Genel
PEUGEOT i-COCKPIT® 10 YAŞINDA


PEUGEOT i-COCKPIT®: Cesur Bir Buluşun ve Başarının Hikayesi!
PEUGEOT, ilk nesil 208 ile, 10 yılı aşkın bir süre önce, otomotiv tarihinde en az gelişen unsurlardan biri olan sürüş pozisyonunda devrim yapma cesaretini gösterdi. Yenilikçi kokpit mimarisi o tarihten bu yana farklı modeller için neredeyse 10 milyon adet üretildi ve i-Cockpit® ürün gamının tamamına yayıldı. PEUGEOT araçlarının özgün bir özelliği haline gelen i-Cockpit, bugün gelinen noktada, sürücülerin ve yolcuların duygularını, güvenliğini ve konforunu iyileştirmedeki mükemmelliğini kanıtlamasıyla da öne çıkıyor.
PEUGEOT, ilk olarak 208 modelinde seri üretime dahil ettiği yenilikçi kokpit mimarisi i-Cockpit®’in 10. yılını kutluyor. 10 yıllık sürede 10 milyondan fazla PEUGEOT modeline uygulanan i-Cockpit®, sürekli geliştirilmeye devam ediyor, her yeni modelde yeni bir seviyeye getirilerek markanın imza özelliklerinden biri de olmaya devam ediyor. i-Cockpit® konsepti, o tarihten bu yana değişmeyen üç temel unsura sadık kalmaya devam ediyor. Bunlar; daha iyi bir sürüş hissi ve kullanım kolaylığı için kompakt bir direksiyon simidi, sürücünün gözlerini yoldan ayırmadan sürüş bilgilerini görmesini sağlayan yükseltilmiş bir ekran ve sürücünün otomobilin temel işlevlerini yönetmesine olanak tanıyan, kolayca erişilebilen ve görülebilen büyük bir merkezi dokunmatik ekran.
i-Cockpit® ile ilk tanışma PEUGEOT SR1 ile oldu
i-Cockpit®’in hikayesi, aslında 2010 yılında, markanın gelecekle ilgili düşüncelerini gözler önüne seren zarif coupé-cabrio PEUGEOT SR1 konsept otomobilinin Cenevre Otomobil Fuarı’nda tanıtılmasıyla başladı. Buna, geleneksel tasarım ve ergonomi kodlarını alt üst eden, devrim niteliğinde bir sürüş pozisyonu da dahildi. PEUGEOT ekipleri o zamanlar sürücü koltuğunu daha fazla araç içi duygu, daha fazla ergonomi ve daha fazla güvenlik için geliştirmek istiyorlardı. Tasarımcılardan ve mühendislerden oluşan küçük bir ekip çalışmaya başladı. Kısa sürede, daha küçük bir direksiyon simidi önerisi ortaya çıktı. O zamana kadar bir otomobil direksiyonu büyüktü ve ekrandaki bilgiler direksiyon simidinin içinden okunuyordu. Ancak ekranın ve direksiyonun bu geleneksel konumlandırması dikkat dağıtıcıydı. Bilgileri okumak için en iyi pozisyon göz hizasıydı. Dolayısıyla, bilgilerin göz hizasında olması gerekiyordu. Daha küçük bir direksiyon simidi ile birleştirilen bu yeni konum, “Yükseltilmiş Gösterge Ekranı” olarak bilinen ekrana sahip, tamamen yeni bir sistem yarattı. Tüm kontrolleri basitleştiren ve ek olarak bağlantı sağlayan bir dokunmatik ekran da eklendi. Bu, PEUGEOT için dokunmatik ekranların başlangıcıydı.
PEUGEOT Ürün Müdürü Jérôme Micheron; “Marka için riskler yüksekti. Böylesine yenilikçi ve yeni bir konsepti taahhüt ederek; bilerek risk alıyorduk. Her şeyden önce, müşterilerimizin konsepti beğendiğinden emin olmamız gerekiyordu. Fransız ve Alman müşterilerimizle bir pist üzerinde testler düzenledik. Onlara normal bir direksiyonu ve ön konsolu olan bir otomobil kullandırdık. Ardından yeni direksiyon ve bu yeni yükseltilmiş gösterge ekranı olan prototipe oturmalarını istedik. Geri bildirim harikaydı. Gençler, yeni direksiyonun sportifliğini takdir ederken, ilerlemiş yaştakiler çevik, modern ve değişimi temsil ettiğini düşünüyorlardı. Herkes küçük direksiyon simidini büyük bir kolaylıkla kabullendi. Eşsiz bir fikre sahip olduğumuza kesinlikle ikna olmuştuk” dedi.
PEUGEOT 208’deki i-Cockpit® 2012’de tanıtıldı
İlk nesil PEUGEOT 208, standart olarak sunduğu i-Cockpit® ile heyecan yarattı. Sürücü deneyimini dönüştüren bir yenilik olarak kendini hızla kabul ettirdi. PEUGEOT 208, kompakt direksiyon simidi sayesinde, aynı manevra için daha az sürücü hareketi gerektiriyordu ve böylece daha çevik bir sürüş sunuyordu. Göstergelerin göz hizasında olması sayesinde gözler daha az yoruluyordu. Alçak direksiyon, sürücünün kollarının daha rahat açılarda konumlandırılmasını sağlıyordu ve merkezi dokunmatik ekran da aracın ana işlevlerinin sezgisel olarak çalıştırılmasına olanak tanıyordu. Kompakt direksiyon simidinin reaksiyonları hızlandırması, yükseltilmiş ekranın gözlerinin yola daha fazla odaklanabilmesine katkısı ve gösterge panelindeki uyarıları daha görünür kılması, sürücü yorgunluğunu azaltarak güvenliği artırıyordu. Benzersiz tasarımıyla da teknolojik sürüş deneyimini geliştiriyordu.
Kullanıcı ihtiyaçlarına daha iyi uyum sağlamak için sürekli gelişti
PEUGEOT i-Cockpit® ilk çıktığı günden bu yana gelişmeye ve modernleşmeye devam etti. 2016 yılında, PEUGEOT 3008 ve PEUGEOT 5008’in ikinci nesli ile tamamen özelleştirilebilen ve kişiselleştirilebilen 12,3 inçlik bir dijital ekrana sahip bir versiyonu pazara sundu. Kısayol geçiş anahtarları, temel işlevlere erişimi daha da kolaylaştırmak için merkezi dokunmatik ekranın altına yerleştirildi. 2019 yılında, ikinci nesil PEUGEOT 208 ile 3-Boyutlu dijital gösterge devreye alındı.
PEUGEOT, yeni PEUGEOT 308 (2021) ve 408 (2022) modellerinde sunduğu PEUGEOT i-Cockpit® ile bir adım daha ileri gitti; yeni i-Connect® bilgi-eğlence sistemini tanıttı. Sürüş yardımcılarını kullanırken sürücünün ellerini algılayabilen yeni kompakt direksiyon simidine ek olarak; klima, telefon kişileri, radyo istasyonu ve uygulama başlatma ayarları için yapılandırılabilen dokunmatik i-toggle düğmeler de yenilikçi çözümler olarak öne çıkıyor. Üstelik bunların her biri, kullanıcı gereksinimine göre ayarlanabiliyor.
PEUGEOT i-Cockpit® henüz gelişimini tamamlamadı!
PEUGEOT i-Cockpit®’in hikayesi henüz başlangıç aşamasında. 2023’ün başında, Las Vegas’ta düzenlenen CES’te tanıtılan PEUGEOT INCEPTION, yeni PEUGEOT i-Cockpit®’in olası evrimini gözler önüne seriyor. Daha sezgisel kokpit mimarisi, yeni nesil tablet ve akıllı cihazlara benzer hareketlere sahip devrim niteliğindeki yeni direksiyon kontrolü Hypersquare ile, i-Cockpit’in gelecekteki gelişimi ortaya konuyor. PEUGEOT İç Tasarım Müdürü Bertrand Rapatel; “i-Cockpit® her zaman sezgisel, dinamik ve ikonik olmaya devam edecek. Bu bizim amaçlarımızdan biri. PEUGEOT bu alanda öncü. Bu nedenle bir adım önde olmak ve ikonik olmaya devam etmek için her zamankinden daha fazla yenilikçi, yaratıcı ve öncü olmaya devam edeceğiz. Şaşırtmaya devam edecek ve en üst seviyede kalmak için sürekli yenilikler geliştireceğiz. i-Cockpit®’in parlak bir geleceği var” dedi.
Genel
Hyundai Hidrojen Yakıt Hücresi İçin Kore’de Yeni Bir Tesis Kuruyor


Hyundai, Güney Kore’nin Ulsan kentinde yeni hidrojen yakıt hücresi üretim tesisinin temel atma törenini düzenledi. Bu adım, ülkeyi enerji dönüşümünde küresel bir lider haline getirme hedefinin önemli bir parçası olarak görülüyor.
Yeni tesis, daha önce içten yanmalı motor şanzımanı üreten fabrikanın bulunduğu 43.000 metrekarelik alanda kurulacak. Bu seçim, Hyundai’nin geleceğin mobilitesine geçişini sembolik biçimde temsil ediyor. 2027’de tamamlanması planlanan tesis, kimyasal işleme ve montaj operasyonlarını entegre ederek yılda 30.000 yakıt hücresi ünitesi üretecek. Tesis, Hyundai Motor Grup’un “Hydrogen for Humanity (İnsanlık İçin Hidrojen)” anlamına gelen HTWO markası altında faaliyet gösterecek.
Yaklaşık 675 milyon dolarlık yatırım değerine sahip tesis, binek otomobiller, ticari kamyonlar, otobüsler, iş makineleri ve deniz taşıtları gibi çeşitli mobilite uygulamaları için yeni nesil hidrojen yakıt hücreleri ve elektrolizörler üretecek.
Temel Teknolojilerde İlerleme
Tesis, iki temel ürün aracılığıyla Hyundai Motor Grup’u küresel hidrojen teknolojisinde ön safa taşımayı hedefliyor:
- Yeni nesil hidrojen yakıt hücresi: Hyundai, mevcut modellere kıyasla daha yüksek güç çıkışı ve dayanıklılık sunarken, maliyet rekabetçiliğiyle küresel pazarda liderlik hedefliyor. Yakıt hücreleri, hidrojen ve oksijen arasındaki elektrokimyasal reaksiyonlarla elektrik üreten sistemlerdir ve araçlarda jeneratör görevi görür.
- PEM elektrolizörler: Kore’de ilk kez üretilecek yüksek verimli polimer elektrolit membran (PEM) elektrolizörleri, sudan karbon emisyonu olmadan yüksek saflıkta hidrojen üretebilen sistemlerdir. Bu teknoloji, küresel net sıfır hedeflerine ulaşmada kritik bir rol oynayacak. Hyundai, yaklaşık 30 yıllık yakıt hücresi geliştirme tecrübesi sayesinde elektrolizör bileşenlerinde %90 oranında yerelleştirme sağlamıştır.
Şirket, elektrolizör yığını geliştirmiş ve 2025 Şubat ayında tamamlanan 1 MW’lık konteyner tipi bir sistem şu anda günde 300 kg’dan fazla yüksek saflıkta hidrojen üretmektedir. Ayrıca Jeju Adası’nda 5 MW sınıfı büyük ölçekli bir proje geliştirilmekte olup, tam kapsamlı bir yeşil hidrojen ekosistemi kurmayı hedeflemektedir.
Gelişmiş Üretim Platformu
Hyundai, Ulsan’daki yeni hidrojen yakıt hücresi üretim tesisini, insan odaklı üretim uzmanlığından elde ettiği birikimle geliştirilmiş ileri bir üretim platformu olarak işletmeyi planlıyor.
Tesis, iş gücü yükünü azaltmak ve operasyonel verimliliği artırmak için robotik teknolojilerden yoğun şekilde yararlanacak. Ayrıca gelişmiş izleme sistemleriyle en küçük güvenlik riskleri bile tespit edilerek çalışanların güvenliği ön planda tutulacak.
Hidrojen Ekosistemini Genişletmek
Üretilen yakıt hücreleri, binek otomobillerden ağır ticari kamyonlara, otobüslerden iş makinelerine ve deniz araçlarına kadar çok çeşitli uygulamalara göre optimize edilecek.
Hyundai Motor Grup, yakıt hücrelerinin ötesinde hidrojen değer zincirinin tamamını kapsayan çözümler geliştiriyor. Üretimden depolamaya, taşımadan kullanıma kadar her aşamada kamu kurumları, küresel şirketler ve araştırma kuruluşlarıyla iş birliği içinde çalışıyor.
Temel atma töreni, hükümet, yerel otoriteler ve endüstri paydaşları arasında iş birliği platformu oluşturmayı amaçlayarak hidrojen ekonomisini hızlandırmak için birleşik bir yaklaşımı güçlendirdi. Hyundai Motor, karbon nötrlüğünü destekleyecek stratejik ortaklıklarını genişletmeyi ve küresel hidrojen liderliğini pekiştirmeyi hedefliyor.
Törende katılımcılar, çok nesilli yakıt hücreleri ve elektrolizörleri, ayrıca hidrojenle çalışan yeni nesil NEXO SUV, kamyonlar, ekskavatörler, gemiler, traktörler ve forkliftler gibi birçok hidrojenli aracı yakından inceleme fırsatı buldu. Yeni tesisin, pazar büyümesine paralel olarak üretim ölçeğini artırması, küresel hidrojen ekosisteminin genişlemesine ve altyapı gelişimine önemli katkı sağlaması bekleniyor.
Törende ayrıca Hyundai Motor Grup ile Koreli otobüs üreticisi KGM Commercial arasında yakıt hücresi tedarikine ilişkin bir mutabakat zaptı imzalandı. Bu anlaşma, tesisin Kore’nin hidrojen ekosisteminin gelişiminde oynayacağı kritik rolü bir kez daha vurguladı.
Genel
Şarj Sektörü Artan Elektrikli Araç Satışlarına Hızla Ayak Uydurdu!


Elektrikli araç (EV) pazarında son iki yılda yaşanan hızlı büyüme, şarj altyapısında da tarihi bir ivmeyi beraberinde getirdi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre, Ağustos 2025 itibarıyla Türkiye’de toplam 33.592 şarj soketi aktif durumda. Bunların 14.308’i DC (hızlı), 19.284’ü AC (yavaş) tipte hizmet veriyor. Aynı dönemde trafiğe kayıtlı elektrikli araç sayısı 310.668 adede ulaşarak bir önceki yıla göre %100’ün üzerinde artış kaydetti. Ovolt & Sharz.net Genel Müdürü Hakan Koca, Türkiye’nin şarj altyapısındaki hızlı gelişimini “dijital dönüşümün enerjiyle birleştiği bir dönem” olarak tanımladı.
Güncel elektrikli araç pazarı gelişiminin yanında, şarj sektörünün nihai konumu hakkında önemli değerlendirmelerde bulunan Ovolt & Sharz.net Genel Müdürü Hakan Koca, “Bu tablo, Türkiye’nin elektrikli araç pazarında Avrupa’nın en dinamik ülkelerinden biri haline geldiğini bizlere gösteriyor. 2024’te otomotiv pazarının yaklaşık yüzde 27’sini oluşturan hibrit ve elektrikli araçların toplam payının, 2025 sonunda yüzde 30’un üzerine çıkması bekleniyor. Yerli üretici Togg’un lokomotif etkisi, ABD’li (Tesla) ve Çinli markaların (özellikle BYD) agresif girişleri, bu büyümenin başlıca itici güçleri arasında ve bu rekabet sektöre yeni dinamikler katıyor.” şeklinde konuştu.
Diğer yandan enerji altyapısı tarafında da dikkat çekici gelişmeler olduğunu aktaran Koca, “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın “Elektrikli Araçlar için Hızlı Şarj Altyapısı Destek Programı” kapsamında bu yıl 81 ilde 529 yeni hızlı şarj ünitesine destek sağlandı. Bu kapsamda yaklaşık 1 milyar TL’lik yatırımın 300 milyon TL’si hibe olarak açıklandı. Ayrıca YEK-G sertifikalı “yeşil şarj” noktaları sayesinde, istasyonlarda yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaşması yönünde önemli adımlar atılıyor. Yatırımcı bir şirket olarak bunu çok değerli buluyoruz.” dedi.
Hedef 2026’da Güçlü 1000 soket
Ovolt & Sharz.net Genel Müdürü Hakan Koca, Türkiye’nin şarj altyapısındaki hızlı gelişimini “dijital dönüşümün enerjiyle birleştiği bir dönem” olarak tanımladı: “Elektrikli araç ekosistemi, yalnızca araç satışlarındaki artışla değil, kullanıcı deneyimi ve güvenilir altyapı ile büyüyebilir. Biz Ovolt & Sharz.net olarak, bugün 570’in üzerinde soketle faaliyet gösteriyoruz. OPET ile stratejik iş birliğimiz sayesinde 2026’da 1000’in üzerinde güçlü (kapasitesi yüksek) sokete ulaşarak, her segment için en erişilebilir ve güvenilir şarj ağını oluşturmayı hedefliyoruz.”
Koca, ayrıca sektörün geleceğini belirleyecek en önemli unsurun şarj hızına erişim ve enerji verimliliği olduğunu özellikle vurguladı: “Şarj altyapısının yaygınlaşması kadar, hızlı şarj (DC) istasyonlarının adil ve verimli dağılımı da çok kritik. Kullanıcı güveni, fiyat şeffaflığı, veri paylaşımı ve sürdürülebilir enerji kullanımı bu dönüşümün bel kemiğini oluşturuyor.”
Ovolt & Sharz.net, mobil uygulama üzerinden doluluk durumu takibi, şeffaf fiyatlandırma, 7/24 teknik destek ve yenilenebilir enerjiyle çalışan şarj noktalarıyla kullanıcı deneyimini sadeleştirmeyi hedefliyor. Ayrıca Müşteri Memnuniyeti ve Güvenliği için elektrikli araç şarj deneyimini IoT tabanlı alarm sistemleri, kamera izleme ve 7/24 personeli olan OPET akaryakıt istasyonlarıyla birleştirip, uzaktan izleme ve sigorta destekli koruma altyapıları ile sektörün güvenlik standartlarını yükseltmeyi amaçlıyor.
“Şarj altyapısındaki dönüşüm tüm hayatımızı değiştirecek”
Türkiye’nin 310 bini aşan elektrikli araç parkı, önümüzdeki dönemde 500 bin sınırına yaklaşırken; şarj sektörü de artık yalnızca enerji değil, sürdürülebilir ulaşımın temel omurgası olarak konumlanıyor. Hakan Koca, “Bizim için şarj altyapısı, mobilitenin değil yaşamın dönüşümüdür. Şarj altyapısındaki dönüşüm ile tüm hayatımız yıllar içinde değişecek. Ovolt & Sharz.net bu dönüşümün güvenilir omurgası olmayı sürdürmeyi istiyor.” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.
Genel
Audi A6 Sportback e-tron: Uzun Yolculukların Sessiz ve Güçlü Yol Arkadaşı


Elektrikli mobilitede yeni bir dönem başlatan Audi A6 e-tron, üstün menzili, gelişmiş sürüş teknolojileri ve konfor odaklı donanımlarıyla uzun yolculukların vazgeçilmez yol arkadaşı oluyor. Modelin Sportback kasa tipiyle gerçekleştirilen test sürüşü de bunu kanıtlar nitelikte. 1.000 kilometreden uzun bir rotada sergilediği performans, modelin elektrikli mobilitede konfor ve verimliliği bir araya getirdiğini ortaya koyuyor.
Audi’nin tamamen elektrikli ürün gamında, Premium Platform Electric (PPE) altyapısı üzerinde geliştirilen ikinci modeli olan A6 e-tron; uzun mesafeli yolculuklarda sunduğu sessizlik, sürüş konforu ve yüksek performansla öne çıkıyor. Aerodinamik gövde yapısı, gelişmiş batarya teknolojisi ve segment lideri menzil değerleriyle A6 e-tron, her iki gövde seçeneğiyle hem günlük kullanıma hem de uzun yolculuklara en ideal bir yanıt veriyor.
Gerçek Bir Uzun Yol Testi: 1.000 Kilometrelik Elektrikli Yolculuk
Audi A6 e-tron’un uzun yol performansı, Sportback versiyonunun kullanıldığı ve Danimarka’nın Kopenhag kentinden başlayarak Norveç’in Bergen şehrine uzanan 1.000 kilometrelik rotada, farklı zemin ve yükseklik koşullarında test edildi. Bu testte amaç, WLTP ölçüm standartlarının ötesine geçerek aracın gerçek sürüş koşullarındaki performansını değerlendirmekti.
Sürüş boyunca A6 Sportback e-tron, enerji tüketimini optimize eden termal yönetim sistemi ve adaptif enerji geri kazanım fonksiyonları gibi verimliliği artıran teknlojileri kullandı. Ayrıca, yalnızca 0,21‘lik aerodinamik sürtünme katsayısı sayesinde yüksek hızlarda hava direncini minimuma indirerek enerji verimliliğine katkı sağladı. Ortalama hava sıcaklığının 20°C civarında seyrettiği, hız sınırlarının 100–110 km/s aralığında olduğu rotada, aracın ortalama enerji tüketimi 15–16 kWh/100 km olarak ölçüldü. Bu değer, günlük sürüş şartlarında tam şarjla yaklaşık 625 ila 670 kilometrelik menzil anlamına geliyor.
Yolculuk sırasında şarj planlaması da rota tasarımı kadar önemliydi. 350 kW gücündeki hızlı şarj istasyonlarında yapılan kısa duraklamalarla, yalnızca 7 dakikalık bir şarjda 140 kilometre ek menzil sağlandı. Bu performans, 800 voltluk elektrik mimarisine sahip PPE platformunun sunduğu yüksek voltaj desteği sayesinde mümkün oldu.


An Audi A6 Sportback e-tron in Glacier white metallic is parked in the harbor of the Norwegian city of Bergen. Historic buildings and a fishing boat are in the immediate background.
Sınırları Zorlayan Verimlilik
Audi A6 Sportback e-tron performance, WLTP normlarına göre 754 kilometreye kadar menzil sunarak segmentinde referans bir noktaya ulaşıyor. 100 kWh kapasiteli batarya paketi ve optimize edilmiş enerji yönetim sistemi sayesinde bu menzil yalnızca laboratuvar koşullarında değil, günlük kullanımda da yüksek verimlilikle elde edilebiliyor.
Gerçek dünyada gerçekleştirilen 1.000 kilometrelik uzun yol testi de bu verimliliği doğruladı. WLTP standardına göre elde edilen teorik menzil değeri ile gerçek sürüş verileri karşılaştırıldığında, A6 Sportback e-tron’un hem test ortamlarında hem de gerçek yolda üst düzey enerji yönetimi sunduğu net biçimde ortaya kondu.
Test boyunca yalnızca iki şarj molası yeterli oldu. Her biri önceden planlanan yüksek güçlü şarj noktalarına, batarya seviyesi yüzde 10’un altına inmeden ulaşıldı ve sürüş kesintisiz bir şekilde sürdürüldü.
Sürüş Konforunda Yeni Bir Standart
Gelişmiş süspansiyon sistemi ve özel ön aks mimarisi sayesinde A6 Sportback e-tron, uzun mesafeli yolculuklarda bile yorgunluk hissini en aza indiriyor. Opsiyonel olarak alınabilen adaptif havalı süspansiyon, yük durumuna göre otomatik olarak ayarlanarak hem sürüş konforunu artırıyor hem de aracın aerodinamik verimliliğine katkı sağlıyor. Audi Drive Select’in “Efficiency” modunda, gövde yüksekliği 20 mm’ye kadar düşürülerek menzil daha da optimize ediliyor.
Geniş Yaşam Alanı ve Akıllı Saklama Çözümleri
PPE platformunun sunduğu düz zemin tasarımı, iç mekânda ferah bir yaşam alanı yaratıyor. A6 Sportback e-tron ve A6 Avant e-tron modellerinin her ikisinde de 502 litrelik arka bagaj ve 27 litrelik ön bagaj hacmi sunuluyor. Bu kapasite, yaz tatilleri, kamp yolculukları veya sportif aktiviteler için gereken tüm eşyaları kolayca taşıyacak alan sunuyor.
Dijital Konfor ve Etkileşimli Deneyim
Yeni nesil Audi iç mekân mimarisi, “İnsan Odaklılık” ve “Dijital Sahne” ilkeleri doğrultusunda tasarlandı. 14,5 inç OLED merkezi ekran, 11,9 inç Audi sanal kokpit ve opsiyonel 10,9 inç yolcu ekranı, sürücü ve yolculara bütünsel ve etkileşimli bir dijital deneyim sunuyor. PDLC teknolojili panoramik cam tavan ise iç mekâna hem ferahlık hem de estetik bir dokunuş katıyor.
Güvenlik ve Estetik Bir Arada: Aydınlatma Teknolojileri
Kişiselleştirilebilir dijital OLED arka farlar, ikinci nesil Matrix LED teknolojisi ve iletişim ışığı gibi yeniliklerle donatılan A6 Sportback e-tron, sadece şık bir görünüm sunmakla kalmıyor; aynı zamanda sürüş güvenliğine de katkı sağlıyor. Özellikle tünel geçişlerinde ve düşük görüş koşullarında sağladığı görüş desteği, güvenli sürüş deneyimine katkı sağlıyor.
-



Otomotiv Sektörü3 ay önceHyundai, IDEA Tasarım Ödülleri’nde Rekor Kırarak Global Başarısını Perçinledi!
-



Elektrikli Araçlar3 ay önceKarsan, Busworld 2025’te İki Yeni Teknolojiyi Dünya Pazarında Tanıtacak!
-



Şarj Sektörü3 ay önceHatalı Kurulan Elektrikli Araç Şarjİstasyonları, Yapı Güvenliğini Tehdit Ediyor
-



Test Sürüşleri2 ay önceSürüş İzlenimi: Yeni Nissan Juke N-Sport Test Sürüşü – “Sarı Fırtına”
-



Elektrikli Otomobiller1 ay önceBMW iX3 ve BMW M5 Touring Almanya’da “Altın Direksiyon” Ödülünü Kazandı
-



Otomotiv Sektörü3 hafta önceGelecek Geldi: Hyundai MobED, Yapay Zekâ Destekli Seri Üretim Mobilite Robotu!
-



Otomotiv Sektörü1 ay önce50 Yıllık Mobilite Mirası: Avis Türkiye, Dünya Liderliğini Geleceğe Taşıyor
-



Elektrikli Araçlar1 ay önceOtomotivde Yapay Zekâ: Üretim Dışı Süreçlerde Stratejik Dönüşüm raporu yayınlandı


