Connect with us

Genel

SEAT ‘ın 70. Yılı Kutlu Olsun

  SEAT 600 ile başlayan, dünyanın içinde bulunduğu dönemde acil durum solunum cihazları üretimine uzanan yolculuk… İspanya’da kurulan araba üreticisi konumundan büyük, sürdürülebilir, yenilikçi ve teknolojik bir dünya markası olma başarısı gösteren SEAT, 70. yılını kutluyor.

70 yıl önce başladığı, heyecanlı ve zorlu yolculuğu süresince değişimler ve yenilemelerle bugünkü haline gelen SEAT, şimdi sadece İspanya’nın değil, dünyanın da en önemli otomotiv markaları arasında yer alıyor.

İspanya’da araç tasarlayan, geliştiren, üreten ve pazarlayan tek otomotiv şirketi olan SEAT, ülkede Ar-Ge sektör yatırımlarına öncülük ediyor. Üretiminin yüzde 80’ini ihraç eden marka bu sayede ülke ekonomisi için de önemli bir konuma sahip.

70 yıllık tarihi boyunca kendini sürekli olarak yenileyebileceğini ve yoluna çıkan zorlukların üstesinden başarılı bir şekilde gelebileceğini gösteren SEAT, bir otomobil üreticisinden ziyade, güçlü bir teknoloji ve sanayi şirketi olduğunu da gösterdi.

Barselona’dan dünyaya

SEAT, 1953 yılında günde beş adet SEAT 1400 aracı üreten Zona Franca fabrikasını açtı. Bu tesiste, 40 yıl boyunca SEAT 600 ve SEAT 127 gibi marka tarihinin iz bırakan modellerini üreten SEAT yeni, daha büyük ve daha modern bir fabrika kurmaya karar verdi ve üretim sahasını 1993 yılında Barselona’dan Martorell’e taşıdı. Başlangıçta 1,47 milyar Euro tutarında yatırıma mal olan bu fabrika, günde 1.500 adet üretilen ikinci nesil SEAT Ibiza ve yeni SEAT Cordoba otomobillerinin piyasaya sürülmesiyle üretime başladı.

Halen üç üretim merkezinde; Barcelona, El Prat de Llobregat ve Martorell’de, Ibiza, Arona ve Leon modellerini üreten SEAT, Ateca’yı Çek Cumhuriyeti’nde, Tarraco’yu Almanya’da, Alhambra’yı Portekiz’de ve SEAT’ın ilk yüzde 100 elektrikli aracı olan Mii electric’i Slovakya’da üretiyor.

Bugüne kadar 19 milyondan fazla araç üretme başarısı gösteren SEAT, 1965 yılında Kolombiya’ya gerçekleştirdiği ilk ihracat satışından bu yana, İspanya’nın lider endüstriyel ihracatçısı konumunda bulunuyor ve halen İspanya ekonomisinin toplam ihracatının neredeyse yüzde 3’ünü oluşturuyor.

Bir otomobil için 2 yıl beklenirken, şimdi…

SEAT, 70 yıl içinde büyük bir değişim geçirdi. Önceden bir günde üretilen otomobil sayısı bugün üç dakikada üretiliyor. 1950’lerde bir SEAT 600 için iki yıl beklemek gerekirken şimdi “Fast Lane” hizmetiyle 5 tıkla 10 dakikada araba satın alınıp 21 gün içinde araca sahip olunabiliyor.

Marka, 70 yıl içinde farklı sürüm ve nesilden toplamda 75 modeli piyasaya sürdü. Bunların arasında, 1953 yılında üretilen ilk otomobil olan SEAT 1MD0 ve 1957’de pazara sunulduktan kısa süre sonra özgürlük ve ulaşım sembolü hâline gelen efsanevi otomobil SEAT 600 gibi ünlü modeller de bulunuyor. 1984 yılında SEAT Ibiza, 1999 yılında ise SEAT Leon’un ilk nesilleri pazara sunuldu. SEAT Leon, o tarihten itibaren satıştaki başarısını sürdürüyor. 2016 yılında SEAT Ateca, SEAT Arona ve SEAT Tarraco ile SUV segmentine giriş yaparak ürün yelpazesini genişleten SEAT, 2019 yılında ise ilk elektrikli aracı olan SEAT Mii electric’i duyurdu.

70 yıllık yoluculuğunda otomobillerinin yanısıra, güvenlik sistemlerinden en gelişmiş bağlantı hizmetlerine kadar tüm alanlarda teknolojik bir gelişim sağlayan SEAT, sürdürülebilir ve çevre dostu ulaşım hedefleri kapsamında da elektrikli araç üretiminde büyük bir atılım içinde. 2021 yılı sonuna kadar sunulacak olan yeni elektrikli ve hibrit modeller; PHEV versiyonu olan yeni Leon serisi, Tarraco PHEV ve yakın zamanda pazara sunulan, şarjlı ve elektrikli hibrit seçeneği olan CUPRA Formentor, SEAT Mii’ye eşlik etmeye başlayacak. Ayrıca Mii electric gibi tamamen elektrikli yeni bir model olan el-Born da pazara sunulması planan modeller arasında yer alıyor.

SEAT’ın kendini yeniden icat edebildiğinin kanıtı: CUPRA

CUPRA, 1996 yılında Ibiza CUPRA’nın pazara sunulmasından itibaren SEAT’ın sportifliğinin simgesi haline gelen CUPRA, 2018 yılında da bir başka başarıyı simgeledi: SEAT’ın kendini yenileme kabiliyetinin bir parçası olarak yeni bir marka adıyla otomotiv dünyasına dahil oldu. SEAT’ın daha özel bir ürün arayışında olan yeni pazarlara ve yeni müşterilere erişmesini sağlamak amacıyla yaratılan CUPRA markası, motor sporları tutkunlarının ilgisini çekmek üzere tasarlandı ve elektrik temelli modellerinin çağdaş tasarımı ve sportif performansıyla öne çıkmaya başladı. SEAT, CUPRA Ateca ve yeni CUPRA Leon’un yollara çıkarılmasından sonra CUPRA Formentor’u da tanıttı. SEAT’ın sportif markası için özel olarak tasarlanan ilk model olma özelliği taşıyor CUPRA Formentor, Martorell’de yakın zamanda faaliyete başlayan “CUPRA Garage” merkez ofisinde üretiliyor.

 

Ulaşım teknolojisi şirketi


SEAT, son yıllarda araç üretiminin ötesine geçen bir ulaşım hizmeti sağlayıcısı olma yolunda özenli adımlar da attı. Bu sayede ortak, paylaşımcı ve sürdürülebilir ekonomi kapsamında geleceğin en önemli eğilimlerinden birine karşılık vermeyi amaçlayan SEAT, 2019 yılında kentsel ulaşıma yönelik yeni ürün ve hizmetlere ilişkin stratejiyi yönetmek üzere mikro ulaşım alanında bütün Volkswagen Grubu’nun Yetkinlik Merkezi olarak seçildi.

Bu amaçla kentsel ulaşım alanında stratejik bir işletme birimi olan SEAT Urban Mobility’i hayata geçiren SEAT, elektrikli EXS Kickscooter’a yeni bir modeli de ekledi: eScooter Concept ile eKickscooter Concept.

Kendini yenileme ve değiştirme kapasitesinin bir parçası olarak 2019 yılında yazılım geliştirme alanında hizmet veren SEAT:CODE’u yaratan SEAT, böylece dijital dönüşümü hızlandırmaya devam etmeyi ve verimliliği artırmayı, ayrıca özel olarak SEAT’a odaklanarak iş modellerini ulaşım, bağlantı ve kapsamlı yeni konseptler ekseninde güçlendirmeyi amaçlıyor.

SEAT bu yıl içinde, 70 yıl önce kurulduğu şehri onurlandırmak amacıyla Barselona’nın kalbinde hayata geçireceği CASA SEAT ile de geleceğin ulaşım olanaklarının keşfedileceği bir buluşma noktası oluşturmayı amaçlıyor.

Continue Reading
Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Genel

Hyundai Hidrojen Yakıt Hücresi İçin Kore’de Yeni Bir Tesis Kuruyor

Hyundai, Güney Kore’nin Ulsan kentinde yeni hidrojen yakıt hücresi üretim tesisinin temel atma törenini düzenledi. Bu adım, ülkeyi enerji dönüşümünde küresel bir lider haline getirme hedefinin önemli bir parçası olarak görülüyor.

Yeni tesis, daha önce içten yanmalı motor şanzımanı üreten fabrikanın bulunduğu 43.000 metrekarelik alanda kurulacak. Bu seçim, Hyundai’nin geleceğin mobilitesine geçişini sembolik biçimde temsil ediyor. 2027’de tamamlanması planlanan tesis, kimyasal işleme ve montaj operasyonlarını entegre ederek yılda 30.000 yakıt hücresi ünitesi üretecek. Tesis, Hyundai Motor Grup’un “Hydrogen for Humanity (İnsanlık İçin Hidrojen)” anlamına gelen HTWO markası altında faaliyet gösterecek.

Yaklaşık 675 milyon dolarlık yatırım değerine sahip tesis, binek otomobiller, ticari kamyonlar, otobüsler, iş makineleri ve deniz taşıtları gibi çeşitli mobilite uygulamaları için yeni nesil hidrojen yakıt hücreleri ve elektrolizörler üretecek.

Temel Teknolojilerde İlerleme

Tesis, iki temel ürün aracılığıyla Hyundai Motor Grup’u küresel hidrojen teknolojisinde ön safa taşımayı hedefliyor:

  • Yeni nesil hidrojen yakıt hücresi: Hyundai, mevcut modellere kıyasla daha yüksek güç çıkışı ve dayanıklılık sunarken, maliyet rekabetçiliğiyle küresel pazarda liderlik hedefliyor. Yakıt hücreleri, hidrojen ve oksijen arasındaki elektrokimyasal reaksiyonlarla elektrik üreten sistemlerdir ve araçlarda jeneratör görevi görür.
  • PEM elektrolizörler: Kore’de ilk kez üretilecek yüksek verimli polimer elektrolit membran (PEM) elektrolizörleri, sudan karbon emisyonu olmadan yüksek saflıkta hidrojen üretebilen sistemlerdir. Bu teknoloji, küresel net sıfır hedeflerine ulaşmada kritik bir rol oynayacak. Hyundai, yaklaşık 30 yıllık yakıt hücresi geliştirme tecrübesi sayesinde elektrolizör bileşenlerinde %90 oranında yerelleştirme sağlamıştır.

Şirket, elektrolizör yığını geliştirmiş ve 2025 Şubat ayında tamamlanan 1 MW’lık konteyner tipi bir sistem şu anda günde 300 kg’dan fazla yüksek saflıkta hidrojen üretmektedir. Ayrıca Jeju Adası’nda 5 MW sınıfı büyük ölçekli bir proje geliştirilmekte olup, tam kapsamlı bir yeşil hidrojen ekosistemi kurmayı hedeflemektedir.

Gelişmiş Üretim Platformu

Hyundai, Ulsan’daki yeni hidrojen yakıt hücresi üretim tesisini, insan odaklı üretim uzmanlığından elde ettiği birikimle geliştirilmiş ileri bir üretim platformu olarak işletmeyi planlıyor.

Tesis, iş gücü yükünü azaltmak ve operasyonel verimliliği artırmak için robotik teknolojilerden yoğun şekilde yararlanacak. Ayrıca gelişmiş izleme sistemleriyle en küçük güvenlik riskleri bile tespit edilerek çalışanların güvenliği ön planda tutulacak.

Hidrojen Ekosistemini Genişletmek

Üretilen yakıt hücreleri, binek otomobillerden ağır ticari kamyonlara, otobüslerden iş makinelerine ve deniz araçlarına kadar çok çeşitli uygulamalara göre optimize edilecek.

Hyundai Motor Grup, yakıt hücrelerinin ötesinde hidrojen değer zincirinin tamamını kapsayan çözümler geliştiriyor. Üretimden depolamaya, taşımadan kullanıma kadar her aşamada kamu kurumları, küresel şirketler ve araştırma kuruluşlarıyla iş birliği içinde çalışıyor.

Temel atma töreni, hükümet, yerel otoriteler ve endüstri paydaşları arasında iş birliği platformu oluşturmayı amaçlayarak hidrojen ekonomisini hızlandırmak için birleşik bir yaklaşımı güçlendirdi. Hyundai Motor, karbon nötrlüğünü destekleyecek stratejik ortaklıklarını genişletmeyi ve küresel hidrojen liderliğini pekiştirmeyi hedefliyor.

Törende katılımcılar, çok nesilli yakıt hücreleri ve elektrolizörleri, ayrıca hidrojenle çalışan yeni nesil NEXO SUV, kamyonlar, ekskavatörler, gemiler, traktörler ve forkliftler gibi birçok hidrojenli aracı yakından inceleme fırsatı buldu. Yeni tesisin, pazar büyümesine paralel olarak üretim ölçeğini artırması, küresel hidrojen ekosisteminin genişlemesine ve altyapı gelişimine önemli katkı sağlaması bekleniyor.

Törende ayrıca Hyundai Motor Grup ile Koreli otobüs üreticisi KGM Commercial arasında yakıt hücresi tedarikine ilişkin bir mutabakat zaptı imzalandı. Bu anlaşma, tesisin Kore’nin hidrojen ekosisteminin gelişiminde oynayacağı kritik rolü bir kez daha vurguladı.

Continue Reading

Genel

Şarj Sektörü Artan Elektrikli Araç Satışlarına Hızla Ayak Uydurdu!

Elektrikli araç (EV) pazarında son iki yılda yaşanan hızlı büyüme, şarj altyapısında da tarihi bir ivmeyi beraberinde getirdi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre, Ağustos 2025 itibarıyla Türkiye’de toplam 33.592 şarj soketi aktif durumda. Bunların 14.308’i DC (hızlı), 19.284’ü AC (yavaş) tipte hizmet veriyor. Aynı dönemde trafiğe kayıtlı elektrikli araç sayısı 310.668 adede ulaşarak bir önceki yıla göre %100’ün üzerinde artış kaydetti. Ovolt & Sharz.net Genel Müdürü Hakan Koca, Türkiye’nin şarj altyapısındaki hızlı gelişimini “dijital dönüşümün enerjiyle birleştiği bir dönem” olarak tanımladı.

 

Güncel elektrikli araç pazarı gelişiminin yanında, şarj sektörünün nihai konumu hakkında önemli değerlendirmelerde bulunan Ovolt & Sharz.net Genel Müdürü Hakan Koca, “Bu tablo, Türkiye’nin elektrikli araç pazarında Avrupa’nın en dinamik ülkelerinden biri haline geldiğini bizlere gösteriyor. 2024’te otomotiv pazarının yaklaşık yüzde 27’sini oluşturan hibrit ve elektrikli araçların toplam payının, 2025 sonunda yüzde 30’un üzerine çıkması bekleniyor. Yerli üretici Togg’un lokomotif etkisi, ABD’li (Tesla) ve Çinli markaların (özellikle BYD) agresif girişleri, bu büyümenin başlıca itici güçleri arasında ve bu rekabet sektöre yeni dinamikler katıyor. şeklinde konuştu.

 

Diğer yandan enerji altyapısı tarafında da dikkat çekici gelişmeler olduğunu aktaran Koca, “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın “Elektrikli Araçlar için Hızlı Şarj Altyapısı Destek Programı” kapsamında bu yıl 81 ilde 529 yeni hızlı şarj ünitesine destek sağlandı. Bu kapsamda yaklaşık 1 milyar TL’lik yatırımın 300 milyon TL’si hibe olarak açıklandı. Ayrıca YEK-G sertifikalı “yeşil şarj” noktaları sayesinde, istasyonlarda yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaşması yönünde önemli adımlar atılıyor. Yatırımcı bir şirket olarak bunu çok değerli buluyoruz.” dedi.

Hedef 2026’da Güçlü 1000 soket

Ovolt & Sharz.net Genel Müdürü Hakan Koca, Türkiye’nin şarj altyapısındaki hızlı gelişimini “dijital dönüşümün enerjiyle birleştiği bir dönem” olarak tanımladı: “Elektrikli araç ekosistemi, yalnızca araç satışlarındaki artışla değil, kullanıcı deneyimi ve güvenilir altyapı ile büyüyebilir. Biz Ovolt & Sharz.net olarak, bugün 570’in üzerinde soketle faaliyet gösteriyoruz. OPET ile stratejik iş birliğimiz sayesinde 2026’da 1000’in üzerinde güçlü (kapasitesi yüksek) sokete ulaşarak, her segment için en erişilebilir ve güvenilir şarj ağını oluşturmayı hedefliyoruz.”

 

Koca, ayrıca sektörün geleceğini belirleyecek en önemli unsurun şarj hızına erişim ve enerji verimliliği olduğunu özellikle vurguladı: “Şarj altyapısının yaygınlaşması kadar, hızlı şarj (DC) istasyonlarının adil ve verimli dağılımı da çok kritik. Kullanıcı güveni, fiyat şeffaflığı, veri paylaşımı ve sürdürülebilir enerji kullanımı bu dönüşümün bel kemiğini oluşturuyor.”

Ovolt & Sharz.net, mobil uygulama üzerinden doluluk durumu takibi, şeffaf fiyatlandırma, 7/24 teknik destek ve yenilenebilir enerjiyle çalışan şarj noktalarıyla kullanıcı deneyimini sadeleştirmeyi hedefliyor. Ayrıca Müşteri Memnuniyeti ve Güvenliği için elektrikli araç şarj deneyimini IoT tabanlı alarm sistemleri, kamera izleme ve 7/24 personeli olan OPET akaryakıt istasyonlarıyla birleştirip, uzaktan izleme ve sigorta destekli koruma altyapıları ile sektörün güvenlik standartlarını yükseltmeyi amaçlıyor.

“Şarj altyapısındaki dönüşüm tüm hayatımızı değiştirecek”

Türkiye’nin 310 bini aşan elektrikli araç parkı, önümüzdeki dönemde 500 bin sınırına yaklaşırken; şarj sektörü de artık yalnızca enerji değil, sürdürülebilir ulaşımın temel omurgası olarak konumlanıyor. Hakan Koca, “Bizim için şarj altyapısı, mobilitenin değil yaşamın dönüşümüdür. Şarj altyapısındaki dönüşüm ile tüm hayatımız yıllar içinde değişecek. Ovolt & Sharz.net bu dönüşümün güvenilir omurgası olmayı sürdürmeyi istiyor.” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.

Continue Reading

Genel

Audi A6 Sportback e-tron: Uzun Yolculukların Sessiz ve Güçlü Yol Arkadaşı

Elektrikli mobilitede yeni bir dönem başlatan Audi A6 e-tron, üstün menzili, gelişmiş sürüş teknolojileri ve konfor odaklı donanımlarıyla uzun yolculukların vazgeçilmez yol arkadaşı oluyor. Modelin Sportback kasa tipiyle gerçekleştirilen test sürüşü de bunu kanıtlar nitelikte. 1.000 kilometreden uzun bir rotada sergilediği performans, modelin elektrikli mobilitede konfor ve verimliliği bir araya getirdiğini ortaya koyuyor.

 

Audi’nin tamamen elektrikli ürün gamında, Premium Platform Electric (PPE) altyapısı üzerinde geliştirilen ikinci modeli olan A6 e-tron; uzun mesafeli yolculuklarda sunduğu sessizlik, sürüş konforu ve yüksek performansla öne çıkıyor. Aerodinamik gövde yapısı, gelişmiş batarya teknolojisi ve segment lideri menzil değerleriyle A6 e-tron, her iki gövde seçeneğiyle hem günlük kullanıma hem de uzun yolculuklara en ideal bir yanıt veriyor.

 

Gerçek Bir Uzun Yol Testi: 1.000 Kilometrelik Elektrikli Yolculuk

Audi A6 e-tron’un uzun yol performansı, Sportback versiyonunun kullanıldığı ve Danimarka’nın Kopenhag kentinden başlayarak Norveç’in Bergen şehrine uzanan 1.000 kilometrelik rotada, farklı zemin ve yükseklik koşullarında test edildi. Bu testte amaç, WLTP ölçüm standartlarının ötesine geçerek aracın gerçek sürüş koşullarındaki performansını değerlendirmekti.

 

Sürüş boyunca A6 Sportback e-tron, enerji tüketimini optimize eden termal yönetim sistemi ve adaptif enerji geri kazanım fonksiyonları gibi verimliliği artıran teknlojileri kullandı. Ayrıca, yalnızca 0,21‘lik aerodinamik sürtünme katsayısı sayesinde yüksek hızlarda hava direncini minimuma indirerek enerji verimliliğine katkı sağladı. Ortalama hava sıcaklığının 20°C civarında seyrettiği, hız sınırlarının 100–110 km/s aralığında olduğu rotada, aracın ortalama enerji tüketimi 15–16 kWh/100 km olarak ölçüldü. Bu değer, günlük sürüş şartlarında tam şarjla yaklaşık 625 ila 670 kilometrelik menzil anlamına geliyor.

 

Yolculuk sırasında şarj planlaması da rota tasarımı kadar önemliydi. 350 kW gücündeki hızlı şarj istasyonlarında yapılan kısa duraklamalarla, yalnızca 7 dakikalık bir şarjda 140 kilometre ek menzil sağlandı. Bu performans, 800 voltluk elektrik mimarisine sahip PPE platformunun sunduğu yüksek voltaj desteği sayesinde mümkün oldu.

An Audi A6 Sportback e-tron in Glacier white metallic is parked in the harbor of the Norwegian city of Bergen. Historic buildings and a fishing boat are in the immediate background.

Sınırları Zorlayan Verimlilik

Audi A6 Sportback e-tron performance, WLTP normlarına göre 754 kilometreye kadar menzil sunarak segmentinde referans bir noktaya ulaşıyor. 100 kWh kapasiteli batarya paketi ve optimize edilmiş enerji yönetim sistemi sayesinde bu menzil yalnızca laboratuvar koşullarında değil, günlük kullanımda da yüksek verimlilikle elde edilebiliyor.

 

Gerçek dünyada gerçekleştirilen 1.000 kilometrelik uzun yol testi de bu verimliliği doğruladı. WLTP standardına göre elde edilen teorik menzil değeri ile gerçek sürüş verileri karşılaştırıldığında, A6 Sportback e-tron’un hem test ortamlarında hem de gerçek yolda üst düzey enerji yönetimi sunduğu net biçimde ortaya kondu.

 

Test boyunca yalnızca iki şarj molası yeterli oldu. Her biri önceden planlanan yüksek güçlü şarj noktalarına, batarya seviyesi yüzde 10’un altına inmeden ulaşıldı ve sürüş kesintisiz bir şekilde sürdürüldü.

 

Sürüş Konforunda Yeni Bir Standart

Gelişmiş süspansiyon sistemi ve özel ön aks mimarisi sayesinde A6 Sportback e-tron, uzun mesafeli yolculuklarda bile yorgunluk hissini en aza indiriyor. Opsiyonel olarak alınabilen adaptif havalı süspansiyon, yük durumuna göre otomatik olarak ayarlanarak hem sürüş konforunu artırıyor hem de aracın aerodinamik verimliliğine katkı sağlıyor. Audi Drive Select’in “Efficiency” modunda, gövde yüksekliği 20 mm’ye kadar düşürülerek menzil daha da optimize ediliyor.

 

Geniş Yaşam Alanı ve Akıllı Saklama Çözümleri

PPE platformunun sunduğu düz zemin tasarımı, iç mekânda ferah bir yaşam alanı yaratıyor. A6 Sportback e-tron ve A6 Avant e-tron modellerinin her ikisinde de 502 litrelik arka bagaj ve 27 litrelik ön bagaj hacmi sunuluyor. Bu kapasite, yaz tatilleri, kamp yolculukları veya sportif aktiviteler için gereken tüm eşyaları kolayca taşıyacak alan sunuyor.

 

Dijital Konfor ve Etkileşimli Deneyim

Yeni nesil Audi iç mekân mimarisi, “İnsan Odaklılık” ve “Dijital Sahne” ilkeleri doğrultusunda tasarlandı. 14,5 inç OLED merkezi ekran, 11,9 inç Audi sanal kokpit ve opsiyonel 10,9 inç yolcu ekranı, sürücü ve yolculara bütünsel ve etkileşimli bir dijital deneyim sunuyor. PDLC teknolojili panoramik cam tavan ise iç mekâna hem ferahlık hem de estetik bir dokunuş katıyor.

 

Güvenlik ve Estetik Bir Arada: Aydınlatma Teknolojileri

Kişiselleştirilebilir dijital OLED arka farlar, ikinci nesil Matrix LED teknolojisi ve iletişim ışığı gibi yeniliklerle donatılan A6 Sportback e-tron, sadece şık bir görünüm sunmakla kalmıyor; aynı zamanda sürüş güvenliğine de katkı sağlıyor. Özellikle tünel geçişlerinde ve düşük görüş koşullarında sağladığı görüş desteği, güvenli sürüş deneyimine katkı sağlıyor.

Continue Reading

Popüler