Şarj Sektörü
Borusan EnBW şarj işine 40 milyon dolar yatıracak


Borusan EnBW Enerji Genel Müdür Yardımcısı Levent Özcan Caner, şarj ağı altyapısına beş yılda 40 milyon dolar yatıracaklarını, araçları yeşil elektrik ile hızlı şarj edebilmelerinin pazardaki en önemli avantajları olduğunu söyledi.
Küresel trendler arasında yer alan e-mobilite Türkiye’de de yansımasını buluyor. Bu yansımalardan biri, işin enerji tarafına değen yönü ile elektrikli araçların giderek yaygınlaşması.
Elektrikli araçları trafikte daha yaygın hale getirmek için gereken altyapının ana omurgası ise şarj ağı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) bugüne kadar 133 şarj ağı işletmeciliği lisansı verdi. Değerlendirme sürecinde yeni lisans talepleri bulunduğu da biliniyor.
Peki pazar bu kadar oyuncuyu kaldırır mı? Sektör nereye doğru nasıl evrilir? Bu işe girmek için hâlâ fırsat var mı? Bu alana iddialı giriş yapan bir oyuncunun, Borusan EnBW Enerji’nin Genel Müdür Yardımcısı Levent Özcan Caner, Nasıl Bir Ekonomi ve Enerji Günlüğü’nün konuya ilişkin sorularını cevapladı.
Neden şarj ağı?
Borusan EnBW olarak elektrik üretimi için 725 MW kurulu gücümüz var. Elimizdeki proje stoku ile birlikte toplam 1.3 GW seviyesine ulaşıyoruz. Bu kapasitenin tamamı yenilenebilir kaynaklara dayalı. Toptan elektrik satış şirketimiz var, perakende satışı da yapıyoruz ama şarj ağı işletmeciliği ile son tüketiciye getirebileceğimiz bir birikim var. Şarj ağı işletmeciliği de son tüketiciye gidebilecek iş modeli arayışımızın bir yansıması. Bu alanda başarılı olacağımızı görmek bizi buraya yöneltti.
Bu öngörünüz neye dayanıyor?
En önemli iki avantajımız şunlar. Borusan Grubu, BMW’nin Türkiye distribütörü. Oradan gelen bir niyet ve kapasite var. EnBW ise Almanca konuşulan ülkelerde (Almanya, Avusturya, İsviçre) Tesla’dan sonra ikinci sıradaki elektrikli şarj ağı işletmecisi. Borusan’daki otomotiv distribütörlüğünden gelen müşteriye ulaşabilme gücünü EnBW’nin gücü ile birleştirdiğimizde Türkiye’de de başarılı olacağımıza inanıyoruz.
Bu işe girmekte geç kalmadınız mı?
Bugün itibariye 133 lisanslı şirket var. Her hafta bir iki yeni lisans geliyor. Biz de lisansımızı Aralık 2022’de aldık ama bu işe yeni başlamış değiliz. Yaklaşık iki yıldır Borusan EnBW içerisinde aktif olarak takip edilen ve zamanı beklenen bir proje. Yani geç kaldığımızı düşünmüyoruz ve önemli bir avantajla başlıyoruz, hiç kuşkusuz o da Petrol Ofisi (PO) ile yapmış olduğumuz iş birliği. (İki marka, akaryakıt istasyonlarında şarj istasyonları kurulması konusunda anlaşmaya vardılar – Enerji Günlüğü)
Petrol Ofisi sizin dışınızda kimseyle bu işi yapmayacak mı?
Yatırımlarımızın korunması açısından bir iş modelimiz var. Yani bizim yatırım yaptığımız istasyonlarda yatırımımızın geri dönüşünü etkileyecek faktörlerin olmasını istemiyoruz, Petrol Ofisi de buna saygı duyuyor. Ama bizim dışımızda hiçbir şarj ağı işletmecisi PO istasyonlarına girmeyecek diye bir kaide de yok. Keza Petrol Ofisi bir franchise zinciri, dolayısıyla aslında istasyonlar üçüncü taraflar. Yani biz hepsini Petrol Ofisi markası altında görsek de onlar ayrı işletmeciler. Bu ayrı işletmecilere mümkün olduğu kadar tek elden şarj ağı kurup tedarik yapabilmek ama başkalarının da PO istasyonlarına girişini engelleyecek bir pozisyon almıyoruz. İş birliğinin güçlü olması açısından PO bize, biz de PO’ya destek veriyoruz. İki taraf da pozitif gidiyor şu anda. Bundan sonraki işbirliği lansmanımız da Borusan Otomotiv ile olacak. Borusan Otomotiv de Türkiye’de elektrikli araç satışında pazar lideri pozisyonunda. Dolayısıyla onlarla beraber de bu işi yapabiliyor olmak çok önemli. Üçlü saç ayağı gibi düşünün.
Borusan Otomotiv işbirliğinde rekabete aykırılık riski yok mu?
Rekabeti kısıtlayacak bir şeyden her zaman kaçınıyoruz. Burada da öyle bir endişemiz yok. Şu anda bizim lisansımıza işlenmiş ünitelere baktığımız zaman çoğu Borusan Otomotiv lokasyonlarında kurulu. Amma velakin Borusan Otomotiv’le, BMW markasıyla da özellikle kampanyalar yapma isteğimiz var.
Nasıl bir kampanya mesela?
İşin en başına dönelim, biz entegre elektrik şirketiyiz. Dolayısıyla biz Borusan Otomotiv’in müşterilerine elektrikli şarj ağı işletmeciliği hizmetini sunabiliriz. Aynı zamanda onların elektrik tedariğini yapabiliriz. Hatta onlara, yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik tükettiklerini kanıtlayabilecek yeşil enerji sertifikaları (I-REC) verebiliriz.
Borusan müşterisinden kastınız nedir?
Borusan Otomotiv’den araç alanlar, yani onların müşterileri. Borusan işbirliği sayesinde şimdi elektrikli araç deneyim merkezlerimiz de olacak. Henüz yok ama kuracağız. İnşallah ilkini Bodrum’da yapacağız. Şu anda tasarımlarını yapıyoruz.
Şarj istasyonlarınızda neler olacak?
Biz şarj ağı işletmeciliğine birkaç farklı değerle girmeye çalışıyoruz. Bunların birincisi şu ana kadar hep üzerinde durduğum yenilenebilir enerji. İkincisi müşterinin şarj için beklediği süreye bir değer katabilmek. Yani onlara iyi gelebilecek etmenler koyabilmek. Dolayısıyla bir lunch tasarımı içerisinde bu tür müşteri deneyim merkezlerini sağlıyor olacağız. Müşteriye vereceğimiz en önemli değer de hızlı şarj. Ağımızda tamamen DC, yani hızlı şarj üniteleri bulundurmayı planlıyoruz. Şu anda lisans şartları gereği kurduğumuz sınırlı sayıda AC üniteler (yavaş şarj ediyor) var. Ama gelecek beş yılın sonunda ünitelerimizin yüzde doksan dokuzu DC, yani hızlı şarj üniteleri olacak.
Müşteri aracın şarj olmasını beklerken ne tür hizmetler alabilecek?
Biz niye Petrol Ofisi ile iş birliğini devreye almak istedik, çünkü güzel bir PO istasyonuna gittiğinizde kendinizi güvende hissediyorsunuz. İkincisi ihtiyaçlarınızı karşılayabilecek bir marketiniz var. Üçüncüsü tüm ihtiyaçlarınızı giderebileceğiniz yardımcı üniteler söz konusu. Dördüncüsü, bizim getirdiğimiz hızlı şarj altyapısı. Aynı zamanda 100 Mbps’lik internet hızı. PO istasyonlarında bu hizmetler olduğu için bizim tek yapacağımız oraya hızlı şarj ağı istasyonlarını kurmak. Seçili PO istasyonlarındaki bu imkanları, müşteri deneyim merkezlerinde de tekrarlayacağız. Dolayısıyla bir müşteri geldiği zaman kaliteli bir hizmet alması konusunda neler yapmak gerekiyorsa bu deneyim merkezlerinde de onları bulunduracağız.
Bu işe ne kadar yatırım yaptınız, yıl sonunda nereye ulaşacak harcama tutarı?
Sadece lisansın yüklediği gereklilikleri karşıladığımızı düşünürsek, şu ana kadar yaklaşık 2.500.000 dolar harcama yaptık. Bundan sonrasına gelince, 2.000’e yakın PO istasyonunun çoğunda bulunmak istiyoruz ama aşama aşama kuracağız. Hedefimiz bu yılı yaklaşık 100-150 istasyonla bitirmek. Şu anda 56 istasyonumuz kurulu. Gelecek sene bunun iki katı sonraki sene onun iki katı gibi katlanarak artacak. PO ile anlaşmamız kapsamında beş yıl içinde asgari 40.000.000 dolarlık bir yatırım düşünüyoruz.
PO anlaşması dışında kalan yatırımlar?
Piyasaya iki üç alanda yayılmak istiyoruz. Bunlardan birisi otoyollar. Büyük şehirler arasındaki otoyollar üzerine de istasyonlar kuracağız. Çünkü Kuzey Marmara yaklaşık dokuz tane istasyon istiyor. Çanakkale 1915 köprüsü üç dört tane istasyon istiyor. Bunlarda rakam veremiyoruz çünkü karşı tarafla oturup konuşup belirlenebilecek rakamlar bunlar. İkinci aşamada sadece elektrikli araç şarj edilebilecek istasyonlar yapmak istiyoruz.
Otonom mu olacak bunlar, yani tüketici kendisi mi alacak hizmeti?
Evet, otonom. Ünite başında kimse olmayacak. Hatta belki elektriğini de ona bağlı bir güneş enerjisi tesisinden alıyor olacak. Kendi trafosu bulunan, kendi şebeke çıkışı bulunan noktalarda olacak. Bunların ön tasarımlarını şu anda yapıyoruz.
Otoyol üzerindekiler Off Grid mi olacak?
Bunlar ne yazık ki off grid (şebeke dışı) olmaz. O kadar yüksek kapasitede yapmak mümkün olmaz. Şu anın teknolojisi mümkün değil. Ama bunlar içinde ana belirleyici unsur yer tahsisi hususu. Yani nerede yer bulunacak ve oraya nasıl kurulacak hususu. Biz teknik dizaynlarımızı oluşturduk planlarımızı ve yatırım sermayesi gereksinimlerini de ortaya koyduk, şu anda yerlerle alakalı ne kadar ilerleyebileceğimizi araştırıyoruz.
Elektrikli araçlar gerçekten tutar mı?
Tutar, tutuyor da. Bizim burada ana takip ettiğimiz metrik ana gösterge özellikle Avrupa piyasası. Türkiye olarak Almanya, İngiltere, Hollanda gibi belirleyici piyasalardaki büyüme eğrisini yaklaşık üç dört yıl geriden takip ediyoruz. AB’deki ivmeyi Türkiye’de de net olarak görgümüz için tutacağına inancımız yüksek. Tabii burada devlet politikaları, ekonomik politikalar gibi faktörler önemli. Bunun haricinde dünyadaki ve Türkiye’deki piyasa gelişimi tamamen pozitif yönde.
Kazanç bu işin neresinde?
Her ne kadar şarj hizmeti destek de bu bir elektrik satışı işi. Sonuçta aldığınız elektriğin bir maliyeti ve sattığınız elektriğin bir geliri var. Alış satış arasındaki marjdan para kazanıyorsunuz. Yatırımın geri dönüşünü sağlayacak olan birincil öge bu kuşkusuz. Yani kilovatsaat (kWh) bazında şarj hizmeti veriyorsunuz, kWh bazında elektrik maliyetiniz oluşuyor. Zamanla piyasada rekabet arttıkça kâr marjı gittikçe eriyecektir. Burada da çapraz satış imkanları ortaya çıkıyor. Bizim aslında şirketimizin başarılı olacağına inancımız buradaki çapraz satış gücünden geliyor biraz. Müşterilerimize komple bir çözüm sunmaya çalışıyoruz. Bize gelen müşteri bizden elektrik tedariğini de, yenilenebilir enerji sertifikasını da alabilecek. Bunlar sayesinde yapacağımız çapraz satışlarla diğer şirketlerden ayrılarak kâr marjını koruyacağımızı düşünüyoruz.
Bayilik sisteminiz de olacak mı?
Bayilik sistemi düşünmüyoruz. Tamamen kendi bünyemizde yapıyoruz. Kurulumu ben yapacağım, sizden sadece işletmecilik almak istiyorum diyenler olursa da bunlara proje bazında bakarız. Gelecekte böyle iş modelleri içine de girebiliriz. Kuşkusuz Borusan EnBW kalitesini sürdürebilecek taraflar olması çok önemli, yani belli kriterleri yerine getiriyor olmalı. Bu tür bayilik ve sertifika verme işlemlerine tamamen kapalı değiliz. Gelecekte olabilir böyle şeyler.
Kamunun yaklaşımının rolü nedir bu işte?
Devletin politika ve regülasyon çerçevesinde vereceği destek çok önemli. Enerji Bakanlığı ve EPDK’nın çok pozitif yaklaşımları var. Bunu koruyabilmek çok önemli. Sektör şu anda bir bebek pozisyonunda. Daha yeni büyümeye başlıyor. Bu bebeği regülasyon çerçevesi, sektör temsilcileri, kullanıcılar, tüketiciler, hep beraber büyüteceğiz. Bu pozitif yaklaşım sürerse bence Türkiye açısından, ülkenin kaynaklarını doğru kullanabilmek açısından önemli bir nokta.
Türkiye’nin genel enerji politikası ile ilişkisi nasıl bu işin?
Enerji politikasıyla bir arada düşününce, Türkiye’nin enerji arz güvenliğine de fayda sağlayabilecek bir konu bu. 2032-2035 yıllarında elektriğin sadece yüzde 1-2’sinin, yani aslında çok düşük bir miktarının elektrikli şarj ağına gireceğini düşünüyoruz ama elektrikli şarj ağının en önemli noktalarından birisi sistemden kesintili elektrik çekiyor olması. Dolayısıyla burada belli regülasyonlar kapsamında gelecekteki enerji sepetiyle paralel bir tüketim sağlayabilirsek, arz güvenliği için bir katkı olacaktır.
Bunu nasıl yapacağız?
Çok basit bir çözümü var, batarya sistemleri. Entegre bir yönetim sistemi ile bataryaları verimli şekilde kullanarak elektrikli şarj ağında farklılık yaratabiliriz. Örneğin arabanı gece şarj ettiğinde, daha düşük bir fiyat ödeme imkânı ile tüketimi kaydırmak mümkün. Ve bataryalar buradaki en önemli unsurlar olacak.
Bu sektöre 133 oyuncu fazla değil mi?
Bu 133 şirketin tamamının gelecekte var olması çok mümkün değil. Çünkü elektrikli şarj ağı işletmeciliği sermaye yatırımı yoğun bir iş. Dolayısıyla bu 133 tane firmanın – ki bu sayı daha da yükselecektir – hepsinin büyüme için ihtiyaç duyulacak sabit sermaye yatırımını karşılaması mümkün değil. Süreç içerisinde elenen firmalar, birleşenler, güç birliği, iş birliği yapanlar olacak. Ama EPDK ve Enerji Bakanlığı’nı da anlayabiliyorum. Şu anda, bebek aşamasında olan bir sektör. Dolayısıyla daha baştan çok katı kurallarla piyasaya girişi zorlaştırmak, sektöre ket de vurabilir. Kuşkusuz bir yerde limitlemek lazım ama bir taraftan da özel sektörün önüne çok fazla set çekmemek lazım. Bir yatırım iştahı varsa yatırım yapmaya istekli firmalar buraya girebiliyor olmalı.
Çok farklı yol haritaları benimseyen oyuncular da çıkacaktır değil mi?
Evet, çok farklı iş modelleri var. Hani biz diyoruz ya DC kuracağız, çok hızlı olacağız, işte bunun tam tersi de doğru. AC kuracağız, yavaş hizmet sunacağız ama çok çok ucuz olacağız diyenler de çıkabilir. Böylelikle sabit sermaye yatırımını daha azaltabilen, maliyetlerini çok iyi kontrol eden firmaların oralarda da başarılı olma şansı var. Tek doğru yol bizimkidir gibi bir durum söz konusu değil. Onun için farklı iş modelleri olacak ama 133 tane şirket piyasa yaşar mı sorusuna dönersek, bu pek mümkün değil.
Ne tür firmalar ayakta kalabilir?
Birincisi, entegre enerji firmaları, entegre enerji üretimi, perakende satışı bulunan, sabit sermaye yatırımına finansman bulabilecek firmalar ayakta kalır. En klasik cevabı bu. Bunun yanında çağımız çok farklı iş modellerine de gebe. Bir tarafta bakıyorsunuz hiçbir aracı olmayan Über çok başarı sağlıyor veya hiç oteli bulunmayan Booking.com çok başarı sağlıyor. Burada da iş modeliyle piyasayı değiştirebilecek firmalar çıkacak. Özellikle altyapı şirketleri belli bir ölçeğe eriştikten sonra fiyat rekabetinin oluştuğu pozisyonda farklı gelir ihtiyaçları söz konusu. Bunları sağlayabilecek firmalar da, netvörkleri aracılığıyla iş yapabilecek firmalar. Yani roaming dediğimiz, bir altyapı paylaşımını yapabilecek belki hiç elektrikli şarj ağı makinası olmayan şirketler, burada çeşitli iş modelleriyle başarılı olabilirler.
Bu işi nasıl bir mevzuat yaklaşımı daha hızlı büyütür?
Regülasyon çok dengeli gitmeli. Dengeliden kastım da şu: Bir tarafta müşteri var. Müşterinin gücünü ve kazancını sağlayabilecek bir sistem olmalı. Öte yandan da sabit sermaye yatırımı içerikli olduğu için bu geri dönüşü de göz ardı etmeyen bir regülasyon şart. Bu kapsamda hem tüketiciyi gözetecek hem de yatırımcıyı gözetecek dengeli bir regülasyon gerekli. Tüketiciye ne kadar çok yakın durursanız o kadar az yatırımcı gelir. Yatırımcıyı çok fazla gözetirseniz az tüketici gelir. Dolayısıyla, bu dengeyi sağlayabilecek bir regülasyona ihtiyacımız var. Şu andaki regülasyonların gidişatı, var olan çerçeve çok umut verici. Bu denge korunabilirse sektör ciddi bir noktaya gelecektir.
Mehmet KARA – Enerji Günlüğü
Şarj Sektörü
Şarj İstasyonları Türkiye’yi Aydınlatıyor: Elektrik Üretimimiz Bu Akıma Hazır mı?


Türkiye’nin dört bir yanında elektrikli araç şarj istasyonları mantar gibi bitiyor. Büyük şehirlerin caddelerinden otoyol dinlenme tesislerine kadar her yerde karşımıza çıkan bu istasyonlar, elektrikli araç sahipleri için büyük kolaylık sağlıyor. Ancak bu hızla artan şarj altyapısı, beraberinde önemli bir soruyu da getiriyor: Türkiye’nin mevcut elektrik üretim kapasitesi, bu “elektrikli akımı” karşılamaya hazır mı?
Elektrikli Araçların Yükselişi ve Şarj İhtiyacı
Elektrikli araçlar, çevre dostu olmaları ve düşük işletme maliyetleri sayesinde tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de giderek daha fazla tercih ediliyor. Devlet teşvikleri, artan benzin fiyatları ve teknolojik gelişmeler bu dönüşümü hızlandırıyor. Doğal olarak, elektrikli araç sayısı arttıkça, bu araçları besleyecek şarj istasyonlarına olan ihtiyaç da katlanarak büyüyor. Şarj istasyonları ağı genişledikçe, elektrikli araç sahipleri de menzil kaygısı yaşamadan daha uzun yolculuklara çıkabiliyor, bu da elektrikli araç kullanımını daha cazip hale getiriyor.
Elektrik Üretimine Etkisi: Talep Artışı ve Zorluklar
Şarj istasyonlarının yaygınlaşması, elbette elektrik şebekesi üzerindeki talebi de artırıyor. Her ne kadar tekil bir elektrikli aracın şarjı, evdeki birçok elektrikli cihaza kıyasla anlık olarak daha yüksek güç çekse de, toplamda binlerce aracın aynı anda veya benzer zaman dilimlerinde şarj edilmesi, şebekede önemli bir yük oluşturabilir.
Peki, bu durum Türkiye’nin elektrik üretimi için ne anlama geliyor?
- Pik Talep Yönetimi: Elektrikli araçlar genellikle akşam saatlerinde, yani konutların da yoğun elektrik tükettiği dönemlerde şarj ediliyor. Bu durum, şebekedeki pik talep eğrisini daha da yükseltebilir. Bu pik talepleri karşılamak, enerji üretim tesisleri için bir zorluk teşkil edebilir ve ek kapasite yatırımlarını gerektirebilir.
- Altyapı Güçlendirme İhtiyacı: Yalnızca üretim değil, aynı zamanda iletim ve dağıtım altyapısının da bu artan talebe uyum sağlaması gerekiyor. Mevcut elektrik hatları ve trafoların, özellikle yoğun şarj istasyonu bölgelerinde, bu ek yükü kaldırabilecek kapasitede olması şart. Aksi takdirde, bölgesel kesintiler veya voltaj düşüşleri yaşanabilir.
- Enerji Kaynaklarının Çeşitliliği: Türkiye’nin elektrik üretiminde kömür ve doğal gaz gibi fosil yakıtların payı hala yüksek. Elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla bu kaynaklara olan bağımlılık daha da artabilir. Bu da hem çevresel sürdürülebilirlik hem de enerji güvenliği açısından riskler barındırır. Bu nedenle, elektrikli araçların karbon ayak izini gerçekten azaltabilmek için yenilenebilir enerji kaynaklarından (güneş, rüzgar, hidroelektrik) elektrik üretimine daha fazla ağırlık verilmesi kritik önem taşıyor.
Çözüm Yolları ve Gelecek Vizyonu
Türkiye, bu potansiyel zorlukların farkında ve çeşitli stratejiler geliştiriyor.
- Yenilenebilir Enerji Yatırımları: Güneş ve rüzgar enerjisi santrallerine yapılan yatırımlar hız kesmeden devam ediyor. Bu sayede, elektrikli araçların şarj edildiği elektriğin daha büyük bir kısmı temiz kaynaklardan sağlanabilecek.
- Akıllı Şebeke Çözümleri: Akıllı şebeke (smart grid) teknolojileri, elektrik talebini daha etkin bir şekilde yönetmek için büyük bir potansiyele sahip. Bu sistemler, şarj sürelerini optimize ederek, şebeke üzerindeki yükü dengeleyebilir ve enerji verimliliğini artırabilir. Örneğin, araçların elektrik talebinin düşük olduğu saatlerde şarj edilmesi teşvik edilebilir.
- Batarya Depolama Sistemleri: Büyük ölçekli batarya depolama sistemleri, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen fazla elektriği depolayarak, pik saatlerde şebekeye geri verebilir. Bu, hem elektrik arz güvenliğini artırır hem de şebeke dalgalanmalarını azaltır.
- Teşvikler ve Farkındalık: Elektrikli araç şarjını pik saatler dışında yapmaya teşvik eden tarifeler ve bilinçlendirme kampanyaları da önemli rol oynayabilir.
Türkiye’deki şarj istasyonlarının hızla artması, elektrikli araç devriminin ne kadar gerçek olduğunu gösteriyor. Ancak bu devrimin sürdürülebilir olması için, elektrik üretim ve dağıtım altyapımızın bu artan talebe tam anlamıyla hazır olması gerekiyor. Yenilenebilir enerjiye yatırım, akıllı şebeke teknolojileri ve bilinçli tüketim alışkanlıkları, Türkiye’nin elektrikli geleceğini aydınlatacak temel taşlar olacaktır.
Şarj Sektörü
WAT Mobilite, Sürdürülebilir Enerji Yolculuğuna YEK-G Sertifikasıyla Güç Kattı


WAT Mobilite, 1 Mart 2025 itibarıyla geçerli YEK-G sertifikasını aldı. Sertifika, şirketin şarj istasyonlarında kullanılan enerji kadar yenilenebilir üretimi desteklediğini resmi olarak tescilledi. Bu gelişme, şirketin karbon ayak izini dengelemesine ve sürdürülebilirlik vizyonunu güçlendirmesine katkı sağlıyor. Türkiye genelinde 400’den fazla lokasyonda hizmet veren WAT, çevre dostu enerji kullanımıyla sektörde fark yaratıyor.
Koç Topluluğu şirketlerinden WAT Mobilite, elektrikli araç şarj altyapısında sürdürülebilirliği önceliklendirerek önemli bir adım attı. Şirket, 1 Mart 2025 itibarıyla geçerli YEK-G (Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti Sistemi) sertifikasını aldı. Bu sertifika, Türkiye genelindeki tüm şarj istasyonlarında tüketilen enerjinin tamamına denk gelen miktarın yenilenebilir kaynaklardan karşılandığını resmi olarak belgeliyor. Bu adım, WAT Mobilite’nin karbon ayak izini dengelemesine ve çevresel taahhütlerini güçlendirmesine katkı sağladı.
YEK-G, Enerji Piyasaları İşletme A.Ş. (EPİAŞ) tarafından yürütülen ve tüketilen elektriğin miktarına denk gelen yenilenebilir enerji üretiminin belgelendiği resmi bir sistem olarak işlev görüyor. Şarj istasyonlarında kullanılan elektriğin şebeke üzerindeki kaynağını doğrudan değiştirmese de, bu sistem şirketlerin aynı miktarda yenilenebilir enerji üretimini desteklemesini sağlayarak karbon emisyonlarının dengelenmesine katkıda bulunuyor. WAT
Mobilite, bu sistem kapsamında edindiği YEK-G sertifikaları ile, şarj ağı genelinde tükettiği enerji kadar yenilenebilir kaynak kullanımını teşvik ediyor.
Sürdürülebilirlik vizyonunu iş yapış şeklinin merkezine yerleştiren WAT Mobilite, Türkiye genelinde 59 şehirde, 400’ün üzerinde lokasyonda ve 1000’den fazla şarj bağlantı noktasına ulaşan altyapısıyla, sektörde güçlü bir konuma sahip. Kullanıcı dostu mobil uygulamasıyla en yakın istasyonun bulunmasını ve hızlı ödeme işlemlerini kolaylaştıran WAT Mobilite, çevreye duyarlı yatırımlarıyla Türkiye’nin elektrikli araç ekosistemine yön vermeye devam ediyor.
WAT Mobilite’nin YEK-G sistemiyle attığı bu adım, sadece teknik bir belge değil; aynı zamanda şirketin çevresel sorumluluğunu sahiplenen yaklaşımının güçlü bir göstergesi oldu. Şirket, şeffaf ve sürdürülebilir enerji politikalarıyla hem kullanıcılarının hem de toplumun geleceğine katkı sunmayı sürdürüyor.
Şarj Sektörü
Şarj İstasyonlarındaki Park Sorununu Çözecek Düzenleme Yolda!


Halka açık otoparklarda bulunan şarj noktaları çoğu zaman elektrikli olmayan araçlar tarafından park amacıyla işgal ediliyor. Bu durum hem elektrikli araç sürücülerinin hem de şarj ağı operatörlerinin mağduriyetine yol açıyor.
Üçay Mühendisik CEO’su ve İcra Kurulu Başkanı Turan Şakacı, halka açık otoparklarda bulunan şarj noktası işgallerinin önüne geçmek amacıyla yürütülen çalışmalara dikkat çekti.
Elektrikli araçlara talep artıyor. Kullanıcılarına; sessiz, ekonomik ve çevreci sürüş deneyimi yaşatan elektrikli araçların şarj ağı da hızla yaygınlaşıyor. Şarj ağı yaygınlaşsa da amacı dışında kullanılan şarj istasyonları nedeniyle elektrikli otomobil sahipleri mağduriyet yaşayabiliyor. Çünkü şarj istasyonları çoğu zaman içten yanmalı motorlu araçlar tarafından park amacıyla kullanılıyor. Bu durum aynı zamanda şarj ağı operatörleri tarafından yapılan yatırımların verimsizleşmesi anlamına da geliyor.
Üçay Mühendisik CEO’su ve İcra Kurulu Başkanı Turan Şakacı, halka açık otoparklarda bulunan şarj noktası işgallerinin önüne geçmek amacıyla yürütülen çalışmalara dikkat çekti:
Ankara Büyükşehir Belediyesi, cezai yaptırım getirdi
“Elektrikli otomobil sahiplerinin ve şarj ağı operatörlerinin şarj istasyonlarındaki harici park durumları nedeniyle yaşadıkları mağduriyeti önlemek amacıyla EV şarj istasyonları için caydırıcı düzenlemeler yapmak gerekiyor. Yerel yönetimler bu konuda çözümler geliştirse de yeterli ve tüm kamuya açık alanları kapsayıcı olmuyor. Örneğin Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin mülkiyeti belediyeye ait olan 65 adet şarj istasyona cezai yaptırım getirmesi, Ankara’da yaşanan mağduriyeti tamamen çözmese de farkındalık oluşturması açısından büyük önem taşıyor.
“Komisyon çalışmaları başlatıldı”
Yakın zaman önce bu konunun yasal düzenlemelerle halka açık tüm otoparkları kapsayacak şekilde ele alınması konusunda da önemli bir adım atıldı. Konunun 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu kapsamına alınması için komisyon çalışmaları başlatıldı. Bu kapsamda bizim ve bizim gibi şarj operatörlüğü hizmeti veren firmaların görüşleri de alındı. Elektrikli otomobil sahiplerinin ve şarj ağı operatörlerinin sorununu büyük ölçüde çözecek olan bu düzenlemenin en kısa zamanda yasalaşmasını bekliyoruz” dedi.
-
Genel3 ay önce
Hyundai Inster’in Rekabetçi Fiyatı Belli Oldu!
-
Şarj Sektörü3 ay önce
Şarj İstasyonları Türkiye’yi Aydınlatıyor: Elektrik Üretimimiz Bu Akıma Hazır mı?
-
Elektrikli Otomobiller1 ay önce
Toyota, Yeni Corolla Cross Hybrid’i Türkiye’de Satışa Sundu
-
Elektrikli Araçlar1 ay önce
2053 Sıfır Emisyon Hedefi Yasallaştı
-
Elektrikli Araçlar1 ay önce
Hyundai Motor Grubu, 2025 J.D. Power İlk Kalite Araştırması’nda Zirvede
-
Test Sürüşleri1 hafta önce
TEST SÜRÜŞÜ :Mustang Mach-E: Bir Efsanenin Yeniden Doğuşu mu, Yoksa Bir Kutsal İsyan mı?
-
Otomotiv3 gün önce
Turka’dan araç muayenede yeni dönem için ilk imza
-
Elektrikli Araçlar3 gün önce
Hotomobil Tesla Cybertruck için Tasarladığı Cyberglad Modelinin Avrupa Lansmanını “Caravan Salon Düsseldorf” Fuarı’nda Gerçekleştiriyor