Genel
Stellantis, Orta Vadede Sürdürülebilir Çift Haneli Faaliyet Geliri Marjı Hedeflerken Elektrikliye Geçişi Yoğunlaştırıyor


2025 yılına kadar elektrikliye geçişe ve yazılıma 30 milyar Euro’nun üzerinde yatırım yaparken, sektör ortalamasından yüzde 30 daha iyi yatırım verimliliği ile otomotiv verimliliğinde öncü olmaya devam etmeyi planlıyor.
- 2030 yılına kadar Avrupa’daki satışlarının yüzde 70’inden fazlasını ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki satışların yüzde 40’ından fazlasını Düşük Emisyonlu Araçların oluşturmasını hedefliyor.
- 14 markanın tamamı, sınıfının en iyisi olarak tamamen elektrikli çözümler sunmaya kendini adadı.
- 500-800 km menzil ve dakikada 32 km ile sınıf lideri hızlı şarj özelliğiyle, müşterilerin taleplerini karşılayan Batarya Elektrikli Araçlar sunmayı hedefliyor.
- Dört esnek Batarya Elektrikli Araç tasarım platformu, ölçeklenebilir üç elektrikli sürüş modülü ailesi ve tüm markaları ve segmentleri kapsayacak standartlaştırılmış batarya paketleri sunuyor.
- Yazılım ve donanım iyileştirilmeleriyle uzun ömür için tasarlanmış platformlar mevcut.
- Avrupa ve Kuzey Amerika arasındaki beş “devasa fabrika” ile desteklenen, 2030 yılına kadar 260 GWsa’in üzerinde küresel Elektrikli Araç batarya tedarik stratejisi açıklandı.
- 2024 yılına kadar yüksek enerji yoğunluğu seçeneği ve nikel kobalt içermeyen bir alternatif ile planlar çift batarya kimyasını kapsıyor.
- 2026 için katı batarya teknolojisinin tanıtımı planlanıyor
Stellantis N.V. (NYSE / MTA / Euronext Paris: STLA), şirketin ikonik markaları için heyecan verici, sınıfının lideri araçlar sunarken, ileri teknolojiyi ulaşılabilir fiyatlarla sunmak için kurum içi uzmanlık, ortaklıklar ve ortak girişimlerden yararlanan kapsamlı bir elektrifikasyon stratejisi sundu. Bu strateji, Şirket’in orta vadede sürdürülebilir, çift haneli Faaliyet Geliri marjlarını hedeflemesini sağlayacak.
Stellantis CEO’su Carlos Tavares: “Müşterilerimiz her zaman Stellantis’in kalbinde yer alıyor. 30 milyar Euro’luk yatırım planımızdaki taahhüdümüz de müşterilerimizin günlük yaşamlarına kusursuz bir şekilde uyan performanslı, yetenekli, konforlu ve elektrikli menzile sahip ikonik araçlar sunmaktır” diyerek konuyla ilgili düşüncelerini belirtti. “Bugün ortaya koyduğumuz strateji, pazara doğru zamanda ulaşmak için doğru teknolojiye doğru oranda yatırım yaparak Stellantis’in hareket özgürlüğünü en verimli, uygun maliyetli ve sürdürülebilir şekilde güçlendirmesini sağlamaktadır.”
Finansal Performans
Stellantis, önümüzdeki yıllarda karlılığı artırmayı planlıyor. Bu, sabit durumda yıllık 5 milyar euro üzerindeki nakit sinerjisi tahmini, batarya maliyetinin düşürülmesini amaçlayan yol haritası ve dağıtım ile üretim maliyetlerinin sürekli optimizasyonu ve özellikle bağlantılı hizmetlerden ve gelecekteki yazılım iş modellerinden yeni gelir akışlarının sağlanmasıyla birlikte Stellantis’in düzeninden kaynaklanan sinerji fırsatlarının yürütülmesiyle desteklenecek.
Stellantis sonuç olarak orta vadede (yaklaşık olarak 2026 yılında) sürdürülebilir, çift haneli Faaliyet Geliri marjları elde etmeyi hedefliyor ve bu da Şirket’i, müşterilere küresel bazda elektrikli mobilite sağlamada karlılık açısından bir referans noktası haline getiriyor.
Stellantis, düşük emisyonlu araçlarda (LEV) pazar lideri olmayı hedefliyor. 2030 yılına kadar, Stellantis’in Avrupa’daki düşük emisyonlu binek otomobil ürün gamının istikrarlı bir şekilde yüzde 70’i (genel pazar miksi için mevcut sektör varsayımlarının yüzde 10 üzerinde) aşması hedefleniyor. ABD’de ise Stellantis’in, binek otomobiller ve kamyonetler için düşük emisyonlu (binek otomobil miksinin 2030 yılına kadar yüzde 40’ı aşması bekleniyor.
Bu stratejiyi yürütmek için Stellantis, faaliyetlerini finanse etmek üzere ortak girişimlere yapılan öz sermaye yatırımları da dahil olmak üzere, elektrifikasyon ve yazılım geliştirmeye 2025 yılına kadar 30 milyar Euro’dan fazla yatırım yapmayı planlıyor. Tüm bu yatırımla birlikte, toplam sermaye harcaması ve Ar-Ge harcamaları, gelirler açısından sektör genelinden yüzde 30 daha verimli olmaya devam etmeyi hedefliyor.
Stellantis, Avrupa’daki ticari araç liderliğini büyütme ve Kuzey Amerika’daki konumunu güçlendirme taahhüdünü devam ettirirken, e-Ticari Otomobillerde de dünya lideri olmayı hedefliyor. Bilgi birikiminden faydalanan ve sinerjiden beslenen ticari araç elektrifikasyonu, 2021’in sonuna kadar hidrojen yakıt hücreli kamyonetlerin teslimatı da dahil olmak üzere önümüzdeki üç yıl boyunca tüm ürünlere ve tüm bölgelere uzanacak.
Stellantis elektrifikasyon yol haritası, değer zincirini tamamıyla kapsıyor. Şirketin EV (Elektrikli Araç) batarya tedarik stratejisi, 2025 yılına kadar 130 gigawatt saat (GWh) üzerinde ve 2030 yılına kadar da 260 GWh üzerinde kapasiteyi güvence altına almaktır. EV batarya ve parça ihtiyaçları, toplam talebi desteklemek için ek tedarik sözleşmeleri ve ortaklıklarla kurulan toplam beş “büyük fabrika” ile karşılanacak.
Stellantis, kullanılabilirlik açısından en kritik batarya hammaddesi olarak tanımlanan lityumun sürdürülebilir tedarikini sağlamak ve uygun olduğunda lityumu tedarik zincirine entegre etme olanağına sahip olmak adına Kuzey Amerika ve Avrupa’da iki jeotermal tuzlu sulardan lityum kazanımı sağlayan süreç ortağıyla Mutabakat Anlaşması imzaladı.
Kaynak bulma stratejilerine ek olarak Stellantis’in teknik uzmanlığı ve üretim sinerjileri, batarya maliyetlerini azaltacak. Elektrikli araç batarya paketi maliyetlerinin, 2020’den 2024’e kadar yüzde 40’ın üzerinde bir oranda ve 2030’a kadar da yüzde 20’nin üzerinde düşürülmesi hedefleniyor. Tüm batarya paketini optimize etmek, modüllerin biçimini basitleştirmek, batarya hücrelerinin boyutunu artırmak ve batarya kimyasını yükseltmek dahil olmak üzere tüm yönleriyle batarya paketi maliyetleri düşürmede önemli rol oynar.
Stellantis, onarım, yeniden üretim, ikinci kullanım ve geri dönüşüm yoluyla batarya ömrü döngüsünün tüm değerini en üst düzeye çıkarmanın yanı sıra müşteri ihtiyaçlarını ve çevresel kaygıları ön planda tutan sürdürülebilir bir sistem sağlamayı amaçlamaktadır.
Müşteri Odaklı
2026 yılına kadar elektrikli araçların toplam sahip olma maliyetinin, içten yanmalı motorlu araçlara eşdeğer olmasını hedefleyen Stellantis’te satın alınabilir olmak bir önceliktir.
Elektrikliye geçiş Stellantis’te sadece “her şeye uygun tek kalıp” bir plandan ibaret değildir. Şirket’in 14 ikonik markasının her biri, sınıfının en iyisi ve tamamen elektrikli çözümler sunmayı ve bunu her markanın DNA’sını geliştirecek şekilde yapmayı taahhüt ediyor. Stellantis, markaların her birinin elektrifikasyon yaklaşımlarını belirten aşağıdaki ifadeleri ortaya koydu:
- Abarth – “İnsanları Isıtıyor ama Gezegeni Değil”
- Alfa Romeo – “2024’ten itibaren Alfa Romeo, Alfa e-Romeo Oluyor”
- Chrysler – “Yeni Nesil Aileler için Temiz Teknoloji”
- Citroën – “Citroën Electric: Herkes için Esenlik!”
- Dodge – “Yolları Parçala… Gezegeni Değil”
- DS Automobiles – “Seyahat Sanatı Artık Daha Muhteşem”
- Fiat – “Yeşil, Herkes için Olduğunda Yeşildir”
- Jeep® – “Sıfır Emisyon Özgürlüğü”
- Lancia – “Gezegeni Korumanın En Zarif Yolu”
- Maserati – ” Lüks Performansının En İyisi ve Elektrikli”
- Opel/Vauxhall – “Yeni Moda: Yeşil”
- Peugeot – “Sürdürülebilir Mobiliteyi Kaliteli Zamana Dönüştürme”
- Ram – “Sürdürülebilir bir Gezegen için Tasarlandı”
- Ticari Araçlar – “Elektrikli Ticari Araçlarda Dünya Lideri”
Sürüş menzili ve hızlı şarj, Batarya Elektrikli Araçların tüketiciler tarafından yaygın olarak kabul görmesindeki kilit noktalardır. Stellantis, 500-800 km arasında menzil sunacak Batarya Elektrikli Araçlarıyla ve dakikada 32 km ile sınıfında lider hızlı şarj kapasitesiyle bu zorluğun üstesinden geliyor.
Stellantis, perakende, ticari ve filo müşterileri için sahip olma yolculuğunu basitleştirmeye yardımcı olan eksiksiz bir çözüm paketi sunacak. Yeşil enerji kaynaklarını kullanarak günlük akıllı şarj teklifleri sunmak, şarj seçeneklerini genişletmek için mevcut ortaklıklardan yararlanmak ve akıllı şebeke kullanımını hızlandırmak üzere çalışmalar yapılacak.
Şirket, Free2Move eSolutions ile Engie EPS arasında imzalanan bir mutabakat anlaşması sayesinde Avrupa genelinde hızlı şarj ağlarının gelişimini destekleyerek çeşitli müşterilerinin taleplerini karşılamayı amaçlıyor. Free2Move eSolutions’ın benzer bir iş modelini Kuzey Amerika pazarında da uygulamayı amaçlıyor.
Akıllı Teknoloji Sağlayıcıları
BEV merkezli dört platform, Stellantis markalarının elektrikli araçlarının belkemiğini oluşturuyor. Yüksek düzeyde esneklik (uzunluk ve genişlik) ve parça paylaşımıyla tasarlanan platformlar, her bir platformun yılda iki milyon adede kadar üretimi destekleyebilmesi sayesinde ölçek ekonomileri sunuyor.
Bu dört platform şunlardır:
- 500 km’ye/ varan menzile sahip olan STLA Small
- 700 km’ye varan menzile sahip olan STLA Medium
- 800 km’ye varan menzile sahip olan STLA Large
- 800 km’ye varan menzile sahip olan STLA Frame
Tahrik sisteminde, motor, şanzıman ve dönüştürücüyü birleştiren üç elektrikli tahrik modülünden (EDM) oluşan bir aile yer alıyor. Bu EDM’ler kompakt ve esnek olmasının yanı sıra kolayca ölçeklendirilebilir. EDM’ler önden çekişli, arkadan çekişli, dört çeker ve 4xe için yapılandırılabiliyor.
Platformların, EDM’lerin ve yüksek enerji yoğunluklu batarya paketlerinin kombinasyonu, verimlilik, menzil ve sınıfının en iyi şarj performansına sahip araçlar sunacak.
Donanım güncelleme programı ve kablosuz yazılım güncellemeleri, platformların ömrünü önümüzdeki on yıla kadar uzatacak. Stellantis, her markaya özgü nitelikleri korumak için şirket içinde yazılım ve kontrol noktaları geliştirecek.
Batarya paketleri, daha küçük şehir otomobillerinden, performans otomobilleri ve kamyonlar için enerji yoğun paketlere kadar çeşitli araçlar için özel olarak tasarlanacak. 2024 yılına kadar farklı kullanıcı gereksinimlerini karşılamak için iki farklı batarya kimyasının kullanılması planlanıyor: yüksek enerji yoğunluğu seçeneği ve nikel kobalt içermeyen bir alternatif. 2026 yılına kadar ilk katı batarya teknolojisinin pazara sunulması hedefleniyor.
Stellantis şu anda e-güç aktarma organları ve e-şanzıman operasyonlarından batarya hücresi kimyasına ve üretimine, dijital kokpit ve kişiselleştirilmiş bağlantılı hizmetlere kadar çeşitli kilit teknoloji ortak girişimlerine sahiptir veya bu girişimleri tamamlayan bir rol üstlenmektedir. Bu ortaklıklar, Stellantis’e pazardaki rekabet gücünü daha da artırmak için sermaye tahsis edilmesini optimize ederken, yeni teknoloji ve çözümleri pazara daha hızlı getirmek için yalnızca şirket içi yetkinliklerden değil, ortakların uzmanlıklarından da yararlanma fırsatı sunuyor.
Carlos Tavares, “Kuruluşundan sadece altı ay sonra Stellantis’in geleceğini gözler önüne sermeye başladığımız bu zamanda, elektrifikasyon yolculuğumuz muhtemelen buradaki en önemli unsur ve şimdi Şirket bütünüyle, her müşterinin beklentisini karşılamak ve dünyanın hareket etme şeklini yeniden tanımlamadaki rolümüzü hızlandırmak adına tam çalışma moduna geçmiş durumda” ifadeleriyle durumu özetliyor. “Çift haneli Faaliyet Geliri marjlarına ulaşmak için gereken ölçeğe, yetkinliklere, ruha ve sürdürülebilirliğe sahibiz. Sektöre kıyaslama verimlilikleriyle öncülük ediyoruz ve tutkuyu ateşleyen elektrikli araçlar sunuyoruz” dedi.
Genel
Audi A6 Sportback e-tron: Uzun Yolculukların Sessiz ve Güçlü Yol Arkadaşı


Elektrikli mobilitede yeni bir dönem başlatan Audi A6 e-tron, üstün menzili, gelişmiş sürüş teknolojileri ve konfor odaklı donanımlarıyla uzun yolculukların vazgeçilmez yol arkadaşı oluyor. Modelin Sportback kasa tipiyle gerçekleştirilen test sürüşü de bunu kanıtlar nitelikte. 1.000 kilometreden uzun bir rotada sergilediği performans, modelin elektrikli mobilitede konfor ve verimliliği bir araya getirdiğini ortaya koyuyor.
Audi’nin tamamen elektrikli ürün gamında, Premium Platform Electric (PPE) altyapısı üzerinde geliştirilen ikinci modeli olan A6 e-tron; uzun mesafeli yolculuklarda sunduğu sessizlik, sürüş konforu ve yüksek performansla öne çıkıyor. Aerodinamik gövde yapısı, gelişmiş batarya teknolojisi ve segment lideri menzil değerleriyle A6 e-tron, her iki gövde seçeneğiyle hem günlük kullanıma hem de uzun yolculuklara en ideal bir yanıt veriyor.
Gerçek Bir Uzun Yol Testi: 1.000 Kilometrelik Elektrikli Yolculuk
Audi A6 e-tron’un uzun yol performansı, Sportback versiyonunun kullanıldığı ve Danimarka’nın Kopenhag kentinden başlayarak Norveç’in Bergen şehrine uzanan 1.000 kilometrelik rotada, farklı zemin ve yükseklik koşullarında test edildi. Bu testte amaç, WLTP ölçüm standartlarının ötesine geçerek aracın gerçek sürüş koşullarındaki performansını değerlendirmekti.
Sürüş boyunca A6 Sportback e-tron, enerji tüketimini optimize eden termal yönetim sistemi ve adaptif enerji geri kazanım fonksiyonları gibi verimliliği artıran teknlojileri kullandı. Ayrıca, yalnızca 0,21‘lik aerodinamik sürtünme katsayısı sayesinde yüksek hızlarda hava direncini minimuma indirerek enerji verimliliğine katkı sağladı. Ortalama hava sıcaklığının 20°C civarında seyrettiği, hız sınırlarının 100–110 km/s aralığında olduğu rotada, aracın ortalama enerji tüketimi 15–16 kWh/100 km olarak ölçüldü. Bu değer, günlük sürüş şartlarında tam şarjla yaklaşık 625 ila 670 kilometrelik menzil anlamına geliyor.
Yolculuk sırasında şarj planlaması da rota tasarımı kadar önemliydi. 350 kW gücündeki hızlı şarj istasyonlarında yapılan kısa duraklamalarla, yalnızca 7 dakikalık bir şarjda 140 kilometre ek menzil sağlandı. Bu performans, 800 voltluk elektrik mimarisine sahip PPE platformunun sunduğu yüksek voltaj desteği sayesinde mümkün oldu.


An Audi A6 Sportback e-tron in Glacier white metallic is parked in the harbor of the Norwegian city of Bergen. Historic buildings and a fishing boat are in the immediate background.
Sınırları Zorlayan Verimlilik
Audi A6 Sportback e-tron performance, WLTP normlarına göre 754 kilometreye kadar menzil sunarak segmentinde referans bir noktaya ulaşıyor. 100 kWh kapasiteli batarya paketi ve optimize edilmiş enerji yönetim sistemi sayesinde bu menzil yalnızca laboratuvar koşullarında değil, günlük kullanımda da yüksek verimlilikle elde edilebiliyor.
Gerçek dünyada gerçekleştirilen 1.000 kilometrelik uzun yol testi de bu verimliliği doğruladı. WLTP standardına göre elde edilen teorik menzil değeri ile gerçek sürüş verileri karşılaştırıldığında, A6 Sportback e-tron’un hem test ortamlarında hem de gerçek yolda üst düzey enerji yönetimi sunduğu net biçimde ortaya kondu.
Test boyunca yalnızca iki şarj molası yeterli oldu. Her biri önceden planlanan yüksek güçlü şarj noktalarına, batarya seviyesi yüzde 10’un altına inmeden ulaşıldı ve sürüş kesintisiz bir şekilde sürdürüldü.
Sürüş Konforunda Yeni Bir Standart
Gelişmiş süspansiyon sistemi ve özel ön aks mimarisi sayesinde A6 Sportback e-tron, uzun mesafeli yolculuklarda bile yorgunluk hissini en aza indiriyor. Opsiyonel olarak alınabilen adaptif havalı süspansiyon, yük durumuna göre otomatik olarak ayarlanarak hem sürüş konforunu artırıyor hem de aracın aerodinamik verimliliğine katkı sağlıyor. Audi Drive Select’in “Efficiency” modunda, gövde yüksekliği 20 mm’ye kadar düşürülerek menzil daha da optimize ediliyor.
Geniş Yaşam Alanı ve Akıllı Saklama Çözümleri
PPE platformunun sunduğu düz zemin tasarımı, iç mekânda ferah bir yaşam alanı yaratıyor. A6 Sportback e-tron ve A6 Avant e-tron modellerinin her ikisinde de 502 litrelik arka bagaj ve 27 litrelik ön bagaj hacmi sunuluyor. Bu kapasite, yaz tatilleri, kamp yolculukları veya sportif aktiviteler için gereken tüm eşyaları kolayca taşıyacak alan sunuyor.
Dijital Konfor ve Etkileşimli Deneyim
Yeni nesil Audi iç mekân mimarisi, “İnsan Odaklılık” ve “Dijital Sahne” ilkeleri doğrultusunda tasarlandı. 14,5 inç OLED merkezi ekran, 11,9 inç Audi sanal kokpit ve opsiyonel 10,9 inç yolcu ekranı, sürücü ve yolculara bütünsel ve etkileşimli bir dijital deneyim sunuyor. PDLC teknolojili panoramik cam tavan ise iç mekâna hem ferahlık hem de estetik bir dokunuş katıyor.
Güvenlik ve Estetik Bir Arada: Aydınlatma Teknolojileri
Kişiselleştirilebilir dijital OLED arka farlar, ikinci nesil Matrix LED teknolojisi ve iletişim ışığı gibi yeniliklerle donatılan A6 Sportback e-tron, sadece şık bir görünüm sunmakla kalmıyor; aynı zamanda sürüş güvenliğine de katkı sağlıyor. Özellikle tünel geçişlerinde ve düşük görüş koşullarında sağladığı görüş desteği, güvenli sürüş deneyimine katkı sağlıyor.
Genel
Mercedes-Benz Türk’ten Depremzede Çocuklara Umut Olacak Kalıcı Destek


Mercedes-Benz Türk ve Çukurova Üniversitesi arasında, depremden etkilenen çocukların iyiliğini gözetmek ve sürdürülebilir sosyal fayda yaratmak amacıyla kurulan Çocuk İyilik Merkezi (ÇOİM) için kalıcı bir hizmet binası ve bir konukevi yapılmasını kapsayan niyet mektubu imzalandı. Üniversite bünyesinde yer alan ÇOİM, 6 Şubat 2023 depremlerinde ampütasyon geçirmiş çocuklara yönelik fiziksel ve psikososyal rehabilitasyon hizmetleri sunmak amacıyla faaliyet gösteriyor. İmzalanan niyet mektubu kapsamında merkeze kalıcı bir hizmet binası ve 24 odalı konukevi inşa edilecek.
1967 yılından bu yana Türkiye’de faaliyet gösteren Mercedes-Benz Türk, gerçekleştirdiği üretim, ihracat ve istihdam ile ülke ekonomisine sağladığı katkının yanı sıra; aynı zamanda toplumsal fayda üreterek Türkiye’nin sosyal gelişimine de destek oluyor. Şirket, eğitimden çevreye, gençlerin istihdamından kadınların güçlendirilmesine, afet bölgelerine kadar uzanan geniş bir yelpazede sürdürülebilir ve somut projeler hayata geçiriyor.
Bu vizyon doğrultusunda, şirketin en anlamlı projelerinden biri, depremden etkilenen çocukların iyiliğini gözetmek ve sürdürülebilir sosyal fayda yaratmak amacıyla kurulan Çocuk İyilik Merkezi (ÇOİM) ile başlatılan iş birliği oldu. Adana Çukurova Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren ÇOİM, depremde uzuvlarını kaybetmiş 21 yaş altı çocuklara ortez, protez, fizik tedavi ve psikolojik destek sunuyor.
Mercedes-Benz Türk İcra Kurulu Başkanı Süer Sülün ve Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamit Emrah Beriş’in imzaladığı niyet mektubu ile ÇOİM’in kalıcı bir hizmet binasına kavuşması sağlanacak ve üst katında çocuklar ile bakım verenlerinin konaklayabileceği 24 odalı bir konukevi inşa edilecek. Bu konukevi, yalnızca tedavi gören çocuklara değil, onların refakatçilerine de barınma imkânı sağlayarak iyileşme sürecini daha sağlıklı ve konforlu bir zemine taşıyacak.
“Kalıcı sosyal fayda yaratmayı önceliklendiriyoruz”
Mercedes-Benz Türk İcra Kurulu Başkanı Süer Sülün, “Mercedes-Benz Türk olarak uzun yıllardır toplumsal fayda odaklı projeleri işimizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Kurumsal sosyal sorumluluk kavramının ötesine geçerek, kalıcı sosyal fayda yaratmayı önceliklendirdiğimiz bir vizyonla hareket ediyoruz” dedi.
Sülün, 6 Şubat depremlerinin ardından felaketin yaşandığı ilk andan itibaren çalışanlar, bayi ağı ve yetkili servisleriyle tam bir seferberlik ruhuyla sahaya indiklerini belirterek, “Öncelikli olarak barınma ve gıda gibi temel ihtiyaçları karşıladık, ardından uzun vadeli ve kalıcı çözümler üretmeye odaklandık. Bu süreçte en kırılgan gruplardan biri olan çocukların fiziksel ve ruhsal iyileşmesini önceliklendirdik.” ifadelerini kullandı.
Sülün, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çukurova Üniversitesi’nde yer alan Çocuk İyilik Merkezi (ÇOİM) ile anlamlı bir iş birliği başlattık. Merkez, depremde uzuvlarını kaybetmiş 21 yaş altı çocuklara ortez, protez, fizik tedavi ve psikolojik destek sunuyor. Geçtiğimiz yıl biz de iki adet Sprinter araç bağışlayarak, çevre illerde yaşayan ve merkeze ulaşımı olmayan çocukların merkeze taşınmasına destek olduk. Bu desteği kalıcı hâle getirmek için Çukurova Üniversitesi ile bir iyi niyet mektubu imzaladık. Bu niyet mektubu ile, Çocuk İyilik Merkezi’ne kalıcı bir bina kazandırmayı ve üst katında 24 odalı bir konukevi inşa etmek üzere yola çıktık. Hedefimiz, yalnızca bugünün ihtiyaçlarını karşılamak değil; deprem sonrası yeniden ayağa kalkmanın sembollerinden biri olacak, iyileşmenin, güvenin ve umudun kapısını aralayacak bir yapıyı hayata geçirmek. Çocuklar bizim geleceğimiz. Geleceği daha sağlam inşa etmek için çocuklarımızın yanında olmayı sürdüreceğiz.”
Deprem bölgesinde seferberlik başlattı
Mercedes-Benz Türk, 2023 yılında Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından tüm imkanlarını, çalışanlarını, bayilerini ve yetkili servislerini seferber ederek kapsamlı bir destek başlattı. Öncelikli olarak barınma ve gıda gibi acil temel ihtiyaçların karşılanmasının ardından, halen faaliyette olan destek fonunu kurdu. Mercedes-Benz Türk bu fonla, akut dönem sonrasında deprem bölgesinde sosyal yaşamın yeniden canlanması, çocukların sosyal gelişimi, gençlerin eğitimi ve kadınların toplumsal hayata katılımını destekleyen çalışmaların hayata geçirilmesine odaklandı.
Mercedes-Benz Türk, İstanbul Sanayi Odası Vakfı’nın Hatay’daki 1.000 adetlik konteynerden oluşan “İSO Yaşam Kenti”ne 100 konteyner ve sosyal yaşam alanlarıyla katkıda bulundu. İSO Yaşam Kenti içerisinde sosyal yaşamın sürekliliğini sağlamak amacıyla çocuk parkı, kantin/kafeterya, çamaşırhane ve spor salonu gibi alanlar Mercedes-Benz Türk desteğiyle tamamlandı. Ayrıca, kentte bulunan okul, eğitim materyalleriyle desteklendi; çocukların eğitimlerini sürdürebilmeleri için gerekli donanım sağlandı. Bölgeye bir kreş inşa edilerek okul öncesi eğitim imkânı sunuldu ve çocukların ve gençlerin moralini artıracak sosyal alanlar oluşturuldu.
Mercedes-Benz Türk, desteklerin sürekliliğini sağlamayı önceliklendirdi ve düzenli ziyaretlerle ihtiyaçları takip ederek bölgeye hızlı ve etkin yanıt vermeye odaklandı. Deprem bölgesini ve bölge insanını tekrar ayağa kaldırmanın uzun vadeli bir süreç olduğunu kabul eden şirket, bu nedenle bölgeye uzun süreli destek sağlamayı hedefledi.
23 Nisan Şenlikleri kapsamında 900 çocuk için etkinlikler düzenlendi ve Mercedes-Benz Türk Aksaray Kamyon Fabrikası Tiyatro Kulübü, 900 çocuk ve 700 genç için özel tiyatro gösterisi sergiledi.
Hatay İSO Yaşam Kenti’nde “Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı” kapsamında seminerler düzenlendi. Şirket doktorları, erken teşhis, risk faktörleri ve korunma yolları hakkında bilgilendirme yaptı.
Ayrıca, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) iş birliğiyle depremden etkilenen 30 yaş altı sanatçılara açık çağrı yapıldı. 84 başvuru arasından seçilen 6 sanatçıya (Rozelin Akgün, Cemil Çalkıcı, Aylin Çankaya, Gökçe Çetin, Nesime Karateke, Macide Yalçınkaya) 5.000 € hibe ve alanında uzman mentorluk desteği sağlandı. Sanatçılar, mentorlarıyla bir araya getirilerek İstanbul’da ağırlanıp üretim süreçleri desteklendi.
Genel
Hyundai Inster’in Rekabetçi Fiyatı Belli Oldu!


Hyundai, elektrikli araç pazarındaki iddiasını her geçen gün artırırken, şimdi de Inster ile şehir içi ulaşım segmentine iddialı bir giriş yapmaya hazırlanıyor. Özellikle Avrupa pazarı için tasarlanan ve A segmentinde konumlandırılan bu tamamen elektrikli modelin, Türkiye’de de önemli bir pazar payı elde etmesi bekleniyor. Uygun fiyatı, kompakt yapısı ve pratik kullanımıyla Inster, özellikle büyük şehirlerde yaşayan ve çevre dostu bir ulaşım aracı arayan tüketicilerin dikkatini çekecek gibi görünüyor.
Hyundai’nin minik elektrikli otomobili INSTER, Türkiye’de satışa sunuldu. Advance donanım seviyesiyle tercih edilebilen yeni Hyundai INSTER fiyatı 1.319.000 TL olarak açıklandı.
Türkiye Pazarında Güçlü Bir Pay Beklentisi
Türkiye’deki otomobil pazarında elektrikli araçlara olan ilgi her geçen gün artıyor. Özellikle ÖTV teşvikleri ve şarj altyapısının yaygınlaşmasıyla birlikte tüketiciler elektrikli modellere daha sıcak bakmaya başladı. Bu noktada Hyundai Inster, sahip olduğu avantajlarla Türkiye pazarında önemli bir yer edinebilir.
- Uygun Fiyatlandırma: Hyundai’nin Inster’ı rekabetçi bir fiyatla sunması bekleniyor. Bu da elektrikli araç sahibi olmayı düşünen geniş bir kitle için cazip bir seçenek haline gelmesini sağlayacak.
- Şehir İçi Kullanıma Uygunluk: Kompakt boyutları ve yüksek manevra kabiliyeti sayesinde Inster, özellikle dar şehir sokaklarında ve yoğun trafikte kolaylık sağlayacak. Park yeri bulma sorununa da çözüm sunması, şehirde yaşayanlar için büyük bir avantaj.
- Çevre Dostu ve Ekonomik Sürüş: Sıfır emisyonlu olması Inster’ı çevre bilinci yüksek tüketiciler için ideal bir seçenek yaparken, düşük işletme maliyetleri de uzun vadede önemli bir ekonomik avantaj sunacak.
- Hyundai Güvenilirliği: Hyundai’nin Türkiye pazarındaki güçlü bayi ağı ve satış sonrası hizmet kalitesi, Inster’ın da güvenle tercih edilmesini sağlayacaktır.
Teknik Verilerle Hyundai Inster
Hyundai Inster, boyutları ve teknik özellikleriyle şehir içi kullanım için optimize edilmiş bir yapıya sahip.
- Boyutlar: Inster, yaklaşık 3,8 metrelik uzunluğuyla Hyundai Casper’dan (3,6 metre) biraz daha uzun olacak. Bu da iç mekanda daha fazla yaşam alanı sunarken, şehir içi manevra kabiliyetinden ödün vermeyecek.
- Batarya ve Menzil: Inster’da 42 kWh’lik bir batarya paketinin bulunması bekleniyor. Bu batarya ile aracın WLTP standartlarına göre 300-355 kilometre civarında bir menzil sunması hedefleniyor. Şehir içi kullanım için bu menzil oldukça yeterli görünüyor.
- Hızlı Şarj: Aracın hızlı şarj desteğiyle kısa sürede şarj edilebilmesi, pratikliğini artıracak önemli bir özellik.
- Motor Gücü: Resmi motor gücü henüz açıklanmasa da, A segmenti bir elektrikli araç için yeterli düzeyde bir performans sunması bekleniyor. Şehir içi hızlanma ve dinamik sürüş kabiliyeti, Inster’ın beklentileri karşılayacağını gösteriyor.
- Tasarım: Inster’ın tasarımında Hyundai’nin son elektrikli modellerinde gördüğümüz modern ve fütüristik çizgilerin korunması bekleniyor. Özellikle parametrik piksel farlar ve dinamik hatlar, araca özgün bir hava katacak.
Hyundai Inster’ın Türkiye yollarına çıkmasıyla birlikte, elektrikli araç pazarında yeni bir rekabetin başlaması ve şehir içi ulaşımda önemli bir dönüşümün yaşanması bekleniyor. Uygun fiyatı, çevreci yapısı ve pratik kullanımıyla Inster’ın Türk tüketicisinin beğenisini kazanarak pazar payında güçlü bir yer edinmesi oldukça olası görünüyor.
-
Test Sürüşleri2 ay önce
TEST SÜRÜŞÜ :Mustang Mach-E: Bir Efsanenin Yeniden Doğuşu mu, Yoksa Bir Kutsal İsyan mı?
-
Otomotiv2 ay önce
Turka’dan araç muayenede yeni dönem için ilk imza
-
Elektrikli Otomobiller3 ay önce
Toyota, Yeni Corolla Cross Hybrid’i Türkiye’de Satışa Sundu
-
Elektrikli Araçlar3 ay önce
2053 Sıfır Emisyon Hedefi Yasallaştı
-
Elektrikli Araçlar2 ay önce
Hotomobil Tesla Cybertruck için Tasarladığı Cyberglad Modelinin Avrupa Lansmanını “Caravan Salon Düsseldorf” Fuarı’nda Gerçekleştiriyor
-
Elektrikli Araçlar3 ay önce
Hyundai Motor Grubu, 2025 J.D. Power İlk Kalite Araştırması’nda Zirvede
-
Elektrikli Araçlar2 ay önce
Togg, Münih’te IAA Mobility 2025’te yerini alıyor
-
Şarj Sektörü1 ay önce
WATT, 500’üncü şarj lokasyonunu açtı