Connect with us

Genel

Jeep Compass 4xe Tanıtıldı

Arazi araçlarının mucidi olan JEEP’ te artık elektirikli modellerini Türkiye’ye getirmeye başladı.Bugün yapılan dijital bir lansmanla Jeep Compass 4xe tanıtıldı. Özgür SÜSLÜ ve Övgü ÖZARPACI’ ın tanıttığı Yeni compass Plug-in Hibrit  uygulamalı anlatıp yolda da sürüş bilgilerini aktardı.

Özgür SÜSLÜ ve Övgü ÖZARPACI

Elektrifikasyon dünyasına attığı en son adımla, Jeep plug-in hibrit çözümü, Renegade 4xe plug-in hibrit ile başlayarak SUV serisinin efsanevi arazi kabiliyetini artırıyor. Jeep®’in bu en son evrimi, özgürlük, macera, özgünlük ve tutku gibi temel değerlerini tam olarak yansıtıyor.

 

Jeep her zaman yeni segmentlere ve yeni teknolojilere öncülük etmiştir. Efsanesi, 1941’de ilk seri üretilen 4×4 araç olan Willys-Overland ile başladı ve 1949’da Sport Utility Vehicle’ı oluşturan dört tekerlekten çekişli Willys Wagon’un piyasaya sürülmesiyle devam etti. Ünlü arazi yeteneği o zamandan beri dayandı ve şimdi Jeep yolu ile elektrikli hale getiriliyor.

4xe

Jeep Renegade 4xe, verimlilik, performans ve sorumluluk sütunlarına odaklanmıştır. Tam elektrik modunda sıfır egzoz emisyonu sunan yeni 4xe teknolojisi ile şimdiye kadarki en yakıt verimli Jeep SUV olacak.

Jeep Renegade 4xe, yumuşak tepkiler ve hızlanma ile yolda gelişmiş bir sürüş deneyimi sunarken, her türlü arazi mesleğine sadık kalıyor. Elektrik motorunun ürettiği artan tork ve bunu son derece hassas bir şekilde ayarlama yeteneği, aşırı arazi maceraları için her türlü arazide daha da fazla dört tekerlekten çekiş kabiliyeti sağlıyor.

Plug-in hibrit elektrik teknolojisi sayesinde, hibrit modda * CO 2 emisyonları 50 g / km’den daha düşük. Bununla birlikte, Jeep markasının sürdürülebilirliğe odaklanması bundan daha derine iniyor ve en düşük çevresel etkiye sahip olacak şekilde tasarlanmış bir üretim döngüsü sayesinde, bu araçlar yola çıkmadan bile başlıyor.

Her türlü arazide evrimi


Jeep Renegade 4xe, Jeep Renegade’in 2014 yılından beri üretildiği Basilicata’daki (İtalya) FCA Melfi Fabrikasında inşa edildi. Bitki Akademisi fikirler ve deneyler için bir üreme alanıdır ve bir ‘yetenek fabrikası yaratmıştır. ‘, o zamandan beri FCA’nın elektrifikasyon stratejisine önemli katkı sağlayor.

Jeep Renegade 4xe’nin üretimi, Kuzey Amerika dışındaki ilk tam zamanlı Jeep fabrikası olan Melfi’de olmasına rağmen, geliştirme süreci İsveç Laponyasındaki Arjeplog Deneme Sahasında doruğa ulaştı. Jeep Renegade plug-in hibridin, müşterilerin üstesinden gelmek zorunda kalabileceği tüm koşullarda adım adım ilerletilmesi için 3.800 km’ye kadar yol testleri yapıldı. Her koşulda kalite, güvenlik, güvenilirlik ve konforu sağlamak için bir dizi faaliyet gerçekleştirildi.

Yeni plug-in hibrit elektrik teknolojisi, Jeep Renegade’in off-road becerisini artırarak kapasitesini artırırken, aynı zamanda günlük sürüşte yol performansını da artırıyor. Sadece evde değil kumda, çamurda, kayalarda, karda veya buzda değil, aynı zamanda kabiliyeti ve sürüş keyfi de şehirde parlıyor.

JeepRenegadeS_4xe

Off-road sürüşte lider


Yeni Renegade 4xe, plug-in hibrit teknolojisi sayesinde şimdiye kadarki herhangi bir Jeep SUV için en iyi performansı ve sürüş dinamiklerini sunuyor. Kelimenin tam anlamıyla ‘herhangi bir yere gidebilir ve her şeyi yapabilir’ ve neredeyse 80 yıllık bir tarihe dayanan efsanevi 4×4 özelliğine sahiptir.

 

‘Mavi’ tasarım ipuçları yeni Renegade 4xe’yi ayırt ediyor


Jeep Renegade 4xe, çarpıcı mavi Jeep, Renegade ve 4xe rozetleri sayesinde içten yanmalı motor (ICE) muadillerinden farklı. Aracın sol tarafında, arkaya doğru ek bir itme kapağı, şarj portunu kapatır ve 4xe modeline özgüdür.

Kabinin içinde 7 inç TFT renkli ekran ve 8,4 inç dokunmatik ekranlı Uconnect NAV, Apple CarPlay, Android Auto ve DAB radyo standart olarak sunuluyor. Siyah vurgular, Longitude ve Limited kaplamalardaki havalandırma deliklerini, hoparlörleri ve orta konsol çerçevelerini süslerken, Trailhawk süslemesi Yakut kırmızısı vurgulara sahiptir.

Renegade 4xe ayrıca, farklı sürüş modlarını (Otomatik, Kar, Çamur ve Kum) devreye sokmak için yeni bir altı ileri otomatik şanzıman seçici, eAWD modları (4WD Kilit, 4WD Düşük, Yokuş İniş Kontrolü) ile güncellenmiş Selec-Terrain döner kontrol özelliğine sahiptir.

Jeep Renegade 4xe, güç ve performans


Jeep Renegade 4xe, 1.3 litrelik turbo benzinli motoru, arka aks arasında bulunan ve sürüş sırasında veya harici bir elektrik prizi veya şarj noktasından şarj edilebilen 11,4 kWh pil ile çalışan bir elektrik motoruyla eşleştiriyor. Kendi başına, verimli 1.3 litrelik turbo motor 130hp veya 180hp, artı elektrik motoru tarafından üretilen 60hp, Longitude ve Limited versiyonda 190hp veya Trailhawk modelinde 240hp verir. Tork açısından, elektrik motoru 250 Nm üretirken, yanmalı motor 270 Nm üretir. İçten yanmalı motor ve elektrik ünitelerinin kombinasyona sahip.

Tam bir seri


Yeni Jeep Renegade 4xe serisi, tümü dört tekerlekten çekişli (eAWD) ve altı ileri otomatik şanzımanlı üç donanım seviyesi içerir : Longitude, Limited ve Trailhawk.

Alp Beyazı, Buzul, Granit Kristal, Jetset Mavisi, Mavi Gölge, Sting Gri, Kolorado Kırmızısı, Karbon Siyahı ve Katı Siyah dahil olmak üzere 18 farklı dış renk ile çok çeşitli özelleştirme seçenekleri mevcuttur. Bikini ve Omaha Orange ve Limited ve Trailhawk süslemelerine özel ve Matt Green yalnızca Trailhawk’ta bulunabilir. Ek olarak, Renegade 4xe için dört adede kadar özel tekerlek tasarımı mevcuttur.

Güvenlik
Yeni Jeep Renegade 4xe, yüksek görünürlüklü tam LED farlar, Önden Çarpışma Uyarısı ve Şeritten Ayrılma Uyarısı Plus, Akıllı Hız Yardımı ve Trafik İşareti Tanıma ve ön ve arka park sensörleri dahil olmak üzere mevcut en gelişmiş ADAS sistemleri paketiyle birlikte gelir. Jeep Renegade 4xe, bir Jeep modelinde ilk kez sunulan yeni Uykulu Sürücü Algılama sistemine de sahiptir.

 

Continue Reading
Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Genel

Hyundai Hidrojen Yakıt Hücresi İçin Kore’de Yeni Bir Tesis Kuruyor

Hyundai, Güney Kore’nin Ulsan kentinde yeni hidrojen yakıt hücresi üretim tesisinin temel atma törenini düzenledi. Bu adım, ülkeyi enerji dönüşümünde küresel bir lider haline getirme hedefinin önemli bir parçası olarak görülüyor.

Yeni tesis, daha önce içten yanmalı motor şanzımanı üreten fabrikanın bulunduğu 43.000 metrekarelik alanda kurulacak. Bu seçim, Hyundai’nin geleceğin mobilitesine geçişini sembolik biçimde temsil ediyor. 2027’de tamamlanması planlanan tesis, kimyasal işleme ve montaj operasyonlarını entegre ederek yılda 30.000 yakıt hücresi ünitesi üretecek. Tesis, Hyundai Motor Grup’un “Hydrogen for Humanity (İnsanlık İçin Hidrojen)” anlamına gelen HTWO markası altında faaliyet gösterecek.

Yaklaşık 675 milyon dolarlık yatırım değerine sahip tesis, binek otomobiller, ticari kamyonlar, otobüsler, iş makineleri ve deniz taşıtları gibi çeşitli mobilite uygulamaları için yeni nesil hidrojen yakıt hücreleri ve elektrolizörler üretecek.

Temel Teknolojilerde İlerleme

Tesis, iki temel ürün aracılığıyla Hyundai Motor Grup’u küresel hidrojen teknolojisinde ön safa taşımayı hedefliyor:

  • Yeni nesil hidrojen yakıt hücresi: Hyundai, mevcut modellere kıyasla daha yüksek güç çıkışı ve dayanıklılık sunarken, maliyet rekabetçiliğiyle küresel pazarda liderlik hedefliyor. Yakıt hücreleri, hidrojen ve oksijen arasındaki elektrokimyasal reaksiyonlarla elektrik üreten sistemlerdir ve araçlarda jeneratör görevi görür.
  • PEM elektrolizörler: Kore’de ilk kez üretilecek yüksek verimli polimer elektrolit membran (PEM) elektrolizörleri, sudan karbon emisyonu olmadan yüksek saflıkta hidrojen üretebilen sistemlerdir. Bu teknoloji, küresel net sıfır hedeflerine ulaşmada kritik bir rol oynayacak. Hyundai, yaklaşık 30 yıllık yakıt hücresi geliştirme tecrübesi sayesinde elektrolizör bileşenlerinde %90 oranında yerelleştirme sağlamıştır.

Şirket, elektrolizör yığını geliştirmiş ve 2025 Şubat ayında tamamlanan 1 MW’lık konteyner tipi bir sistem şu anda günde 300 kg’dan fazla yüksek saflıkta hidrojen üretmektedir. Ayrıca Jeju Adası’nda 5 MW sınıfı büyük ölçekli bir proje geliştirilmekte olup, tam kapsamlı bir yeşil hidrojen ekosistemi kurmayı hedeflemektedir.

Gelişmiş Üretim Platformu

Hyundai, Ulsan’daki yeni hidrojen yakıt hücresi üretim tesisini, insan odaklı üretim uzmanlığından elde ettiği birikimle geliştirilmiş ileri bir üretim platformu olarak işletmeyi planlıyor.

Tesis, iş gücü yükünü azaltmak ve operasyonel verimliliği artırmak için robotik teknolojilerden yoğun şekilde yararlanacak. Ayrıca gelişmiş izleme sistemleriyle en küçük güvenlik riskleri bile tespit edilerek çalışanların güvenliği ön planda tutulacak.

Hidrojen Ekosistemini Genişletmek

Üretilen yakıt hücreleri, binek otomobillerden ağır ticari kamyonlara, otobüslerden iş makinelerine ve deniz araçlarına kadar çok çeşitli uygulamalara göre optimize edilecek.

Hyundai Motor Grup, yakıt hücrelerinin ötesinde hidrojen değer zincirinin tamamını kapsayan çözümler geliştiriyor. Üretimden depolamaya, taşımadan kullanıma kadar her aşamada kamu kurumları, küresel şirketler ve araştırma kuruluşlarıyla iş birliği içinde çalışıyor.

Temel atma töreni, hükümet, yerel otoriteler ve endüstri paydaşları arasında iş birliği platformu oluşturmayı amaçlayarak hidrojen ekonomisini hızlandırmak için birleşik bir yaklaşımı güçlendirdi. Hyundai Motor, karbon nötrlüğünü destekleyecek stratejik ortaklıklarını genişletmeyi ve küresel hidrojen liderliğini pekiştirmeyi hedefliyor.

Törende katılımcılar, çok nesilli yakıt hücreleri ve elektrolizörleri, ayrıca hidrojenle çalışan yeni nesil NEXO SUV, kamyonlar, ekskavatörler, gemiler, traktörler ve forkliftler gibi birçok hidrojenli aracı yakından inceleme fırsatı buldu. Yeni tesisin, pazar büyümesine paralel olarak üretim ölçeğini artırması, küresel hidrojen ekosisteminin genişlemesine ve altyapı gelişimine önemli katkı sağlaması bekleniyor.

Törende ayrıca Hyundai Motor Grup ile Koreli otobüs üreticisi KGM Commercial arasında yakıt hücresi tedarikine ilişkin bir mutabakat zaptı imzalandı. Bu anlaşma, tesisin Kore’nin hidrojen ekosisteminin gelişiminde oynayacağı kritik rolü bir kez daha vurguladı.

Continue Reading

Genel

Şarj Sektörü Artan Elektrikli Araç Satışlarına Hızla Ayak Uydurdu!

Elektrikli araç (EV) pazarında son iki yılda yaşanan hızlı büyüme, şarj altyapısında da tarihi bir ivmeyi beraberinde getirdi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre, Ağustos 2025 itibarıyla Türkiye’de toplam 33.592 şarj soketi aktif durumda. Bunların 14.308’i DC (hızlı), 19.284’ü AC (yavaş) tipte hizmet veriyor. Aynı dönemde trafiğe kayıtlı elektrikli araç sayısı 310.668 adede ulaşarak bir önceki yıla göre %100’ün üzerinde artış kaydetti. Ovolt & Sharz.net Genel Müdürü Hakan Koca, Türkiye’nin şarj altyapısındaki hızlı gelişimini “dijital dönüşümün enerjiyle birleştiği bir dönem” olarak tanımladı.

 

Güncel elektrikli araç pazarı gelişiminin yanında, şarj sektörünün nihai konumu hakkında önemli değerlendirmelerde bulunan Ovolt & Sharz.net Genel Müdürü Hakan Koca, “Bu tablo, Türkiye’nin elektrikli araç pazarında Avrupa’nın en dinamik ülkelerinden biri haline geldiğini bizlere gösteriyor. 2024’te otomotiv pazarının yaklaşık yüzde 27’sini oluşturan hibrit ve elektrikli araçların toplam payının, 2025 sonunda yüzde 30’un üzerine çıkması bekleniyor. Yerli üretici Togg’un lokomotif etkisi, ABD’li (Tesla) ve Çinli markaların (özellikle BYD) agresif girişleri, bu büyümenin başlıca itici güçleri arasında ve bu rekabet sektöre yeni dinamikler katıyor. şeklinde konuştu.

 

Diğer yandan enerji altyapısı tarafında da dikkat çekici gelişmeler olduğunu aktaran Koca, “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın “Elektrikli Araçlar için Hızlı Şarj Altyapısı Destek Programı” kapsamında bu yıl 81 ilde 529 yeni hızlı şarj ünitesine destek sağlandı. Bu kapsamda yaklaşık 1 milyar TL’lik yatırımın 300 milyon TL’si hibe olarak açıklandı. Ayrıca YEK-G sertifikalı “yeşil şarj” noktaları sayesinde, istasyonlarda yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaşması yönünde önemli adımlar atılıyor. Yatırımcı bir şirket olarak bunu çok değerli buluyoruz.” dedi.

Hedef 2026’da Güçlü 1000 soket

Ovolt & Sharz.net Genel Müdürü Hakan Koca, Türkiye’nin şarj altyapısındaki hızlı gelişimini “dijital dönüşümün enerjiyle birleştiği bir dönem” olarak tanımladı: “Elektrikli araç ekosistemi, yalnızca araç satışlarındaki artışla değil, kullanıcı deneyimi ve güvenilir altyapı ile büyüyebilir. Biz Ovolt & Sharz.net olarak, bugün 570’in üzerinde soketle faaliyet gösteriyoruz. OPET ile stratejik iş birliğimiz sayesinde 2026’da 1000’in üzerinde güçlü (kapasitesi yüksek) sokete ulaşarak, her segment için en erişilebilir ve güvenilir şarj ağını oluşturmayı hedefliyoruz.”

 

Koca, ayrıca sektörün geleceğini belirleyecek en önemli unsurun şarj hızına erişim ve enerji verimliliği olduğunu özellikle vurguladı: “Şarj altyapısının yaygınlaşması kadar, hızlı şarj (DC) istasyonlarının adil ve verimli dağılımı da çok kritik. Kullanıcı güveni, fiyat şeffaflığı, veri paylaşımı ve sürdürülebilir enerji kullanımı bu dönüşümün bel kemiğini oluşturuyor.”

Ovolt & Sharz.net, mobil uygulama üzerinden doluluk durumu takibi, şeffaf fiyatlandırma, 7/24 teknik destek ve yenilenebilir enerjiyle çalışan şarj noktalarıyla kullanıcı deneyimini sadeleştirmeyi hedefliyor. Ayrıca Müşteri Memnuniyeti ve Güvenliği için elektrikli araç şarj deneyimini IoT tabanlı alarm sistemleri, kamera izleme ve 7/24 personeli olan OPET akaryakıt istasyonlarıyla birleştirip, uzaktan izleme ve sigorta destekli koruma altyapıları ile sektörün güvenlik standartlarını yükseltmeyi amaçlıyor.

“Şarj altyapısındaki dönüşüm tüm hayatımızı değiştirecek”

Türkiye’nin 310 bini aşan elektrikli araç parkı, önümüzdeki dönemde 500 bin sınırına yaklaşırken; şarj sektörü de artık yalnızca enerji değil, sürdürülebilir ulaşımın temel omurgası olarak konumlanıyor. Hakan Koca, “Bizim için şarj altyapısı, mobilitenin değil yaşamın dönüşümüdür. Şarj altyapısındaki dönüşüm ile tüm hayatımız yıllar içinde değişecek. Ovolt & Sharz.net bu dönüşümün güvenilir omurgası olmayı sürdürmeyi istiyor.” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.

Continue Reading

Genel

Audi A6 Sportback e-tron: Uzun Yolculukların Sessiz ve Güçlü Yol Arkadaşı

Elektrikli mobilitede yeni bir dönem başlatan Audi A6 e-tron, üstün menzili, gelişmiş sürüş teknolojileri ve konfor odaklı donanımlarıyla uzun yolculukların vazgeçilmez yol arkadaşı oluyor. Modelin Sportback kasa tipiyle gerçekleştirilen test sürüşü de bunu kanıtlar nitelikte. 1.000 kilometreden uzun bir rotada sergilediği performans, modelin elektrikli mobilitede konfor ve verimliliği bir araya getirdiğini ortaya koyuyor.

 

Audi’nin tamamen elektrikli ürün gamında, Premium Platform Electric (PPE) altyapısı üzerinde geliştirilen ikinci modeli olan A6 e-tron; uzun mesafeli yolculuklarda sunduğu sessizlik, sürüş konforu ve yüksek performansla öne çıkıyor. Aerodinamik gövde yapısı, gelişmiş batarya teknolojisi ve segment lideri menzil değerleriyle A6 e-tron, her iki gövde seçeneğiyle hem günlük kullanıma hem de uzun yolculuklara en ideal bir yanıt veriyor.

 

Gerçek Bir Uzun Yol Testi: 1.000 Kilometrelik Elektrikli Yolculuk

Audi A6 e-tron’un uzun yol performansı, Sportback versiyonunun kullanıldığı ve Danimarka’nın Kopenhag kentinden başlayarak Norveç’in Bergen şehrine uzanan 1.000 kilometrelik rotada, farklı zemin ve yükseklik koşullarında test edildi. Bu testte amaç, WLTP ölçüm standartlarının ötesine geçerek aracın gerçek sürüş koşullarındaki performansını değerlendirmekti.

 

Sürüş boyunca A6 Sportback e-tron, enerji tüketimini optimize eden termal yönetim sistemi ve adaptif enerji geri kazanım fonksiyonları gibi verimliliği artıran teknlojileri kullandı. Ayrıca, yalnızca 0,21‘lik aerodinamik sürtünme katsayısı sayesinde yüksek hızlarda hava direncini minimuma indirerek enerji verimliliğine katkı sağladı. Ortalama hava sıcaklığının 20°C civarında seyrettiği, hız sınırlarının 100–110 km/s aralığında olduğu rotada, aracın ortalama enerji tüketimi 15–16 kWh/100 km olarak ölçüldü. Bu değer, günlük sürüş şartlarında tam şarjla yaklaşık 625 ila 670 kilometrelik menzil anlamına geliyor.

 

Yolculuk sırasında şarj planlaması da rota tasarımı kadar önemliydi. 350 kW gücündeki hızlı şarj istasyonlarında yapılan kısa duraklamalarla, yalnızca 7 dakikalık bir şarjda 140 kilometre ek menzil sağlandı. Bu performans, 800 voltluk elektrik mimarisine sahip PPE platformunun sunduğu yüksek voltaj desteği sayesinde mümkün oldu.

An Audi A6 Sportback e-tron in Glacier white metallic is parked in the harbor of the Norwegian city of Bergen. Historic buildings and a fishing boat are in the immediate background.

Sınırları Zorlayan Verimlilik

Audi A6 Sportback e-tron performance, WLTP normlarına göre 754 kilometreye kadar menzil sunarak segmentinde referans bir noktaya ulaşıyor. 100 kWh kapasiteli batarya paketi ve optimize edilmiş enerji yönetim sistemi sayesinde bu menzil yalnızca laboratuvar koşullarında değil, günlük kullanımda da yüksek verimlilikle elde edilebiliyor.

 

Gerçek dünyada gerçekleştirilen 1.000 kilometrelik uzun yol testi de bu verimliliği doğruladı. WLTP standardına göre elde edilen teorik menzil değeri ile gerçek sürüş verileri karşılaştırıldığında, A6 Sportback e-tron’un hem test ortamlarında hem de gerçek yolda üst düzey enerji yönetimi sunduğu net biçimde ortaya kondu.

 

Test boyunca yalnızca iki şarj molası yeterli oldu. Her biri önceden planlanan yüksek güçlü şarj noktalarına, batarya seviyesi yüzde 10’un altına inmeden ulaşıldı ve sürüş kesintisiz bir şekilde sürdürüldü.

 

Sürüş Konforunda Yeni Bir Standart

Gelişmiş süspansiyon sistemi ve özel ön aks mimarisi sayesinde A6 Sportback e-tron, uzun mesafeli yolculuklarda bile yorgunluk hissini en aza indiriyor. Opsiyonel olarak alınabilen adaptif havalı süspansiyon, yük durumuna göre otomatik olarak ayarlanarak hem sürüş konforunu artırıyor hem de aracın aerodinamik verimliliğine katkı sağlıyor. Audi Drive Select’in “Efficiency” modunda, gövde yüksekliği 20 mm’ye kadar düşürülerek menzil daha da optimize ediliyor.

 

Geniş Yaşam Alanı ve Akıllı Saklama Çözümleri

PPE platformunun sunduğu düz zemin tasarımı, iç mekânda ferah bir yaşam alanı yaratıyor. A6 Sportback e-tron ve A6 Avant e-tron modellerinin her ikisinde de 502 litrelik arka bagaj ve 27 litrelik ön bagaj hacmi sunuluyor. Bu kapasite, yaz tatilleri, kamp yolculukları veya sportif aktiviteler için gereken tüm eşyaları kolayca taşıyacak alan sunuyor.

 

Dijital Konfor ve Etkileşimli Deneyim

Yeni nesil Audi iç mekân mimarisi, “İnsan Odaklılık” ve “Dijital Sahne” ilkeleri doğrultusunda tasarlandı. 14,5 inç OLED merkezi ekran, 11,9 inç Audi sanal kokpit ve opsiyonel 10,9 inç yolcu ekranı, sürücü ve yolculara bütünsel ve etkileşimli bir dijital deneyim sunuyor. PDLC teknolojili panoramik cam tavan ise iç mekâna hem ferahlık hem de estetik bir dokunuş katıyor.

 

Güvenlik ve Estetik Bir Arada: Aydınlatma Teknolojileri

Kişiselleştirilebilir dijital OLED arka farlar, ikinci nesil Matrix LED teknolojisi ve iletişim ışığı gibi yeniliklerle donatılan A6 Sportback e-tron, sadece şık bir görünüm sunmakla kalmıyor; aynı zamanda sürüş güvenliğine de katkı sağlıyor. Özellikle tünel geçişlerinde ve düşük görüş koşullarında sağladığı görüş desteği, güvenli sürüş deneyimine katkı sağlıyor.

Continue Reading
Reklam
Reklam
Reklam

Popüler