Connect with us

Test Sürüşleri

Test Sürüşü: ISUZU Dmax

Isuzu D-Max Pick-Up dünyasına baktığımızda markaların diğer sınıflarında bulunan bir çok özellikli modellerinin esintilerini Pick-Up sınıfında ki modeline uygulamaya devam ettiklerini görüyoruz. Teknolojisi ve sürüş dinamiklerinin yanısıra, Off-Road ve günlük kullanımı için son derece ideal bir tasarıma sahip.

Isuzu D-Max’in tamamen yenilenen üçüncü jenarasyonu daha hırçın ve modern bir görünüme kavuşmuş; Bi-LED farlar, yeni tasarlanmış ön ızgara, modern renk kombinasyonları, yan basamaklar, tavan rayları gibi detaylarla hem spor hem de agresif bir görünüm hedeflenilmiş.

Profilde yer alan çizgiler güçlü duruşunu desteklerken, hem önde hem de arkadaki tamponlar araca daha iyi off-road yetenekleri kazandıracak şekilde tasarlanmış. D-Max 1 ton yük taşıma kapasitesine 3500 kg römork çekme kapasitesi ile beklentileri en iyi şekilde karşılıyor.

Isuzu D-Max’in iç mekan genişliği konusunda kesinlikle çok ferah bir hacim sunmakta ve koltukların oturuş pozisyonu gayet başarılı görüş mesafeleri yeterli yani oturduğunuz konumdan araca rahatlıkla sahip çıkabiliyorsunuz. Orta konsolda gayet şık ve rahat kumanda edilebilen 9 inç’lik multimedya ekran yer alıyor. Kolayca kullanılabilen ekran daha rahat kullanım için ön koltuklara daha yakın olacak şekilde konumlandırılmış. Sürücünün önünde yer alan hız ve devir saati göstergelerinin ortasında ise renkli 4.2 inç’lik beyaz zeminli çok fonksiyonlu bir ekran bulunuyor. Direksiyondan da kolayca yönetilebilen bu ekran, en gerekli sürüş bilgilerini sürücüye yansıtıyor.

Yeni teleskopik ayarlı direksiyon kolonu ise her sürücünün ideal sürüş pozisyonunu yakalamasını sağlıyor. Direksiyon gayet sportif ve konforlu olmakla beraber yol bilgisayarı kontrolü olsun media sistemi kontrolü olsun gayet başarılı.

 

Ana ünitede sunulan USB girişi ve multimedia bağlantısı ile ses sistemi gayet yeterli bir şekilde çalıyor. Off road maceralarından sonra bir ağacın altında dinlenirken keyifle müzik dinleyebilirsiniz.

Anahtar cebinizde olduğu halde çalıştırabildiğiniz Isuzu D-Max’te hem asfalt zeminde hem de arazide sergilediği performansı, kusursuz yapım kalitesi ve yakıt ekonomisi değerleriyle, özellikle güvenlik konusunda son derece güvenli sürüş hissi sunuyor.

D-Max, planlı fren uygulamalarıyla dik yokuşlarda sürüş hızlarını sabit tutarak, herhangi bir talihsizlikle karşılaşmadan inişin gerçekleştirilmesini mümkün kılmasıyla hayranlık uyandırıyor.

Isuzu D-Max’da standart olarak sunulan yokuş iniş desteği, yokuş kalkış destek sistemi, kum, kar ya da çamurlu araziler de patinaj yapan tekerleklere fren uygulayarak kilitli defransiyel kontrolünün de dahil olduğu güvenlik sistemleri son derece güvenli sürüş donanımları standart olarak sunuluyor. Euro 6d emisyon standartlarına uyum sağlayan yeni D-Max her zamankinden daha çevreci.

Geliştirilmiş motoru, iyileştirilmiş tepki süresi, düşük yakıt tüketimi ve performansıyla sunulduğu pazarlarda yeni D-Max büyük beğeni topluyor. Sonuç olarak dizel otomatik teknolojik bir pick up hem şehirde hem de şehir dışı veya arzu ettiğiniz her türlü zeminde güvenle özgürce sürebileceğiniz bir araç almak istiyorsanız listenin ilk sıralarında Isuzu D-Max olmalı veya olmamalı bunun kararını siz belirleyeceksiniz.

Isuzu markası sürücüsünü ayrıcalıklı bir konuma taşır karşılaştırma yaparsanız ki çok zor olacak karşılaştırma yapmayın bence ilk fırsatta Isuzu bayilerinden size en yakın olan birisine giderek aracı yakından incelemenizi hatta test sürüşüne çıkmanızı tavsiye ederim.

 

Continue Reading
Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Test Sürüşleri

Volvo C40 Recharge- TEST SÜRÜŞÜ

Volvo, elektrikli otomobil pazarında iddialı bir modelle karşımıza çıkıyor: Volvo C40 Recharge. Bu araç, hem tasarımı hem de performansıyla dikkat çekiyor. Peki, Volvo C40 Recharge nasıl bir otomobil? Bu yazıda, bu sorunun cevabını bulacaksınız.

Volvo C40 Recharge, markanın ikinci tam elektrikli modeli olarak 2021 yılında tanıtıldı. Bu araç, Volvo XC40 Recharge modelinin coupe versiyonu olarak da nitelendirilebilir. Çünkü araçlar, aynı platformu ve teknik özellikleri paylaşıyorlar. Ancak Volvo C40 Recharge, daha sportif ve dinamik bir görünüme sahip.

Volvo C40 Recharge, 4.43 metre uzunluğunda, 1.80 metre genişliğinde ve 1.58 metre yüksekliğinde bir araç. Bagaj hacmi ise 413 litre olarak açıklanıyor. Araç, 19 inç veya 20 inç alaşım jantlarla donatılabiliyor. Ayrıca aracın ön farları, tamamen LED teknolojisine sahip ve Thor’s Hammer adı verilen bir tasarıma sahip.

Volvo C40 Recharge, gücünü iki adet elektrik motorundan alıyor. Bu motorlar, toplamda 408 beygir güç ve 660 Nm tork üretiyorlar. Araç, dört tekerlekten çekiş sistemine sahip ve 0-100 km/s hızlanmasını 4.9 saniyede tamamlıyor. Maksimum hız ise 180 km/s olarak sınırlandırılmış.

Volvo C40 Recharge, 78 kWh kapasiteli bir bataryaya sahip ve WLTP normlarına göre tek şarjla 420 km menzil sunuyor. Araç, 150 kW gücündeki hızlı şarj istasyonlarında yüzde 80 doluluğa 40 dakikada ulaşabiliyor. Ayrıca araç, evdeki normal prizlerden de şarj edilebiliyor.

Volvo C40 Recharge, sadece elektrikli bir otomobil olmanın ötesinde, çevre dostu bir otomobil olmayı da hedefliyor. Bu nedenle aracın iç mekanında hiçbir hayvansal ürün kullanılmamış. Koltuk döşemeleri, geri dönüştürülmüş plastik şişelerden elde edilen kumaştan yapılmış. Ayrıca aracın iç mekanında ahşap veya metal gibi doğal malzemeler de kullanılmış.

Volvo C40 Recharge, sürücü ve yolcular için konforlu ve güvenli bir sürüş deneyimi sunuyor. Araçta, dokunmatik ekranlı bir multimedya sistemi, dijital gösterge paneli, kablosuz şarj yuvası, Apple CarPlay ve Android Auto bağlantısı, klima, elektrikli camlar ve aynalar gibi standart özellikler bulunuyor. Ayrıca araçta, adaptif hız sabitleyici, şerit takip asistanı, kör nokta uyarısı, çarpışma önleme asistanı gibi güvenlik sistemleri de mevcut.

Volvo C40 recharge, elektrikli bir SUV olmasına rağmen, sürüş konforu ve performansı açısından rakiplerine kafa tutuyor. Bu aracı test etme fırsatı bulduğumda, hem şehir içinde hem de şehir dışında nasıl bir deneyim sunduğunu gördüm.

Şehir içinde, Volvo C40 recharge’in sessizliği ve yumuşaklığı beni etkiledi. Trafikte sıkışıp kalmadığım zamanlarda, hızlanma ve frenleme tepkileri çok iyi idi. Ayrıca, aracın boyutuna göre manevra kabiliyeti de oldukça yüksek. Park etmek veya dar sokaklarda dönmek hiç zor olmadı.

Şehir dışında ise, Volvo C40 recharge’in gücünü ve stabilitesini hissettim. Yol tutuşu mükemmel, virajlarda kayma veya savrulma yok. Hız sabitleyici ve şerit takip sistemi sayesinde, uzun yolculuklarda yorulmadan sürdüm. Aracın menzili de 420 km civarında olduğu için, şarj istasyonu aramakla uğraşmadım.

Volvo C40 recharge, sadece sürüş deneyimi değil, aynı zamanda tasarımı ve teknolojisi ile de göz dolduruyor. Coupe tarzı tavan çizgisi, aerodinamik yapısı ve 20 inçlik jantları ile sportif bir görünüm sunuyor. İç mekan ise geniş, ferah ve lüks. Dokunmatik ekranlı multimedya sistemi, dijital gösterge paneli, kablosuz şarj yuvası ve harman/kardon ses sistemi gibi özellikler aracın donanım seviyesini yükseltiyor.

Volvo C40 recharge, elektrikli araçlara ilgi duyan ve sürüş keyfinden ödün vermeyenler için ideal bir seçim. Bu aracı denediğinizde, hem çevreci hem de konforlu bir yolculuk yapmanın tadını çıkaracaksın

 

Continue Reading

Test Sürüşleri

Test Sürüşü: Citroen Ami

Citroen’in kendine mobilite çözümlerinden biri olan kendine has tasarımı ve sınıfı olan Citroen ami Şile de yapılan bir basın lansmanı ile basına tanıtıldı.Tamamen elektrikli sürüş özelliği ile çevre dostu bir ulaşım çözümü olan Ami, trafiğin yoğun yaşandığı şehir merkezlerine özgürce seyahat olanağı sunuyor.

Citroen Ami, güncel ve gelecekteki kentsel kısıtlamalara cevap veren yeni bir ulaşım çözümü. Tamamen elektrikli güç aktarma teknolojisi, tamamen sessiz bir sürüş sağlıyor. Fransızca kelime anlamı arkadaş olan Ami, çevreci teknolojisi ve pratik kullanımı ile şehir trafiğinde mükemmel yol arkadaşınız olmaya hazır.

Citroen Ami %100 Elektrikli, sınırlı sayıda simetrik parçadan (tamponlar, sürücü tarafında arkadan menteşeli kapı, akıllı eşya koyma yeri, gibi) oluşan akıllı bir tasarıma sahip.

My AMI Gri, My AMI Mavi, My AMI Turuncu ve My AMI Khaki olmak üzere 4 kit her kullanıcının yapabileceği kolay montaj olanağı sunuyor ve kapı filesi, bozuk para kutusu gibi iç mekan için çeşitli öğeler içeriyor. Dış görünüm için 4 jant kapağı, cam çıtası kaplamaları ve kapsül kaplamaları olmak üzere kişiselleştirme kitleri sunuluyor. Daha da fazla kişiselleştirme için 2 paket daha sunuluyor. My AMI POP, bol turuncu ve arka spoyler ile eğlenceli, genç ve sportif bir tema olarak öne çıkıyor. My AMI VIBE ile tavan kaplaması dahil şık, grafik bir görünüm ortaya koyuyor. Bu 2 kişiselleştirme paketi, teslimat öncesinde profesyoneller tarafından uygulanıyor.

B1 Ehliyet ile 16 yaşından itibaren herkes için

Citroen AMI, 16 yaşından itibaren B1 ehliyetine sahip herkes için uygun bir çözüm olarak öne çıkıyor. Dengeli yapısı ve 45 km/s maksimum hızı ile AMI, şehir içi kullanımlarda güven veriyor ve kolay bir kullanım sunuyor. Eğlenceli etkinlikler için gençler, kısa geziler için genç yetişkinler veya hareketli bir hayatı olan yaşlılar tarafından kullanılabiliyor

. AMI, örneğin evden işe günlük gidiş gelişler için ideal bir çözüm olarak öne çıkıyor. Vites kolu veya debriyaj olmadığından AMI kolay ve pratik bir kullanım sunuyor. Sürüş modu seçicisinde; sırasıyla sürüş, aracı boşa almak ve geri için D, N ve R olmak üzere sadece 3 düğme bulunuyor.

Citroen AMI’yi şarj etmek için yolcu kapısının içinde bulunan entegre kabloyu, standart bir prize (220 V), tıpkı bir akıllı telefon veya dizüstü bilgisayar gibi takmak yeterli oluyor. Sadece 3 saat içinde %100 şarj olabilen Citroen AMI ile özel şarj istasyonu ihtiyacı da son buluyor.

2,41 m uzunluğu, 1,39 m genişliği ve 1,52 m yüksekliği ile AMI %100 Elektrikli, son derece kompakt boyutlara sahip ve bir park boşluğunun sadece yarısını kaplıyor. 7,2 metre dönüş çapı şehir içindeki zorlu manevraları kolaylaştırıyor.

AMI %100 Elektrikli, ısıtmalı ve kapalı yolcu bölmesiyle 2 veya 3 tekerlekli araçlardan daha fazla koruma sağlıyor. Panoramik tavan, geniş ön cam, yan camlar ve arka cam aydınlık bir iç mekan sunuyor.

 

 

Continue Reading

Test Sürüşleri

Test Sürüşü: Honda Jazz Crosstar e:HEV

E-Car Türkiye’nin yeni konuğu Honda’nın ürün gamında e:HEV logosunu taşıyan ilk modeli olan yeni Honda Jazz ve aileye katılan Crosstar . Şık tasarımı ve ferah iç mekanı ile dikkat çeken otomobil tarzı ile şehrin yıldızı olmaya aday.

Honda Jazz, 4‘üncü nesli ile Türkiye yollarına çıktı. Yeni nesil Jazz ile birlikte aileye katılan Jazz Crosstar versiyonu ise tasarım detaylarıyla SUV benzeri görünümü ile dikkat çekiyor.

Test ettiğimiz ailenin yeni üyesi Jazz Crosstar, yerden yüksek yapısı, suya dayanıklı döşemeleri ve entegre tavan rayları ile standart versiyondan ayrışıyor.

Jazz Crosstar; iddialı ön ızgara tasarımı, çamurluk kemerindeki siyah kaplamalar ve şık yan eşikler dışında versiyona özgü 16 inçlik gümüş ve siyah alaşımlı jantlarla da SUV tarzını yansıtıyor.

Ön panjur gibi ön tamponda farklı tasarıma sahip ve SUV havası bu bölümde de devam ettiriliyor. Ön tamponun alt kısmındaki siya detaylar kapı altlarında ve arka tamponun altında da devam edip küçük bir arazi aracı görünümü destekleniyor.

Yüksek konumlandırılan ve bagaj kapağına da taşan stop grubu otomobile şık bir hava katıyor.

Jazz Crosstar’ın içine girdiğinizde ilk olarak ferahlık hissi sizi cezp ediyor. İnce A sütunları, önceki nesilde 69 derece olan yatay görüş açısını 90 dereceye çıkartıyor.

Yeni Jazz’ın tasarımında yapılan yenilikler sayesinde ince sütunlar, gizli cam silecekleri ve sade konsol tasarımı, panoramik ön cam ve ön kelebek camları daha fazla görüş alanına imkan sağlıyor. Ön camın eğimi ve kelebek camlarının büyüklüğü içeride ferahlık hissini oluşturuyor.

Çift kollu direksiyon simidi Hona E’yi anımsatıyor. Yeni Jazz’ın modern bir görünüm sunan kaliteli malzemeler ve yumuşak dokunma hissi uyandıran yüzeyleri dikkat çekiyor. Sürücü odaklı konsolun ince ve yatay tasarımı geniş bir görüş alanı sağlıyor ve kabin içi ferahlık hissini güçlendiriyor.

Pratik kullanımı ile dikkat çeken 7 inçlik TFT gösterge paneli ve tüm versiyonlarda standart olarak sunulan 9 inçlik HMI dokunmatik ekran ile kullanım kolaylığı sunuluyor.

 

Sürücünün elinin altında ve erişimi kolay kumandalar kullanım ergonomisini destekliyor.

Ön koltuklar bu sınıf bir otomobili için yeterli konforu sunuyor. Hibrit sisteme ait donanımların Honda mühendisliği ile şasi ve motor bölgesine entegre edilmesiyle bagaj hacmi koltukların kullanım şekline bağlı olarak 298 litre ile 1199 litre arasında değişim gösteriyor.

Arka koltuklar 1 metre diz mesafesi (tam olarak 986 mm) ve tek dokunuşla katlanıyor. Arka koltuklar daha önceki Jazz’lardaki gibi oldukça fonksiyonel.

Jazz için geliştirilen e:HEV teknolojisinde sistem; bir adet elektrik motoru, bir adet jeneratör, bir adet 1.5 i-VTEC benzinli motor, lityum iyon batarya, yenilikçi bir sabit oranlı şanzıman ve tüm sistemin birbiriyle uyum içerisinde çalışmasını sağlayan akıllı bir güç kontrol ünitesinden oluşuyor.

Elektrik motoru 109 PS gücüne sahip ve 253 Nm tork üretiyor. 1498 cc hacmindeki benzinli motoru 98 PS güç ve 131 Nm tork üretiyor. Yeni Jazz Crosstar’ın  0-100 km/s hızlanmasını 9.9 saniyede tamamlıyor ve 175 km/s maksimum hız değerine ulaşan motor performansıyla dikkat çekiyor. Akıcı bir sürüş deneyimi sunan hibrit sisteme sahip yeni Jazz Crosstar’ın ortalama yakıt tüketim değeri ise 4.0 lt.

e:HEV sistem; üstün sürüş keyfi ile yüksek yakıt verimliliği sunmak üzere üç farklı sürüş modundan yararlanıyor. EV Sürüş modunda lityum iyon batarya elektrik motoru daha yoğun bir şekilde beslerken; Hibrit Sürüş modunda iken motor, elektrik jeneratörünü harekete geçiriyor ve jeneratör elektrik motoru besliyor.

Benzinli Sürüş modunda ise benzinli motor kilitli bir kavrama üzerinden doğrudan ön tekerlekleri harekete geçiriyor.  Genel olarak şehir içi sürüş koşullarında, sistem EV Sürüş ve Hibrit Sürüş arasında geçiş yaparak verimliliği en üst seviyeye taşırken; otoyol sürüşlerinde ve hızlanma anında ise Benzinli Sürüş elektrik motoru tarafından destekleniyor.

Hibrit Sürüş modunda benzinli motorun gücü, jeneratör motoru ile bataryayı şarj etmek üzere yönlendiriliyor.

Ayrıca Elektrikli Sürüş modu otomobil yavaşlarken de devreye giriyor ve rejeneratif fren yoluyla elde edilen enerji ile bataryayı şarj ediyor.

Yolcular tarafından hissedilmeyen sürüş modları arasındaki geçiş için yüksek hızlı elektrik motoru mümkün olduğu kadar hafif, kompakt ve verimli olacak şekilde Honda mühendisleri tarafından geliştirildi.

Geleneksel bir şanzıman yerine yeni Jazz, hareketli bileşenler arasında doğrudan bağlantı sağlamak için tek bir sabit dişli oranına sahip olan yeni Elektronik Sabit Hızlı Şanzıman (e-CVT) donanımı ile sunuluyor.

 

Continue Reading

Popüler