Connect with us

Genel

Mobilite ile Birlikte Renault’te Değişim Rüzgarları Esmeye Başladı

Renault Grubu CEO’su Luca de Meo ve Renault marka ekibi markanın vizyonunu paylaştı: En yeni teknoloji ve hizmetlerde başı çeken, daha sürdürülebilir ve sorumlu bir çalışma tarzına sahip, enerji dönüşüm lideri.  

 

“Nouvelle Vague”: Elektrikli, teknoloji merkezli ve sürdürülebilir bir mobilite

İnsanı merkeze alan bir marka olan Renault, Avrupa otomotiv sektörünü modern bir dalgayla tanıştırarak yeni bir döneme adım atıyor.

 

“Nouvelle Vague”, Renault’yu teknoloji, hizmet ve temiz enerjiyi merkezine alan, bu kapsamda daha sürdürülebilir, daha akıllı, günlük kullanıma dönük araçlar ve mobilite çözümleri tasarlayan bir markaya dönüştürecek. Bu dönüşüm, 20’nci yüzyıl boyunca kendini yenileyerek her dönemde inovatif ve son derece modern araçlar tasarlayan marka DNA’sıyla da örtüşüyor. 2021’de, Renault her zamankinden daha yoğun bir şekilde, tüketici taleplerine uygun, sorumlu, karbonsuz, güvenli ve ölçeklenebilir mobilite çözümleri üretmeye dönük Pazar taleplerini karşılamak için çalışıyor.

 

Renault Talk #1 etkinliğinde Luca de Meo, Grubun Renaulution planının merkezinde yer alan yaklaşımı özetledi:

 

  • Enerji dönüşümünde sektörde lider olan Renault markası, 2030 itibariyle en yeşil marka olacak ve bu tarih itibarıyla satılan her 10 otomobilimizden 9’u elektrikli olacak.

 

  • Teknoloji ve hizmette başa oynayan Renault markası, öncelikli olarak “Software Requiblique” üzerinden şehir içi mobilitenin geleceğini şekillendiriyor. Sektöründe lider 5 şirketten 2 binin üzerinde mühendis, şehirlere ve topluluklara anahtar teslim mobilite çözümleri sunmak için, siber güvenlik, yapay zekâ, veri işleme, yazılım ve mikroelektronik alanlarındaki uzmanlıklarını paylaşacak.

 

  • Avrupa’nın ilk döngüsel ekonomi merkezi Renault Re-Factory, yıllık 120 bin araç geri dönüşüm ya da ileri dönüşüm (Elektrikli Araçlar dahil) kapasitesiyle daha sürdürülebilir ve sorumlu bir modele ilk adımı atıyor. Stratejik olarak geri dönüştürülen malzemelerin yaklaşık yüzde 80’i yeni akülerde kullanılacak.  2030 itibarıyla, Renault yeni araçlardaki geri dönüştürülmüş malzeme yüzdesi açısından dünyanın en başarılı otomotiv üreticisi olacak.

 

 

  • Renault “voitures à vivre” (yaşanacak otomobiller) yaklaşımını da üst segmentlere taşıyor: 2025 itibariyle C ve D segmentlerinde tümü elektrikli 7 modelin lansmanı gerçekleştirilecek. Arkana, ticari atılımın başlangıcı olacak. Bağlantılı ve tam elektrikli otomobillerin geleceğini temsil eden yeni nesil Megane E-TECH Electric de yakın gelecekte satışa sunulacak. Son olarak, E-TECH Hybrid teknolojisinde gerçekleştirilen iyileştirmeler sürerek yakında satışa sunulacak C ve D segmenti araçlar için en üst seviye verimlilik ve sürüş keyfi deneyimleri geliştirilecek.

 

Yeni dönem, yeni logo

 

Renault Marka Tasarım Direktörü Gilles Vidal, toplantıda yeni logonun kullanımına ilişkin ipuçları da verdi.

 

2022’de satışa sunulması planlanan yeni Megane E-TECH Electric modelin arkasında yer olacak logonun görüntüsünü paylaşan Gilles Vidal geliştirilmiş kabin içi deneyime ilişkin 2 görsel sundu:

– Yüksek teknoloji kabin içi sistemler ve birinci sınıf ekranlar

– Daha fazla konfor ve kolaylık için daha fazla depolama alanı

– Yeni bir çağa işaret eden yeniden tasarlanmış hat, alan ve malzemeler.

 

 

2024 itibarıyla tüm ürün gamının yeni logo ile sunulması hedefleniyor.

 

Renault markasının E-TECH hibrit atılımı

 

10 yılı aşkın deneyimi ve şu ana kadar ulaştığı yaklaşık 400 bin adet satış rakamıyla, Renault markası Avrupa elektrikli araç pazarında lider konumda. Tamamen elektrikli araçlar konusundaki uzmanlığını geliştiren Renault markası, ana modellerinin de hibrit ve plug-in hibrit versiyonlarıyla elektrikli araç ürün gamını genişletti.

 

E-TECH hibrit teknolojisi, sahip olduğu 150 patent ve Formula 1 aracılığıyla marka deneyimine sunduğu katkıyla, modüler olduğu kadar benzersiz bir teknoloji. Hibrit ve plug-in hibrit versiyonları ile, en üst seviye enerji verimliliğiyle sürüş keyfini sunarken, aynı zamanda karbon emisyonu ve yakıt kullanımını da azaltıyor.

2020 yılında bu devrim niteliğindeki teknoloji, markanın ana modellerinden üçüyle sunuldu ve böylece elektrikli araç deneyimi herkesin kullanımına açılmış oldu:

– Clio E-TECH Hibrit,

– Captur E-TECH Plug-in Hibrit

– Megane Wagon E-TECH Plug-in Hibrit

 

2021 yılında, son olarak lansmanı gerçekleştirilen Arkana ve Captur E-TECH Hibrit ve Megane Sedan E-TECH Plug-in Hibrit modellerle, Renault markası 6 E-TECH hibrit ve plug-in hibrit aracın yer aldığı bir elektrikli araç ürün gamına sahip oldu.

 

Renault Grubu Mühendislik Başkan Yardımcısı Gilles Le Borgne, E-TECH hibrit teknolojisini gelecek nesiller ile genişleterek, markanın geleceğe hazırlandığını belirtti.

 

Üst segmentler, özellikle C-SUV segmentinde, elektrikli motor ile kombine edilmiş yeni 1.2 litre 3 silindirli motor ve elektrikli motor birlikte sunulacak. 2022 itibariyle hibrit ile 200 bg, 2024 itibariyle ise Plug-in Hibrit ile 4 çekişli 280 bg modeller satışa sunulacak.

Yeni Arkana: Sportif, hibrit ve geniş hacimli

Uluslararası C segment pazarında rekabete hazırlanan Arkana’nın full hibrit tasarımı pazar dinamiklerini derinden etkiliyor. Yüksek hacimli bir üreticiden çıkan ilk SUV-Coupé olan Arkana, sürüş keyfi, konfor ve geniş hacmi bir araya getiriyor. Mayıs ayı itibariyle Avrupa’da şimdiden 6 bin sipariş adedine ulaşarak merakla beklendiğini kanıtlayan Yeni Renault Arkana E-TECH Hybrid’in Haziran ayında yollarda olması planlanıyor.

Yeni Kangoo: Şık ve geniş

 

1997 yılındaki lansmanından beri gerçek bir ikon haline gelen Kangoo da geri döndü. Yeni Kangoo şıklık, geniş hacim ve teknolojiyi bir araya getiriyor. Güçlü ve aerodinamik tasarımlı araç arka kısımdaki üç adet tam boy koltuk ve 49 litre erişilebilir istifleme hacmiyle mümkün olan en geniş hacmi sunuyor. Geniş bagaj kısmı, 775 litreden 3.500 litreye kadar çıkabilen düz yataklı istifleme hacmine sahip. Standart ekipmanda optimum güvenlik için 14 yeni standart sürüş destek sistemi mevcut. Yeni Kangoo hem 5 hem de 7 koltuklu modellerle sunulacak. 2022 itibariyle Yeni Kangoo tam elektrikli E-TECH model seçeneğiyle pazarda yer alacak.

 

 

 

Önce değerler

 

Renault Markası Satış ve Operasyonlar Başkan Yardımcısı Fabrice Cambolive, Renault markasının ticari önceliklerini hatırlattı:

  • Elektrikli araç ürün gamını güçlendirmek ve E-TECH atılımını bir adım öteye taşımak için ‘yeşil’ atılım: Avrupa’da Renault satışlarının yüzde 25’ini elektrikli araçlar ve Fransa’da Clio satışlarının yüzde 30’unu hibrit araçlar oluşturuyor.
  • Ürünler: Hem Avrupa içinde hem de dışında ürün gamı yenileme sürecini hızlandırarak C segmentindeki pazar payını yeniden eski seviyesine çıkartmak;
  • Değerler önce gelir, satış hacimleri ise kendiliğinden artacaktır: Ürün kalitesi ve fiyat konumlandırmasına yoğunlaşma:

 

Fransız kökenleriyle gurur duymakla birlikte Renault uluslararası bir marka olarak tüm pazarlarda iş modellerini de yeniden gözden geçirdi. Bu sayede araçların karlılığını artırırken yeni nesil ürünlerle yeni pazarların fethedilmesi hedefleniyor.

 

 

Uluslararası alanda, Renault markası bir yandan risk seviyelerini de inceleyerek, geçmişte güçlü olduğu yüksek potansiyelli pazarlara yani Brezilya, Rusya, Türkiye ve Hindistan’da yatırım yapıyor.

 

Avrupa’da ise, Renault kilit pazarlarına odaklanmaya devam ediyor: Fransa, İspanya, İtalya, Almanya ve Birleşik Krallık. Marka buralarda daha görünür ve net bir yol haritasına sahip: E-TECH ile E-mobilite konusundaki liderliğini güçlendirmek için E-TECH’i kullanmak, C segmenti ve ticari araçlardaki pazar payını artırmak için daha fazla çaba sarf etmek.

Continue Reading
Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Genel

Hyundai Hidrojen Yakıt Hücresi İçin Kore’de Yeni Bir Tesis Kuruyor

Hyundai, Güney Kore’nin Ulsan kentinde yeni hidrojen yakıt hücresi üretim tesisinin temel atma törenini düzenledi. Bu adım, ülkeyi enerji dönüşümünde küresel bir lider haline getirme hedefinin önemli bir parçası olarak görülüyor.

Yeni tesis, daha önce içten yanmalı motor şanzımanı üreten fabrikanın bulunduğu 43.000 metrekarelik alanda kurulacak. Bu seçim, Hyundai’nin geleceğin mobilitesine geçişini sembolik biçimde temsil ediyor. 2027’de tamamlanması planlanan tesis, kimyasal işleme ve montaj operasyonlarını entegre ederek yılda 30.000 yakıt hücresi ünitesi üretecek. Tesis, Hyundai Motor Grup’un “Hydrogen for Humanity (İnsanlık İçin Hidrojen)” anlamına gelen HTWO markası altında faaliyet gösterecek.

Yaklaşık 675 milyon dolarlık yatırım değerine sahip tesis, binek otomobiller, ticari kamyonlar, otobüsler, iş makineleri ve deniz taşıtları gibi çeşitli mobilite uygulamaları için yeni nesil hidrojen yakıt hücreleri ve elektrolizörler üretecek.

Temel Teknolojilerde İlerleme

Tesis, iki temel ürün aracılığıyla Hyundai Motor Grup’u küresel hidrojen teknolojisinde ön safa taşımayı hedefliyor:

  • Yeni nesil hidrojen yakıt hücresi: Hyundai, mevcut modellere kıyasla daha yüksek güç çıkışı ve dayanıklılık sunarken, maliyet rekabetçiliğiyle küresel pazarda liderlik hedefliyor. Yakıt hücreleri, hidrojen ve oksijen arasındaki elektrokimyasal reaksiyonlarla elektrik üreten sistemlerdir ve araçlarda jeneratör görevi görür.
  • PEM elektrolizörler: Kore’de ilk kez üretilecek yüksek verimli polimer elektrolit membran (PEM) elektrolizörleri, sudan karbon emisyonu olmadan yüksek saflıkta hidrojen üretebilen sistemlerdir. Bu teknoloji, küresel net sıfır hedeflerine ulaşmada kritik bir rol oynayacak. Hyundai, yaklaşık 30 yıllık yakıt hücresi geliştirme tecrübesi sayesinde elektrolizör bileşenlerinde %90 oranında yerelleştirme sağlamıştır.

Şirket, elektrolizör yığını geliştirmiş ve 2025 Şubat ayında tamamlanan 1 MW’lık konteyner tipi bir sistem şu anda günde 300 kg’dan fazla yüksek saflıkta hidrojen üretmektedir. Ayrıca Jeju Adası’nda 5 MW sınıfı büyük ölçekli bir proje geliştirilmekte olup, tam kapsamlı bir yeşil hidrojen ekosistemi kurmayı hedeflemektedir.

Gelişmiş Üretim Platformu

Hyundai, Ulsan’daki yeni hidrojen yakıt hücresi üretim tesisini, insan odaklı üretim uzmanlığından elde ettiği birikimle geliştirilmiş ileri bir üretim platformu olarak işletmeyi planlıyor.

Tesis, iş gücü yükünü azaltmak ve operasyonel verimliliği artırmak için robotik teknolojilerden yoğun şekilde yararlanacak. Ayrıca gelişmiş izleme sistemleriyle en küçük güvenlik riskleri bile tespit edilerek çalışanların güvenliği ön planda tutulacak.

Hidrojen Ekosistemini Genişletmek

Üretilen yakıt hücreleri, binek otomobillerden ağır ticari kamyonlara, otobüslerden iş makinelerine ve deniz araçlarına kadar çok çeşitli uygulamalara göre optimize edilecek.

Hyundai Motor Grup, yakıt hücrelerinin ötesinde hidrojen değer zincirinin tamamını kapsayan çözümler geliştiriyor. Üretimden depolamaya, taşımadan kullanıma kadar her aşamada kamu kurumları, küresel şirketler ve araştırma kuruluşlarıyla iş birliği içinde çalışıyor.

Temel atma töreni, hükümet, yerel otoriteler ve endüstri paydaşları arasında iş birliği platformu oluşturmayı amaçlayarak hidrojen ekonomisini hızlandırmak için birleşik bir yaklaşımı güçlendirdi. Hyundai Motor, karbon nötrlüğünü destekleyecek stratejik ortaklıklarını genişletmeyi ve küresel hidrojen liderliğini pekiştirmeyi hedefliyor.

Törende katılımcılar, çok nesilli yakıt hücreleri ve elektrolizörleri, ayrıca hidrojenle çalışan yeni nesil NEXO SUV, kamyonlar, ekskavatörler, gemiler, traktörler ve forkliftler gibi birçok hidrojenli aracı yakından inceleme fırsatı buldu. Yeni tesisin, pazar büyümesine paralel olarak üretim ölçeğini artırması, küresel hidrojen ekosisteminin genişlemesine ve altyapı gelişimine önemli katkı sağlaması bekleniyor.

Törende ayrıca Hyundai Motor Grup ile Koreli otobüs üreticisi KGM Commercial arasında yakıt hücresi tedarikine ilişkin bir mutabakat zaptı imzalandı. Bu anlaşma, tesisin Kore’nin hidrojen ekosisteminin gelişiminde oynayacağı kritik rolü bir kez daha vurguladı.

Continue Reading

Genel

Şarj Sektörü Artan Elektrikli Araç Satışlarına Hızla Ayak Uydurdu!

Elektrikli araç (EV) pazarında son iki yılda yaşanan hızlı büyüme, şarj altyapısında da tarihi bir ivmeyi beraberinde getirdi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre, Ağustos 2025 itibarıyla Türkiye’de toplam 33.592 şarj soketi aktif durumda. Bunların 14.308’i DC (hızlı), 19.284’ü AC (yavaş) tipte hizmet veriyor. Aynı dönemde trafiğe kayıtlı elektrikli araç sayısı 310.668 adede ulaşarak bir önceki yıla göre %100’ün üzerinde artış kaydetti. Ovolt & Sharz.net Genel Müdürü Hakan Koca, Türkiye’nin şarj altyapısındaki hızlı gelişimini “dijital dönüşümün enerjiyle birleştiği bir dönem” olarak tanımladı.

 

Güncel elektrikli araç pazarı gelişiminin yanında, şarj sektörünün nihai konumu hakkında önemli değerlendirmelerde bulunan Ovolt & Sharz.net Genel Müdürü Hakan Koca, “Bu tablo, Türkiye’nin elektrikli araç pazarında Avrupa’nın en dinamik ülkelerinden biri haline geldiğini bizlere gösteriyor. 2024’te otomotiv pazarının yaklaşık yüzde 27’sini oluşturan hibrit ve elektrikli araçların toplam payının, 2025 sonunda yüzde 30’un üzerine çıkması bekleniyor. Yerli üretici Togg’un lokomotif etkisi, ABD’li (Tesla) ve Çinli markaların (özellikle BYD) agresif girişleri, bu büyümenin başlıca itici güçleri arasında ve bu rekabet sektöre yeni dinamikler katıyor. şeklinde konuştu.

 

Diğer yandan enerji altyapısı tarafında da dikkat çekici gelişmeler olduğunu aktaran Koca, “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın “Elektrikli Araçlar için Hızlı Şarj Altyapısı Destek Programı” kapsamında bu yıl 81 ilde 529 yeni hızlı şarj ünitesine destek sağlandı. Bu kapsamda yaklaşık 1 milyar TL’lik yatırımın 300 milyon TL’si hibe olarak açıklandı. Ayrıca YEK-G sertifikalı “yeşil şarj” noktaları sayesinde, istasyonlarda yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaşması yönünde önemli adımlar atılıyor. Yatırımcı bir şirket olarak bunu çok değerli buluyoruz.” dedi.

Hedef 2026’da Güçlü 1000 soket

Ovolt & Sharz.net Genel Müdürü Hakan Koca, Türkiye’nin şarj altyapısındaki hızlı gelişimini “dijital dönüşümün enerjiyle birleştiği bir dönem” olarak tanımladı: “Elektrikli araç ekosistemi, yalnızca araç satışlarındaki artışla değil, kullanıcı deneyimi ve güvenilir altyapı ile büyüyebilir. Biz Ovolt & Sharz.net olarak, bugün 570’in üzerinde soketle faaliyet gösteriyoruz. OPET ile stratejik iş birliğimiz sayesinde 2026’da 1000’in üzerinde güçlü (kapasitesi yüksek) sokete ulaşarak, her segment için en erişilebilir ve güvenilir şarj ağını oluşturmayı hedefliyoruz.”

 

Koca, ayrıca sektörün geleceğini belirleyecek en önemli unsurun şarj hızına erişim ve enerji verimliliği olduğunu özellikle vurguladı: “Şarj altyapısının yaygınlaşması kadar, hızlı şarj (DC) istasyonlarının adil ve verimli dağılımı da çok kritik. Kullanıcı güveni, fiyat şeffaflığı, veri paylaşımı ve sürdürülebilir enerji kullanımı bu dönüşümün bel kemiğini oluşturuyor.”

Ovolt & Sharz.net, mobil uygulama üzerinden doluluk durumu takibi, şeffaf fiyatlandırma, 7/24 teknik destek ve yenilenebilir enerjiyle çalışan şarj noktalarıyla kullanıcı deneyimini sadeleştirmeyi hedefliyor. Ayrıca Müşteri Memnuniyeti ve Güvenliği için elektrikli araç şarj deneyimini IoT tabanlı alarm sistemleri, kamera izleme ve 7/24 personeli olan OPET akaryakıt istasyonlarıyla birleştirip, uzaktan izleme ve sigorta destekli koruma altyapıları ile sektörün güvenlik standartlarını yükseltmeyi amaçlıyor.

“Şarj altyapısındaki dönüşüm tüm hayatımızı değiştirecek”

Türkiye’nin 310 bini aşan elektrikli araç parkı, önümüzdeki dönemde 500 bin sınırına yaklaşırken; şarj sektörü de artık yalnızca enerji değil, sürdürülebilir ulaşımın temel omurgası olarak konumlanıyor. Hakan Koca, “Bizim için şarj altyapısı, mobilitenin değil yaşamın dönüşümüdür. Şarj altyapısındaki dönüşüm ile tüm hayatımız yıllar içinde değişecek. Ovolt & Sharz.net bu dönüşümün güvenilir omurgası olmayı sürdürmeyi istiyor.” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.

Continue Reading

Genel

Audi A6 Sportback e-tron: Uzun Yolculukların Sessiz ve Güçlü Yol Arkadaşı

Elektrikli mobilitede yeni bir dönem başlatan Audi A6 e-tron, üstün menzili, gelişmiş sürüş teknolojileri ve konfor odaklı donanımlarıyla uzun yolculukların vazgeçilmez yol arkadaşı oluyor. Modelin Sportback kasa tipiyle gerçekleştirilen test sürüşü de bunu kanıtlar nitelikte. 1.000 kilometreden uzun bir rotada sergilediği performans, modelin elektrikli mobilitede konfor ve verimliliği bir araya getirdiğini ortaya koyuyor.

 

Audi’nin tamamen elektrikli ürün gamında, Premium Platform Electric (PPE) altyapısı üzerinde geliştirilen ikinci modeli olan A6 e-tron; uzun mesafeli yolculuklarda sunduğu sessizlik, sürüş konforu ve yüksek performansla öne çıkıyor. Aerodinamik gövde yapısı, gelişmiş batarya teknolojisi ve segment lideri menzil değerleriyle A6 e-tron, her iki gövde seçeneğiyle hem günlük kullanıma hem de uzun yolculuklara en ideal bir yanıt veriyor.

 

Gerçek Bir Uzun Yol Testi: 1.000 Kilometrelik Elektrikli Yolculuk

Audi A6 e-tron’un uzun yol performansı, Sportback versiyonunun kullanıldığı ve Danimarka’nın Kopenhag kentinden başlayarak Norveç’in Bergen şehrine uzanan 1.000 kilometrelik rotada, farklı zemin ve yükseklik koşullarında test edildi. Bu testte amaç, WLTP ölçüm standartlarının ötesine geçerek aracın gerçek sürüş koşullarındaki performansını değerlendirmekti.

 

Sürüş boyunca A6 Sportback e-tron, enerji tüketimini optimize eden termal yönetim sistemi ve adaptif enerji geri kazanım fonksiyonları gibi verimliliği artıran teknlojileri kullandı. Ayrıca, yalnızca 0,21‘lik aerodinamik sürtünme katsayısı sayesinde yüksek hızlarda hava direncini minimuma indirerek enerji verimliliğine katkı sağladı. Ortalama hava sıcaklığının 20°C civarında seyrettiği, hız sınırlarının 100–110 km/s aralığında olduğu rotada, aracın ortalama enerji tüketimi 15–16 kWh/100 km olarak ölçüldü. Bu değer, günlük sürüş şartlarında tam şarjla yaklaşık 625 ila 670 kilometrelik menzil anlamına geliyor.

 

Yolculuk sırasında şarj planlaması da rota tasarımı kadar önemliydi. 350 kW gücündeki hızlı şarj istasyonlarında yapılan kısa duraklamalarla, yalnızca 7 dakikalık bir şarjda 140 kilometre ek menzil sağlandı. Bu performans, 800 voltluk elektrik mimarisine sahip PPE platformunun sunduğu yüksek voltaj desteği sayesinde mümkün oldu.

An Audi A6 Sportback e-tron in Glacier white metallic is parked in the harbor of the Norwegian city of Bergen. Historic buildings and a fishing boat are in the immediate background.

Sınırları Zorlayan Verimlilik

Audi A6 Sportback e-tron performance, WLTP normlarına göre 754 kilometreye kadar menzil sunarak segmentinde referans bir noktaya ulaşıyor. 100 kWh kapasiteli batarya paketi ve optimize edilmiş enerji yönetim sistemi sayesinde bu menzil yalnızca laboratuvar koşullarında değil, günlük kullanımda da yüksek verimlilikle elde edilebiliyor.

 

Gerçek dünyada gerçekleştirilen 1.000 kilometrelik uzun yol testi de bu verimliliği doğruladı. WLTP standardına göre elde edilen teorik menzil değeri ile gerçek sürüş verileri karşılaştırıldığında, A6 Sportback e-tron’un hem test ortamlarında hem de gerçek yolda üst düzey enerji yönetimi sunduğu net biçimde ortaya kondu.

 

Test boyunca yalnızca iki şarj molası yeterli oldu. Her biri önceden planlanan yüksek güçlü şarj noktalarına, batarya seviyesi yüzde 10’un altına inmeden ulaşıldı ve sürüş kesintisiz bir şekilde sürdürüldü.

 

Sürüş Konforunda Yeni Bir Standart

Gelişmiş süspansiyon sistemi ve özel ön aks mimarisi sayesinde A6 Sportback e-tron, uzun mesafeli yolculuklarda bile yorgunluk hissini en aza indiriyor. Opsiyonel olarak alınabilen adaptif havalı süspansiyon, yük durumuna göre otomatik olarak ayarlanarak hem sürüş konforunu artırıyor hem de aracın aerodinamik verimliliğine katkı sağlıyor. Audi Drive Select’in “Efficiency” modunda, gövde yüksekliği 20 mm’ye kadar düşürülerek menzil daha da optimize ediliyor.

 

Geniş Yaşam Alanı ve Akıllı Saklama Çözümleri

PPE platformunun sunduğu düz zemin tasarımı, iç mekânda ferah bir yaşam alanı yaratıyor. A6 Sportback e-tron ve A6 Avant e-tron modellerinin her ikisinde de 502 litrelik arka bagaj ve 27 litrelik ön bagaj hacmi sunuluyor. Bu kapasite, yaz tatilleri, kamp yolculukları veya sportif aktiviteler için gereken tüm eşyaları kolayca taşıyacak alan sunuyor.

 

Dijital Konfor ve Etkileşimli Deneyim

Yeni nesil Audi iç mekân mimarisi, “İnsan Odaklılık” ve “Dijital Sahne” ilkeleri doğrultusunda tasarlandı. 14,5 inç OLED merkezi ekran, 11,9 inç Audi sanal kokpit ve opsiyonel 10,9 inç yolcu ekranı, sürücü ve yolculara bütünsel ve etkileşimli bir dijital deneyim sunuyor. PDLC teknolojili panoramik cam tavan ise iç mekâna hem ferahlık hem de estetik bir dokunuş katıyor.

 

Güvenlik ve Estetik Bir Arada: Aydınlatma Teknolojileri

Kişiselleştirilebilir dijital OLED arka farlar, ikinci nesil Matrix LED teknolojisi ve iletişim ışığı gibi yeniliklerle donatılan A6 Sportback e-tron, sadece şık bir görünüm sunmakla kalmıyor; aynı zamanda sürüş güvenliğine de katkı sağlıyor. Özellikle tünel geçişlerinde ve düşük görüş koşullarında sağladığı görüş desteği, güvenli sürüş deneyimine katkı sağlıyor.

Continue Reading
Reklam
Reklam
Reklam

Popüler