Connect with us

Şarj Sektörü

Borusan EnBW şarj işine 40 milyon dolar yatıracak

Borusan EnBW Enerji Genel Müdür Yardımcısı Levent Özcan Caner, şarj ağı altyapısına beş yılda 40 milyon dolar yatıracaklarını, araçları yeşil elektrik ile hızlı şarj edebilmelerinin pazardaki en önemli avantajları olduğunu söyledi.

Küresel trendler arasında yer alan e-mobilite Türkiye’de de yansımasını buluyor. Bu yansımalardan biri, işin enerji tarafına değen yönü ile elektrikli araçların giderek yaygınlaşması.

Elektrikli araçları trafikte daha yaygın hale getirmek için gereken altyapının ana omurgası ise şarj ağı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) bugüne kadar 133 şarj ağı işletmeciliği lisansı verdi. Değerlendirme sürecinde yeni lisans talepleri bulunduğu da biliniyor.

Peki pazar bu kadar oyuncuyu kaldırır mı? Sektör nereye doğru nasıl evrilir? Bu işe girmek için hâlâ fırsat var mı? Bu alana iddialı giriş yapan bir oyuncunun, Borusan EnBW Enerji’nin Genel Müdür Yardımcısı Levent Özcan Caner, Nasıl Bir Ekonomi ve Enerji Günlüğü’nün konuya ilişkin sorularını cevapladı.

Neden şarj ağı?

Borusan EnBW olarak elektrik üretimi için 725 MW kurulu gücümüz var. Elimizdeki proje stoku ile birlikte toplam 1.3 GW seviyesine ulaşıyoruz. Bu kapasitenin tamamı yenilenebilir kaynaklara dayalı. Toptan elektrik satış şirketimiz var, perakende satışı da yapıyoruz ama şarj ağı işletmeciliği ile son tüketiciye getirebileceğimiz bir birikim var. Şarj ağı işletmeciliği de son tüketiciye gidebilecek iş modeli arayışımızın bir yansıması. Bu alanda başarılı olacağımızı görmek bizi buraya yöneltti.

Bu öngörünüz neye dayanıyor?

En önemli iki avantajımız şunlar. Borusan Grubu, BMW’nin Türkiye distribütörü. Oradan gelen bir niyet ve kapasite var. EnBW ise Almanca konuşulan ülkelerde (Almanya, Avusturya, İsviçre) Tesla’dan sonra ikinci sıradaki elektrikli şarj ağı işletmecisi. Borusan’daki otomotiv distribütörlüğünden gelen müşteriye ulaşabilme gücünü EnBW’nin gücü ile birleştirdiğimizde Türkiye’de de başarılı olacağımıza inanıyoruz.

Bu işe girmekte geç kalmadınız mı?

Bugün itibariye 133 lisanslı şirket var. Her hafta bir iki yeni lisans geliyor. Biz de lisansımızı Aralık 2022’de aldık ama bu işe yeni başlamış değiliz. Yaklaşık iki yıldır Borusan EnBW içerisinde aktif olarak takip edilen ve zamanı beklenen bir proje. Yani geç kaldığımızı düşünmüyoruz ve önemli bir avantajla başlıyoruz, hiç kuşkusuz o da Petrol Ofisi (PO) ile yapmış olduğumuz iş birliği. (İki marka, akaryakıt istasyonlarında şarj istasyonları kurulması konusunda anlaşmaya vardılar – Enerji Günlüğü)

Petrol Ofisi sizin dışınızda kimseyle bu işi yapmayacak mı?

Yatırımlarımızın korunması açısından bir iş modelimiz var. Yani bizim yatırım yaptığımız istasyonlarda yatırımımızın geri dönüşünü etkileyecek faktörlerin olmasını istemiyoruz, Petrol Ofisi de buna saygı duyuyor. Ama bizim dışımızda hiçbir şarj ağı işletmecisi PO istasyonlarına girmeyecek diye bir kaide de yok. Keza Petrol Ofisi bir franchise zinciri, dolayısıyla aslında istasyonlar üçüncü taraflar. Yani biz hepsini Petrol Ofisi markası altında görsek de onlar ayrı işletmeciler. Bu ayrı işletmecilere mümkün olduğu kadar tek elden şarj ağı kurup tedarik yapabilmek ama başkalarının da PO istasyonlarına girişini engelleyecek bir pozisyon almıyoruz. İş birliğinin güçlü olması açısından PO bize, biz de PO’ya destek veriyoruz. İki taraf da pozitif gidiyor şu anda. Bundan sonraki işbirliği lansmanımız da Borusan Otomotiv ile olacak. Borusan Otomotiv de Türkiye’de elektrikli araç satışında pazar lideri pozisyonunda. Dolayısıyla onlarla beraber de bu işi yapabiliyor olmak çok önemli. Üçlü saç ayağı gibi düşünün.

Borusan Otomotiv işbirliğinde rekabete aykırılık riski yok mu?

Rekabeti kısıtlayacak bir şeyden her zaman kaçınıyoruz. Burada da öyle bir endişemiz yok. Şu anda bizim lisansımıza işlenmiş ünitelere baktığımız zaman çoğu Borusan Otomotiv lokasyonlarında kurulu. Amma velakin Borusan Otomotiv’le, BMW markasıyla da özellikle kampanyalar yapma isteğimiz var.

Nasıl bir kampanya mesela?

İşin en başına dönelim, biz entegre elektrik şirketiyiz. Dolayısıyla biz Borusan Otomotiv’in müşterilerine elektrikli şarj ağı işletmeciliği hizmetini sunabiliriz. Aynı zamanda onların elektrik tedariğini yapabiliriz. Hatta onlara, yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik tükettiklerini kanıtlayabilecek yeşil enerji sertifikaları (I-REC) verebiliriz.

Borusan müşterisinden kastınız nedir?

Borusan Otomotiv’den araç alanlar, yani onların müşterileri. Borusan işbirliği sayesinde şimdi elektrikli araç deneyim merkezlerimiz de olacak. Henüz yok ama kuracağız. İnşallah ilkini Bodrum’da yapacağız. Şu anda tasarımlarını yapıyoruz.

Şarj istasyonlarınızda neler olacak?

Biz şarj ağı işletmeciliğine birkaç farklı değerle girmeye çalışıyoruz. Bunların birincisi şu ana kadar hep üzerinde durduğum yenilenebilir enerji. İkincisi müşterinin şarj için beklediği süreye bir değer katabilmek. Yani onlara iyi gelebilecek etmenler koyabilmek. Dolayısıyla bir lunch tasarımı içerisinde bu tür müşteri deneyim merkezlerini sağlıyor olacağız. Müşteriye vereceğimiz en önemli değer de hızlı şarj. Ağımızda tamamen DC, yani hızlı şarj üniteleri bulundurmayı planlıyoruz. Şu anda lisans şartları gereği kurduğumuz sınırlı sayıda AC üniteler (yavaş şarj ediyor) var. Ama gelecek beş yılın sonunda ünitelerimizin yüzde doksan dokuzu DC, yani hızlı şarj üniteleri olacak.

Müşteri aracın şarj olmasını beklerken ne tür hizmetler alabilecek?

Biz niye Petrol Ofisi ile iş birliğini devreye almak istedik, çünkü güzel bir PO istasyonuna gittiğinizde kendinizi güvende hissediyorsunuz. İkincisi ihtiyaçlarınızı karşılayabilecek bir marketiniz var. Üçüncüsü tüm ihtiyaçlarınızı giderebileceğiniz yardımcı üniteler söz konusu. Dördüncüsü, bizim getirdiğimiz hızlı şarj altyapısı. Aynı zamanda 100 Mbps’lik internet hızı. PO istasyonlarında bu hizmetler olduğu için bizim tek yapacağımız oraya hızlı şarj ağı istasyonlarını kurmak. Seçili PO istasyonlarındaki bu imkanları, müşteri deneyim merkezlerinde de tekrarlayacağız. Dolayısıyla bir müşteri geldiği zaman kaliteli bir hizmet alması konusunda neler yapmak gerekiyorsa bu deneyim merkezlerinde de onları bulunduracağız.

Bu işe ne kadar yatırım yaptınız, yıl sonunda nereye ulaşacak harcama tutarı?

Sadece lisansın yüklediği gereklilikleri karşıladığımızı düşünürsek, şu ana kadar yaklaşık 2.500.000 dolar harcama yaptık. Bundan sonrasına gelince, 2.000’e yakın PO istasyonunun çoğunda bulunmak istiyoruz ama aşama aşama kuracağız. Hedefimiz bu yılı yaklaşık 100-150 istasyonla bitirmek. Şu anda 56 istasyonumuz kurulu. Gelecek sene bunun iki katı sonraki sene onun iki katı gibi katlanarak artacak. PO ile anlaşmamız kapsamında beş yıl içinde asgari 40.000.000 dolarlık bir yatırım düşünüyoruz.

PO anlaşması dışında kalan yatırımlar?

Piyasaya iki üç alanda yayılmak istiyoruz. Bunlardan birisi otoyollar. Büyük şehirler arasındaki otoyollar üzerine de istasyonlar kuracağız. Çünkü Kuzey Marmara yaklaşık dokuz tane istasyon istiyor. Çanakkale 1915 köprüsü üç dört tane istasyon istiyor. Bunlarda rakam veremiyoruz çünkü karşı tarafla oturup konuşup belirlenebilecek rakamlar bunlar. İkinci aşamada sadece elektrikli araç şarj edilebilecek istasyonlar yapmak istiyoruz.

Otonom mu olacak bunlar, yani tüketici kendisi mi alacak hizmeti?

Evet, otonom. Ünite başında kimse olmayacak. Hatta belki elektriğini de ona bağlı bir güneş enerjisi tesisinden alıyor olacak. Kendi trafosu bulunan, kendi şebeke çıkışı bulunan noktalarda olacak. Bunların ön tasarımlarını şu anda yapıyoruz.

Otoyol üzerindekiler Off Grid mi olacak?

Bunlar ne yazık ki off grid (şebeke dışı) olmaz. O kadar yüksek kapasitede yapmak mümkün olmaz. Şu anın teknolojisi mümkün değil. Ama bunlar içinde ana belirleyici unsur yer tahsisi hususu. Yani nerede yer bulunacak ve oraya nasıl kurulacak hususu. Biz teknik dizaynlarımızı oluşturduk planlarımızı ve yatırım sermayesi gereksinimlerini de ortaya koyduk, şu anda yerlerle alakalı ne kadar ilerleyebileceğimizi araştırıyoruz.

Elektrikli araçlar gerçekten tutar mı?

Tutar, tutuyor da. Bizim burada ana takip ettiğimiz metrik ana gösterge özellikle Avrupa piyasası. Türkiye olarak Almanya, İngiltere, Hollanda gibi belirleyici piyasalardaki büyüme eğrisini yaklaşık üç dört yıl geriden takip ediyoruz. AB’deki ivmeyi Türkiye’de de net olarak görgümüz için tutacağına inancımız yüksek. Tabii burada devlet politikaları, ekonomik politikalar gibi faktörler önemli. Bunun haricinde dünyadaki ve Türkiye’deki piyasa gelişimi tamamen pozitif yönde.

Kazanç bu işin neresinde?

Her ne kadar şarj hizmeti destek de bu bir elektrik satışı işi. Sonuçta aldığınız elektriğin bir maliyeti ve sattığınız elektriğin bir geliri var. Alış satış arasındaki marjdan para kazanıyorsunuz. Yatırımın geri dönüşünü sağlayacak olan birincil öge bu kuşkusuz. Yani kilovatsaat (kWh) bazında şarj hizmeti veriyorsunuz, kWh bazında elektrik maliyetiniz oluşuyor. Zamanla piyasada rekabet arttıkça kâr marjı gittikçe eriyecektir. Burada da çapraz satış imkanları ortaya çıkıyor. Bizim aslında şirketimizin başarılı olacağına inancımız buradaki çapraz satış gücünden geliyor biraz. Müşterilerimize komple bir çözüm sunmaya çalışıyoruz. Bize gelen müşteri bizden elektrik tedariğini de, yenilenebilir enerji sertifikasını da alabilecek. Bunlar sayesinde yapacağımız çapraz satışlarla diğer şirketlerden ayrılarak kâr marjını koruyacağımızı düşünüyoruz.

Bayilik sisteminiz de olacak mı?

Bayilik sistemi düşünmüyoruz. Tamamen kendi bünyemizde yapıyoruz. Kurulumu ben yapacağım, sizden sadece işletmecilik almak istiyorum diyenler olursa da bunlara proje bazında bakarız. Gelecekte böyle iş modelleri içine de girebiliriz. Kuşkusuz Borusan EnBW kalitesini sürdürebilecek taraflar olması çok önemli, yani belli kriterleri yerine getiriyor olmalı. Bu tür bayilik ve sertifika verme işlemlerine tamamen kapalı değiliz. Gelecekte olabilir böyle şeyler.

Kamunun yaklaşımının rolü nedir bu işte?

Devletin politika ve regülasyon çerçevesinde vereceği destek çok önemli. Enerji Bakanlığı ve EPDK’nın çok pozitif yaklaşımları var. Bunu koruyabilmek çok önemli. Sektör şu anda bir bebek pozisyonunda. Daha yeni büyümeye başlıyor. Bu bebeği regülasyon çerçevesi, sektör temsilcileri, kullanıcılar, tüketiciler, hep beraber büyüteceğiz. Bu pozitif yaklaşım sürerse bence Türkiye açısından, ülkenin kaynaklarını doğru kullanabilmek açısından önemli bir nokta.

Türkiye’nin genel enerji politikası ile ilişkisi nasıl bu işin?

Enerji politikasıyla bir arada düşününce, Türkiye’nin enerji arz güvenliğine de fayda sağlayabilecek bir konu bu. 2032-2035 yıllarında elektriğin sadece yüzde 1-2’sinin, yani aslında çok düşük bir miktarının elektrikli şarj ağına gireceğini düşünüyoruz ama elektrikli şarj ağının en önemli noktalarından birisi sistemden kesintili elektrik çekiyor olması. Dolayısıyla burada belli regülasyonlar kapsamında gelecekteki enerji sepetiyle paralel bir tüketim sağlayabilirsek, arz güvenliği için bir katkı olacaktır.

Bunu nasıl yapacağız?

Çok basit bir çözümü var, batarya sistemleri. Entegre bir yönetim sistemi ile bataryaları verimli şekilde kullanarak elektrikli şarj ağında farklılık yaratabiliriz. Örneğin arabanı gece şarj ettiğinde, daha düşük bir fiyat ödeme imkânı ile tüketimi kaydırmak mümkün. Ve bataryalar buradaki en önemli unsurlar olacak.

Bu sektöre 133 oyuncu fazla değil mi?

Bu 133 şirketin tamamının gelecekte var olması çok mümkün değil. Çünkü elektrikli şarj ağı işletmeciliği sermaye yatırımı yoğun bir iş. Dolayısıyla bu 133 tane firmanın – ki bu sayı daha da yükselecektir – hepsinin büyüme için ihtiyaç duyulacak sabit sermaye yatırımını karşılaması mümkün değil. Süreç içerisinde elenen firmalar, birleşenler, güç birliği, iş birliği yapanlar olacak. Ama EPDK ve Enerji Bakanlığı’nı da anlayabiliyorum. Şu anda, bebek aşamasında olan bir sektör. Dolayısıyla daha baştan çok katı kurallarla piyasaya girişi zorlaştırmak, sektöre ket de vurabilir. Kuşkusuz bir yerde limitlemek lazım ama bir taraftan da özel sektörün önüne çok fazla set çekmemek lazım. Bir yatırım iştahı varsa yatırım yapmaya istekli firmalar buraya girebiliyor olmalı.

Çok farklı yol haritaları benimseyen oyuncular da çıkacaktır değil mi?

Evet, çok farklı iş modelleri var. Hani biz diyoruz ya DC kuracağız, çok hızlı olacağız, işte bunun tam tersi de doğru. AC kuracağız, yavaş hizmet sunacağız ama çok çok ucuz olacağız diyenler de çıkabilir. Böylelikle sabit sermaye yatırımını daha azaltabilen, maliyetlerini çok iyi kontrol eden firmaların oralarda da başarılı olma şansı var. Tek doğru yol bizimkidir gibi bir durum söz konusu değil. Onun için farklı iş modelleri olacak ama 133 tane şirket piyasa yaşar mı sorusuna dönersek, bu pek mümkün değil.

Ne tür firmalar ayakta kalabilir?

Birincisi, entegre enerji firmaları, entegre enerji üretimi, perakende satışı bulunan, sabit sermaye yatırımına finansman bulabilecek firmalar ayakta kalır. En klasik cevabı bu. Bunun yanında çağımız çok farklı iş modellerine de gebe. Bir tarafta bakıyorsunuz hiçbir aracı olmayan Über çok başarı sağlıyor veya hiç oteli bulunmayan Booking.com çok başarı sağlıyor. Burada da iş modeliyle piyasayı değiştirebilecek firmalar çıkacak. Özellikle altyapı şirketleri belli bir ölçeğe eriştikten sonra fiyat rekabetinin oluştuğu pozisyonda farklı gelir ihtiyaçları söz konusu. Bunları sağlayabilecek firmalar da, netvörkleri aracılığıyla iş yapabilecek firmalar. Yani roaming dediğimiz, bir altyapı paylaşımını yapabilecek belki hiç elektrikli şarj ağı makinası olmayan şirketler, burada çeşitli iş modelleriyle başarılı olabilirler.

Bu işi nasıl bir mevzuat yaklaşımı daha hızlı büyütür?

Regülasyon çok dengeli gitmeli. Dengeliden kastım da şu: Bir tarafta müşteri var. Müşterinin gücünü ve kazancını sağlayabilecek bir sistem olmalı. Öte yandan da sabit sermaye yatırımı içerikli olduğu için bu geri dönüşü de göz ardı etmeyen bir regülasyon şart. Bu kapsamda hem tüketiciyi gözetecek hem de yatırımcıyı gözetecek dengeli bir regülasyon gerekli. Tüketiciye ne kadar çok yakın durursanız o kadar az yatırımcı gelir. Yatırımcıyı çok fazla gözetirseniz az tüketici gelir. Dolayısıyla, bu dengeyi sağlayabilecek bir regülasyona ihtiyacımız var. Şu andaki regülasyonların gidişatı, var olan çerçeve çok umut verici. Bu denge korunabilirse sektör ciddi bir noktaya gelecektir.

Mehmet KARA – Enerji Günlüğü

Kaynak: Borusan EnBW şarj ağına 40 milyon dolar yatıracak

Continue Reading
Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şarj Sektörü

EMOD: Şarj istasyonu kurmak kolaylaşmalı

Emobilite Operatörleri Derneği (E-MOD) Başkanı Murat Pınar, şarj ağı operatörlerinin belediyelere ödediği bedeller ile otoyol üzeri alanlardaki yüksek kiraların düşürülmesini istedi, sektörde şirket evililikleri beklendiğini söyledi.

Şarj istasyonu kurmak kolaylaşmalı

Enerji Günlüğü – Elektrikli araçlar ve onlara enerji sağlayan şarj altyapısı giderek yayılıyor. Konuya ilgi de öyle. Yeni araç almayı düşünen her birey elektrikli otomobili de seçenekler arasında tutuyor artık. Ancak daha gidilecek çok yol var. Peki bu konuda insanlığı nasıl bir yol haritası bekliyor? Elektrikli araç şarj istasyonu işletme ağı ile alt yapısının ve elektrikli araç şarj hizmetinin geliştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla kurulan Emobilite Operatörleri Derneği EMOD’un Başkanı Murat Pınar, Enerji Günlüğü’nün sorularını cevapladı.

sarj-istasyonu.JPGE-mobilite denilince tam olarak ne anlamalıyız?

Elektrikli mobilite veya kısaca e-mobilite denilince genel olarak elektrik enerjisiyle çalışan taşıtların ve bunların altyapısının kullanımını anlamalıyız. Bu terim, elektrikli araçlar, şarj istasyonları, enerji depolama sistemleri ve ilgili teknolojilerin geliştirilmesi, kullanımı ve entegrasyonuyla ilgili bir dönüşüm sürecini ifade ediyor.

Son zamanlarda neden herkesin dilinde, önemi nereden geliyor?

E-mobilite kavramı; çevresel etkileri azaltma, enerji verimliliğini arttırma, fosil yakıtlardan kaynaklanan kirliliği azaltma ve sürdürülebilirlik gibi hedeflere ulaşma çabalarının önemli bir parçası. Elektrikli araçlar, içten yanmalı motorlu araçlara göre genellikle daha düşük karbon emisyonlarına sahip ve enerji kullanımı açısından daha verimli. Bu da hem verimlilik hem de doğaya minimum etki açısından oldukça kritik. Dolayısıyla konunun hem Türkiye’nin hem de dünyanın odak noktalarından biri olması buradan ileri geliyor.

Konunun enerji dışı yönleri yok mu?

Var elbette. Örneğin e-mobilitenin en büyük faydalarından biri, daha fazla insan için erişilebilir ulaşım anlamına gelmesi. Hem sürdürülebilir kalkınma amaçlarına hizmet eden enerji yapısı hem de enerji verimliliği sayesinde getirdiği ekonomik tasarruf, bir tercih noktası haline geliyor.

Bu alandaki veriler nasıl ve bize ne söylüyor?

2022 yılında 10 milyon adedin üzerine çıkan dünya genelindeki elektrikli araç satışları 2023’te 14 milyon seviyelerinde gerçekleşti. 2023 sonu itibarıyla dünya genelinde 40 milyondan fazla elektrikli otomobil yollardaydı, bu da yüzde 40’lık bir artışı temsil ediyor.

Bu alanda önümüzdeki yıllarda neler bekleniyor?

Dünyanın 2030 net sıfır hedefi doğrultusunda ulaşılması gereken elektrikli araç satışı 59 milyon adet olarak hesaplanıyor. Bu da toplam satışların yüzde 67’sine tekabül ediyor. World Energy Outlook 2023 analizine göre 2030’da her iki araçtan birinin elektrikli olması bekleniyor. Yani 2035 için bahsettiğimiz senaryo mümkün.

Türkiye’deki eğilim nasıl?

Ülkemizde 2022 yılında satılan tüm araçlar içinde elektrikli araçların payı yüzde 1.7 iken 2023 yılında bu oran yüzde 13.5 ile rekor kırmıştı. 2023 sonu itibarıyla ülkemizde yaklaşık 80 bin adet elektrikli araç var. Hem global markaların elektrikli araç opsiyonları hem TOGG’un yayılımı, artışta etkili oldu ve bu etki daha çok hissedilecek gibi gözüküyor.

Şarj altyapısında durum nedir?

EPDK verilerine göre, 2023ün başında Türkiye çapında 1.719 olan şarj istasyonu sayısı 6.640’a, 3.081 olan şarj noktası (soketi) sayısı ise 14.859 adede yükseldi. Devam eden ve planlanan yatırımlarla, şarj istasyonu sayısının 2024 sonuna kadar 12.000’e yaklaşması, şarj noktası sayısının ise 25.000’i geçmesi bekleniyor.

Araç sayısı ile şarj noktası arasındaki denge nasıl?

Ülkemizde şarj istasyonu başına yaklaşık 5.3 araç düşerken Avrupa’da bu sayı 14 seviyesinde. Avrupa ölçeğinde araç başına düşen şarj istasyonu sayısında da, hızlı şarj noktası sayısında da birinciyiz. Şu an hızlı bir yatırım, dönüşüm sürecindeyiz. Şarj alt yapımız araç sayısındaki artışı karşılayabilecek bir ivme ile büyümeye devam ediyoruz. Araç başına düşen şarj istasyonu sayısında ülkemiz, Avrupa ülkeleri arasında birinci durumda. Türkiye’nin Avrupa’daki kritik konumunu ileride de koruyacağını düşünüyoruz.

Daha gidilecek çok yol var sanırım…

Henüz yolun başında olduğumuzu söyleyebilirim. Dünyanın net sıfır hedeflerine ulaşabilmesi için 2030 yılında 59 milyonu bulmamız gerekiyor. Bu da tüm dünyanın hızla bir dönüşüm geçirmesi, şarj istasyon ağı ve altyapısının bu dönüşüme hazırlıklı olmasını gerektiriyor. Hem ekosistemdeki oyuncuların hem de ilgili kamu kurum ve kuruluşlara önemli roller düşüyor. Otomotiv firmaları daha uzun menzil sağlayabilen ve hızlı şarjlanan araçlar konusunda büyük ölçekli yatırımlarına devam ediyor. Hem yaygınlığın hem daha hızlı şarjlanma imkanının artırılması için çalışmalar sürüyor. Bu konularda regülasyon ve teşvikler önemli.

Ne tür regülasyonlardan söz ediyoruz?

Şarj ağında coğrafi açıdan dengeli bir yaygınlık sağlanması, özellikle karayollarında yüksek güçlü şarj cihazlarına erişim için gerekli planlamanın yapılması ve yüksek hizmet kalitesini garanti edecek sektörel standartlar getirilmesi ve denetlenmesi kritik öneme sahip.

Yurtdışı pazarına göre Türkiye’de halka açık alanlardaki şarjlanma ihtiyacı çok daha yüksek. Türkiye coğrafyası çok geniş ve 81 ilde rahatça yolculuk yapılabilmesi için gerekli yatırım ve şarj noktasına ulaşılması gerekiyor. Özellikle global markaların yeni elektrikli araç modelleri ve yerli otomobilimiz TOGG ile birlikte tüm Türkiye’de yaygınlaşma ekstra önem kazanıyor. Şehirler arası yollar ve yoğun güzergâhlar için mevcut istasyonların arttırılmasına ihtiyaç var.

E-mobilite yatırımcılara ne tür fırsatlar sunuyor?

Elektrikli araç parkının büyümesi, yatırımcılara sektörün üretim, servis ve işletmecilik tarafında pek çok imkân sunuyor. Bu yıl araç sayısının mevcut sayının iki katını aşması bekleniyor. Buradaki en kritik nokta, yatırım planlarını yaparken gelişen pazarda uzun vadeli ve sürdürülebilir iş modelleri oluşturabilmek ve tüketicinin ihtiyacı olan çözümleri güvenli ve kolay ulaşılır sunabilmek. Ayrıca, çeşitli dönemlerde kamu destek ve teşviklerinden de faydalanmak mümkün. İstihdam tarafında da yüksek nitelikli işgücü ve teknik personel talebi bulunuyor. Elektrikli araçların servis ve bakımı, şarj istasyonlarının kurulum, devreye alma ve saha yönetimi alanlarında yetişmiş işgücü ihtiyacı, yeni istihdam olanakları yaratıyor ve önümüzdeki dönemde de artarak devam edecektir.

Şarj ağı işletmeci sayısına dair neler söylemek istersiniz?

Bazılarının iptal edilmesinden sonra şarj ağı işletmeci lisansı sayısı şu anda 176. Bunların 50’ye yakını henüz şarj ağı oluşturma yükümlülüğünü yerine getirmemiş durumda. Artan denetimler ve mevzuatsal değişiklikler ile artan rekabet nedeniyle yakın zamanda lisanlı işletmeci sayısının 100’ün altına ineceğini öngörüyoruz. Son yıllarda otomotiv sektöründe olduğu gibi şarj operatörleri arasında da şirket evlilikleri görecek gibiyiz.

Mevzuat eksiği var mı? Varsa neler?

Ekosistemin büyümesi ve elektrikli araç kullanımının yaygınlaşması için hem araç üretim ve satış süreçlerini hem de şarj istasyonu üretimi ve şarj ağı kurulumunu kapsayan teşvikler sektörün hızla büyümesi için en önemli unsurlar. Şarj hizmeti ile ilgili düzenlemeler kapsamında ayrıca şarj ağı işletmeci lisansına sahip şirketlerin kurmakla yükümlü oldukları istasyon sayılarında bu yıl içinde değişikliğe gidilmesini bekliyoruz. EPDK tarafından lisans sahibi şirketlere ilişkin mevcut düzenlemede yer alan yükümlülükler ve kurulması gerekli ünite sayılarına ilave olarak, kademeli bir şekilde belli sayıda şarj ünite/soketi adetlerine ulaşma yükümlülüğünün getirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Bunu neden gerekli görüyorsunuz?

Bu düşüncemizin temelinde sektördeki gerçek yatırımcılarla yükümlülüklerini yerine getirmeyen şirketlerin ayrışması ihtiyacı ile elektrikli araç satışlarının 2024 yılında çok yüksek bir büyüme göstermesi beklentisi yatıyor. Bu kapsamda EPDK tarafından, şimdilik 15 lisansın sonlandırıldığı ve ilerleyen süreçte de yükümlülüklerini yerine getirmeyen lisans sahipleri hakkında benzer sonlandırma işlemlerinin yapılacağı ifade ediliyor.

Sayı artsın isteniyorsa istasyon kurmayı kolaylaştırmak gerekmez mi?

Lisans sahibi şirketleri yatırım süreçlerinde zorlayan şartlar var. Yüksek kira giderleri ve diğer yatırım maliyetleriyle özellikle belediyelere ödenen yüksek bedeller nedeniyle lisans sahiplerinin ciddi zorluklarla karşılaştığını belirtmem gerekir. Bu konuda kamudan yatırım süreçlerini kısaltacak ve maliyetleri azaltacak yasal düzenlemeler konusunda destek taleplerimizi ilgili kurumlara iletmiş durumdayız. Bu arada otoyollarda şarj istasyonlarına ayrılan özel alanlardaki alt yapı maliyetlerinin oldukça yüksek olması nedeni ile devlet desteğinin sağlanması da önem arz ediyor.

Bu alanda sağlıklı büyüme için neler yapılmalı?

Büyük bir ekosistemden bahsediyoruz. Şarj operatörlerinden dağıtım şirketlerine, yatırımcılardan kamu kuruluşlarına, düzenleyicilerden onlara doğru yönlendirme yapacak STK ve akademisyenlere kadar aslında çok büyük bir zincirden ve etki alanından bahsediyoruz. Doğru dönüşümü en optimum şekilde tamamlamak ve Türkiye’yi şarj ağları ile donatmak için hep beraber uyum içinde sağlamak durumundayız.

Peki kimlere ne görevler düşüyor?

Dağıtım şirketlerine düşen başlıca görev şebekeyi e-mobilite dönüşümünün getirdiği elektrifikasyona hazır hale getirmek. Otomotiv distrübütörlerinin yeteri kadar araç geçirmesi, yerli otomobil TOGG’un yaygınlaşması bir ihtiyaç doğuruyor ve bunun en iyi şekilde karşılanması da tekrar otomotiv firmalarının cesaretle Türkiye’de yaygınlaşmasını sağlıyor. Müşterilerin elektrikli araçlara inanması ve gelişen teknoloji ile hem menzil artırımı hem hızlı şarj konusunda iyi tecrübeler edinmesi çok önemli. Sadece istasyon sayısının artırılması yetmeyecek, müşteri memnuniyetini artıracak aksiyonlarla; örneğin dinlenme alanından sadece birkaç dakikada şarja, hızlı ve 7/24 ulaşılabilir destek hatlarına ihtiyaç var. Operatörlerin yaygınlaşma kadar bunlara da önem vermesi gerekiyor.

Mehmet KARA – Enerji Günlüğü

Kaynak: Pınar: Şarj operatörleri arası evlilikler bekleniyor

Continue Reading

Şarj Sektörü

Elektrikli otomobiller artık 5 dakikada şarj edilebilecek

Cornell Üniversitesi’nde gerçekleştirilen projede, çoğunlukla ekran ve güneş panellerine kaplama üretmek için kullanılan indiyum malzemesinin, hızlı şarj olan ve depolarını koruyan pillere de imkan tanıyacağı bulundu. İndiyum, bataryanın hızlı şarj olmasını ancak şarjını kaybetmemesini sağlayan özel bir bileşime sahip.

Bilim insanları, Joule akademik dergisinde yayımlanan “Fast-Charge, Long-Duration Storage in Lithium Batteries” (Lityum Bataryalarda Hızlı Şarj, Uzun Süreli Depolama) başlıklı yeni makalelerinde, yeni bulgunun, özellikle yollara yerleştirilmiş şarj gibi diğer teknolojilerle karşılaştırıldığında pilleri daha küçük ve verimli hale getirebileceğini öne sürüyor. Bununla birlikte daha fazla çalışma yapılması gerektiğini belirtiyorlar: İndiyum ağır, dolayısıyla aynı özelliklerden bazılarına sahip ancak hafif bir başka malzeme bulmak daha iyi olabilir.

Hızlı şarj olan bataryalar, elektrikli otomobiller de dahil çok çeşitli endüstrileri dönüştürebilir. Pek çok sürücü menzil kaygısı, yani bataryalarının ne kadar dayanacağı korkusunu yaşadığını bildiriyor ve bu kaygı bu tür araçların şarj edilmesinin araç şarjdayken uzun süre beklemek anlamına gelebileceği gerçeğiyle daha da artıyor.

Projeyi yöneten Cornell Mühendislik Fakültesi Dekanı ve mühendislik profesörü Lynden Archer, “Menzil kaygısı, ulaşımda elektriğe geçişin önündeki maliyet ve bataryaların kapasitesi gibi diğer engellerden daha büyük bir engel ve makul elektrot tasarımları kullanarak bunu ortadan kaldıracak bir yol belirledik” dedi.

Eğer bir elektrikli araç bataryasını 5 dakikada şarj edebiliyorsanız, yani, Tanrım, yaklaşık 483 km menzil için yeterince büyük bir bataryaya sahip olmanıza gerek yok demektir. Daha azıyla yetinebilirsiniz, bu da elektrikli araçların maliyetini düşürebilir ve daha geniş çapta benimsenmesini sağlayabilir.

Dolayısıyla, şarj işlemini hızlandırmak için çok çeşitli projeler yürütülüyor. Cornell’deki yeni araştırma, ABD Enerji Bakanlığı’nın Brookhaven Ulusal Laboratuvarı’ndan mühendislerin bataryaların şarj edilme hızını önemli ölçüde artıran başka bir yenilik bulmasıyla aynı zamana denk geldi.

Continue Reading

Şarj Sektörü

Eaton, Elektrikli Araç Şarj İstasyonları Lansmanını Gerçekleştirdi

 Akıllı güç yönetimi şirketi Eaton, 26 Ekim tarihinde İstanbul’un en görkemli mekanlarından Feriye’de, Elektrikli Araç Şarj İstasyonlarını tanıttı.Eaton Ülke Müdürü Yılmaz Özcan açılış konuşmasıyla başlayan lansman, EMEA Satış ve Pazarlama Başkan Yardımcısı Cyrille Brisson’ın enerji geçişi konulu konuşması ile devam etti. Eaton üst düzey yetkilileri ve uzman ekibinin konuşmalarının ardından Türkiye’nin teknoloji alanında kanaat önderi olarak gösterilen ismi Serdar Kuzuloğlu sunumu ile etkinlikte yer aldı.

Eaton Ülke Müdürü Yılmaz Özcan” Green Motion’ı satın almamız ile birlikte AC ve DC şarj istasyonları yönetimi ve servisi ile hizmet veriyoruz. Pek çok projeye uygun ürün bulunan protföyümüz ile geleceği düşünerek bugünden hareket ediyoruz.” dedi. Özcan, “Elektrikli şarj istasyonlarımız, konutların yanı sıra, ticari ve endüstriyel uygulamalar için özel ve halka açık otoparklarda iç ve dış mekanlarda kullanım için özel olarak tasarlanmıştır.  Konutlarımız için şebeke güncelleme süreci maliyetli olabilir. Eaton Elektrikli Araç Şarj İstasyonlarını tercih ederek kurulum maliyetlerini azaltabilir ve enerji tüketiminizi kontrol altında tutabilirsiniz.” sözlerine devam etti.

Ticari ve Endüstriye Projeler Satış Kanalı Halit Kumral konuşmasında “Binalarımız şarj istasyonları düşünülerek dizayn edilmedi. Binalarda elektriksel dönüşüm zorunluluk olacak ve binalar birer enerji merkezi haline gelecektir.” dedi. Ticari projeler kanalı iş geliştirme müdürü Artur Değirmenci, lansmanda Elektrikli şarj istasyonları ürünlerine ve çözümlerine değindi.

Etkinliğin teknoloji konuşmacısı Serdar Kuzuloğlu” Dünya daha sürdürülebilir, daha düşük karbonlu bir geleceğe geçiş için hazırlanıyor. Bu enerji geçişi; karbon bazlı yakıtların aşamalı olarak yenilenebilir enerjilerle değiştirilmesi, hava kalitesiyle ilgili düzenlemeler ve daha fazla uygulamanın doğrudan ve dolaylı elektrifikasyonu tarafından yönlendirilmektedir. Eaton, Everything as a Grid yaklaşımıyla, gelişmekte olan teknolojiler ve dijital zekâ aracılığıyla, enerjiyi artırıyor ve optimize ediyor.” dedi.

Lansman, Eaton Elektrikli Araç Şarj İstasyonları kullanıcı deneyimi ile sona erdi.

Continue Reading

Popüler