Otomotiv
Citroën My Ami Buggy Ağustos’ta Türkiye’de!
Citroën Ami’nin mobilite vizyonunu ortaya koyan ve aynı zamanda keyifli bir yol arkadaşı olarak dikkat çeken Citroën My Ami Buggy, ağustos ayından itibaren, sınırlı sayıdaki örneğiyle Türkiye yollarıyla buluşmaya hazırlanıyor. My Ami Buggy, kapıları olmayan gövdesi ve çok sayıda özel aksesuarının yanında özel grafikleriyle de iddialı ve çekici bir görünüm sunuyor. Endüstriyel tasarım ve moda gibi otomotiv dışı dünyalardan esinlenen konsept, Citroën tarzını özgürce ifade ediyor. My Ami Buggy özgür bir tarza sahip ancak gerçek hayata bağlı kalmaya devam ederek, hem eğlenceli hem işlevsel, hem de çevre dostu yapısıyla herkes için mobilite sunuyor.
Mobilite dünyasının her alanına değen ve herkesin erişimine uygun ulaşımı sunmak için çalışan Citroën, 0 emisyon değerine sahip tamamen elektrikli yapısıyla tüm kent merkezlerine özgürce erişim imkânı sağlayan Citroën Ami’ye, Citroën My Ami Buggy isimli yeni bir versiyon ekliyor. 2020’nin sonundaki lansmandan günümüze, satıldığı tüm pazarlarda toplam 30.000 adedin üzerinde örneği yollara çıkan Ami, Citroën’in tamamen online kanallar üzerinden satışını gerçekleşleştirdiği %100 elektrikli mobilite çözümü olarak dikkat çekiyor. Türkiye’de yaklaşık 1 senelik süreç sonunda 1.000 adetten fazla Citroën Ami satışı gerçekleştirilirken, bu başarının yaz aylarına doğru My Ami Buggy ile artırılması hedefleniyor.
Doğanın içinde havadar seyahat
Citroën My Ami Buggy, hayat koşuşturmasından fırsat bulunan değerli zamanın keyfini sürmek için tasarlanan, son derece özgün bir ulaşım aracı olarak ön plana çıkıyor. Citroën mühendisleri, güçlü bir karaktere sahip, elektrikli ve kullanımı kolay bir araç arayanlar için özgün Ami Buggy konseptini ortaya çıkardı. Konsept oldukça sade ama bir o kadar da işlevsel olma özelliği taşıyor. Citroën My Ami Buggy, yollarda özgürce hareket etmek isteyen macera ruhlu kullanıcılara hitap ediyor. Citroën My Ami Buggy, sahil kenarı veya doğada hayatı kolaylaştıran pratik bir eğlence aracı olması için tasarlandı. Panoramik tavanı aydınlık ve ferah bir iç mekan sağlarken, kapıların olmaması havadar bir kabin sunuyor. Elektrikli güç aktarım sistemi, içten yanmalı motorlarla kıyaslandığında emisyonsuz sürüş ile çevreci bir duruş ortaya koyuyor.
Engel tanımayan maceracı
14 inçlik delikli-altın renkli jantları ve özel siyah dekoratif kapakları kapsayan tekerlekleri üzerinde güvenli bir şekilde yükselen My Ami Buggy’de ilk fark edilen nokta yeni haki yeşil rengi oluyor. Doğanın ruhuyla müthiş bir uyum içindeki bu renk aynı zamanda kullanıcıları dışarı çıkarıp açık havanın keyfini çıkarmaya davet ediyor. Pop ve Vibe versiyonlarında ön ve arka tampon takviyeleri, yeni ön panel ve kaplamalar, yanlardaki çamurluklar, külbütör panelleri ve arka tavan spoyleri gibi donanımlar Citroën My Ami Buggy’yi daha özel kılıyor. Siyah renkli koruyucu aksesuarlar güven ve sağlamlık hissini güçlendiriyor. Ayrıca parlak sarı süslemeler kaportayı hareketlendiriyor ve My Ami Buggy’e parlak ve neşeli bir görünüm kazandırıyor. Ön paneldeki iki girinti, zengin sarı çıkartmalarla vurgulanıyor. Bu renk, tekerlek davlumbazlarına yapıştırılmış yön oklarında da bulunuyor. Havacılıkta işlevselliği belirtmek için kullanılan bu gibi teknik unsurlar, Citroën My Ami Buggy’de dekoratif amaçlı uygulanarak macera duygusunu artırıyor.
Açılır tavan ve metal borularla açık hava keyfi
My Ami Buggy’de menteşeli metal borular, kapıların yerini alıyor. Açılır tavana gelince, Mehari veya 2CV’ye atıfta bulunan yumuşak gri kumaş tavan, panoramik tavanın yerini alıyor. Bu koruyucu, su geçirmez ve UV ışınlarına karşı dayanıklı kumaş, sürücüyü ve yolcuyu güneş ışığından veya kötü hava koşullarından korumak için rulo haline getirilerek açılabiliyor. Açılır kumaş tavan, çıtçıtlarla tavan açıklığına sabitlenebiliyor. Ayrıca istendiği takdirde tamamen sökülüp koltukların arkasına kolayca yerleştirilebiliyor.
İç mekanda özgün detaylar
Sarı dış dokunuşların tamamlayıcısı olarak, My Ami Buggy’nin iç mekanındaki birçok öğede aynı renk kullanılıyor. Kokpitin üst bölümündeki üç farklı saklama alanları, çanta kancası ve kapı açma kayışları gibi bazı işlevsel aksesuarların pratikliği vurgulanıyor. Sarı dikişlerle kombine edilen siyah kumaş kaplı koltuklar, araç statik haldeyken bile yolcuları oturmaya davet ediyor. Paspaslarda da sarı ayrıntılar devam ediyor. Tüm özgür ruhlar ve açık hava aktivitelerini sevenler için My Ami Buggy, macera dolu, heyecan verici bir yolculuk vaat ediyor.
Tek şarj ile 75 kilometre sürüş imkânı
Yüzde 100 elektrikli Citroën My Ami Buggy, 45 km/saat’e kadar hızlara ulaşabilen, debriyajsız, yumuşak ve akıcı bir sürüşün yanısıra elektromotorun ürettiği yüksek tork değeri sayesinde ilk hareket anından itibaren yüksek çekiş gücü sunan dört tekerlekli bir mobilite çözümü olarak öne çıkıyor. My Ami Buggy tek bir şarj ile 75 kilometreye kadar elektrikli sürüş menziline ulaşabiliyor. Bu da, doğa içindeki sürüşler için gerekli menzili sağlıyor. 5,5 kWh kapasiteli lityum-iyon batarya, araç zeminine gizlenmiş durumda ve yolcu tarafı kapı eşinde bulunan kablo ile kolaylıkla şarj edilebiliyor. 220 Volt standart prizde tam şarj için 3 saat yeterli oluyor. Citroen My Ami Buggy’yi şarj etmek için yolcu kapısının içinde bulunan entegre kabloyu, standart bir prize (220 V), tıpkı bir akıllı telefon veya dizüstü bilgisayar gibi takmak yeterli oluyor. Sadece 3 saat içinde %100 şarj olabilen Citroen My Ami Buggy ile özel şarj istasyonu ihtiyacı da son buluyor.
Elektrikli Otomobiller
Honda 0 Serisi’nin yeni teknolojilerini tanıttı
Honda, tamamen elektrikli 0 Serisi’ndeki güncel gelişmeleri ve yeni teknolojileri Japonya’da gerçekleştirdiği basın toplantısı ile duyurdu. Honda’nın elektrifikasyon stratejisi ve karbon nötr hedefi kapsamında hayata geçirilen Honda 0 Serisi’ndeki toplam yedi modelin 2030 yılına kadar satışa sunulması planlanıyor. Honda 0 Serisi’ndeki yeni nesil teknolojiler sayesinde Honda, müşterilerine sürüş destek sistemleri ile daha güvenli, batarya yenilikleri ile daha verimli, dijital kullanıcı deneyimi ile mobiliteyi kolaylaştıran özellikleri bir arada sunmayı hedefliyor. Ocak ayında Amerika’da gerçekleşecek CES 2025’te Japonya’daki toplantıda tanıtılan teknolojilerin yer alacağı yeni bir Honda 0 Serisi modelinin tanıtılması hedefleniyor.
Honda elektrifikasyon stratejisi kapsamında tamamen elektrikli Honda 0 Serisi’ndeki güncel gelişmeleri ve yeni nesil teknolojilerini Japonya’daki toplantısında tanıttı. Gerçekleştirilen “Honda 0 Teknoloji Toplantısı”nda yeni teknolojiler ve 0 Serisi’ne dair yaklaşımlar açıklanırken; Honda’nın elektrifikasyon ile ilgili global vizyonu vurgulandı. Karbon nötr hedefi kapsamında Honda, 2030 yılına kadar küçük, orta ve büyük boyutlu olmak üzere toplam yedi adet Honda 0 Serisi modelini satışa sunmayı hedefliyor. Honda 0 Serisi ile ilgili ilk önemli adımı, bu yılın başında gerçekleştirilen CES 2024’te Saloon ve Space-Hub isimli iki konsept modelini tanıtarak atmıştı. Serinin ilk seri üretim modelinin 2026 yılında satışa sunulması planlanırken; modelin tasarımının konsepte benzer olacağı ve serinin amiral gemisi olarak öne çıkacağı belirtiliyor. Ocak ayında Amerika’da gerçekleşecek CES 2025’te ise Japonya’daki toplantıda tanıtılan teknolojilerin yer alacağı yeni bir Honda 0 Serisi modelinin tanıtılması planlanıyor.
İnsan odaklı yaklaşımı temel alan Honda 0 Serisi, “İnce, Hafif ve Bilge” prensibi ile “Sıfır” felsefesi esasına dayanarak tasarlanıyor. Bu yenilikçi yaklaşım; sanatsal tasarım, gelişmiş sürüş destek sistemleri (AD/ADAS), Nesnelerin İnterneti (IoT) ile araç içi yaşam alanı, sürüş keyfi ve elektrik verimliliği olmak üzere beş temel değeri kapsıyor.
Honda 0 Serisi’ndeki yeni nesil teknolojiler
Honda, yeni tasarım yaklaşımıyla elektrikli araçları yeniden şekillendiriyor. “İnce” prensibi, alçak profilli ve kısa çıkıntılara sahip tasarımlar kullanarak araçları hem estetik hem de daha konforlu hale getirmeyi amaçlarken; “Hafif” prensibi ise, daha dinamik bir sürüş deneyimi sunarken elektrik verimliliğini en üst düzeye çıkarmayı hedefliyor. Bu kapsamda Honda, ultra yüksek dayanımlı çelik kullanarak yeni bir elektrikli araç platformunu hayata geçirdi. Kompakt e-Aks ve ince batarya paketiyle birleşen bu yapı, araç içi alanın daha verimli kullanılmasına olanak tanıyor. Bu platform, ince batarya paketi ve kompakt e-Aks ile birleşerek, aracın ağırlık merkezini düşürüp dengeli ve dinamik bir sürüş sağlıyor. Yüzde 40 küçültülen e-Aks, daha kompakt bir yerleşim sunarak kabin alanını genişletiyor. Diğer yandan Honda’nın geliştirdiği aktif aerodinamik sistem, aracın hızına göre ön aero deflektörünü devreye sokarak hava direncini azaltıyor. Özellikle SUV gibi yüksek yapılı araçlarda enerji verimliliğini artıran bu yeni teknoloji, düz yolda da yüksek stabilite sağlıyor. Aynı zamanda Honda’nın yeni gövde rijitliği yönetimi ile virajlarda araç üzerindeki yük dağılımı optimize edilerek yol tutuşu ve sürüş keyfi artıyor.
Honda’nın gelişmiş üretim teknolojileri
Honda, elektrikli araç üretiminde ileri üretim teknolojileriyle öne çıkıyor. Batarya gövdelerinin üretiminde kullanılan yeni döküm teknolojisi sayesinde, parça sayısının önemli ölçüde azaltılması planlanırken; bu hamlenin üretim verimliliğini artırması amaçlanıyor. Böylelikle, farklı araç modelleri için esnek bir üretim süreci sunuluyor. Araç gövdesini hafifletmek için dünyanın ilk CDC birleştirme (metal kaplama) teknolojisini kullanan Honda, yüksek dayanımlı malzemelerle aracın ağırlığını azaltırken aynı zamanda güvenlik performansını artırıyor. Honda mühendisleri tarafından geliştirilen bu teknoloji sayesinde elektrikli araçların verimliliği yükseltilerek daha hafif ve dayanıklı araçlar üretilmesine olanak sağlanıyor. Ek olarak batarya paketlerinin montaj hattında kullanılan esnek hücre üretim sistemi, otomatik yönlendirmeli araçlar ile çalışarak üretim süreçlerini daha esnek hale getiriyor. Honda’nın yeni nesil gelişmiş üretim teknolojileri, farklı araç modellerine ve üretim hacimlerine uyum sağlanması ve verimlilik iddiası ile dikkat çekiyor.
Honda’nın akıllı teknolojilerle yükselen mobilite vizyonu
Honda’nın “Bilge” prensibi doğrultusunda, gelişmiş sürüş destek sistemleri (AD/ADAS), yeni nesil teknolojilere odaklanarak sürücülere güvenli ve sorunsuz bir mobilite deneyimi sunmayı amaçlıyor. Honda SENSING Elite donanıma sahip Legend modeli, Seviye 3 otonom sürüş özellikleri ile 2021 yılında satışa sunularak gelecek dönemin habercisi oldu. Honda 0 Serisi’ndeki seri üretim modeller de otonom sürüş özelliklerine sahip olacak ve otonom sürüş teknolojisini kablosuz güncellemelerle geliştirecek. Honda, uzun vadede bilgi birikimi ve tüketici deneyimleri ile akıllı teknolojileri geliştirerek yazılım tanımlı araçlar (SDV) üretmeyi hedefliyor. Bu yeni nesil araçlar, her müşteri için kişiselleştirilmiş çözümler sunarak kendilerini daha akıllı hale getirecek.
Honda, otomatik sürüş teknolojisini geliştirerek sürüş keyfini artırmayı ve enerji yönetimini optimize etmeyi hedefliyor. Gelecek nesil elektrikli araçlar, entegre sistemler ile sürücü ve araç arasında güçlü bir bağlantı kuracak; üç boyutlu sensörleri sayesinde daha kontrollü sürüş deneyimi sunulacak. Honda 0 Serisi, batarya ve termal yönetim teknolojilerini birleştirerek konforlu bir kabin ve pratik bir menzil sağlayacak. Son olarak Honda, dijital kullanıcı deneyimi (UX) geliştirerek kullanıcı stresini azaltmayı ve araç içi keyfi artırmayı amaçlıyor. Kişiselleştirilmiş sesli asistan ve görüntü tanıma teknolojisi, kullanıcılara optimize edilmiş öneriler sunarak mobilite deneyimini eğlenceli hale getirecek yenilikçi çözümlerle desteklenecek.
Elektrikli Otomobiller
613 km Menzilli Hyundai Yeni IONIQ 5 Türkiye’de Satışa Sunuldu
Hyundai, yenilikçi özellikler ve tasarım gelişmeleri sunan ödüllü IONIQ 5 modelinin makyajlı versiyonunu Türkiye’de satışa sundu. Geliştirilmiş IONIQ 5, özellikle tasarımda, iç mekanda ve pil teknolojisinde bazı değişiklikleri sunuyor.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de oldukça beğenilen IONIQ 5, makyajlı versiyonla beraber dış tasarımda güncellenmiş ön-arka tampon ve yeni bir jant dizaynı ile dikkat çekiyor. Yeni IONIQ 5, bu değişikliklerle beraber bir önceki modele kıyasla 20 mm daha uzun.
Yeni IONIQ 5’in iç mekanı da modern konfor ve ileri teknolojiyi buluşturan yeniliklerle öne çıkıyor. Siyah çerçeveli ekranları, güncellenmiş hareketli orta konsolu ve yenilenen koltuk tasarımıyla konforun ve estetiğin mükemmel uyumunu en iyi şekilde sunuyor. Yeni IONIQ 5’de tasarımsal değişikliklerin yanı sıra yeni eklenen “Arka Silecek” ve “Projeksiyon Tipi LED Akıllı Ön Aydınlatma Sistemi (IFS)”, mevcut sürüş deneyimini ve konforu üst seviyeye çıkartmayı hedefliyor.
Tasarımsal değişikliklere ek olarak teknik açından da geliştirilen IONIQ 5’in batarya kapasitesi 58 kWh’den 63 kWh seviyesine yükseltilirken güç ise 125 kW (170 PS) olarak açıklanıyor. Tek elektrik motoru ve arkadan itiş sistemi ile satışa sunulan otomobil, WLTP verilerine göre bataryanın yüzde 100 dolu olduğu durumda ortalama olarak 440 km sürüş menzili sunuyor.
Yeni IONIQ 5’in şehir içi kullanımındaki menzili ise 613 km’ye kadar çıkabiliyor. Bu sayede araç bir önceki modele göre birleşik kullanımda yaklaşık yüzde 15 daha fazla menzil sunuyor. IONIQ 5’in 0-100 km/s hızlanması ise “Advance” donanım seviyesinde 8,5 saniye. Aracın ulaşabildiği maksimum hız da 185 km/s ile sınırlandırılmış.
Hyundai’nin E-GMP platformuyla üretilen Yeni IONIQ 5, 800 voltluk batarya sistemi sayesinde 350 kW ultra hızlı DC şarj cihazına bağlandığında yalnızca 18 dakikada yüzde 10’dan yüzde 80 düzeyine şarj edilebiliyor. Bu altyapı sayesinde, WLTP normlarına göre IONIQ 5 kullanıcılarının 100 km menzil elde etmek için ultra hızlı şarj istasyonlarında yalnızca 5 dakika şarj etmeleri yeterli.
Hyundai, Yeni IONIQ 5 modelini Türkiye’de Advance donanım seviyesi ve 7 farklı dış renkle satışa sunarken aynı zamanda batarya garantisini de 8 yıl olarak veriyor.
Otomotiv Sektörü
Yollardaki elektrikli araçların yüzde 80’i kaskolu
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (SEDDK) elektrikli araçların zorunlu trafik poliçesine uyguladığı yüzde 10’luk indirimin bilinirliğin artması yönünde fayda sağladığını fakat poliçe artışına katkı sunmadığını belirten Demirkan, “8 aylık rakamlara baktığımızda 20 milyon 131 bin aracın zorunlu trafik sigortası (ZTS) poliçesi bulunurken, 151 bin 679 elektrikli aracın ZTS poliçesi mevcut. Kaskoda ise 5 milyon 828 bin 712 aracın poliçe mevcutken, elektrikli araçlarda bu rakam 121 bin 390. Trafiğe çıkan elektrikli araçların tamamında zorunlu trafik sigortası yapılırken, kasko poliçesi tercih edenlerin oranı yüzde 80 seviyesinde.” diye konuştu.
Demirkan, son dönemlerde motosiklet sınıfına giren fakat kapısı ve direksiyonu olan elektrikli araçlar konusuna da değindi. Bu araçların satışının arttığını ve şehir içi trafiğe çıktığına dikkati çeken Demirkan, şunları kaydetti:
“Kayıtlı araç adetlerine bu araçlar da dahil oluyor. Kilovat nedeni ile poliçe zorunluluğu bulunmayan (Araç tipi ruhsat ve trafik tescilinde L6 ve benzerleri) bu araçların SEDDK tarafından zorunlu trafik sigortası kapsamı içerisinde yer almasının ve bu araçlara yüzde 10’luk indirim uygulamasının daha fazla fayda sağlayacağını düşünüyoruz.”
Demirkan kasko tarafında, sigorta şirketlerinin geçtiğimiz dönemde elektrikli araçlara yönelik ürün ve kampanyalar ile Togg gibi markalara yönelik altyapı hazırladıklarını ve bu doğrultuda poliçe üretimi yaptıklarını anlattı.
“Sektörümüz üretici firmalarla iş birliği içinde hasar yönetimi yapmaya çalışıyor”
Elektrikli araçların kaza yapma sıklığı ile hasar maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle bu yıl poliçe fiyatlarının arttığını dile getiren Demirkan, şu bilgileri paylaştı:
“Fiyat kampanyaları azalmakla birlikte, kasko sigortalılık oranında bir gerileme görmüyoruz. Elektrikli araç sahiplerinin yüzde 80’inin kasko poliçesini geçen yıla göre daha yüksek fiyatlara rağmen yaptıkları anlaşılıyor. Elektrikli araçları çeken çekiciler özel donanımlı olmak zorunda ve bu ilave maliyetler getiriyor. Ayrıca elektrikli araçlarda elektronik ya da bilgisayar ağırlıklı sensörler ile kolayca yanabilen pil alt yapıları mevcut. Bu araçlarda meydana gelebilecek orta ve büyük hasarların neredeyse tamamında araç ya tamamen hasarlanıyor, yanıyor ya da pil nedeni ile onarımları mümkün olmuyor. Son olarak bu araçlara yetkili servis verilmesi konularında da ciddi alt yapı yetersizlikleri bulunuyor. Türkiye’de faaliyet gösteren en büyük iki elektrikli araç markasının tam teşekküllü yetkili servisleri sadece büyük şehirlerde bulunuyor ve tarafımıza onarımlar konusunda sıkıntılarla birlikte ve kuyruk şikayetleri iletiliyor.”
Demirkan elektrikli araçlar ile ilgili en önemli teminatın, araçların özel araçlar ile çekilebileceği, üretimden kaynaklı hatalar ile elektromekanik zararların teminat dışında kalacağına ilişkin düzenlemeler olduğunu belirtti.
Diğer teminatları hatırlatan Demirkan, “Araç pillerindeki eskime ve yıpranma nedeniyle pil kapasitelerindeki azalmalarda yine poliçelerde tanımlanan teminatlardan olmuştu. Ayrıca elektrikli ve konvansiyonel araçların birçoğu artık otonom sürüş ve araç kontrollerini yapabilecek yazılımlar ile yüklü geliyor. Bu konuda yine poliçelerde sorumluluk hacker neticesinde olacak zararların üretici sorumluluğunda olacağı teminat notu ile poliçeler üretiliyor. Sektörümüz bu hasarların yönetimini onarım yerleri, muafiyet ve teminatların yeniden tanımlanması gibi adımlarla yönetmeye çalışıyor. Buna ek olarak sigorta şirketleri üretici firmalar ile konuşarak ağır hasarların onarımı konusunda işbirliği içerisinde hasar yönetimi yapmaya çalışıyor.” dedi.
“Elektrikli araçlarda sorumluluk konusundaki çalışmalar takip ediliyor”
Kaza veya arıza durumunda, sorumluluk konusunda elektrikli araçlarla ilgili özel bir düzenleme hala bulunmuyor. Otonom özellikleri olan, kendi yazılımları ile kaza önleme sistemi bulunan, yüksek teknolojili bu araçların sorumluluklarının arıza ve kaza durumundaki sorumlulukları dünyada da çalışma konusu olmaya devam ediyor.
Demirkan, Türkiye’de olduğu gibi dünyada da elektrikli ve otonom araçların sorumluluğu konusunda çeşitli hukuki tartışmalar olduğunu belirterek, Avrupa Birliği’nde bu konuda bazı direktifler ve düzenlemeler yapıldığını söyledi.
Avrupa Parlamentosu’nda otonom araçları da kapsayan yapay zeka kanununun geçen aylarda kabul edildiği ve taslağın direktif olarak yayımlanmasının beklendiğini anımsatan Demirkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yapay zeka kapsamında, otonom araçlardaki kod hataları, araç üreticisinin sensör ve üretim hatalarının tespiti, loglar ve bunların tespiti gibi konular ciddi tartışma ve çalışma konularıdır. Aynı zamanda araçların kullanım ve sürücü bilgilerine ilişkin veri sahipliği, kişisel veri işlenmesi konuları da tüm dünyada tartışılıyor. Bu konuda yine ülkemizde de birçok üniversite, araç üreticileri ile dağıtıcılarının çalışma yaptığını görüyoruz. Bu çalışmalar TSB tarafından yakinen takip edilmekte, somut gelişmeler oldukça değerlendirilmektedir.”
Demirkan, Türk sigorta sektörünün dünyada olduğu gibi oto sigortalarının dinamo etkisi ile gelişimini sürdürdüğünü ifade etti.
Dünyadaki birçok yeniliğin Türk sigorta piyasasında yer bulduğunu anlatan Demirkan, “Yeni nesil teknolojiler elektrikli araçlara hızlı entegre ediliyor. Türkiye’de oto sigortacılığı, kendine özgü düzenlemeleri olan, ürün, içerik, hizmet ve hasar yönetiminde dünyadaki birçok gelişmiş ülke uygulamalarının öncüsü ve değişikliklere çok hızlı adapte olarak rekabet edecek seviyededir. Sektörümüz 2 yıldır gündemimizde olan elektrikli ve otonom araçların yönetilmesi ile mobilite konularında global sektör oyuncularını takip etmenin yanı sıra Türk piyasa koşulları ve hizmet atmosferinde çözüm ve uygulamaları çok hızlı ortaya çıkarıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
-
Genel5 yıl önce
Toyota Corolla Hatchback Tanıtıldı, İŞTE FİYAT LİSTESİ!!
-
Genel6 yıl önce
İletişim
-
Genel6 yıl önce
Biz Kimiz?
-
Genel6 yıl önce
Reklam ve Sponsorluk
-
Genel6 yıl önce
Gizlilik politikası
-
Genel5 yıl önce
Bu Tarihi Not Edin! “30-31 Mayıs 2020”
-
Genel4 yıl önce
Renault’dan Kaçırılmayacak Kampanya: “Şimdi Al Eylül’de 750TL Taksitle Ödemeye Başla”
-
Elektrikli Ticari12 ay önce
Etrak Mühendislik Sivas’ta elektrikli bahçe traktörü üretecek