tercihler tek dokunuşla ile seçilebiliyor ve her bir yolcu için ayrı olarak ayarlanabiliyor.

Dört koltuklu LM, orta bölmeye entegre edilmiş termal sensörlere sahip. Bunlar yolcuların ve kabinin kızılötesi yüzey sıcaklık taramasını kullanarak hangi seviyede sıcaklığın veya soğutmanın nerede gerekli olduğunu net bir şekilde tespit edebiliyor. Buna göre hassasiyetle kabin ve koltuk sıcaklığı ayarlanıyor.

Nanoe-X teknolojisinin kullanılması ise, Lexus Climate Concierge’in kabinde temiz ve sağlıklı hava kalitesini korumasına yardımcı oluyor.  Araç içerisindekilerin cildi ve saçı üzerinde nemlendirici etki bırakan klima sistemi, virüsleri, bakterileri ve alerjenleri de engelliyor.

Türkiye’de iki donanım seviyesiyle sunuluyor

Lexus’un lüks minivanı LM, Türkiye’de 4 ve 7 koltuklu versiyonlarda Light Edition ve Dark Edition olmak üzere iki donanım seviyesiyle sunuluyor. Her iki donanımda da Sonik Beyaz, Grafit Siyah, Sonik Titanyum ve Sonik Bordo olmak üzere dört gövde rengi seçeneğinden biri tercih edilebiliyor. Tüm versiyonlarda standart olarak 14 inç dokunmatik multimedya ekran, Lexus navigasyon, Otomatik Park Asistanı, Lexus Safety System+, 19 inç alaşım jantlar, ısıtmalı/havalandırmalı ön ve arka koltuklar, masaj özellikli arka koltuklar, cam tavan, elektrikli güneşlikler ve elektrikli kayar kapılar/bagaj kapağı gibi özellikler yer alıyor.

Bunlara ek olarak 7 koltuklu versiyonda standart olarak VIP ikinci sıra koltuklar, 50:50 oranında katlanabilen üçüncü sıra koltuklar, ısıtmalı ahşap ve deri direksiyon, 21 hoparlörlü Mark Levinson Premium Ses Sistemi, 14 inç ekran ve Ön Cama Yansıyan Renkli Gösterge Ekranı sunuluyor.4 koltuklu versiyon ise, tamamen yatırılabilen VIP arka koltuklar, ısıtmalı deri direksiyon, 23 hoparlörlü Mark Levinson Premium Ses Sistemi, 48 inç arka ekran, separatör ve buzdolabı ile geliyor.

Lexus zarifliği LM modelinde de kendisini gösteriyor

Yeni LM, markanın yeni tasarım dilini zarif bir şekilde farklı bir segmente taşıyor. Kendinden emin görünen şık tasarımı, kolay kullanım ve iyi görüş açılarıyla birleştiren LM, 5.130 mm uzunluğa, 1.890 mm genişliğe ve 1.945 mm yüksekliğe sahip. Cömert genişliği, yüksekliği ve 3.000 mm’lik aks aralığı, arka yolcuların yaşam alanını maksimuma çıkaran noktalar oldu.LM’in kendinden emin görünen ön bölümü, Lexus’un imzası olan ön panjurla bir araya getirildi. Spindle ön panjur şekli, tamponun altındaki ince açıklıklarla entegre edilerek far tasarımını da birbirine entegre ediyor. LM modelinin akıcı hatları, karartılmış ön ve arka sütunlarla vurgulanıyor. Geniş camlar ise ferahlık hissini artırıyor. LM modelinin arka tarafında ise, büyük LEXUS yazısı, şerit halinde şık bir L şekilli ışıklandırma dikkat çekiyor. Büyük kayar kapılar sayesinde araca binmeyi çok daha kolay hale getiriyor.

Tüm Lexus’lar gibi LM’de de üst düzey sürüş deneyimi sunuluyor

LM, tüm Lexus’lar gibi sürüş deneyimi ön plana alınarak geliştirildi. Lexus Sürüş İmzası’nın temel değerleri olan Konfor, Kontrol ve Güven unsurları, Lexus’un binek araç modellerinde de kullanılan yüksek rijitliğe ve alçak ağırlık merkezine sahip GA-K platformuyla elde edildi. Araç içerisindeki yüksek kalitedeki işçilik ve gelişmiş teknolojiler ise, kişiselleştirilmiş lüksün Omotenashi vizyonunu yansıtıyor.

Aracın sürücü odaklı kokpiti, tüm diğer yeni Lexus modelleriyle aynı detaylara dikkat edilerek Omotenashi felsefesine uygun olarak tasarlandı. Tüm kontroller, göstergeler ve bilgi ekranları Tazuna konseptine göre konumlandırıldı. Bu sayede sürücünün sadece çok küçük el ve göz hareketleri yapması yeterli oluyor ve tamamen yola odaklanabiliyor. “Tazuna”, bir binicinin dizginleri nazikçe ayarlayarak at üzerinde sahip olduğu aynı türden sezgisel kontrolü tanımlayan Japonca bir kelimeden geliyor.

Bununla birlikte Adaptif Değişken Süspansiyon her yol koşulunda yol kaynaklı sarsıntıların önüne geçerken, Frenleme Postür Kontrolü ve Hassas Durdurma Kontrolü yolcuların frenleme sırasında sarsıntısız seyahat etmelerini sağlıyor. Farklı sürüş modlarına sahip Lexus LM’de ilk kez sunulan Arka Koltuk Konfor Modu ise, arka yolcuları tüm titreşimlerden uzaklaştırarak konfor seviyesini en üst düzeye çıkarıyor.

Lexus LM eksiksiz güvenlik paketiyle donatıldı

LM, yeni NX, RX ve RZ modellerinde de yer alan en yeni nesil Lexus Safety System + aktif güvenlik ve sürücü destek sistemleriyle donatıldı. Bu sistemler çok daha farklı kaza risklerini algılayacak şekilde geliştirildi. Bu sayede bir kazayı önlemeye ve hafifletmeye yardımcı olmak adına uyarılar verebiliyor; ayrıca gerektiği durumlarda, yönlendirme, frenleme ve çekiş gücü desteği sağlıyor. Bu güvenlik sistemi, sürücüye doğal hisler verecek şekilde ayarlandı. Çalışma kapsamı aynı zamanda sürüş yükünü de düşürerek yorgunluğun azaltılmasına ve sürücünün her zaman dikkatini korumasına katkı sağlıyor.

Lexus Safety System + ile donatılan yeni LM, Acil Durum Direksiyon Yönlendirme Desteği ve Adaptif Hız Sabitleyici içeren Çarpışma Önleyici Sistem ile birlikte, daha yavaş şehir trafiğinde daha güvenli sürüş için Proaktif Sürüş Asistanı’na sahip. Sürücü Monitörü, sürekli olarak sürücünün durumunu takip ederek, tepki verilmediği durumlarda aracı yavaşlatabiliyor veya durdurabiliyor. Arka kayar kapılar dahil olmak üzere kapılarda Lexus’un zarif E-latch elektronik kapı açma sistemi yer alıyor. Güvenli Çıkış Asistanı birlikte çalışan sistem, arkadan gelen trafiği algılayarak kapının açılmasıyla yaşanan kazaların önüne geçilmesine yardımcı oluyor.

Continue Reading
Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Genel

Şarj Sektörü Artan Elektrikli Araç Satışlarına Hızla Ayak Uydurdu!

Elektrikli araç (EV) pazarında son iki yılda yaşanan hızlı büyüme, şarj altyapısında da tarihi bir ivmeyi beraberinde getirdi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre, Ağustos 2025 itibarıyla Türkiye’de toplam 33.592 şarj soketi aktif durumda. Bunların 14.308’i DC (hızlı), 19.284’ü AC (yavaş) tipte hizmet veriyor. Aynı dönemde trafiğe kayıtlı elektrikli araç sayısı 310.668 adede ulaşarak bir önceki yıla göre %100’ün üzerinde artış kaydetti. Ovolt & Sharz.net Genel Müdürü Hakan Koca, Türkiye’nin şarj altyapısındaki hızlı gelişimini “dijital dönüşümün enerjiyle birleştiği bir dönem” olarak tanımladı.

 

Güncel elektrikli araç pazarı gelişiminin yanında, şarj sektörünün nihai konumu hakkında önemli değerlendirmelerde bulunan Ovolt & Sharz.net Genel Müdürü Hakan Koca, “Bu tablo, Türkiye’nin elektrikli araç pazarında Avrupa’nın en dinamik ülkelerinden biri haline geldiğini bizlere gösteriyor. 2024’te otomotiv pazarının yaklaşık yüzde 27’sini oluşturan hibrit ve elektrikli araçların toplam payının, 2025 sonunda yüzde 30’un üzerine çıkması bekleniyor. Yerli üretici Togg’un lokomotif etkisi, ABD’li (Tesla) ve Çinli markaların (özellikle BYD) agresif girişleri, bu büyümenin başlıca itici güçleri arasında ve bu rekabet sektöre yeni dinamikler katıyor. şeklinde konuştu.

 

Diğer yandan enerji altyapısı tarafında da dikkat çekici gelişmeler olduğunu aktaran Koca, “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın “Elektrikli Araçlar için Hızlı Şarj Altyapısı Destek Programı” kapsamında bu yıl 81 ilde 529 yeni hızlı şarj ünitesine destek sağlandı. Bu kapsamda yaklaşık 1 milyar TL’lik yatırımın 300 milyon TL’si hibe olarak açıklandı. Ayrıca YEK-G sertifikalı “yeşil şarj” noktaları sayesinde, istasyonlarda yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaşması yönünde önemli adımlar atılıyor. Yatırımcı bir şirket olarak bunu çok değerli buluyoruz.” dedi.

Hedef 2026’da Güçlü 1000 soket

Ovolt & Sharz.net Genel Müdürü Hakan Koca, Türkiye’nin şarj altyapısındaki hızlı gelişimini “dijital dönüşümün enerjiyle birleştiği bir dönem” olarak tanımladı: “Elektrikli araç ekosistemi, yalnızca araç satışlarındaki artışla değil, kullanıcı deneyimi ve güvenilir altyapı ile büyüyebilir. Biz Ovolt & Sharz.net olarak, bugün 570’in üzerinde soketle faaliyet gösteriyoruz. OPET ile stratejik iş birliğimiz sayesinde 2026’da 1000’in üzerinde güçlü (kapasitesi yüksek) sokete ulaşarak, her segment için en erişilebilir ve güvenilir şarj ağını oluşturmayı hedefliyoruz.”

 

Koca, ayrıca sektörün geleceğini belirleyecek en önemli unsurun şarj hızına erişim ve enerji verimliliği olduğunu özellikle vurguladı: “Şarj altyapısının yaygınlaşması kadar, hızlı şarj (DC) istasyonlarının adil ve verimli dağılımı da çok kritik. Kullanıcı güveni, fiyat şeffaflığı, veri paylaşımı ve sürdürülebilir enerji kullanımı bu dönüşümün bel kemiğini oluşturuyor.”

Ovolt & Sharz.net, mobil uygulama üzerinden doluluk durumu takibi, şeffaf fiyatlandırma, 7/24 teknik destek ve yenilenebilir enerjiyle çalışan şarj noktalarıyla kullanıcı deneyimini sadeleştirmeyi hedefliyor. Ayrıca Müşteri Memnuniyeti ve Güvenliği için elektrikli araç şarj deneyimini IoT tabanlı alarm sistemleri, kamera izleme ve 7/24 personeli olan OPET akaryakıt istasyonlarıyla birleştirip, uzaktan izleme ve sigorta destekli koruma altyapıları ile sektörün güvenlik standartlarını yükseltmeyi amaçlıyor.

“Şarj altyapısındaki dönüşüm tüm hayatımızı değiştirecek”

Türkiye’nin 310 bini aşan elektrikli araç parkı, önümüzdeki dönemde 500 bin sınırına yaklaşırken; şarj sektörü de artık yalnızca enerji değil, sürdürülebilir ulaşımın temel omurgası olarak konumlanıyor. Hakan Koca, “Bizim için şarj altyapısı, mobilitenin değil yaşamın dönüşümüdür. Şarj altyapısındaki dönüşüm ile tüm hayatımız yıllar içinde değişecek. Ovolt & Sharz.net bu dönüşümün güvenilir omurgası olmayı sürdürmeyi istiyor.” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.

Continue Reading

Genel

Audi A6 Sportback e-tron: Uzun Yolculukların Sessiz ve Güçlü Yol Arkadaşı

Elektrikli mobilitede yeni bir dönem başlatan Audi A6 e-tron, üstün menzili, gelişmiş sürüş teknolojileri ve konfor odaklı donanımlarıyla uzun yolculukların vazgeçilmez yol arkadaşı oluyor. Modelin Sportback kasa tipiyle gerçekleştirilen test sürüşü de bunu kanıtlar nitelikte. 1.000 kilometreden uzun bir rotada sergilediği performans, modelin elektrikli mobilitede konfor ve verimliliği bir araya getirdiğini ortaya koyuyor.

 

Audi’nin tamamen elektrikli ürün gamında, Premium Platform Electric (PPE) altyapısı üzerinde geliştirilen ikinci modeli olan A6 e-tron; uzun mesafeli yolculuklarda sunduğu sessizlik, sürüş konforu ve yüksek performansla öne çıkıyor. Aerodinamik gövde yapısı, gelişmiş batarya teknolojisi ve segment lideri menzil değerleriyle A6 e-tron, her iki gövde seçeneğiyle hem günlük kullanıma hem de uzun yolculuklara en ideal bir yanıt veriyor.

 

Gerçek Bir Uzun Yol Testi: 1.000 Kilometrelik Elektrikli Yolculuk

Audi A6 e-tron’un uzun yol performansı, Sportback versiyonunun kullanıldığı ve Danimarka’nın Kopenhag kentinden başlayarak Norveç’in Bergen şehrine uzanan 1.000 kilometrelik rotada, farklı zemin ve yükseklik koşullarında test edildi. Bu testte amaç, WLTP ölçüm standartlarının ötesine geçerek aracın gerçek sürüş koşullarındaki performansını değerlendirmekti.

 

Sürüş boyunca A6 Sportback e-tron, enerji tüketimini optimize eden termal yönetim sistemi ve adaptif enerji geri kazanım fonksiyonları gibi verimliliği artıran teknlojileri kullandı. Ayrıca, yalnızca 0,21‘lik aerodinamik sürtünme katsayısı sayesinde yüksek hızlarda hava direncini minimuma indirerek enerji verimliliğine katkı sağladı. Ortalama hava sıcaklığının 20°C civarında seyrettiği, hız sınırlarının 100–110 km/s aralığında olduğu rotada, aracın ortalama enerji tüketimi 15–16 kWh/100 km olarak ölçüldü. Bu değer, günlük sürüş şartlarında tam şarjla yaklaşık 625 ila 670 kilometrelik menzil anlamına geliyor.

 

Yolculuk sırasında şarj planlaması da rota tasarımı kadar önemliydi. 350 kW gücündeki hızlı şarj istasyonlarında yapılan kısa duraklamalarla, yalnızca 7 dakikalık bir şarjda 140 kilometre ek menzil sağlandı. Bu performans, 800 voltluk elektrik mimarisine sahip PPE platformunun sunduğu yüksek voltaj desteği sayesinde mümkün oldu.

An Audi A6 Sportback e-tron in Glacier white metallic is parked in the harbor of the Norwegian city of Bergen. Historic buildings and a fishing boat are in the immediate background.

Sınırları Zorlayan Verimlilik

Audi A6 Sportback e-tron performance, WLTP normlarına göre 754 kilometreye kadar menzil sunarak segmentinde referans bir noktaya ulaşıyor. 100 kWh kapasiteli batarya paketi ve optimize edilmiş enerji yönetim sistemi sayesinde bu menzil yalnızca laboratuvar koşullarında değil, günlük kullanımda da yüksek verimlilikle elde edilebiliyor.

 

Gerçek dünyada gerçekleştirilen 1.000 kilometrelik uzun yol testi de bu verimliliği doğruladı. WLTP standardına göre elde edilen teorik menzil değeri ile gerçek sürüş verileri karşılaştırıldığında, A6 Sportback e-tron’un hem test ortamlarında hem de gerçek yolda üst düzey enerji yönetimi sunduğu net biçimde ortaya kondu.

 

Test boyunca yalnızca iki şarj molası yeterli oldu. Her biri önceden planlanan yüksek güçlü şarj noktalarına, batarya seviyesi yüzde 10’un altına inmeden ulaşıldı ve sürüş kesintisiz bir şekilde sürdürüldü.

 

Sürüş Konforunda Yeni Bir Standart

Gelişmiş süspansiyon sistemi ve özel ön aks mimarisi sayesinde A6 Sportback e-tron, uzun mesafeli yolculuklarda bile yorgunluk hissini en aza indiriyor. Opsiyonel olarak alınabilen adaptif havalı süspansiyon, yük durumuna göre otomatik olarak ayarlanarak hem sürüş konforunu artırıyor hem de aracın aerodinamik verimliliğine katkı sağlıyor. Audi Drive Select’in “Efficiency” modunda, gövde yüksekliği 20 mm’ye kadar düşürülerek menzil daha da optimize ediliyor.

 

Geniş Yaşam Alanı ve Akıllı Saklama Çözümleri

PPE platformunun sunduğu düz zemin tasarımı, iç mekânda ferah bir yaşam alanı yaratıyor. A6 Sportback e-tron ve A6 Avant e-tron modellerinin her ikisinde de 502 litrelik arka bagaj ve 27 litrelik ön bagaj hacmi sunuluyor. Bu kapasite, yaz tatilleri, kamp yolculukları veya sportif aktiviteler için gereken tüm eşyaları kolayca taşıyacak alan sunuyor.

 

Dijital Konfor ve Etkileşimli Deneyim

Yeni nesil Audi iç mekân mimarisi, “İnsan Odaklılık” ve “Dijital Sahne” ilkeleri doğrultusunda tasarlandı. 14,5 inç OLED merkezi ekran, 11,9 inç Audi sanal kokpit ve opsiyonel 10,9 inç yolcu ekranı, sürücü ve yolculara bütünsel ve etkileşimli bir dijital deneyim sunuyor. PDLC teknolojili panoramik cam tavan ise iç mekâna hem ferahlık hem de estetik bir dokunuş katıyor.

 

Güvenlik ve Estetik Bir Arada: Aydınlatma Teknolojileri

Kişiselleştirilebilir dijital OLED arka farlar, ikinci nesil Matrix LED teknolojisi ve iletişim ışığı gibi yeniliklerle donatılan A6 Sportback e-tron, sadece şık bir görünüm sunmakla kalmıyor; aynı zamanda sürüş güvenliğine de katkı sağlıyor. Özellikle tünel geçişlerinde ve düşük görüş koşullarında sağladığı görüş desteği, güvenli sürüş deneyimine katkı sağlıyor.

Continue Reading

Genel

Mercedes-Benz Türk’ten Depremzede Çocuklara Umut Olacak Kalıcı Destek

Mercedes-Benz Türk ve Çukurova Üniversitesi arasında, depremden etkilenen çocukların iyiliğini gözetmek ve sürdürülebilir sosyal fayda yaratmak amacıyla kurulan Çocuk İyilik Merkezi (ÇOİM) için kalıcı bir hizmet binası ve bir konukevi yapılmasını kapsayan niyet mektubu imzalandı. Üniversite bünyesinde yer alan ÇOİM, 6 Şubat 2023 depremlerinde ampütasyon geçirmiş çocuklara yönelik fiziksel ve psikososyal rehabilitasyon hizmetleri sunmak amacıyla faaliyet gösteriyor. İmzalanan niyet mektubu kapsamında merkeze kalıcı bir hizmet binası ve 24 odalı konukevi inşa edilecek.

1967 yılından bu yana Türkiye’de faaliyet gösteren Mercedes-Benz Türk, gerçekleştirdiği üretim, ihracat ve istihdam ile ülke ekonomisine sağladığı katkının yanı sıra; aynı zamanda toplumsal fayda üreterek Türkiye’nin sosyal gelişimine de destek oluyor. Şirket, eğitimden çevreye, gençlerin istihdamından kadınların güçlendirilmesine, afet bölgelerine kadar uzanan geniş bir yelpazede sürdürülebilir ve somut projeler hayata geçiriyor.

Bu vizyon doğrultusunda, şirketin en anlamlı projelerinden biri, depremden etkilenen çocukların iyiliğini gözetmek ve sürdürülebilir sosyal fayda yaratmak amacıyla kurulan Çocuk İyilik Merkezi (ÇOİM) ile başlatılan iş birliği oldu. Adana Çukurova Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren ÇOİM, depremde uzuvlarını kaybetmiş 21 yaş altı çocuklara ortez, protez, fizik tedavi ve psikolojik destek sunuyor.

Mercedes-Benz Türk İcra Kurulu Başkanı Süer Sülün ve Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamit Emrah Beriş’in imzaladığı niyet mektubu ile ÇOİM’in kalıcı bir hizmet binasına kavuşması sağlanacak ve üst katında çocuklar ile bakım verenlerinin konaklayabileceği 24 odalı bir konukevi inşa edilecek. Bu konukevi, yalnızca tedavi gören çocuklara değil, onların refakatçilerine de barınma imkânı sağlayarak iyileşme sürecini daha sağlıklı ve konforlu bir zemine taşıyacak.

“Kalıcı sosyal fayda yaratmayı önceliklendiriyoruz”

Mercedes-Benz Türk İcra Kurulu Başkanı Süer Sülün, “Mercedes-Benz Türk olarak uzun yıllardır toplumsal fayda odaklı projeleri işimizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Kurumsal sosyal sorumluluk kavramının ötesine geçerek, kalıcı sosyal fayda yaratmayı önceliklendirdiğimiz bir vizyonla hareket ediyoruz” dedi.

Sülün, 6 Şubat depremlerinin ardından felaketin yaşandığı ilk andan itibaren çalışanlar, bayi ağı ve yetkili servisleriyle tam bir seferberlik ruhuyla sahaya indiklerini belirterek, “Öncelikli olarak barınma ve gıda gibi temel ihtiyaçları karşıladık, ardından uzun vadeli ve kalıcı çözümler üretmeye odaklandık. Bu süreçte en kırılgan gruplardan biri olan çocukların fiziksel ve ruhsal iyileşmesini önceliklendirdik.” ifadelerini kullandı.

Sülün, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çukurova Üniversitesi’nde yer alan Çocuk İyilik Merkezi (ÇOİM) ile anlamlı bir iş birliği başlattık. Merkez, depremde uzuvlarını kaybetmiş 21 yaş altı çocuklara ortez, protez, fizik tedavi ve psikolojik destek sunuyor. Geçtiğimiz yıl biz de iki adet Sprinter araç bağışlayarak, çevre illerde yaşayan ve merkeze ulaşımı olmayan çocukların merkeze taşınmasına destek olduk. Bu desteği kalıcı hâle getirmek için Çukurova Üniversitesi ile bir iyi niyet mektubu imzaladık. Bu niyet mektubu ile, Çocuk İyilik Merkezi’ne kalıcı bir bina kazandırmayı ve üst katında 24 odalı bir konukevi inşa etmek üzere yola çıktık. Hedefimiz, yalnızca bugünün ihtiyaçlarını karşılamak değil; deprem sonrası yeniden ayağa kalkmanın sembollerinden biri olacak, iyileşmenin, güvenin ve umudun kapısını aralayacak bir yapıyı hayata geçirmek. Çocuklar bizim geleceğimiz. Geleceği daha sağlam inşa etmek için çocuklarımızın yanında olmayı sürdüreceğiz.”

Deprem bölgesinde seferberlik başlattı

Mercedes-Benz Türk, 2023 yılında Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından tüm imkanlarını, çalışanlarını, bayilerini ve yetkili servislerini seferber ederek kapsamlı bir destek başlattı. Öncelikli olarak barınma ve gıda gibi acil temel ihtiyaçların karşılanmasının ardından, halen faaliyette olan destek fonunu kurdu. Mercedes-Benz Türk bu fonla, akut dönem sonrasında deprem bölgesinde sosyal yaşamın yeniden canlanması, çocukların sosyal gelişimi, gençlerin eğitimi ve kadınların toplumsal hayata katılımını destekleyen çalışmaların hayata geçirilmesine odaklandı.

Mercedes-Benz Türk, İstanbul Sanayi Odası Vakfı’nın Hatay’daki 1.000 adetlik konteynerden oluşan “İSO Yaşam Kenti”ne 100 konteyner ve sosyal yaşam alanlarıyla katkıda bulundu. İSO Yaşam Kenti içerisinde sosyal yaşamın sürekliliğini sağlamak amacıyla çocuk parkı, kantin/kafeterya, çamaşırhane ve spor salonu gibi alanlar Mercedes-Benz Türk desteğiyle tamamlandı. Ayrıca, kentte bulunan okul, eğitim materyalleriyle desteklendi; çocukların eğitimlerini sürdürebilmeleri için gerekli donanım sağlandı. Bölgeye bir kreş inşa edilerek okul öncesi eğitim imkânı sunuldu ve çocukların ve gençlerin moralini artıracak sosyal alanlar oluşturuldu.

Mercedes-Benz Türk, desteklerin sürekliliğini sağlamayı önceliklendirdi ve düzenli ziyaretlerle ihtiyaçları takip ederek bölgeye hızlı ve etkin yanıt vermeye odaklandı. Deprem bölgesini ve bölge insanını tekrar ayağa kaldırmanın uzun vadeli bir süreç olduğunu kabul eden şirket, bu nedenle bölgeye uzun süreli destek sağlamayı hedefledi.

23 Nisan Şenlikleri kapsamında 900 çocuk için etkinlikler düzenlendi ve Mercedes-Benz Türk Aksaray Kamyon Fabrikası Tiyatro Kulübü, 900 çocuk ve 700 genç için özel tiyatro gösterisi sergiledi.

Hatay İSO Yaşam Kenti’nde “Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı” kapsamında seminerler düzenlendi. Şirket doktorları, erken teşhis, risk faktörleri ve korunma yolları hakkında bilgilendirme yaptı.

Ayrıca, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) iş birliğiyle depremden etkilenen 30 yaş altı sanatçılara açık çağrı yapıldı. 84 başvuru arasından seçilen 6 sanatçıya (Rozelin Akgün, Cemil Çalkıcı, Aylin Çankaya, Gökçe Çetin, Nesime Karateke, Macide Yalçınkaya) 5.000 € hibe ve alanında uzman mentorluk desteği sağlandı. Sanatçılar, mentorlarıyla bir araya getirilerek İstanbul’da ağırlanıp üretim süreçleri desteklendi.

Continue Reading
Reklam
Reklam
Reklam

Popüler