Connect with us

Elektrikli Otomobiller

MG, ilave gümrük vergisi gelince, Türkiye’de üretmeyi askıya aldı

Doğan Trend Otomotiv CEO’su Kağan Dağtekin, Türkiye distribütörlüğünü yaptıkları SAIC bünyesindeki MG’nin Türkiye’de fabrika kurma planının, Çin’den gelen araçlara getirilen yüzde 40 ilave gümrük vergisi nedeniyle askıya alındığını söyledi.

Çinli otomotiv devi SAIC’in bünyesindeki MG, yeni elektrikli aracı MG4 Electric’i Türkiye pazarına sundu. Doğan Trend Otomotiv’in Türkiye distribütörlüğünü yaptığı MG’nin, Antalya’da düzenlenen lansmanında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Doğan Trend Otomotiv CEO’su Kağan Dağtekin, SAIC’in Türkiye’de MG üretmek konusunda yeşil ışık yaktığını, bu konuda görüşmelerin belli bir aşamaya geldiğini, ancak Çin’den ithal edilen elektrikli araçlara mart ayında getirilen yüzde 40 ilave gümrük vergisinin, markanın Türkiye’deki yatırım planına darbe vurduğunu ifade etti.

SAIC, yıllık 7 milyon adet üretim kapasitesiyle dünyanın en büyük otomotiv şirketlerinden biri konumunda. 2007’de SAIC bünyesine dahil olan İngiliz kökenli otomotiv markası MG, 2019’da elektrikli otomobillerle Avrupa’ya yeniden giriş yapmıştı. MG, Türkiye’ye ise Doğan Trend Otomotiv distribütörlüğünde 2021’de geri dönmüştü. Türkiye elektrikli araç pazarına erken girmenin avantajını yaşayan MG, kısa sürede önemli bir pazar payı yakaladı, bu yılın ilk çeyreğinde de 6,5 kat büyüme sağladı. MG, Türkiye’de sadece elektrikli değil, benzinli araç da satıyor. Hızlı büyüme, markanın Türkiye’ye ilgisini de artırdı.

“Ek vergi yatırım iştahını kaçırdı”

Doğan Trend Otomotiv CEO’su Kağan Dağtekin, SAIC’in Avrupa’da daha rekabetçi olabilmek için bir MG fabrikası kurma planı olduğunu ve bunun için doğru lokasyon araştırması yaptığını belirtti. Dağtekin, “Biz son iki yıldır SAIC’in Türkiye’de MG araçları üretmesi için büyük mücadele verdik. Bu konuda ilgili bakanlığımız ve Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ile görüştük. SAIC ile görüşmeler belli bir aşamaya geldi. Niyetimiz MG fabrika yatırımını Türkiye’ye getirip hem buradaki konumumuzu güçlendirmek hem de Avrupa için ihracat kapısını açmaktı. Bir yeşil ışık da almıştık. Ancak maalesef Çin’den ithal edilen elektrikli araçlara getirilen yüzde 40 ilave gümrük vergisi nedeniyle bu çabamız bir darbe aldı. Ek vergi, markanın yatırım iştahını kaçırdı. Sadece ihracat yaparak kârlı olamazsınız, iç pazar da önemli. SAIC dünyaya üretim yapıyor. Sürekli vergi mevzuatı değişen, sürekli oyun kuralları değişen bir ülkede yatırım yapmayı kim ister? Biz yine de bu konudaki çalışmalarımızı sürdüreceğiz, elimizden geleni yapacağız” açıklamasını yaptı.

Diğer yandan, Togg’un elektrikli araç pazarının gelişimine önemli katkı sağladığını vurgulayan Dağtekin, ancak bu yerli otomobilin rekabette çok zorlanmaması için birtakım tedbirler alınmasının pazarın organik büyümesini engellediğini dile getirdi. Dağtekin, “Bu ek vergi gelmeseydi biz bugün çok daha farklı bir pazar konuşabilirdik. Avrupa’da MG’nin pazar payı yüzde 5,5’e çıktı. Türkiye’de de bunun altında kalmazdık” diye konuştu.

“İki farklı kur endişe yarattı”

Pazara yönelik beklentilerini de açıklayan Kağan Dağtekin, şu açıklamayı yaptı: “Sektör olarak hepimizin beklentisi seçime kadar temponun yüksek olacağı, seçimden sonra ise belirsizlik olacağı yönündeydi. Ancak Türkiye’deki cari açık ve Merkez Bankası’nın mevcut pozisyonu birazcık endişelerimizi artırmaya başladı. İki farklı kur oluşmaya başladı. Bu bir risk. Aradaki fark açıldıkça insanların kararları, yatırım tercihleri değişeceği için biz dolaylı olarak etkileniriz. Bunu gözlemleyeceğiz. Ama yine de Türkiye’de birikmiş ciddi bir talep olduğunu da unutmamak lazım. Araç bulunabilirse satışlar 900 bin adet seviyesinde gidebilir.”

Satışların yüzde 50’sinin elektrikli olmasını hedefliyor

MG’nin yüzde 100 elektrikli yeni modeli MG4 Electric, Comfort ve Luxury olmak üzere iki farklı donanım seviyesi ile Türkiye yollarına çıktı. 969 bin TL’den başlayan Comfort versiyonu, 170 PS güç ve 350 km menzil; 1 milyon 269 bin TL’den başlayan Luxury versiyonu 204 PS güç ile 435 km menzil sunuyor. MG4 Electric şehir içinde 577 km varan menzil sunuyor. Çin’den ithal edilen araçlara getirilen ek vergi aracın fiyatını neredeyse 200-250 bin TL yukarı çekiyor. SAIC, rekabetçi bir fiyatla sunulması için Türkiye ekibini önemli bir destek vermiş.

Doğan Trend Otomotiv Genel Müdür Yardımcısı Tibet Soysal, ilk parti araçların henüz yoldayken satıldığını ifade ederken, hedeflerinin bu yıl 2 bin adet MG4 Electric, satışı yapmak olduğunu söyledi. Soysal, “Yeni ZS EV’den sonra MG4 Electric ile elektrikli ürün gamımızı genişletmekten heyecan duyuyoruz. Marka olarak ürün gamımız genişledikçe satışlarımızın yüzde 50’sini elektrikli araçların oluşturmasını hedefliyoruz” diye konuştu.

Elektrikli deniz bisikleti ve ticari araç yolda

Doğan Trend Otomotiv, elektrikli ağırlıklı ürün gamıyla mobilitenin tüm alanlarında varlık göstermeyi hedefliyor. Şirket, pazara elektrikli deniz bisikleti de sunacak. Aracın lansmanının haziran ayında yapılması planlanıyor. Kullanıcılar, deniz bisikleti ile örneğin, Bostancı’dan adalara deniz bisikletiyle geçebilecek. Grup ayrıca, SAIC’in elektrikli ticari aracı MAXUS’u Türkiye’ye getirmeye hazırlanıyor. Bu aracın duyurusunun da bir ay içerisinde yapılması hedefleniyor.

Aysel YÜCEL – EKONOMİ.COM

Continue Reading
Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Elektrikli Otomobiller

Efsanevi Gran Turismo Hyundai IONIQ 5 N ile Elektrikleniyor

Hyundai’nin gelişmiş elektrikli otomobil teknolojisini ve üstün sürüş performansını kusursuz bir şekilde sunan IONIQ 5 N, gerçek hayatta olduğu gibi sanal dünyada da öne çıkmaya hazırlanıyor. Dünyanın en popüler araç ve yarış simülasyonu olan Gran Turismo, birbirinden etkileyici ve hızlı otomobil listesine IONIQ 5 N’i de ekledi. Kullanıcıların modellerdeki yüksek performansı sanal yarışlarda deneyimlemelerine olanak tanıyan Gran Turismo 7, zorlu pistleri, realistik sürüş dinamikleri ve üstün grafikleriyle çoğu otomobil tutkununun rüyalarını süslüyor. Hyundai ise bu heyecana ortak olarak N modellerini dijital olarak geliştirmeyi planlarken, gelecekte simülasyonda daha fazla modelle yer almayı da hedefliyor.

Hyundai’nin gelişmiş elektrifikasyon teknolojisini kullanan IONIQ 5 N, yüksek performanslı dört tekerlekten çekiş sistemine sahip. Ön ve arka motorlarıyla birlikte toplam 478 kW (650 beygir) güç ve 770 Nm maksimum tork üreten otomobilin öne çıkan özellikleri arasında N Grin Boost ve Drift Optimizer başı çekiyor. Sürüş modlarına göre maksimum performans ve sürüş zevki sunabilen otomobilde 84 kWh gibi yüksek çıkışlı bir batarya görev alıyor.

N Marka Yönetimi Grup Başkan Yardımcısı Joon Park, konuyla ilgili olarak şunları söyledi. “Hyundai N markasının ve IONIQ 5 N’in Polyphony Digital Gran Turismo’da yer almasından dolayı mutluluk duyuyoruz. IONIQ 5 N, gerçek hayatta olduğu gibi simülasyonda da mükemmel bir sürüş keyfi sunuyor. Otomobil tutkunlarının Hyundai N’in yüksek performanslı modellerini sanal dünyada da deneyimleyebilmesi son derece önemli. Biz de bu modelleri Gran Turismo için geliştirmeye ve özelleştirmeye devam edeceğiz”.

Gran Turismo Yapımcısı Kazunori Yamauchi ise “IONIQ 5 N’i Gran Turismo 7’de sunmaktan dolayı mutluluk duyuyoruz. Hyundai N markası, bu yıl motor sporlarında önemli başarılar elde etti ve bunlar arasında Nürburgring 24 Saat yarışlarındaki TCR zaferi, TCR Dünya Pilotlar Şampiyonluğu, Pikes Peak’te üst üste yeni rekorlar ve WRC Pilotlar Şampiyonluğu yer alıyor. Gran Turismo ve Hyundai’nin gelecekteki e-spor iş birliklerini de sabırsızlıkla bekliyoruz” dedi.

 

Continue Reading

Elektrikli Otomobiller

Çok Yönlü Elektrikli: Hyundai INSTER Cross

Hyundai, geçtiğimiz aylarda tanıttığı INSTER’ın yeni bir versiyonu olan INSTER Cross’u da gün yüzüne çıkardı. Yeni crossover model, çok yakında satışa sunulurken aynı zamanda hem outdoor hem de şehir içi kullanımda çok yönlü bir kullanım imkanına sahip olacak.

A ve B segmenti modelleri arasında konumlanan INSTER, geniş iç mekanı ve cömert bagaj kapasitesiyle dikkat çekerken aynı zamanda gelişmiş manevra kabiliyeti, pratiklik ve esneklik sunuyor. INSTER Cross ise normal versiyondan daha belirgin dış ve iç tasarım öğelerine sahip olacak.

INSTER Cross, maceracı karakterini vurgulamak için geniş, dikdörtgen ön ve arka tamponlarla ve ayrıca kabartmalı siyah kaplamalarla fark yaratıyor. Ön ve arka koruma kaplamalar, tamamlayıcı 17 inç alaşım jantlarla birleşerek üstün bir crossover görüntüsü sunuyor. Tavan rayları ise açık hava gezileri veya kamp etkinlikleri için standart olarak sunuluyor. Crossover versiyon, özel bir dış renk olan Mat Amazon Yeşil ve INSTER için sunulan standart beş renk (opsiyonel siyah tavan) seçeneğiyle sunulacak.

INSTER Cross’un iç mekanı da son derece iddialı. INSTER ile benzer şekilde bir düzen sunan otomobil, kendinden daha üst segmentlerdeki modellerde yaygın olarak karşımıza çıkan özellikleri de sunacak. INSTER Cross, 360 kilometreye varan bir menzilin yanı sıra, yaklaşık 30 dakikada yüzde 10 ila yüzde 80 oranında şarj edilebiliyor. INSTER Cross ayrıca, Otoyol Sürüş Asistanı, Akıllı Hız Kontrolü ve İleri Çarpışma Önleme Asistanı 1.5 dahil olmak üzere segment lideri güvenlik donanımlarına da sahip. INSTER Cross’un üretimine bu yılın sonlarına doğru Hyundai’nin Kore’deki üretim tesisinde başlaması planlanıyor.

Continue Reading

Elektrikli Otomobiller

EY-Parthenon, Batarya Enerji Depolama Sistemleri’nin (BESS) geleceğine ilişkin raporu yayımladı

EY (Ernst & Young) çatısı altında yer alan ve 120 ülkede 9.000’den fazla danışmanı bünyesinde barındıran EY-Parthenon (EYP) strateji danışmanlığı ekibinin Batarya Enerji Depolama Sistemleri’ne (BESS) yönelik hazırladığı rapor, tekil bir varlık olarak Batarya Enerji Depolama Sistemleri’nin ticari uygulanabilirliğini ve mevcut piyasa koşullarında gelir potansiyeli sunan temel iş modellerini ele alıyor. Aynı zamanda Batarya Enerji Depolama Sistemleri yatırımlarının ticari yönünü belirlemek için büyümeyi sağlayan itici güçlerini, teknoloji eğilimlerini, pazar düzenlemelerini, mevcut iş modellerini ve yatırım yaparken gelecek vaat eden bölgeleri analizlerle ortaya koyuyor. 

Batarya Enerji Depolama Sistemleri küresel yerleşik kapasitesinin 2030 yılına kadar 160 GWh’den 1.800 GWh’ye çıkması, yani 10 kat büyümesi bekleniyor. Güçlü gelir potansiyeli sunan ve mevcut gelirlerin %90’ından fazlasını oluşturan enerji arbitrajı, yardımcı hizmetler ve kapasite mekanizmaları üç iş modeli olarak ortaya çıkıyor. Son maliyet artışlarına rağmen, sistem maliyetinin 2030 yılına kadar kilit pazarlarda %15-20 oranında düşmesi bekleniyor. Rapor, bağımsız Batarya Enerji Depolama Sistemleri pazarının çekiciliğinin, özellikle ABD, İngiltere, İtalya, Almanya, İspanya ve Avustralya gibi ülkelerde artacağını öngörüyor. Başta Avrupa olmak üzere birçok ülkede  düzenleyici reformlar ile yatırım ortamı iyileşiyor, riskler azalıyor ve gelirler artıyor.

EY-Parthenon’un Batarya Enerji Depolama Sistemleri (BESS) üzerine hazırladığı rapor, “Batarya Enerji Depolama Sistemleri’ne tekil varlık olarak yatırım yapmanın zamanı geldi mi?” ve “Gelişen piyasa mekanizmaları, Batarya Enerji Depolama Sistemleri operatörleri ve yatırımcılar için daha kârlı ticari sonuçları nasıl mümkün kılıyor?” sorularını ele alıyor. Bu sorular ışığında tekil bir varlık olarak Batarya Enerji Depolama Sistemleri’nin, kilit pazarlardaki ticari uygulanabilirliğini iyileştiren ve mevcut piyasa koşullarında yatırımcılar için kredi açısından olumlu bir fırsat yaratan stratejik kaldıraçları açıklıyor.

BESS’in küresel pazardaki durumunu, yarınını ve geleceğini 5 trend şekillendiriyor

Batarya Enerji Depolama Sistemleri, enerji dönüşümünü hızlandırmak için önemli bir araç olarak öne çıkıyor. Günümüzdeki beş temel trend, Batarya Enerji Depolama Sistemleri’nin küresel pazardaki mevcut durumunu, bir sonraki adımını ve geleceğini şekillendiriyor.

Batarya Enerji Depolama Sistemleri talebinin önümüzdeki yıllarda hızla artması bekleniyor. Küresel pazardaki birleşme ve satın alma işlemlerinin, 2020 yılından bu yana elektrik dağıtıcılarının ve enerji oyuncularının artan yatırımlarının etkisiyle, 24,4 milyar dolara ulaştığı görülüyor. Buna ek olarak düzenleyici destek, sübvansiyonlar, teşvikler ve temiz enerji hedefleriyle yönlendirilen depolama sistemleri üretim kapasitesinin 2030 yılına kadar küresel olarak yılda 4 kat büyüyerek 421 GWh’ye ve yerleşik kapasitenin ise 1,800 GWh’ye çıkacağı ve %70’den fazlasının şebeke ölçeğinde olacağı tahmin ediliyor. Maliyet tasarrufu, yatırım erteleme ve fiyat arbitrajı gibi avantajlı iş modellerinin de yakın gelecekte birçok ülkede ortaya çıkması bekleniyor.

Aynı zamanda batarya depolama, enerji geçişindeki hızlanma için önemli bir kolaylaştırıcı olarak görülüyor. Artan kısıtlama, sınırlı ara bağlantılar, artan çatı güneş enerjisi kapasitesi ve elektrikli araç (EV) kullanımı, daha uzun süreli batarya depolama teknolojilerine olan ihtiyacı artırıyor. Hâlihazırda kullanılan lityum-iyon teknolojisi yanı sıra, maliyet ekonomisi ve enerji yoğunluğu arttıkça vanadyum akışı, katı hal ve sodyum iyon gibi yenilikçi batarya kimyası teknolojileri de ticari olgunluğa ulaşmaya devam ediyor.

Türkiye getiri potansiyeline sahip pazar

Batarya Enerji Depolama Sistemleri büyümesinin iyileşen ekonomik fizibilite, güçlü politika, regülatif düzenlemeler ve çeşitli devlet teşvikleriyle desteklendiği ABD, İngiltere, İtalya, Almanya, İspanya ve Avustralya gibi olgun pazarlara kıyasla Türkiye, son gelişmelere rağmen, düşük-orta olgunluk seviyesinde değerlendiriliyor ve buna paralel bir getiri potansiyeline sahip pazar olarak öne çıkıyor. Bu doğrultuda, Türkiye Batarya Enerji Depolama Sistemleri pazarının gelecekte büyümesi için üç alandaki gelişmeler olumlu adımlar olarak görülüyor.

Türkiye’de yenilenebilir kapasitenin artması büyümeyi hızlandırıyor

Türkiye’nin Ulusal Enerji Planı’na göre, 2030 yılına kadar kurulu gücün %61’inden fazlası 91 GW kapasiteyle yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşacak. Aynı zamanda 2035 yılına kadar kurulu BESS kapasitesi de 15 GW’ye ulaşacak. Kurulu güçte hidro-elektrik harici yenilenebilir enerji kaynaklarının %90’ından fazlasını oluşturması beklenen rüzgar ve güneş enerjisi, BESS endüstrisine olan talebi olumlu yönde etkileyecek.

Türkiye’de çok fazla başvuru ve onaylanmış ön lisans bulunuyor 

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na (EPDK) göre, Aralık 2023 itibarıyla tahmini 280 milyar dolar yatırım potansiyeline denk gelen toplam 260 GW kapasiteye sahip yenilenebilir enerji santrali için 5.968 adet Batarya Enerji Depolama Sistemleri başvurusu alındı. Ayrıca, Türkiye’de onaylanan ön lisansların toplam kapasitesi Eylül 2024 itibarıyla 658 başvuruyla 34 GWh’ye ulaştı. Ülkede kurulu ilk depolamalı kapasitelerin 2025 yılının son çeyreğinde tamamlanması bekleniyor.

Yerel üretim kapasiteleri artıyor

Türk üreticiler ve girişimciler, başta Ankara, İstanbul, Antalya ve Kocaeli dahil olmak üzere birçok ilde 1 GWh’nin üzerindeki kapasitelerle Batarya Enerji Depolama Sistemleri yatırım planlarını hâlihazırda açıkladı. Batarya hücresi montaj operasyonlarından işe başlayan sektör oyuncularının çoğunun, küresel şirketlerle gerçekleştirdikleri iş birlikleri sayesinde veya tek başlarına hücre üretimine genişleme planları bulunuyor. Ayrıca, gelişmekte olan yerel Batarya Enerji Depolama Sistemleri üreticilerini korumak amacıyla Ocak 2024’ten beri Uzakdoğu ülkelerinden ithal edilen prizmatik LFP bataryalar için Türkiye’de %30 ek gümrük vergisi uygulanıyor. Talebin büyümesine bağlı olarak ilave kapasite artışları, farklı coğrafyalara ve ülkelere satışlar ile yurtdışı üretim yatırımlar da yerel oyuncuların gelecek büyüme planları arasında bulunuyor.

Büyüme potansiyelini yedi stratejik kaldıraç belirliyor

EY-Parthenon’ın hazırladığı rapor, Türkiye dahil olmak üzere küresel pazarların çoğunda tekil bir varlık olarak Batarya Enerji Depolama Sistemleri’nin gelecekteki büyüme potansiyelini yedi stratejik kaldıracın belirleyeceğini ortaya koyuyor. Rapor, gelir modellerinin netleştirilmesi, düzenleyici mekanizmalar ve teşviklerin varlığı, yatırım maliyetinin azaltılması, altyapı esnekliği için doğru yerlerin bulunması ve yeni batarya teknolojilerinin izlenmesi gibi temel gelişmelerin gelecekte çok önemli olacağını belirtiyor.  

  • Batarya Enerji Depolama Sistemleri yatırımcılarının, batarya sistemi gelirleriyle gaz fiyatları arasında artan bir korelasyon olduğu için emtia fiyatlarındaki oynaklığı yatırım analizlerine dahil etmeleri gerekiyor.
  • Mevcut kapasite piyasası mekanizmaları ve güvenilirlik endişeleri, BESS potansiyelini en üst düzeye çıkarmıyor, bu nedenle piyasayı daha etkili hale getirmek için ek reformlar gerekiyor.
  • Yüksek sermaye harcaması, batarya hücresi fiyatlarındaki dalgalanmalara karşı önemli yatırım duyarlılığını gösteren analizlerle projelerin karakterize edilmesine imkân tanıyor.
  • En uygun konumun belirlenmesi, şebeke tıkanıklığının ve yenilenebilir santral konsantrasyonunun daha yüksek olduğu alanlara daha yakın konumlanarak kâr marjlarının artırılmasını sağlıyor.
  • Şebeke ara bağlantı gecikmelerine yol açan, düzenleyici çerçeve eksikliğinin izin prosedürleri uzun süredir devam ediyor.
  • Avrupa batarya hücresi kapasitesinin yaklaşık %70’i, Çin’e artan bağımlılık ve lityumun fiyat oynaklığı nedeniyle risk altında bulunuyor, bu yüzden büyümenin de büyük ölçüde sağlam tedarik zincirine bağlı olması bekleniyor.
  • Vanadyum akışı gelecekte Li-ion ile rekabet edecek ve yatırım için daha iyi bir iş koşulları sağlayacak. Hidrojen depolama daha uygun maliyetli hale geldikçe de yeni bir alternatif olabilir.

 

EY Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı ve Sektörler Lideri Ateş Konca, “EY Parthenon analizi BESS’in kârlılığa ulaşması için küresel pazarlarda ölçeklenebilirliğine ve belirli stratejik kaldıraçların uygulanması gerektiğine dikkat çekiyor. Bunlar arasında gelir kesinliğinin artırılması, daha iyi bir konum stratejisi, etkili düzenleyici mekanizmalar, ölçeklendirme bağlantıları, tedarik zincirinin güçlendirilmesi ve yeni rakip teknolojilerin izlenmesi yer alıyor. Bu kaldıraçlar, BESS’in çeşitli pazarlardaki tam potansiyelini gerçekleştirmesi için önem taşıyor. Çünkü BESS’i sürdürülebilir enerji geleceğine giden yolda uygulanabilir bir ticari çözüm haline getirmek için dahil olan tüm paydaşların katılım göstermesi, yatırım ve iş birliği yapması gerekiyor. Tüm bunlarla birlikte BESS’in bağımsız bir varlık olarak geleceği her zamankinden daha umut verici görünüyor” dedi.

EY-Parthenon Türkiye Şirket Ortağı Cem Çamlı, “Batarya Enerji Depolama Sistemleri (BESS), her geçen gün yeşil enerji dönüşümünde kilit bir rol oynuyor ve ana kolaylaştırıcı araçlar arasında yer almaya hazırlanıyor. Sektörde yer alan birçok oyuncu, stratejik satın almalar ve ortaklıklarla sistem sağlayıcılarından operatörlerine ve entegratörlerine kadar değer zinciri boyunca BESS pazarına yatırım yapıyor. Diğer yandan mevcut regülasyonlar ve gelir modellerinde yeni gelişmeler devam ederken, BESS hizmetlerinde iş modellerinin çeşitlenmesi ile stratejik bir değişime de tanık oluyoruz. Stratejik kaldıraçlar, BESS’in uygulanabilir bir iş planı ile daha da yaygınlaşması için kritik hale geliyor” dedi.

Continue Reading

Popüler